Hepimizin hayalleri var ama çok azımız onları gerçekleştirecek paraya sahip. Bu açmazı çözüp rüyaları gerçeğe dönüştürmenin en pratik yöntemlerinden biri de internet sayesinde can bulan kitle fonlama (crowdfunding). Ortak hayallare sahip olanların bütçelerini inandığı birinde toplayarak sermayeyi sağlaması olarak özetleyebiliriz. En güzeli; bu modelde girişimci de yatırımcı da tüketici de kazanıyor (mikro-yatırımcı olarak desteklediğiniz proje hayata geçtiğinde o ürün ya da hizmete ek bir ücret ödemeden sahip oluyorsunuz örneğin).
Bu modelle 2007 yılında Sellaband sitesi sayesinde tanışmış, birkaç gazete yazımda daha nimetlerinden dem vurmuştum (meraklısına: 1, 2, 3, 4). Türkiye’de de nice yüz akı projede bu model can suyu işlevi gördü.
Uluslararası ölçekte bu akımın sivrilmiş iki sitesi var: Kickstarter ve Indiegogo. İkisinde de sıkça dolanıp ne var ne yok bakıyorum. Şahsen fonlayıp desteklediğim birkaç projenin ötesinde, normalde hayata geçmesi imkansız ilginç nice fikrin bir bir gerçeğe dönüşünü izlemek, yaratıcı girişimciliği gözlemek adına gerçekten heyecan verici.
Son blog yazılarımda dikkatinizi çekmiş olmalı; cihazlara işlev tanımlama, birbiriyle konuşturma konusuna ilgim her geçen gün artıyor. İnternete bağlanabilir ve programlanabilir ürünleri temel alan bu heves bazen mantığı zorlayan bütçelere boyun eğmeyi gerektirebiliyor.
Son dönemde ilgimi çeken iki örneğe bakalım.
Programlanabilir düğme: The bttn
Adından da anlaşılacağı gibi bttn (İngilizce’deki düğme anlamına gelen ‘button’ kelimesinden türetme) dev boyutlu bir düğme. Farklı renk seçenekleri var. Kablosuz ağınızdan internete bağlanıyor ve istediğiniz şeyleri yapmak için programlanabiliyor. Programlama deyince gözünüz korkmasın; yapacağınız alt tarafı IFTTT sitesinde ikoknları sürükleyip bırakarak senaryolar oluşturmak (IFTTT de ayrı bir hastalık, başka zaman bakarız).
Ürünün hikayesi de ilginç. İki sene önce bir restoranda oturan iki arkadaş “garsonu çağırmak için bir düğme olsaydı ne güzel olurdu” diye sohbete dalınca (insanı yaşama küstüren o Avrupa garsonları) diğer arkadaş da yaşlı annesine tek düğmeye basınca kendini aramasını sağlayabilmenin ne hoş olacağından bahseder. Sohbetin sonunda bttn fikri çıkar.
Örneğin akşam eve dönüp bastığınızda Foursquare ya da Facebook’tan check-in olmak, ısıtıcıyı açmak, belirlediğiniz kişilere belirlediğiniz mesajları SMS ya da email ile yollamak, birini aramak, bir mesajı bir gruba yollamak gibi pek çok senaryo atamak mümkün (ya da benzerlerini işyerindeki bttn için kurgulamak). Tek tıklama, çift tıklama, günün farklı saatlerinde farklı roller / senaryolar üstlenme gibi değişkenler de var. Hayatınızdaki rutin işlemleri kolaylaştırma adına mantıklı bir çözüm.
Her güzelin bir kusuru var derler ama bttn’ın kabahati büyük: ÇOK pahalı!
2014’ün son çeyreğinde (yani iyi niyetli bir tahminle Ekim ayında) satışa sunulması beklenen bttn için öngörülen fiyat 100 dolara yakın. Şu ara ön sipariş de kapanmış durumda. Peki internete bağlanabilen plastik bir düğme için bu kadar para vermek mantıklı mı? Değil elbet. Teknoloji harcamalarında mantık arasaydık bugün pek çok şirket ve hizmet batardı (His ve arzularımız mantığımızdan daha az önemli değil neyse ki. Geçen akşam yemekten sonra o tatlıyı yemek zorunda mıydınız mesela? Bttn -ve türevleri- de o hesap biraz).
Bttn’ın ‘küçül de cebime gir’ hali: Pressy
Bttn güzel hoş da her zaman yanımızda taşımak mümkün (ve mantıklı) değil. Bu açığı kapatan çözümlerden biriyse (yine Kickstarter sayesinde tanıştığım) Pressy.
Görmüş olduğunuz gibi Pressy telefon (ya da tabletinizin) kulaklık girişine yerleştirdiğiniz minicik bir düğme. iOS’teki yazılım ve donanıma erişim engelleri yüzünden sadece Android tabanlı cihazlarda çalışıyor. Sitede kaynak toplamaya başladığı zamandan beri izleme listemde. (lafı geçmişken; hayata geçmek için 40 bin dolar arıyordu, siteden 700 bin dolara yakın sermaye topladı!).
Fakat onun da fiyatı beni kendinden soğutmaya yetti.
Kulaklık girişine yerleşen bir düğmeye 27 dolar, Türkiye’ye ulaştırmaya da 5 dolar istiyorlar! Bu bedeli ne hevesim ne de mantığım mazur görmedi. Neyse ki aynı günlerde Çinli kardeşlerimiz çakma versiyonunu çıkarmayı başardı 😉 Pressy’nin aynısı ücretsiz kargo ile 1,66 dolardı (32 dolar nere, 1,6 dolar nere?).
Pressy piyasada mantar gibi türeyen bu ucuz rakiplerin kendi uygulamasıyla çalışmasını engellemek için bir aktivasyon kodu kullanıyor. Ancak uygulamaların da alternatifleri var. Denemelerimde KlicK ve iKey adlı iki seçenek gayet kullanışlı geldi (ekran görüntüleri sizi korkutmasın, uygulamalar Çince değil; İngilizce arayüzüyle çalışıyor). Düğmeyi takıp uygulamayı yükledikten sonra yapmanız gereken basit senaryolar oluşturuyorsunuz. Örneğin bir defa basarsam Evernote’u aç, iki defa tıklarsam fotoğraf çek, vs…
Sonra şunu düşünmeye başladım: Bu küçük düğme yokken birkaç saniye daha uğraşarak yapabildiğim şeyler şimdi daha pratik olduğu için ilginç gelmeye başlamıştı. Bir şeyleri kendin kurguluyor olmanın verdiği haz da cabası. Oydu, buydu derken cihazın üstündeki mevcut düğmelerin neden yeterli gelmediğini düşünmeye başladım. Bu arayış beni QuickClick ile tanıştırdı.
Bu ücretsiz uygulama cihazınızın ses düğmelerini aynen Pressy türevlerinin yaptığı gibi programlamanızı sağlıyor. Ek bir aksesuar takmadan da aynı şeyleri yapabilmek mümkün anlayacağınız. Şimdi 2 dolarlık düğmemi çekmeceme koydum, kaç tıklamayla ne yapıyorduk onu ezberlemeye çalışıyorum!
[box type=”info”]Meraklısına Not: Yazının başlığı ilhamını Kuran’da düğümlere üfleyerek sihir ve büyü yapanlardan bahseden Felak suresinin 4. ayetinden alıyor (ve min şerrin neffassâti fil ukad). Bugünün sihirbazlarıysa düğümler yerine düğmeleri kullanıyor. Etkisi çok daha fazla ve garantili. Şerrinden sakının ;)[/box]
Görüşlerinizi paylaşın: