Neynep’e mektubumun sonunda sana da bir şeyler yazacağımı söyleyeli 4 sene olmuş. Hayat işte böyle rüzgarda savrulan yaprak gibi geçiyor oğlum. Bu koşuşturmacada en zor mesele ise neyin gerçekten önemli olduğunu bulmak. Bulsan da yetmiyor üstelik; ona hak ettiği zamanı ayırabilmelisin. Benim sizden daha önemli bir şeyim yok. Ama zamandan yana bendeki hakkınızı çalan da bitmeyen işlerimdir Aliciğim. Affet (ama her özrümü de hemen kabul etme. Çünkü insanoğlu bahane üretme konusunda kainattaki en başarılı varlıktır).
Ben hayatı çok dolu yaşadım, çok olay ve insan görüp – geçirdim. Hepsini süzüp sana tavsiyeler vermek; saatlerce, günlerce anılarımı anlatmak isterdim. Ama elimden geldiğince yapmayacağım.
Hatta tavsiye için tek bir hakkım olsa hiçbir tavsiyeye kulak asmamanı salık verirdim.
Yaşamın kendisi en büyük çelişkidir Aliciğim. İnsan düşündükçe kahrolur. Çoğu zaman kendini hayatın akışına bırakıp yuvarlanmak daha kolay ve emniyetli gelecektir. Ama bu sana verilen akla ihanettir oğlum. Canın acıyana kadar düşünmediğin her gün ömründen kayıp gitmiş bir yıldızdır.