Bugün herkesin koşarak uzaklaşmaya çalıştığı Flash video formatı codec bulmayla uğraşmadan, ek bir yazılım yüklemeye gerek kalmadan web sitesinde video izleyebilmeyi sağladı. Eğer Flash video olmasaydı Youtube diye bir şey de hayatımızda olmayacaktı.
Benzer bir ilişki MP3 ses formatıyla Napster arasında da yaşandı. O zamana kadar WAV formatında her biri 250-300 MB yer kaplayan dijital şarkı dosyaları bir anda 2-3MB seviyesine gerilemiş, hatta paylaşılabilir hale gelmişti. Tam o sırada (1999 yılında) o dönem daha 19 yaşında olan Shawn Fanning adlı bir Amerikalı üniversiteyi bırakıp Napster adlı bir uygulamayı hayata geçirdi. Son derece basit bir temele dayanan yazılımı internet tarihini değiştiren en büyük adım olarak tarihe geçti.

Ücretsiz dağıtılan Napster, bilgisayarınızdaki bir klasörü paylaşıma açıyor, içindeki MP3 dosyalarınızın listesini merkezi sunucusuna aktarıyor ve o dosyaları (şarkıları) çekmek isteyenleri size yönlendiriyordu. Birkaç hafta içinde internet en popüler uygulaması haline gelen Napster aynı hızla müzik şirketlerinin avukatlarının da mıknatıs gibi kendine çekti. En yoğun protesto Metallica (daha doğrusu davulcusu Lars Ulrich) ve Madonna’dan geldi.
Açılan dizi dizi davalar sonucu Napster 2001 yılında kapandı. Ve şarkı paylaşım bir anda durdu. Çünkü sistem merkezi bir sunucuya bağlı çalışıyordu.
Napster bir mahkeme kararıyla tarihe gömüldü ama bu kısa maceradan alınan ilhamla bugün internet trafiğinin hala büyük bir bölümünü oluşturan Bittorrent protokolü ortaya çıktı. Yaratıcısı Bram Cohen herhangi bir merkeze sahip olmadan dosyaları bireyler arasında paylaştırmayı mümkün kulan uygulamasını 2001’de tanıttığında ilk başta pek ilgi görmedi.
Bugün geldiği noktaysa ortada.
Bittorrent çocukları
Bittorrent protokolü çoğu kişinin kafasına korsan içerikle kazındıysa da onun temellerinden doğan Joost, Bittorrent Sync gibi pek çok ilginç uygulama hayata geçti. Bram Cohen bugün hala Bittorrent’in başında, lisansladığı teknolojisiyle gayet iyi kazanıyor ve internetin en iyi gizlenen başarı öykülerinden biri.
Müzik ve film sektörüyse bir türlü bu hevesli, inovatörlerin, mucitlerin, girişimcilerin ruhuna kavuşamadı. Aksine yeşeren bütün fikirlerin gırtlağına çöktü, davalarla susturdu, cezalarla hareket edemez hale getirdi. Onlardan ders çıkarmayı, model kapmayı akıl edemedi. Steve Jobs sektörü iTunes üstünden müzik (ve sonra video) satış fikrine ikna edemeseydi bugün muhtemelen ne Netflix ne de başka bir hizmet hayatımızda olacaktı.
Peki sonuçta ne oldu?
Hem müzik hem de film sektörü kaybetti. Zaman kaybetti, para kaybetti, müşteri kaybetti. Dahası, zihniyetleri aslında hala değişmiş değil (ve ben Spotify gibi örnekler hayata bile geçmemişken ortaya attığım paylaşım bedeli fikrimi hala savunuyorum. Adını anmışken; Spotify’ın bile devasa zarar yazdığı bir dönemde o fikrimi daha da cesur savunuyorum).
Popcorn ile özgürleşen (?) videolar
Ve ne güzel ki geliştiriciler hala fikirlerini yeşertmeye devam ediyor. En güncel örneği Popcorn olmuştu.
İnternete bomba gibi düşen bu uygulama farklı kaynaklardan topladığı film bilgilerini (açıklama, poster, altyazı, vs) listeleme için kullanıyor, tıklayıp seyretmek istediğinizde Bittorrent paylaşımları üstünden doğrudan stream olarak izlettiriyordu (dizi paylaşım sitelerinde olduğu gibi). Bu küçük ve basit uygulama Napster günlerindeki gibi resmen patladı. Ve üstüne çullanan avukatlarla aynı hızla kapandı.
Fakat yine aynen Napster’da olduğu gibi zehir verilmişti bir kere.

Uygulamayı devralan gönüllüler açık kaynaklı olarak devam kararı aldılar. Resmi bir muhatabı kalmadığından engellemek de imkansız hale geldi. Bugün yeni sitesinden hemen her platformda çalışan örneğini tıklayıp indirmek; Türkçe arayüz ve altyazı desteğiyle tek tıklamayla binlerce film ve diziyi izlemek mümkün (paralel yapılanmalar da var elbet). Alternatifi var mı? Elbette! Binbir takla atarak, VPN kullanarak Netflix’e ulaşmak (ya da hiçbir heyecan vermeyen kısıtlı arşive sahip yerel seçeneklere mahkum kalmak).
Şarkılar için Popcorn: HipHop
Şarkılarla başlayıp tüm dosya türlerinin paylaşılmasını tetikleyen Napster gibi filmler için başlayan Popcorn, müzik sektörü için de nurtopu gibi bir klon proje tetikledi: HipHop.
Windows, Mac ve Linux platformlarında çalışabilen minik uygulamasını yükledikten sonra yerli, yabancı 45 milyon şarkı (iTunes arşivi 23 milyon) tek tıkla, limitsiz, coğrafi sınırsız ve tamamen bedava parmaklarınızın ucunda. Geri dönüşü var mı? Hayır!

GÜNCELLEME: Ben bu yazıyı yazdıktan bir gün sonra HipHop uygulaması hukuki yolla kapatıldı. Fakat aynen Popcorn’da olduğu gibi projeyi bir açık kaynak grubu devraldı ve Atraci ismiyle geliştirmeye devam ediyor.
Seneler önceki bir yazımda değindiğim gibi (ne yazık ki) internet sektörün keyfini beklemiyor. Makul seçenekler sunmadıkça bu gidişin nereye doğru ilerlediği de gayet açık.
Siz ne dersiniz?
Görüşlerinizi paylaşın: