Bir iş seyahati sebebiyle bu haftamın 2 günü İzmir’de geçti. 1 gecelik konaklama için bana yardımcı olan kişi Wyndham Özdilek adlı bir oteli tercih etmiş. Sitesinden güzel bir otele benziyordu ama haritada şehre biraz uzak görünüyordu. İzmir’i pek bilmediğimden işi sürprize bırakmak istemedim. Bir günlük de olsa odada epey çalışmam gerekeceğinden (ki öyle de oldu) rezervasyonumu yerini ve odalarını daha önce tecrübe ettiğim Swissotel‘e kaydırdım.
Merkezi konumu sayesinde bir akşam kaçamağı yapıp tesadüfen orada bulunan eski bir dostumla, otele yürüme mesafesindeki Balıkçı Hasan‘da muhabbet fırsatı yakaladım. Her şey leziz, fiyatlar makul, ortam ve hizmet gayet iyiydi. Ziyaret ederseniz, aklınızda olsun. (Hepsi bir yana, girip çıkarken bir Botero eseriyle karşılaşma fırsatı bile Swissotel’i tercih etmem için yeterliydi).
Konumuza dönelim.
Elimin altında bir sürü akıllı telefon var. Sürekli de yenisi geliyor denemem için. Bu karmaşadaki tek kurtarıcım Google. E-posta, takvim, belge, sunum, telefon rehberi, fotoğraf albümü, şarkılar, videolar, yapılacaklar listesi, bookmarklar, uygulama ayarları, şifreler ve benzeri neyim varsa Google Apps hizmetlerinde. Kullanıcı adı / şifremi girer girmez elimdeki her cihaz her şeyiyle benim oluyor. Alışma derdi, sıkıntısı kalmıyor.
Bu aralar telefon olarak LG G2 kullanıyorum (her açıdan şu ana kadar kullandığım en iyi telefon diyebilirim. Hiç şarj etmeden yatana kadar idare etmesi bile benim için yeterli. malum dertler) iPhone dahil her cihazımda olduğu gibi onda da ilk yüklediğim şey Google Now oldu. Bu hizmet hiç ummadığım anlarda ve yerlerde hiç ummadığım şekillerde sunduğu desteklerle hayatımı kolaylaştırıyor.
http://www.youtube.com/watch?v=pPqliPzHYyc
Bu yüzden LG G2’nin ana ekranımda da en büyük yeri ona ayırdım.
Fakat bu İzmir seyahatinde Google Now’ın umulmadık desteğinin EN umulmadık örneğine şahit oldum.
Sen kendini bilmezsen; bu nice okumaktır?
Toplantılardan birinde referans için gereken bir belgeyi yüklemem gerekti. Telefonu açıp yüklemeye başladım.
Bir an gözüm Google Now ekranına kaydı. Mustafa Kemal Bulvarı’ndan gidersem otelime 19 dakika mesafede olduğumu söylüyordu.
İşin buraya kadar olan kısmı gayet normal. Now, ajandanıza (Google Takvim) girdiğiniz bilgilere bakarak bu tip uyarıları zaten yapıyor. Örneğin sabah kalkınca erken bir randevunuz yoksa işyerinize olan uzaklığı ve ulaşma süresini söylüyor. Ya da sırada bekleyen toplantı mekanını ve ismini. Ya da akşama doğru eve dönüş yolunu, maç skorunu, önemli bir haberi, arkadaşının doğumgününü…
İzmir’de ekrana bakarken de Now hizmetinin yine Google takvim kaydıma bakıp, mekan kısmından kalacağım yeri anlayıp, Google haritalarından mesafeyi ölçüp bana durumu bildirdiğini düşündüm. Ama sonra bir şeyi fark edip irkildim.
Wyndham Otel’de konakladığımı nereden çıkartmıştı?
Takvimde kontrol ettiğimde iyice şaşırdım. Çünkü son kararım net olmadığı için takvimde mekan bölümünü boş bırakmıştım. Google’a nerede kalacağımı söylememiştim. Hatta giriş yaptığımda FourSquare’de Swissotel’de check-in olmuştum.
Peki Google bu otel ile beni nasıl ilişkilendirmişti?
Kafamda bu garip soruyla toplantının bitmesini bekleyip hafızamı taramaya başladım. Takvime otel ismini girmediğime adım gibi emindim. Diğer cihazlarımda da durum aynıydı (zaten hepsi birbirine senkronize).
Sonunda olayın kökeni ortaya çıktı: Google Mail (yani Gmail)!
Tek bir email adresim var ve o da Google üstünde çalışıyor. Tarama yaptığımda Wyndham’daki konaklamayla ilgili bir yazışmaya denk geldim.
Google’ın Now hizmeti, eposta hizmetinden bu mektubu tarayıp ne olduğunu (yani İzmir diye bir şehre gidip 22-23 Ekim tarihi arasında Wyndham adlı bir otelde kalacağımı) anlamış, takvimden tarihi, lokasyon hizmetinden tespit ettiği yer (Konak) ile eşleştirmiş ve ulaştığı sonucu bir tavsiyeye çevirmişti. Demek ki ben hayatımı ajandama girmesem bile Now yine de beni organize edip yönlendirebilecek (ve Now’a bile gelmeden Google hayatım hakkında annemden daha çok şey biliyor).
Ve unutmayalım ki Now hizmeti henüz Türkiye’de nimetlerinin tamamını sunmaya başlamadı.
Basit gibi görünen bu ilişkilendirmenin arkasında ne kadar karmaşık bir teknoloji gerektiğinden bahsederek kafa şişirmek istemiyorum (Şehir isimleri, tarih tanımlama, lokasyon, mesafe analizi, harita ve navigasyon desteği, çoklu dil tanıma, semantik, hizmetler arası entegrasyon, vs). Google’ın sıkça değindiği bir hedef var. Kabaca ‘arama yapıyorsanız bizim eksikliğimiz’ diyor. Yani hayallerinde biz daha arama yapmadan ne tip bir bilgiye ihtiyaç duyduğumuzu bilip önümüze getirmek var. Google Now sadece bir başlangıç.
Google bunu yapabiliyorsa hepimizin üstündeki Büyük Göz‘ün yapabildiklerini hayal etmek bile zor.
Teknolojik cihaz ve hizmetler bizle yürüttüğü al-ver diplomasisinde skor tablosunu gizlemekte pek başarılı. Umarım durum çok kötü değildir. Çünkü -şahsen- Google ya da benzeri hizmetler olmadan yaptığım işlerin üçte birini bile yapacak durumum yok.
Görüşlerinizi paylaşın: