NFC terimi mutlaka kulağınıza çalınmış olmalı. Tam açılımı Near Field Communication. Türkçeye Yakın Alan İletişimi olarak çevirebiliriz (en azından ben senelerdir öyle yazıyorum). Adından da anlayacağınız üzere birbirine yakın cihazların kendi aralarında (radyo dalgaları üstünden) iletişim kurmasını sağlıyor.
[toggle title_open=”Meraklısına: Nedir bu NFC?” title_closed=”Meraklısına: Nedir bu NFC?” hide=”yes” border=”yes” style=”default” excerpt_length=”0″ read_more_text=”Read More” read_less_text=”Read Less” include_excerpt_html=”no”]NFC hayatımıza ilk adımını IBM’in ARGE bölümünden ayrılıp Proximity Devices adlı şirketi kuran Charles Walton’ın 1983 yılında aldığı bir patentle attı.
2002 yılında Sony ve Philips bu yapıyı kendi ürünlerinde kullanmak üzere anlaştı. 2004’te aralarına Nokia da katıldı. 2006’da standartları belirlendi. Nihayetinde bir ürün olarak hayatımıza ilk olarak 2006 yılında Nokia’nın 6131 modeliyle girdi.
Bu kısa tarihçeden göreceğiniz gibi ‘teknoloji dünyası hızla ilerliyor’ kalıbı çoğu zaman bir hurafeden öte değil. NFC’nin miladını Walton’ın patentinden başlatsak 23; Philips ve Sony’nin işbirliğine bağlasak 19 yıllık bir olgunlaşma döneminden bahsediyoruz.
Kağıt üstünde birçok kullanım alanı yaratacak, epey işe yarayacak gibi görünen bu yapı nedense bir türlü yaygınlaşamadı (aynen QR kod gibi).
Ortak bir standartta anlaşıp onun üstüne dev bir ekosistem geliştirmek yerine kendine güvenen her oluşum kendi benzer standardının üstüne gitti. Her biri farklı yetenekler ve kullanım amaçlarına sahip olsa da RFID, Bluetooth, iBeacon, Zigbee, Rubee gibi pek çok emsal hem üreticilerin hem de tüketicilerin kafasını allak bullak etti, ediyor (bu standartların hepsi aslında bir yazıyı hak ediyor, belki ileride bakarız).
NFC’nin ‘near’ detayı önemli çünkü iletişim için gerçekten çok yakın olmak gerekiyor (maksimum menzili 20 santimetre). İletişim kapasitesi de yüksek değil. Bu yüzden veri transferinden çok bir olayı tetiklemek için kullanılıyor.
Türkiye’deki en popüler kullanım alanı otoyol gişe geçiş sistemleri (OGS, KGS, HGS), yeni nesil pasaportlar ve temassız kredi kartları oldu (İstanbullular için İstanbul Kart‘ı da unutmayalım).[/toggle]
‘Şeyler’ için gerekli bir şey
NFC’nin en popüler kullanım alanlarından biri etkileşim yaratmak. Yani birbirine yaklaşan bir etiket ve okuyucunun iletişime geçmesi. Üstüne pek çok kullanım senaryosu kurmak mümkün. Ki aslında endüstri devriminden bu yana bir türeviyle kullanıyoruz zaten: fabrika girişinde kart basma!
Plaza çalışanları her gün -benim beyaz yaka tasması olarak gördüğüm- yaka kartlarını turnikelere okuturken o eski senaryonun NFC benzeri bir örneğini kullanıyor aslında.
Bu aralar kafayı fena halde ‘şeylerin interneti’ (Internet of Things) denen meseleye taktım. Yani birbiriyle iletişim kuran cihaz ve uygulamaların dünyasına. Gelecekte internet insanlardan çok makinaların ağı olacak. Milyarlarca cihaz, birbiriyle ve binlerce bilgi / referans hizmetiyle konuşarak arkamızı toparlayacak (ya da kabusa çevirecekler).
Yani mesela internete bağlı ampulünüz internetten hava durumu bilgisini alarak gece ayarladığınız renkte yanıp sönerek sizi uyaracak (bu bizim evde çalışıyor), şemsiyenizin sapı ertesi sabah (yağmur yağacağı için) renk değiştirecek. Buna rağmen almayı unutursanız kapıdan çıktığınız anda cep telefonunuza bir mesaj yollayacak. Böyle milyonlarca senaryo düşünün (ya da düşünenlere kulak verin).
Tahmin edeceğiniz gibi ‘şeylerin interneti’ meselesinde NFC önemli bir rol oynuyor. Ama bütün bu nimetlerden faydalanabilmek için biraz ön hazırlık ve birkaç basit ayar gerekiyor.
NFC etiketlerini programlama
İlk şartımız -elbette- NFC özelliğine sahip bir cihaza sahip olmak (Uyarı: Apple ailesi -iPhone, iPad, vs- NFC desteklemiyor. Sebebi kimilerine göre alüminyum gövde ama ben bunu klasik bir Apple refleksi olarak görüyorum. Bazı ümit veren gelişmeler de yok değil ama şimdilik Apple ailesinden bir cihaza sahipseniz NFC özelliğini özel aksesuarlarla kullanabiliyorsunuz).
Telefon olarak uzun süredir LG G2 kullanıyorum ve birçok yeni nesil Android cihazdaki gibi onda da NFC özelliği var. Bunu anlamlı hale getirmek için NFC etiketlerine ihtiyacım vardı. O konuda seçenek bol. Ben DX’ten alınmış 2 adet Ntag 203 kullandım. Deneme amaçlı senaryomda yeşil renkliyi çalışma masamdaki lambama, mor renkliyi yatak odama; başucu lambama astım.
Ve ardından şöyle iki basit senaryo yarattım:
- Yatak odasına girdiğimde cep telefonum uçuş moduna geçecek (hem aramaları hem de GSM sinyallerini engellemesi için), wifi erişimini açacak, ev ağımıza bağlanacak, çalışma odasındaki lambaları kapatacak ve arka planda veri senkronizasyonu başlatacaktı (ve birkaç şey daha).
- Çalışma masama oturduğumda uçuş modunu kapatıp normale dönecek, wifi erişimini açıp ev ağına bağlanacak, güneş batmışsa lambayı açacak (bulunduğum ortamda güneşin batıp batmadığını internetten öğreniyor) ve telefona gelen mesajları sesli olarak okuyacaktı.
Senaryoları oluşturmak için Android camiasında epey popüler olan Trigger adlı uygulamayı kullandım. Normalde ücretsiz ama bazı özellikler sadece ücretli sürümde çalışıyor (sizin için gerekli olmayabilir). Ayrıca Android’in doğası gereği bazı özellikleri kullanabilmek için cihazınızda root yetkisine sahip olmanız gerekiyor (örneğin benim için çok önemli olan uçuş moduna alabilmek gibi).
G2 cihazımda root olmamıştım; dolanırken iRoot diye PC ve Mac üstünde çalışabilen mucize bir uygulama keşfettim (ücretsiz). Tek tıklamayla işi çözüyor (ama siz yine de dikkatli olun).
NFC etiketi okumak tek başına yeterli değil. Onları kodlayacak bir uygulamaya daha ihtiyacımız var. Bunun için de yine Trigger’ın Tag Reuse adlı bir eklentisini yüklemek gerekiyor (ücretsiz).
Sonuçta elimde 2 adet NFC etiket, bir LG G2 ve onda yüklü Trigger ve Trigger Tag Reuse uygulamaları var. Şimdi başlayalım. Öncelikle senaryoları oluşturalım (açıklamaları çok kabaca görsellerin altına yazacağım. Detaylarını kurcalayarak kolayca öğrenebilirsiniz zaten)
İşte bu şekilde ev ya da işyerinizde NFC tabanlı her türlü senaryoyu oluşturmanız mümkün. Evden çıktığınızda işyerindeki klimayı çalıştırma, işten çıkıp eve dönerken evdeki ısıtıcı / soğutucuyu açma ya da ev / işyerindekilere yola çıktığınız SMS ile haber verme… Hayalgücünüzü kullanın.
Belki okurken karışık gelmiş olabilir ama altındaki karmaşıklığa inat işin bize yansıyan tarafı alabildiğine basit ve zevkli.
Ayrıca NFC’ye de çok takılmayın. Bugün NFC olur, yarın Bluetooth 4.0, iBeacon ya da bir başkası. Önemli olan senaryoyu tanımlayıp kurgulamak. Gerisi detay.
Bu konulara sık sık döneceğiz. Madem biz akıllanamıyoruz bari çevremizdeki cihazlar biraz akıl-fikir sahibi olsun.
Görüşlerinizi paylaşın: