Zihnimin Kıvrımları – 6: ‘Nefretin Bereketsiz Tohumları’

Birini, bir şeyi sevmek bizi alabildiğine zorlarken nefret etmek nasıl bu kadar kolay geliyor?

Bölüm başlıkları

00:51 İzleyici not ve yorumları.
06:34 Konu özeti.
07:50 Genel tanım ve kavramlar.
25:11 Nefretin kökeni ve sebepleri.
50:54 Ne yapmalı, ne etmeli?

Kaynaklar

Yorumlar

15 yanıt

  1. barış avatarı
    barış

    Nefret yaşamdan zevk almamızı, insanların güzel yanlarını görmemizi engeller. Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir. Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizinde boğar insanı.

  2. Zeynep avatarı
    Zeynep

    Hocam çok yararlı ve günümüz dünyası için çok elzem bir konuya temas etmişsiniz..çok teşekkürler .

  3. Aqil avatarı
    Aqil

    Kütləyə daha çox nifrəti siyasətçilər səpir. Bu gözəl proqramlara görə təşəkkür edirəm.

  4. Esra Tatlı avatarı

    Programınızı büyük bir heves ve keyifle izledik eşimle birlikte. Benim için herhangi bir içerik için bir saat ayırmak, zaman kaybı olma olasılığı nedeniyle her zaman büyük bir risktir; ama bugüne kadar sizin hiçbir içeriğinizin başından; öncesinde olduğumdan daha bilgili, farkında ya da motive olmuş olmadan kalkmadım. Bildiğim bir şeyi bile aktarım biçiminiz çok etkili, hatta benim için hipnotize edici diyebilirim. Bu kadar dolu ve hala öğrenmeye aç bir zihnin, artık durdurulamaz paylaşma ve aktarma isteği ile ürettiği içeriklerin; dinlemeye açık diğer insanlara olan katkısının ve emeğinizin değerinin farkında olduğumuzu bilmenizi isteriz. Çok teşekkür ediyoruz 🙂

  5. Eric Elli avatarı

    Ilk başta harika bir paylaşım olduğunu soylemeliyim. Sonuna kadar büyük bir keyifle seyrettim.

    Bhagavad Gita’da hikaye tarzında anlatımının altında aslında ne kadar derin mesajlar veren bir kitaptır. Habil ile Kabil’in hikayesini de benzer bir bakış ile aslında bilincin iki seviyesi olarak okumak ve anlamak mümkün olur mu? Neticede bedenlenen tüm varlıklar gibi bedenin düşük şuur seviyesinde yaşayarak olaylarla olay olup, dusunce ve duyguların bize hükmetmesine teslim olmak veya onun hakimi olmak seviyesine ulaşmak gibi.

    Neticede varlık saf dogar ve cekidek aile ile birlikte beşer hayatın her aşamasında şuuru kirlenir ve tortular oluşur. Hayat ta bu tortuları temizleyip, özümüzde olan sevgi enerjisini keşfetmek degil midir?

  6. Tolga T avatarı
    Tolga T

    Youtube da görememe ihtimalinize karşı yazıyorum Serdar Bey,
    Sevgili Serdar Abiciğim; kitap okuma tutkusu artık bir probleme dönüştü, fasit bir daiere ye girdim çıkamıyorum. 30 yaşındayım ve 6 yıldır çılgınlar gibi okuyorum, sadece kitap değil gunde takip ettigim bloglar instapaper a kaydettiklerim günlük en az 10 blog yazısı. Üstüne Youtube de hergun artan podcastler. Çaprazlama yontemi ile 3 4 farklı türde kitap okuyorum. Ve bu baski hic bitmiyor. Hep okunmayi bekleyen,sipariş edilmeyi bekleyen 10 larca kitap. Ben ne kadar çok okursam bekleyen kitaplar azalacağına sürekli artıyor. Ben daha fazla sosyallesecegimi düşünerek daha fazla konuya hakim olup konuşacak daha fazla konu bulabilecek bir entelektüel olmak için çıktığım bu yolda daha fazla yalnizlastim, insanlardan soyutlastim. Ve ben kendimi ne kadar geliştirirsem çevremdeki insanlarda aradığım kaliteli sohbet ihtiyacı o kadar artti ama sonu hep hüsran. Beklentim arttıkça insanlara önyargılarım artti. Artık insanlarla ayiracagim vakit bile zaman kaybı gibi geliyor reddediyorum ve yeni insan tanima ihtiyacım söndü. Bu bir kibir değil lakin is arkadaşlarım ve cevremde bir muhabbet ortami vs oldugunda kendimi potansiyelimi biliyorum ve o dönen sohbetlere dahil olmayı kendime yediremiyorum. Iyi kazandığım bir işim var ve Sistemin benden beklediği herşeye erken yaşta (ev araba meslek vs) sahip oldum geriye doğanın benden beklediği evlilik ve çocuk kaldi. Ama ordada bu sorunum ket koyuyor bana. Çünkü beklenti o kadar arttı ki …. Kitap yalnizlastirdi tamamen asosyal bir insan olup çıktım. Üzerimde hep bir baski … Ne kadar cok okursam okuyamadığım onlarca kitabın blogun derginin eksikliği… Evernote da bir baski unsuru ve bunu 2 yıl once yine sen sokmuştun hayatima 🙂 Böyle bir acmazın içindeyim. Belki sen de yaşamışsındır ama evlenmeyi bir es bulmayı çocuk bulmayı başarmış bir insan olduğun için sana gıpta ediyorum. Belki bir gün bu baski azalacak okumak istediklerimin sayisi eriyecek fakat ben yalnız bir adam olarak öleceğim. Ve bu korku beni yanlış mi yapıyorum diye her gün düşündürüyor. Yalniz olduktan sonra okuduğum her kitap öğrendiğim her bir bilgiyi başka bir insanla paylasamadiktan sonra bir anlamı kalmamış bosa yaşanmış bir ömür olacakmis gibi geliyor. Sevgilerle en sıkı takipçilerinden…

  7. Deniz avatarı

    Nefretin karanlığının içerisine girenlerden olmamak için çok çabalıyoruz. Amirim, iyi insan olmak gerçekten çaba gerektiren bir iştir. Kötülüğe kötülükle cevap vermemek büyüklüktür. Nefreti, görmezden gelerek yeneceğiz. Görmezden gelip dışarı iterek onu kovacağız. Onunla etkileşime geçersek büyür. Saygılarımla

  8. Emre D. avatarı
    Emre D.

    Konudan bağımsız olacak ama bir konuda araştırma yaparken nasıl bir yol izliyorsunuz?Örneğin bugün kuzey avrupa ülkeleriyle alakalı bir tweet attınız ve araştıracağım dediniz. Bununla ilgili bir yazı da paylaşabilir misiniz? Bir konuyu araştırırken hangi yöntemleri kullandığınıza ve bunu toplayıp yazıya nasıl döktüğünüze dair.

  9. Kadir avatarı
    Kadir

    Konu ile alakasız olacak fakat size ulaşmanın en kolay yolunun bu olduğunu düşündüm. Themodularbody.com un yaptiğı araştırmalarsan haberiniz var mı bilmiyorum ama bu konudaki yorumlarınızı ileriki programlarda sunarsanız çok sevinirim. Gerçekten ilginç bir durum. https://m.youtube.com/watch?v=tfoVOGMz054
    Linkini bıraktığım videoda bir şirketim oscar adını verdiği moduler bir canlı oluşturulmuş. Kalbi ve hareket yetenegi var. Merağınıza sunulur…/

  10. Teknobilim avatarı

    Hocam şu “zamansız içerik” tanımı beni etkiledi. Ben de yazarken hep bu kavramı ön planda tutmaya çalışıyorum. Bir başkasından da böyle bir görüşü duymak beni heyecanlandırdı. Siz kendinizi keşfederken biz de televizyonların akşam kuşağını izlemekten kurtuluyoruz.

  11. Şela Habif avatarı

    Serdar bey merhaba. Corona günlerinin en büyük kazanımlarından biri oldunuz benim için. Sizi dinledikçe zihnimde yeni bağlantılar oluşuyor gibi geliyor. Araştırmaya, okumaya, düşünmeye ilham oluyorsunız. Sizin gibi değerli birini Nettalks platformunda konuk ederek İzmirlilerle buluşturmayı çok isterim.
    http://www.nettalks.org/index.php
    Sevgi ve saygılarımla.

  12. Murat S. avatarı
    Murat S.

    Bakıpta görmediğimiz ne kadar çok nokta olduğuna dair kendimde bulduğum birçok şeyin farkındalığına varıyorum. “İmreniyor muyum, kıskanıyor muyum” a kadar sorguladım kendimi.

    Elinize, emeğinize sağlık amirim, size çok “imreniyorum” 🙂

    Saygılarımla.

  13. Mehmet ç. avatarı
    Mehmet ç.

    Hocam iyi günler ilginizi çekeceğini düşündüğüm bir şey dikkatimi çekti nefretin bereketsiz tohumlarinda kıskanmak ve imrenmek arasındaki farkı anlatırken bir şeyin yanlış kullanımına siizn de düştüğünüzu farkettim. Kıskanmak kök olarak kısmaktan gelir ve kendimizde olan şeyleri başkasından kıskanma anlamına gelir sizin bahsettiğiniz şey hasettir. Kaynak TRT ne diyoruz ne anlıyoruz yayını kıskançlık konusunda söylenenler. Çok önemsiz bir düzeltme sadece sizin de ilginizi çekeceğini düşündüğüm için yazdım. Bu arada sizi çok uzun zamandır takip ediyorum ve iyiki varsınız iyiki bu kadar çabalıyorsunuz sagolun

  14. Hamza avatarı
    Hamza

    Hocam, öncelikle değerli fikirlerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim. Nefretten hayır gelmez dediniz. Buğzetmek ve nefret etmek İslam’da da kötü huylardandır. Fakat İslam’da Allah için buğzetmek tabiri de var. Peygamberimiz, Allah için sevmek ve buğzetmek imanın alametidir, der. Bu bilgi doğrultusunda nefretin de hayırlı bir yanı var olduğu kanaatine varabilirmiyiz?

    1. M. Serdar Kuzuloğlu avatarı

      Ben böyle bir sonuca varamam ama aksine inanan ezici bir çoğunluk var hepimizin gördüğü gibi.

Görüşlerinizi paylaşın: