“Öteki” olana yüzünü dönmenin dahi lütuf sayıldığı bir zaman ve toplumda, bir dizinin sırtına yüklenen sorumluluklara ve hatırlattıklarına dair.
“Öteki”nin “başka”lığı

Türkiye’ye has olaylar. Hes doğrusu, pes doğrusu!
“Öteki” olana yüzünü dönmenin dahi lütuf sayıldığı bir zaman ve toplumda, bir dizinin sırtına yüklenen sorumluluklara ve hatırlattıklarına dair.
Farklı olana, ayrı düşünene tahammülü olmayanlar, sıranın er ya da geç kendilerine geleceğini bilmeyenlerdir.
Medeniyet, hiç gereği yokmuş gibi görünen emeklerin bütünüdür. Ve Batı’nın tutku olarak gördüğünü Doğu’nun takıntı olarak algılaması boşuna değildir.
Fabrika koridorlarında işçiler ve robotların arasında dolanırken oluşan kaçınılmaz kafa karışıklığının özeti.
İnsanoğlu bugüne değişimi arzulayıp, dönüşerek geldi. Fakat bir yandan da muhafazakarlık adı altında bazı değişmezler yaratma peşinde. Peki bu mümkün mü?
Çorbayı sadece tekkeyi tutanın değil, karnı aç olanın da içebildiği, dünyayla entegre, şeffaf ve özgür bir Türkiye hayalinden kesitler.
Yeni soruların sorulduğu, çözümlerin arandığı; eski yetkinlik ve mesleklerin önemini yitirdiği bir çağda, Türkiye’nin geleceğine eğitim ekseninden bakış.
Oyunun araçlarının ve kurallarının değiştiği bir dönemde, tarihin önemli bir eşiğinde, koca bir ülkenin koskoca dertlerine ‘gençlik’ ekseninden bir bakış.
2016’da toprağa verdiğimiz Muhammed Ali benzersiz bir sporcu, ödüle doymayan bir boksör ve ‘dava adamıydı’. Ama o son vasfını yeterince kurcalamadık gibi.
Şu ‘ötekiler’ olmasa her şey ne güzel olurdu. Ne hakikatı görür ne de laftan anlarlar. Ne düşünmeyi bilirler ne de konuşmayı. Neyse ki sonları yakın.