Bu haftalık özetlerle ilgili kullandığım yöntem adına birçok soru geliyor. Aslında özel bir metodum yok. Her gün ekran başında yüzlerce sayfa okuma yapıyor, notlar alıyor ve paylaşıma değer bulduklarımı not alıyorum. Bunun için haftanın 6 günü, günde en az 4-5 saatlik çalışma gerekiyor (okumayı zahmetli bulanlar bir de hazırlığını hayal etsin derim).
En sevindirici yanı bu çabanın karşılığını her anlamda aldığımı düşünüyorum. Okuyucu sayısı sürekli yükseliyor. Güzel, yapıcı yorumlar okuyor, duyuyorum. Ve en önemlisi linklere tıklayanlar (yani bence faydalananlar) her hafta artıyor. Dahası çok yakında bir sponsor desteğine de kavuşacağım gibi görünüyor. Bu çabanın sürekli olması için kesinlikle olumlu etki olacağını düşünüyorum.
Şimdi geçelim 26 Ocak – 1 Şubat aralığında yaşananlara.
Genel Yaşam
- Biraz geç kalmış olabilirim ama İletişim Yayınları’ndan Levent Cantek‘in editörlüğünde çıkan Resimli Türkçe Takvimi o kadar güzel ki tavsiye etmeden geçmeyeyim dedim. Ancak bu yıl keşfedebildiğim bir diğer takvimse Delta Kültür Yayınevi tarafından hazırlanan Ali Osman Demirezen editörlüğündeki Bilgi ve Kültür Takvimi. Bence ikisine de bir bakın. Saatli Maarif‘i hepiniz bilirsiniz diye düşünüyorum.
- ABD Başkanı’nın resmi uçağı Air Force One (AF1) adını taşıyor. Hakkında birçok gizem ve efsane var. Quora’da biri ‘AF1’da uçmak nasıl bir şey?’ diye sorunca bu uçuşlardan birinde seyahat eden Peter Marquez cevaplamış. Detaylarla bezeli yanıtı okurken bir şey dikkatimi çekti. ABD Başkanlık uçağında herkes yediği yemeğin parasını kendi ödüyor. Amaç vergi mükellefinin parasını çarçur etmemek (araya sıkıştırmış olayım; ABD Başkanları bütün harcamalarını kendi maaşından ödemek zorunda. Hadi bir detay daha: ABD Başkanı’nın aylık maaşı -ekstralarla birlikte- 47 bin dolar).
- ABD’den bir başka gelişmeyle devam edelim. Super Bowl, Amerikan Futbol Ligi’nin şampiyonluk maçına verilen isim. Ülkenin büyük bir bölümünü ekrana kilitlediği için reklamverenler için de sene boyu beklenen anı temsil ediyor (Apple bile Ridley Scott’un yönettiği efsane Macintosh reklamını Super Bowl’da yayınlamıştı). Dünyanın en pahalı tarifesiyle yayınlanan yine dünyanın en yüksek bütçeli reklamlarının bu yılki dizilimini Fast Company derlemiş. Meraklısı kaçırmasın.
- 23 yaşındaki anksiyete (evham) hastası bir İngiliz içinden çıkamadığı bir deja vu (bu anı önceden yaşamıştım) döngüsü içine kısılıp kalmış durumda. Bilimciler işin içinden çıkamıyor. Deja vu için birçok farklı teori var. Yazarken aklıma Matrix filmindeki yorumu geldi (Deja vu, Matrix’te değişiklik yapıldığında yaşanan sorundan kaynaklanıyordu).
- Ülkesinin en önemli şahsına yönelik suikastı engelleyemediği için Arjantin Cumhurbaşkanı Cristina Fernandez de Kirchner “sizin yapacağınız işin de, sizin de…” diyerek istihbarat servisini kapatma kararı aldı!
- Google 3 sene önce gelen bir gizli talep doğrultusunda Wikileaks üyelerine ait bilgileri ABD’ye verdiğini itiraf etti. Wikileaks avukatları dönemin İcra Kurulu Başkanı Eric Schmidt’e yazdığı şikayet dilekçesinde devlet baskısı karşısında Twitter gibi dik duramayan Google’ı bu tutumundan dolayı sert bir dille protesto etti ve hangi bilgilerin paylaşıldığının açıklanmasını talep etti.
- Auschwitz Toplama Kampı’nı ziyaret ettiğimde çok etkilenmiş ve burada izlenimlerimi paylaşmıştım. 70. yıl anma törenleri vesilesiyle The Guardian gazetesi insansız hava aracı (drone) kullanarak bir kayıt yapmış. Etkileyici.
- Aklıevvelin biri İstanbul Atatürk Havaalanı semalarında drone ile video kaydı yapıp internete koyunca ortalık karışmıştı. Süreç Türkiye’ye yakışır şekilde sonuçlandı ve drone akımı ‘yasak hemşerim‘ klişesiyle tanıştı.
- Yasak deyince aklıma ne geldi…
- Yasak demişken; ünlü hacker grubu Lizard Squad yaptığı organize saldırıyla Facebook, Tinder, Instagram gibi birçok hizmeti alaşağı edince Türkiye’de akla hemen devlet erişim engeli geldi. BTK açıklama yaparak ‘kurtuldu’.
- Drone olayını kapatmadan değinmiş olalım. Bu araçların sistemine sızıp alaşağı eden bir yazılım çıktı. İsmi Maldrone (zararlı yazılıma karşılık gelen malware’den türeyen bir isim). Videosunu izleyince mahareti ortaya çıkıyor. All your drones are belong to us! (Seyretmiş olanlara Interstellar filmini hatırlatmıştır eminim)
- Amerikalı bir yönetmen Ermeni Soykırımı iddialarını işleyen bir belgesel yaparsa ne olur? Çok ilginç şeyler.
- Uykuya geçmek (ve jetlag’in üstesinden gelmek) için kullanılan en yaygın yöntem melatonin takviyesi. Birileri bunu sprey hale getirmiş. İki fısfısla mışıl mışıl uyumak mümkün müdür sahiden? Uyutucu sprey kulağa biraz sakat geliyor sanki…
- İşlenmiş gıdalar bizi daha sağlıklı yiyeceklere mi ulaştırıyor yoksa zehirliyor mu hala kafalar net değil. Kimileri koruyucu katkı maddelerinin faydasından; geleneksel tarımın bize daha sağlıksız ürünler sunduğundan dem vuruyor, kimileriyse tam tersini savunuyor.
- Eski Türk filmlerinin, dizilerinin ve kliplerin çekildiği yerleri bulup paylaşan harika bir Twitter hesabı. Takdir edilesi bir emek.
- İnternetin etkisiyle fanzinler -neredeyse- yok oldu. Buna cidden üzülüyorum. Webden devam edenlere sahip çıkalım bari. Geç keşiflerimden biri de Osman! (webden okumak zor oluyor, indirip bakmak daha akıllıca).
- SailPoint yaptığı bir araştırma kapsamında ofis çalışanlarına “şirket hesabının şifresini 150 dolara satar mısın?” demiş. Yedide biri “satarım” demiş. Dünyanın en zahmetsiz ve garantili sızma yöntemi. Kevin Mitnick’in dediği gibi hack sanatının büyük bölümü bilgisayar dışı yöntemlerde kendini gösteriyor.
- İsveçli yüksek teknoloji şirketi Epicenter çalışanlarının giriş-çıkışta kart göstermesine gerek yok. Çünkü deri altlarında çip taşıyorlar! Hack etmek için bir sürü yeni hedef.
Bilim / Teknoloji / Yazılım / Donanım
- Uzun menzilli ilk telefon konuşmasının üstünden tam 100 yıl geçmiş. Telefonun icadından 39 yıl sonra; 25 Ocak 1915’teki bu ilk görüşme ABD kıtasının bir ucundan diğerine uzanan 331 ton bakır kabloyu aşarak San Francisco ile Brooklyn arasında gerçekleştirilmiş. Ara santraller elle çalıştığı için bağlantı 10 dakika sürmüş. O dönem şehirler arası 3 dakikalık görüşme bugünün parasıyla 485 dolar tutuyormuş. ‘Tarifem de çok pahalı’ demeyin artık.
- İnternette kullanıcı haklarını gözetme ve savunma adına şapka çıkartılası faaliyetler yürüten EFF küresel siber takibe yönelik eylem planını açıkladı: Hizmet veren şirketleri sızmalara karşı dayanıklı hale getirmek, bütün iletişimi uçtan uca kriptolu temele oturtmak, daha kolay iletişim araçları üretilmesi için çabalamak, yasalarda kullanıcı lehine düzenlemeler yapmak, küresel çapta dava ortakları bulmak ve takip faaliyetlerini şeffaflaştırmak. Varamasalar da yolunda ölecekler. Bu da bir şey.
- Çin ise devlet sansürünü aşmak için VPN kullananlara savaş açtı.
- IBM önümüzdeki sene 12 bin kişiyi işten çıkartmaya hazırlanıyor. Bu personel sayısında yüzde 26 küçülme anlamına geliyor.
- Facebook’tan içerik sildiren devletlerin başını açık arayla ABD çekiyor. Hindistan’ın ikinci sıraya yerleşmesi garip geldi. Türkiye ise sanılandan çok daha az talepte bulunmuş.
- Facebook kullanıcıların ilgisini yitirdiği tek sosyal ağ olarak ‘alarm veriyor‘. Güncel verileriyse bu hafta sunduğu çeyrek raporunda paylaştı. Özet: kasa dolmaya devam ediyor. En garip gelişmeyse Mark Zuckerberg’in yatırımcılara “sadece para kazanmayı düşünüyorsanız Facebook hissesi almayın” demesi oldu. Senin o kıvırcık saçlarına mı kurbandı yatırımcı Zuck kardeş?
- Her şeye rağmen Facebook dünyanın en çok indirilen ilk 4 mobil uygulamasının sahibi durumunda (Facebook Messenger, Facebook, Whatsapp, Instagram). Buna halk arasında ‘turnayı gözünden vurmak’ diyoruz.
- Microsoft’un tahta / pano kavramını yeniden tanımlayan Surface Hub çözümü sınıflarda değilse de toplantı odalarında iş yapar gibime geldi.
https://www.youtube.com/watch?v=FRLDRQePY1o
- Microsoft demişken; finansal veriler hafif limoni görünüyor.
- Bill Gates’in mobil bankacılık, yapay zeka ve dünyayı internetle birleştirmeye yönelik fikirlerine de kulak verelim.
- Adını anmışken Bill Gates’in Reddit’teki AMA (ask me anything / istediğini sor) seansında verdiği cevaplardan birinde Microsoft’ta üstünde çalıştığı bir projeyi ağzından kaçırdı (diyelim). Yeni proje söylediğiniz her şeyi hatırlayan ve ihtiyaç duyduğunuzda geriye dönüp çıkartan, neye odaklanmanız gerektiğini söyleyen bir ‘kişisel yardımcı’. Biz buna ‘insan belleği’ diyorduk ama artık yeterli olmuyor belli ki. Şahsen kendiminkinden pek memnun değilim. Güzel bir şey yapsa da kullansak.
- ‘Her hafta bir yenilikçi klavye’ kampanyamızın bu haftaki konuğu TextBlade. Cidden başka bir şey. İzleyelim:
- Teknolojiden nasiplenmeyen bir kedi-köpeğimiz kalmıştı. Neyse ki Kippy ile onlar da artık takip çılgınlığı çağındaki yerini alıyor. Köpekler için GPS de denebilir.
https://www.youtube.com/watch?v=uqnojwxhkFk
- Kullandığımız cihaz ve uygulamalar özelleştirmeye; yani programlanmaya açıldıkça yapılabilecekler de hayal edilemeyecek yerlere varıyor (bir kısmına göz gezdirmek için IFTTT galerisi iyi bir başlangıç olabilir). Programlanabilir düğmeler de yeni akımlardan biri. Bastığınızda dilediğiniz bir senaryoyu tetiklemesi için programlama diline ihtiyaç duymadan programladığınız bu düğmelerin tek anlam veremediğim kısmıysa fiyatları. Bu alandaki en popüler örneklerden bttn‘ın 70 euroluk fiyatına karşılık bu hafta duyrulan Flic 5 adetlik setiyle 100 dolar.
- Android işletim sisteminin eski sürümlerindeki web tarayıcısındaki güvenlik açığı milyonlarca cihazı tehdit ediyor. Google hepsini yamamak yerine ‘ben sadece Android 4.3 ve sonrasını düzelteceğim’ deyince ortalık karıştı. Bu karar Android cihazların yüzde 60’ının saldırıya açık kalacağı anlamına geliyor.
- Minecraft kafası grafikleri ve Flappy Bird kadar asap bozucu mekaniğiyle Crossy Road güzel bir mobil oyun. Deneyin.
- Google Nexus Player ABD’deki mağazalarda 99 dolardan satışa sunuldu.
- Türkiye’deki reklam alerjisinin kökenini çözemedim (sıralama yapsak o nefreti hak eden daha nice şeyler var oysa). Reklam gelirleri olmasa bedava tüketilen onca (dev maliyetli) içeriğe nasıl erişileceğini düşünmemekten olabilir (denize gireyim ama ıslanmayayım der gibi biraz). Benzer hislere sahip bir yabancı grup logo ve markaları hayatımızdan silen ‘Brand Killer‘ (Marka Katili) adlı bir çözüm geliştirmiş. Dünyayı Türk televizyonları gibi yaşamak isteyenlere birebir.
- Blackberry Classic hoşuma gitti desem? Denemedim ama telefonu benim gibi okuma ve yazma için kullananlar için gayet verimli olabilir. Onun bir adım ötesi aynen Windows telefonları gibi ‘bulanık sular’ (hatırlarsanız Blackberry, Türkiye operasyonunu geçen ay kapattı).
- Microsoft Office bu hafta Android’in her platformunda yerini aldı.
- Lafı geçmişken; Microsoft Office’in web tabanlı sürümü Office Online‘ın arayüzlerini ÇOK beğeniyorum. Umarım bir gün Google Apps de benzer bir arayüze kavuşur (material tasarımın web sürümleri hasretle beklemedeyim).
- Amazon bu hafta kurumlara yönelik WorkMail ismiyle bir web tabanlı e-posta hizmeti duyurdu. Arayüzü hiç de fena görünmüyor.
- Apple 2011 yılında kullanıcıların aralarında kolayca fotoğraf, video ve şarkı paylaşmasına olanak sağlayan sistem için yaptığı patent başvurusuna bu hafta olumlu yanıt aldı. Sistem Airdrop benzeri bir yapıyla çalışacak gibi görünüyor.
- Apple demişken çok hoşuma giden bir taze uygulamayı da paylaşmış olayım: MacID. iPhone’un parmakizi okuyucusunu kullanarak Apple bilgisayarınızın şifresini girmenizi sağlıyor. Güzel, basit ve faydalı.
- Bu hafta Apple’ın en ses getiren gelişmesi elbette dönem kazanç raporuydu. (Çin’de de satılmaya başlamasının ve liderlik koltuğuna oturmasının ardından) 74,5 milyon adetlik satışla geçen seneye kıyasla iPhone satışlarını yüzde 46 arttıran marka, gelirini de yüzde 30 arttırarak 74,6 milyar dolara çıkardı (51,2 milyar doları iPhone’dan geliyor). Son üç ayın net karı 18 milyar dolar oldu. Böylece Apple’ın kasasındaki para 178 milyar dolara ulaştı. Bu şirket tarihinde yeni bir rekor (unutmadan: iPad satışları yüzde 17 düşmüş, akıllı saat Apple Watch ise Nisan’da satışa sunuluyor).
- Bilançonun ardından yatırımcıların klasik sızlanmaları da hemen başladı: tamam ama Apple iPhone satmak dışında ne yapacak, planı ne? DAHA NE YAPSIN BE ADAM? Hisseni almışsın, şükredip payına düşenin keyfini çıkart. İnsanoğlu bir garip; ne yapsan yaranamıyorsun (bu konudaki en kötü senaryo dahi çok uzun vadeli bir ölüm vaad ediyor).
- Bu hafta bilançosunu açıklayan bir diğer markaysa Google’dı. Sonuçlar Apple kadar parlak değil: 18,1 milyar dolar gelir (+%15), 4,7 milyar dolar net kar.
- Jins Meme: duruş bozukluklarınızı ve yorgunluğunuzu tespit eden, kaydeden ve sizi uyaran gözlük. Okurken garip, izlerken ilginç (Küçük bir not: İngilizce meme ‘miğm’ şeklinde okunuyor).
https://www.youtube.com/watch?v=6jXjpteeLhw
- Opera web tarayıcısının eski İcra Kurulu Başkanı Jon von Tetzchner, Vivaldi adlı yeni bir web tarayıcısını bu hafta kullanıma sundu. Güzel özellikleri var (not alma işlevi gibi).
- İnsanların çektiği fotoğrafları bastırmak istediği fikrine nereden kapılıyoruz bilmiyorum. Snapchat çağında fotoğraf artık anlık, geçici bir imleme çabası. Hatta 100+ beğeni alsa yeter de artar bile) Yine de neredeyse her hafta fotoğraf bastıran bir ürün piyasaya çıkıyor. Bu bölümdeki konuğumuz iPhone ve Android cihazlarınıza kılıf olarak yerleşen Prynt. Epey de para topladı üstelik.
https://www.youtube.com/watch?v=yri__2Rkqtk
- Fotoğrafçılık ve cep telefonuyla ilgili kılıf tabanlı daha mantıklı bir yatırım isterseniz Moment‘ı incelemenizi tavsiye ederim.
- WiFi ile kablosuz interneti yaygınlaştıran Intel şimdi de Broadwell platformuyla bilgisayarları kablo kalabalığından kurtarmayı hedefliyor.
- NASA ilerideki Mars görevleri için özel tasarlanmış helikopterler kullanacağını açıkladı.
- Çin ise dünyayı bitirmiş olacak ki Ay yüzeyinde madencilik çalışmalarına hazırlanıyor. Hedef helyum-3 füzyon yakıtı.
- Steven Dick yönetiminde bir ekip dünya dışında hayat bulunursa ne olacağına dair kapsamlı bir araştırma yapmış. Örneğin bir mikrop ya da bakteri keşfedilirse bunun bizi ve mevcut biyoloji bilimini nasıl etkileyeceğine kafa yormuşlar (zira böyle bir tanışma için bizim uzaya çıkmamız şart değil. Gökten düşen bir asteroid ile de bu pekala mümkün). Daha önemlisi dünya dışı bir yaşam, yaşanılabilir ortam şu anki hayatımızı nasıl etkiler? Altın ya da arazi fiyatlarının bugünkü kıymeti kalır mı mesela? Bunun üstüne kurulu devasa sistem ne olur? Sonuçlar ilginç.
- Uzaya hazır el atmışken Google’ın sonsuzluğa odaklanan departmanı Lunar XPRIZE imzasıyla bu hafta yayımlanan bir mini filmi de hatırlatmış. İnsanlık tarihinin en büyük ödüllü (30 milyon dolar) projesinin perde arkası. Hedef hiçbir devlet desteği kullanmadan Ay’a yeniden bir (insansız) iniş yapmak için yeni yöntemler geliştirmek, zorlukların üstesinden gelmek. Bize böyle şeylerle gel Google!
İnternet / Web Siteleri / Girişimler
- Kendi sitenizi kodlamayla uğraşmaktan bunaldıysanız buyrun asansör bulmacaları çözün. Çivi çiviyi söker.
- Dijital ürün hazırlayanlar için başucu yazısı: iyi bir arayüz için 7 altın kural (okuyun, okutun).
- 25 bin Avrupalı kullanıcının şikayetiyle dünyanın en büyük sosyal ağı Facebook aleyhine bir kamu davası açılıyor. İlk duruşma 9 Nisan’da görülecek. Suçlama mahremiyet ihlali, yasadışı veri toplama ve paylaşma, kullanıcıları takip etme, PRISM programı dahilinde ABD devletine bilgi aktarma.
- İçerik geliştiriciler için ilginç bir vaka paylaşayım. Google şarkı sözü aramalarında içeriği doğrudan sonuç sayfasında göstermeye başladı. Kullanıcı için gayet pratik bu hizmet şarkı sözü listeleyerek çalışan siteleri kelimenin tam anlamıyla göçertti. Her şey ne kadar pamuk ipliğine bağlı, değil mi?
- Dr. Dre müzik işine kafayı takmış, Beats’i kurmuş, 3 milyar dolara Apple’a satmış. Jay Z durur mu, yapıştırmış cevabı. Gelişmeler için gözler Aspiro‘da.
- Çocuklarımıza okuma-yazma öğretmek aslen geçen yüzyılın çabası. Bugünün çocukları cihaz kodlamayı, onlara hükmetmeyi ve anlamlı hale getirmeyi öğrenmek zorunda. Bu konuda çok hoşuma giden bir girişim bu hafta hayata geçti: Bitsbox. Çocuklara kitaplar ve elektronik cihazlar eşliğinde her ay yeni bir bilgi öğretiyor ve kendi uygulamalarını yazmalarını sağlıyor.
- Türkiye (ya da İstanbul; emin değilim) son birkaç yılda kahveyi yeniden keşfetti gibi görünüyor. Her yerde yeni bir kahveci açılıyor ve herkes kahve içtiğini elaleme gösterebilmek için Instagram’da binbir emek harcıyor. Bu kitleye şifa niyetine bir mobil uygulama hizmete girdi. İlgilisine duyrulur.
- What SIM: Dünyanın her yerinde sınırsız Whatsapp kullandıran SIM kartı. Bol seyahat edenlere birebir.
- Silikon Vadisi’ni gece-gündüz teknoloji, internet adına kafa patlatıp emek veren girişimcilerden ibaret sanıyorsunuz ama olay pek öyle değil. CNN işin gerçek yüzüne el atmış: seks, uyuşturucu ve dahası…
- İlgi alanlarına yönelik tavsiyeler alıp sana benzeyen kişilerle tanışabileceğin yepyeni bir sosyal ağ: Tinq (İstanbul kökenli -fakat İngilizce- bir mobil girişim).
- Bir diğer yerli girişimse müzik ensrümanı çalmaya niyetlenenler için işi bilenlerin elinden, eli-yüzü düzgün, tertemiz bir site.
- Mesajlar, yapılacaklar, e-postalar arasında kaybolup gitmek bu çağın yeni normali. Handle adlı yeni bir uygulama bunları çözdüğünü iddia ediyor. Sadece önemli olana odaklanıp organize olmamızı kolaylaştırıyormuş. Tanıtım videosu çevreyolu ve köprülere sadece 15 dakika uzaklıktaki konut projelerini andırıyor. Android sürümü henüz yoktu deneyemedim. iPhone’a geçtiğim bir ara bakacağım.
- Finans sektöründe çalışanlar MobileBank‘i iyice incelesin lütfen. Özellikle fotoğraf çekilerek yapılabilenler çok hoşuma gitti.
- The Million Dollar Homepage efsanesini hatırlar mısınız bilmiyorum. 2005 yılında bir genç her pikseli 1 dolardan 1 milyon pikselli bir görseli satışa sunmuş ve 1 milyon (aslında tam olarak 1 milyon 37 bin 100) doları cebe koymuştu. Bir benzerini İngiliz Sanatçı Benjamin Redford kitle fonlama sitesi Kickstarter’da denedi. 1 milyon toplamadı ama ortaya 220 destekçinin suretinden oluşan hoş bir görsel çıktı: Internetopia (Redford’ın geliri 11 bin 437 dolarda kaldı).
- Evernote ile saplantımı ilişkimi bilen bilir. O olmasaydı aklımın, fikrimin en az yarısı uçar giderdi. Artık açık kaynaklı (ve elbette ücretsiz) bir emsali var. İnceliyorum; hiç de fena sayılmaz. Ama keşke hosted bir hali de olsaydı dedim içimden (onu da siz bir girişim olarak hayata geçirin mesela?). Bir bakınız (Uyarı: anlaması ve kurulumu biraz zahmetli. İşin -benim için- keyfi de orada sanki).
- Snapchat bu hafta ‘discover’ (keşfet) özelliğini duyurdu. İletişimciler bunun (mobil) haberciliği kökten değiştirebilecek güçte olduğunu iddia ediyor.
https://www.youtube.com/watch?v=UbOMqA2AOIk
- Bu arada Snapchat’in harika bir reklam platformu olacağını savunanlar çoğalıyor.
- Snapchat ile ilgili esas bomba Sasha Spielberg ve Emily Goldwyn ile başlayacak web dizi projesi oldu.
- Zannedersem tek eksiğiniz Reddit’i Outlook arayüzüyle okumaktı.
- Bir haber de benden: Şimdilik pek bir şey açıklayamayacağım yeni bir mobil uygulamayı duyurmaya hazırlanıyoruz. Haberdar olmak isterseniz sitesinden ön kaydınızı yaptırın. Detaylar pek yakında.
Tasarım / İnovasyon
- Filmlerde mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Herkes 10 parmak klavye kullanır, her işi çata-çuta yazarak halleder ve hepsinin hiç görmediğimiz türden, enteresan görünümlere sahip sistemleri vardır. Birileri oturup hepsini derlemiş, güzelce de incelemiş. Böyle işleri seviyorum.
- Glow: lazer ışınlı ve fosforlu kulaklık. Tek soru: NEDEN?
- ABD merkezli Southwest Airlines uçakların eskidiği için değiştirilen koltuk döşemelerinden üretilen LuvSeat adlı bir çanta markasına ön ayak oldu. Kesinlikle #iyifikir.
- Spor yaparak zinde kalmak mümkün. Peki film izleyerek mümkün mü? Spor yaparak izlerseniz evet (meraklısına detaylar).
- İnsan vücudunun kimyası ve mekaniğiyle oynamak; dolayısıyla daha ileri seviyede görmek, koklamak ve düşünmek mümkün. Peki bu gerçekten gerekli mi? Bunu da düşünmek gerek.
- Yapay gerçeklik (virtual reality) ile ilgili her hafta bir dizi içerik paylaşıyorum. Çünkü bunu geleceğin en önemli alanlarından biri olarak görüyorum. Unreal oyun motorunun dördüncü sürümüyle hazırlanmış sanal bir Paris evi tasarımının yapay gerçeklik gözünden videosunu izleyin. İzlerken yakın geleceğin filmlerinin, oyunlarının ve eğlencesinin nasıl bir şey olacağını hayal edin (kariyer planı yapanlara: sanal mekan ve evren tasarımcılarının altın çağına giriyoruz). Gerçek denecek kadar gerçekçi bir dünyaya göz atalım:
- Wishbone: cep telefonunuza eklenerek temassız çalışan küçük, marifetli, elektronik termometre.
- Gelişimin dönüştürdüğü şeylerden nasibini almayan şeylerin başında yaşadığımız alanlar geliyor. Hala yüzyıllar öncesinin beklenti ve ilham noktalarından referans alan yapılarda yaşıyoruz. Neyse ki farklı arayışlarda olanlar var da biraz zihnimizi esnetiyorlar.
- Çok ilginç bir saat. Fotoğrafları inceleyin.
- Luna: yatağınızı akıllı hale getiren nevresim takımı. Bu akıl fikir sahibi yapma telaşı nereye varacak ilgiyle takipteyim.
- Sanatın teknolojiyle ilginç bir harmanı: çizim öğreten robot el.
- Tarih boyunca geliştirilmiş, çoğunun adını bile duymadığımız ilginç, zalim, ölüm kusan silahlara bakalım.
Kültür / Sanat
- Nirvana’nın Kurucusu Kurt Cobain 8 Nisan 1994’te, henüz 27 yaşında evinde intihar ederek hayatına son vermişti. O dönemden bu yana ölümü hakkında onlarca komplo teorisi ve bunlardan beslenen onlarca belgesel çıktı. Ailesinin (kızı Frances Bean Cobain’in) onayıyla hazırlanan ‘Montage of Heck‘ adlı ilk belgeselse bu hafta Brett Morgen imzasıyla Sundance Film Festivali’nde gösterildi. İzleyen gazetecilerden biri izlenimlerini 10 maddede özetlemiş (bir de bu var). İzlemek için sabırsızlanıyorum.
- Danny Boyle‘un yönettiği Steve Jobs’un hayatını anlatan filmin çekimlerine 2 yıllık bitmeyen olaylar zinciri ardından nihayet başlandı. Karakterleri canlandıracaklar da ortaya çıktı. Jobs’u Michael Fassbender, ekürisi Steve Wozniak’ı ise Seth Rogen oynayacak (Trainspotting, 28 Days Later, Slumdog Millionare, Sunshine gibi çok sevdiğim filmlerin yönetmeni Boyle’un gözünden Jobs’un güzel olacağını düşünüyorum. İlk deneme kadar berbat olamayacağına eminim en azından. Yine de ilk planlandığı gibi David Fincher yönetimi ve Christian Bale yorumuyla izlemeyi tercih ederdim).
- Bluetooth ile telefon, bilgisayar ya da tabletinize bağlanan jamstik, aciliyet içeren ‘gitarlı jam session’ ihtiyaçlarınızı gideriyor.
- Sanal gerçeklik ile kuşlar gibi uçmak bile mümkün. Sundance Film Festivali’ndeki sinema endüstrisi öncüleri bunun filmciliğin geleceği olduğuna ikna olmuş durumda.
- Odyofiller için kabul etmesi zor gelebilir ama diyorlar ki yakında CD’ler plaklardan daha da kaliteli sese kavuşacak. Plağın fiziksel yapısından dolayı başı ve sonunda ciddi ses frekans farklılıkları olduğu ayrıntısını da bu makale sayesinde öğrenmiş oldum. Hatta Pete Lyman’in paylaştığı bilgiye göre 1960 ve 70’lerdeki albümler ve şarkı sıralamaları hep buna uygun şekilde yapılmış. Her iki yüzünde de gürültülü şarkılar başa, sakin olanlar plağın sonlarına yerleştirilir ve her bir yüz ortalama 20 dakikadan oluşmuş. O döneme ait kendi plaklarıma bakınca dizilimin aynen böyle yapıldığını gördüm. Bunları öğrenin; yarın bir gün yarışmalarda sorulacak. Ödülleri kırışırız.
Kapanışı asla tersine gitmemeniz gereken bir yavrucakla yapıyoruz.
https://www.youtube.com/watch?v=ai8WH5Tth6E
[box type=”info”]Bu derleme hoşunuza gittiyse ilgilenebilecek dostlarınızı hemen altta yer alan sosyal medya düğmeleri aracılığıyla paylaşarak haberdar edebilirsiniz. ‘Yeni yazılardan ilk sen haberdar ol’ bölümüne e-posta adresinizi girerek ise yeni yazılardan öncelikli haberdar olabilirsiniz.
Fikirlerinizi, katkılarınızı ve gözümden kaçan gelişmeleri yorum bölümünde beklerim.[/box]
Hepinize iyi Pazarlar dilerim.
Görüşlerinizi paylaşın: