Marifet saydığımdan değil ama pek televizyon izlemiyorum. İnternette bunca çok şey varken aklıma bile gelmiyor. Ve evet dizileri de izleyemiyorum. Bu yüzden çoğu sohbette oyun dışı kalıyor, turist muamelesi görüyorum. Ana haber bültenlerini de izleyemiyorum (buna rağmen Türkiye ve dünyaya dair izleyenlerden daha güncel bilgilere sahibim. Haberciler için düşünülmesi gereken bir ayrıntı).
YouTube’da rutin turlarımı atarken atv Haber’de yayınlanan bir videoya denk geldim. Genelkurmay Başkanlığı arşivinden çıkma Kurtuluş savaşı görüntüleri. Yayına hazırlanış sırasında Türk medyasının ajitasyon ve istismar tutkusundan fazlasıyla nasibini almış ama yine de çıplak gerçeğinden bir şey yitirmemiş. Sesi kapatıp dinleseniz dahi savaşın anlamsızlığını ve insanlık dışı doğasını yansıtma açısından fazlasıyla yeterli.
O dönem nasıl olmuş da kaydedilmiş, Genelkurmay arşivi bunu hangi akla hizmet bizlerden gizlemiş ya da ellerinde böyle kimbilir daha nice şeyler var diye düşündüm izlerken. Siz de bir bakın, üstüne konuşacağız.
Toprağa düşenlere bakarken o dönemlerin şehitliklerinde yan yana gömülenleri düşündüm. Şimdi boş laf salatalarının tekerlemelerine dönüştüler: Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni…
Meseleyi bir Yılmaz Özdil yazısına çevirmenin endişe ve korkusuyla (yani her şeyi göze alarak) düşünelim. Olmaz ya hani, mazallah 2013 yılında böyle bir savaşa düştük diyelim. Cephede kiminle sipere yatacağız biz? Suyumuzu, cephanemizi kim taşıyacak? Yemeğimizi kim yapacak, yaramızı kim saracak?
Kürtler bölücü, terörist anca PKK’ya hizmet eder, Çingeneler hırsız-arsız en başta bizi soyar, Ermeni lanetin sureti, Yahudi’ye güven olmaz, mumsöndüren Alevi’ye arkanı dönsen olmaz, liberal vatan satar, komünistin kendine hayrı yok, şeriatçısı bir dert, imam-hatipli aynı derenin suyu. Laiklerin tek derdi içip içip sevişmek, ulusalcısı asker / darbe şakşakçısı, asker desen özgürlük / halk düşmanı, polis cemaatçi, cemaatin derdi nifak. Politikacı para, iktidar diktatörlük peşinde…
Böyle sürüp gider de uzatmayalım. Cephede sipere duracak kim kaldı şimdi? Bir sen, bir de ben (yersen). İçerde bunca düşmanımız varken biz yine iyi dayanmışız meğer! Koca memleket hepi topu ikimiz sayesinde ayakta kalmış bugüne dek!
Kendi içinde bu kadar çok bölünmüş, birbirine bu kadar düşman olmuş kaç millet var acaba? Trafikte, tribünde; hatta evinde birbirine öldüresiye saldıran kaç memleket geliyor aklınıza?
Bütün bunları bal gibi bilir halimize rağmen sahip olmadığımız değerlerle böbürleniyoruz. Karşıtlar, kamplar ve düşmanlar yaratarak içimizi rahatlatıyor, safımızı güçlendiriyoruz.
İçimiz çürüyor.
2012’de Bahçeşehir Üniversitesi öncülüğünde gerçekleştirilen Türkiye Değerler Atlası adlı araştırmadan bazı sonuçları aktarayım:
- Türkiye vatandaşlarının birbirine en az güvendiği ülkelerden biri. 1990’dan beri bu durum değişmiyor. Ülke ortalamasında insanlara güvenebileceğini söyleyenlerin oranı yüzde 10. (en düşük güven Batı Anadolu ve Trakya’da, en yüksek yüzde 16 ile Orta Anadolu’da).
- 47 Avrupa ülkesi içinde en muhafazakar toplum. (Bizden sonra Gürcistan geliyor)
- Toplumun dörtte üçü Türk olmaktan son derece gururlu olduğunu söylüyor (bu oran Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da dörtte bire düşüyor).
- Erkeklerin politikada kadınlardan daha başarılı olacağını düşünenlerin oranı yüzde 71.
Yine Bahçeşehir Üniversitesi’nin 2009’da gerçekleştirdiği Radikalizm ve Aşırıcılık araştırmasının sonuçlarına göre:
- İçki içen komşu istemem (Yüzde 72)
- Nikahsız yaşayan komşu istemem (Yüzde 67)
- Hiçbir dine inanmayan komşu istemem (Yüzde 66)
- Yahudi komşu istemem (Yüzde 64)
- Hırıstiyan komşu istemem (Yüzde 52)
- Amerikalı komşu istemem (Yüzde 43)
- Kızları şort giyen komşu istemem (Yüzde 36)
- Başka bir ırk ve renkten komşu istemem (Yüzde 26)
ANDY-AR’ın Star için 2011’de yaptığı Cemaatler Gerçeği araştırmasına göre:
- Üniversite mezunları ateist, Yahudi veya Ermeniler ile komşu olmak istemiyor.
- Çingene ve eşcinsellerle komşu olmaya kesinlikle karşı.
- İçki içen komşuyu neredeyse kimse istemiyor (Atatürkçü, laik, liberal, özgürlükçü, demokrat-sosyal, demokrat ile Marksist-sosyalist ve muhafazakar olarak tanımlayanlar dahil)
- Komşu olarak en istenmeyen ilk 3 grup: eşcinsel (yüzde 57,9), ateist (yüzde 45,4) ve Yahudi (yüzde 41,2)
Düşünürken, konuşurken, yazarken her şey kolay ve mubah ama tam şu an bir kere daha yukarıdaki videoyu izleyin isterseniz. Komşu olarak bile görmek istenmeyen, itilip kakılanlarla yarın bir gün siperde yüzyüze gelince mahçup olmak da var.
Olmayalım istiyorum.
Beraber yaşamanın bahanesi de savaşta toprağa düşecek nefer ihtiyacı olmasın elbet.
Görüşlerinizi paylaşın: