Cep telefonu pazarında uzun yıllar en sağlam kale sektörün lideri Nokia’nındı. Öncülük ettiği Symbian işletim sistemi platformu o dönemdeki bazı girişimleriyle neredeyse bugünkü Google Android gibi farklı markaların ortak platformu haline gelecekti. Ama markalar lideri daha da güçlendirmek istemedi, Nokia da liderlik kibriyle soğuk davrandı ve o tren kaçtı.
Blackberry, Apple, Android gibi rakipleriyle karşılaştırıldığında Symbian hala en yaygın işletim sistemi platformu ancak bu eriyen bir buzulun heybetinden öte bir şey değil.
Nokia girdiği bunalımda (hala kibrini koruyan) safraları döküp, tarihinde ilk defa Finlandiyalı olmayan birini başa getirdi. Uğruna çok çaba verdiği Symbian’ı ise sessizce ölüme terk etti. Ama bunu engellemek için hiçbir şey yapmadı dersek de yalan olur. Şimdiki ortağı Microsoft. Yani cep telefonu dünyasında senelerdir dikiş tutturamamış dev.
Yeni stratejilerinde Windows’un cep telefonu versiyonuyla Nokia’nın arayüz ve dış form tasarım yeteneğini birleştirerek Samsung, HTC ve Apple rekabetini göğüslemek, eski güzel günlere dönmek var.
İşleri kolay değil.
İki farklı firma, iki farklı kültür ve denenmemiş bir birliktelikte ortaya bir şeyler çıkartmak zorundalar. Çuvallama durumunda Nokia için tehlike çanları çalacak. Microsoft’un böbürlenecek başka şeyleri var nasıl olsa. Nokia’nın yok.
Son çeyrek raporuna göre Nokia akıllı telefon pazarında yüzde 38 satış düşüşü yaşadı. Gelirindeki kayıp yıl bazlı yüzde 13. Bunda ortalama (Nokia) telefon satış fiyatının 89 dolardan 70 dolara düşmesinin payını da unutmayalım. Dönem bilançosu markanın son üç ayda 68 milyon avro zarar ettiğini gösteriyor.
Diğer yandan uzun vadeli stratejide yine de ışık var. Kişisel gözlemime göre Windows Phone da oldukça vaatkar. Bir LG E-900 ile yaptığım uzun süreli deneme sürüşünden oldukça memnun kaldığımısöylemeliyim. Nokia etkisi çok daha cazip şeyler ortaya çıkaracaktır. Android’e geçseler sıradan bir marka olarak kalacaklardı oysa.
İşin bu taraflarıyla ilgili yazılabilecek çok şey var. Ama bu yazının konusu, başlıkta da gördüğünüz gibi başka. Konuya geçelim.
Tarih çizgisine bir ayraç
Nokia N9, Türkiye’de Ağustos ayındaki bir basın etkinliğinde tanıtıldı. Şimdiyse satın almak için müşterilerini bekliyor.
http://www.youtube.com/watch?v=gfE3B6L-Otw
(Haydi başlamadan bir anı daha sıkıştırayım satırlara. Apple’ın iPhone’u tanıttığı 2007 yılı Nokia’nın zafer sarhoşluğuna denk geliyordu. O dönem denk geldiğim Türkiye ofisi ve Finlandiya Genel Merkezi’ndeki bütün yöneticilere bunun Nokia için ciddi bir tehdit olacağını söylediğimde hepsi bıyık altından gülüp geçiştiriyordu. Bugün markanın en önemli hamlelerinden biri olan Nokia N9’un sitesinden tanıtımına, kutusundan kablosuna, arayüzüne kadar iPhone’a dönüşmesini onlar şimdi nasıl yorumluyor merak ediyorum.)
Kutu demişken bir fotoğrafla başlayalım (bu yazıdaki fotoğrafların hepsini Nokia N9 ile çekiyorum. İçinde N9 yer alan fotoğraflarsa iPhone4 ile çekiliyor)
Sanıyorum bir benzerliğin olduğunu söylemek kötü niyet olmaz. Başka bir benzerlik web sitesinde de geçerli aslında.
Bu benzerlikleri görmek için tasarımcı gözüne sahip olmaya gerek yok sanırım. Renk paleti bile bas bas bağırıyor.
Nokia’nın N9 (ve gelecekteki türevleriyle) iPhone kullanıcılarını hedeflediğini gizlediği de söylenemez. Örneğin SIM kart olarak microSIM kullanması önemli bir koz. Ayrıca iPhone (yani iTunes) kullanıcıları için bazı kolay geçiş senaryoları da düşünülmüş.
Örneğin Nokia Link adlı (Windows ve Mac uyumlu) bir uygulama sayesinde iTunes içeriğinizi N9’a kolayca aktarabiliyorsunuz. (Ben şimdiye dek iPhone dışı cihazlar için Mac üstünde Salling Media Sync adlı bir uygulama kullanıyordum / 15 dolar). Kişisel denememde Nokia Link ile biraz zorlandım. Mesela iTunes playlistlerimi tanımadı. iPhoto albümlerini ayıklaması dakikalar sürdü. (Mac OS X Lion 10.7.2 / FileVault aktif)
Formundan da bahsetmezsek olmaz bu karşılaştırmada, değil mi?
‘Nokia iPhone yapmış’ muhabbetine gitmesinden korktuğum için gidişata dur diyor ve dikkatimi çeken özelliklerle devam ediyorum.
DONANIM / GÖVDE
- 1GHz hızındaki işlemci nesil olarak eski ama performans olarak yeterli. Güncellemeler sırasında donanım mı yazılım mı kaynaklı olduğunu anlayamadığım bazı donmalar, yavaşlamalar gerçekleşiyor.
- 135 gram ağırlığı kabul edilir sınırlar içinde.
- Polikarbonat gövdesi Apple’ın unibody bilgisayarlarında göreceğiniz türden bir forma sahip. Hiçbir birleşim yerine sahip olmaması onu benzersiz kılıyor. Benim ve görenlerin en çok hoşuna giden ayrıntı bu oldu.
- 480 x 854 piksellik çözünürlüğe sahip 3.9 inç ekranı gayet iyi.
- AMOLED ekran teknolojisi Samsung Galaxy’ninki kadar etkileyici parlaklık ve canlılıkta bir kullanım sunuyor. Kapasitif yüzeyin kullanımı, tepkileri de oldukça iyi.
- Gorilla Glass adı verilen ekranı parlamayı engelliyor ve çizilmeye karşı özel bir korumaya sahip. Gövdenin formuyla bütünleşen bombeli yüzeyi de ayrıca dikkat çekici.
- Sağ tarafında yer alan ses ve ekran kilitleme dışında hiçbir tuşu yok. Böylece ilk defa ‘gerçekten’ dokunmatik kontrollü bir telefon görüyoruz.
- İlk olarak Blackberry’de gördüğümüz dokunmatik ekranın basıldığında titreyerek tepki vermesi bu cihazda da yer alıyor ve sanal klavyeyi fiziki klavyeye dönüştürme hissi konusunda yeterli bir aldatma sunuyor.
- Kameranın lensi şimdiye kadarki benzerlerinde gördüğümüzün tersine ‘ortada’. Böylece çekim sırasında parmağınızın lens ya da flaşı kapatma riski (ne sinirdir, değil mi?) ortadan kalkıyor. Akıllıca.
- 16 ve 64GB’lık iki seçenekle geliyor. Benim test ettiğim model 16GB’lıktı. Ne yazık ki bu kapasite arttırılamıyor. Yani ek bellek takmak mümkün değil.
- SIM kart ve şarj bölümü telefonun üstünde. İki kapakçıkla gizlenmiş. Ancak şarj için sürekli bir kapağı açıp kapama gerekliliği can sıkıcı. Üstelik benim şarj kapağı daha şimdiden eğildi ve kopmak üzere. (Bu arada şarj olma süresi HAYLİ uzun! Şaşıracaksınız)
- Şarj için microUSB portu ve kablosu kullanılıyor. Şarj için USB kabloyu bilgisayarınıza da takabilirsiniz ancak adaptöre kıyasla süre çok daha uzayacaktır.
- NFC: Yakında adını çok daha fazla duyacağımız bu teknoloji yakın alan iletişiminde çözüm sunuyor. POS cihazlarına dokundurarak ödeme yapabilen kredi kartlarını ya da toplu taşımadaki (İstanbul için AKBİL benzeri) ödeme yapılarını bilirsiniz. İşte N9’da o özellik hazır geliyor. Açtığınızda diğer cihazlarla veri transferi ya da başka yaratıcı uygulamalar mümkün (elbette destekleyen yazılım ve donanımla).
YAZILIM / GENEL KULLANIM
- N9, Intel ile ortaklaşa geliştirdikleri ve ilk olarak MWC 2010’da tanıttığı Meego işletim sistemini kullanıyor. Linux tabanlı bu sistem Nokia ve Intel’in ayrı ayrı ucundan tuttukları Maemo ve Moblin sistemlerinin birleşimi. Hedefi, mütevazı donanımlı mobil cihazlarda düşük enerji tüketimiyle yüksek performans ve etkinlik sağlamak.
- Özel bir sistem olduğu için mevcut Symbian uygulamaları bu platformda çalışmıyor. Geliştiricilerin mevcut uygulamaları dönüştürmesi gerek. Ama bunun için de bu cihazın ya çok satması ya da devamının gelmesi gerek. Ne kadar satacağını bilemem ama ne yazık ki Microsoft ortaklığından dolayı Nokia bu platformda başka cihaz çıkarmayacak. Yani N9 MeeGo tabanlı ilk ve son (Nokia) telefon. Nokia’nın bu konuda girişimleri yok değil ama ne kadar fayda sağlar bilinmez.
- Cihazla yüklü gelen uygulamalar sosyal medya kullanıcıları için yeterli. Twitter, Facebook için uygulamalar hazır. Skype da sisteme entegre durumda. Ayrıca Flickr, Gmail, Picasa, Youtube ve Nokia (Ovi) hesaplarınızı ilgili menüdan yükleyerek sisteme tanımlayabiliyorsunuz. (sitesindeki tanıtım videosunda Vimeo hesabı da var ancak benim cihazda yoktu)
- Konuşma sırasında arka plandaki gürültüyü engelleyen bir sistem var. Ve oldukça iyi çalışıyor.
- Nokia’nın 2007 yılında 8.1 milyar dolara satın aldığı haritalama ve navigasyon firması Navteq ile işbirliği gelirlere yansımadı. Bir dönem ücretli satılmaya çalışılan hizmet rekabet gereği tamamen ücretsiz hale geldi. N9’da da harita ve navigasyon konusunda kusursuz hizmet veriyor. Haritalar yüklü olduğu için ayrıca internet bağlantısı da gerekmiyor.
- Beraberinde gelen birkaç başlıktan edindiğim izlenim 3D oyun desteğinde bir üst seviyeye çıkıldığını gösteriyor. N8 ile karşılaştırınca hele.
FOTOĞRAF / VİDEO / SES
- N9’un 8 megapiksellik bir kamerası var. Nokia’nın lens konusunda Carl Zeiss ile işbirliği bu modelde de üstüne düşen görevi fazlasıyla yerine getiriyor. Ben prensip olarak (yer kaplaması ve ihtiyaç duymamam) nedeniyle ayarlardan çektiğim fotoğrafları 3MP olacak şekilde ayarladım (iPhone’daki eksiklerden bir diğeri işte). Fazlasıyla yetti.
- Çektiğiniz fotoğraf ve videoları cihazın üstünde düzenleyebiliyorsunuz.
- Video konusunda aynı lensin ucundan HD (720P / 30fps) kayıt yapmak mümkün. Video kaydında netleme konusunda yazılım tarafı da iyi çalışıyor. Bunu deneyerek görmeniz gerek.
- Kameranın açılıp kayda geçme süresi son derece kısa. Neredeyse anlık. Firmanın kendi iddiasına piyasadaki en hızlı tepki veren telefonmuş. Aynı iddiaya iPhone4S de sahip. Ama önemli olan şu; N9 ile bir kareyi kaydetmek istediğiniz anda kaydediyorsunuz. Sorun yok.
- AMOLED ekranda HD film izlemek büyük keyif.
- Stereo hoparlör telefonun altında sağ ve solda yer alıyor. Yatay ekranda bir şey izlerken avcunuz sesi kesebiliyor. Bu sorun hemen her telefonda geçerli zaten.
- FM radyo, donanımda yer almasına rağmen yazılım desteğinde yok. Yani bu cihaz aslında FM radyo dinleme ve FM radyolarda ayarlanan bir frekanstan yayın iletmeye uygun. Ama yazılım desteği henüz açık değil. Apple’ın benzer numaralarındaki gibi bir güncelleme bekliyorum!
- Kutudan çıkan kulaklığı gayet iyi ses veriyor. Ancak kumanda bölümünde sadece 1 tuş bulunuyor. Bu da gelen çağrıyı cevaplayıp bitirme ve müziği durdurup devam ettirmeye yarıyor. Yani sesi kısıp açmak ya da şarkıları ileri, geri almak için cihazı cebinizden çıkartmak zorundasınız.
- DOLBY desteği ses zenginleştirme konusunda bariz bir fark yaratıyor (bunu ayarlarda açmak gerek. Standart olarak kapalı geliyor)
- Bazı kulaklıkları N9 ile çalıştıramadım. Hiç ses gelmedi. Bilinen bir örneği için: Coloud R2-D2.
GENEL NOTLAR
- N9’un Nokia tarafından ‘Swipe’ olarak kodlanan bir kullanım şekli var. Yani parmağınızla kaydırarak yönettiğiniz bir arayüz. Buna alışmak kolay değil. Bazen ana sayfaya dönmek için yaptığınız hareketle başka bir menüye giriyor bazen de tam tersini yaşayabiliyorsunuz. Ama alışkanlık yarattığı kesin.
- Cihazın menü ve ayar sisteminin Symbian kullanıcıları için apayrı olduğunu hatırlatmak gerek. Bazı şeylere ilk sefer ulaşması ve alışması zaman alacaktır.
- Facebook ve Twitter gibi uygulamaların Nokia tarafından sağlanmasının bazı sıkıntıları var. En baştaki sorun güncellemelerin geç yansıması. Örneğin Facebook uygulamasında sayfalarınıza (Pages) erişim yok. Places desteği de. Ve başka birçok şey. Twitter uygulamasında fotoğraf ekleyemiyorsunuz. Bunlar önemsiz değil.
- WiFi Hotspot desteğiyle aynen Android ve iOS’te olduğu gibi cihazı bir kablosuz internet erişim noktasına çevirmek mümkün. Bu, kimi zaman hayat kurtarıyor. Bilen bilir.
- Notification ve mesaj ekranının bütünleşik olması iyi. Böylece bütün mesajlarınız (eposta hariç) ve bütün uyarılarınız tek bir ekranda toplanmış oluyor.
- Rehber kısmında HTC’nin arayüzünden aşina olduğumuz ‘birleştirme’ özelliği var. Böylece bir kişinin telefon, adres, eposta gibi geleneksel özelliklerinin yanısıra Twitter ve Facebook bilgileri de mevcut hesaplarımızdan çekilerek rehbere entegre ediliyor. Ama bunun için (rehberinizdeki kişi sayısıyla orantılı olarak) uzun bir ‘merge’ süreci gerekiyor. Sabrın sonu selamet.
Biraz da arayüze değinelim.
Sonuç olarak Japonya, Almanya, Kanada, Almanya, İngiltere gibi kimi önemli pazarlarda satışa bile sunulmayacak, devamı gelmeyecek bir telefon N9. Ama yenilikçi özellikleri, cazip formu ve kullanışlı arayüzüyle akıllı telefon kategorisindeki en parlak sayfalardan biri.
Karar verecekken bu notlar aklınızda bulunsun.
(Nokia’nın asıl beklenen adımı Microsoft ile ortaya çıkaracakları. Bunun ilk örneği bu hafta Londra’daki Nokia World etkinliğinde sergilenecek. Ben de orada olacak ve izlenimlerimi paylaşacağım.)
Görüşlerinizi paylaşın: