Neynep’e mektubumun sonunda sana da bir şeyler yazacağımı söyleyeli 4 sene olmuş. Hayat işte böyle rüzgarda savrulan yaprak gibi geçiyor oğlum. Bu koşuşturmacada en zor mesele ise neyin gerçekten önemli olduğunu bulmak. Bulsan da yetmiyor üstelik; ona hak ettiği zamanı ayırabilmelisin. Benim sizden daha önemli bir şeyim yok. Ama zamandan yana bendeki hakkınızı çalan da bitmeyen işlerimdir Aliciğim. Affet (ama her özrümü de hemen kabul etme. Çünkü insanoğlu bahane üretme konusunda kainattaki en başarılı varlıktır).
Ben hayatı çok dolu yaşadım, çok olay ve insan görüp – geçirdim. Hepsini süzüp sana tavsiyeler vermek; saatlerce, günlerce anılarımı anlatmak isterdim. Ama elimden geldiğince yapmayacağım.
Hatta tavsiye için tek bir hakkım olsa hiçbir tavsiyeye kulak asmamanı salık verirdim.
Yaşamın kendisi en büyük çelişkidir Aliciğim. İnsan düşündükçe kahrolur. Çoğu zaman kendini hayatın akışına bırakıp yuvarlanmak daha kolay ve emniyetli gelecektir. Ama bu sana verilen akla ihanettir oğlum. Canın acıyana kadar düşünmediğin her gün ömründen kayıp gitmiş bir yıldızdır.
Hayatı o sonu gelmez sorularındaki tarz ile sorgulayarak keşfet. Merak edene kaynak da bol, cevap da. Hazıra sakın alışma yavrum. Hazıra konmayı bekleyenler başkalarının keyif ve lütfunun esiri olur; kendine layık görünenle avunur. Sen kimseye muhtaç kalma. Kendi yolunu çiz ve gönlünce ilerle. Merak insana verilmiş en büyük hediyedir. Bitmek bilmeyen bir iştahla her şeyi merak etmeye devam et. Ölüm, merakını kaybettiğin gün başlar. Hayat yaşamasını isteyene ve bilene cömerttir. Kendini hiçbir güzellikten mahrum bırakma.
Doğduğunda sahip olduklarını gözün kapalı sahiplenme. Dilin, ülken, şehrin, evin, ailen ve bunun gibi içine doğduğun pek çok şey biyolojik piyangoda (kader de diyebilirsin) sana vuran ikramiyedir. Çoğu insan ailesinin, çevresinin dinini, siyasi görüşünü, futbol takımını benimsemeyi görev bilir. Sen öyle olma oğlum. Hayata gözlerini Pakistan’da topraktan bir evde ya da Danimarka’nın önde gelen ailelerinden birinde açmış da olabilirdin. Gurur duyacakların kendi özgür iradenle seçtiklerin olsun. Kendini birilerine ya da bir yere ait olmak; yaranmak zorunda hissetme. O yükselme değil; alçalma yarışıdır. Tek başına kafi ve tamsın. Bunu unutman için çok çabalayacaklar. Kazanmalarına izin verme. Kendini akıntıya bırakma sakın.
İnsanoğlu kibirlidir ve hak etmediği ölçüde ciddiye alınmayı, saygı duyulmayı bekler. Ama takdir görmeyi gerçekten hak edenlerin yüzüne bile bakılmaz oğlum. Tek maaşla dört çocuğunu okutup adam eden mutlu ailelerin ne belgeselini gördüm ne de heykelini. İnsanın en cimri davranıp en aptalca dağıttığı duygular sevgi ve saygıdır Aliciğim. Oysa sahip olduğumuz pek çok şeyin aksine duyguların sonu yoktur ve içimizde kaldıkça bizi zehirlerler. Her insanın saygı duyulacak bir yanı vardır; sen esirgeyenlerden olma oğlum.
İnsanoğlu riyakardır Ali. Söylediğiyle yaptığı, sorduğuyla beklediği birbirini nadiren tutar. Etrafında dürüstlükten, doğruluktan, ahlaktan, namustan dem vuranlar eksik olmayacak (bir insanın dilinde en çok ne yer etmişse ondan yoksundur; bunu zamanla öğreneceksin). Namustan bahsedip namussuzlara, ahlaktan bahsedip ahlaksızlara secde eden, kapısında el açan o erdem simsarlarını görünce şaşıracaksın. Şaşırmayı sakın bırakma oğlum. Bıraktığın gün onlara dönüşürsün.
Para insanın turnusoludur Ali. Azı da çoğu da gerçek yüzleri ortaya çıkarır. Paranın esiri değil; sahibi ol gülüm benim. Zannedilenin aksine insanlar diğerlerinin sahip olduğu servete değil; onu harcama şekline gıpta eder. Bu yüzden aynı miktarda varlığa sahip olsa da kimilerine ‘zengin’ kimilerine ‘öküz’ ya da ‘görmemiş’ derler. Sen olacaksan zenginlerden ol oğlum. Kızgın milin ucundan kıçına damgayı yedi mi istese de ayrılamaz sürüsünden öküzler.
Ve inanması zor gelse de para sanıldığı kadar da önemli değildir benim güzel oğlum. Bir seviyeden sonra da anlamsızlaşır. İnsanın yiyip-içebileceği; gezip-görebileceği şeyler sınırlıdır. Oysa keyif dağının zirvesinde parayla asla alınamayacak şeyler gezinir.
Nobel Ödülü’nü düşün mesela. İsveç’te parlak, görkemli bir sarayda dünyanın en seçkin insanlarının alkışları arasında Kral’ın elinden alınan bir madalyayı parayla satın alabilir misin? O gurur ve mutluluğa hangi servetle ulaşabilirsin? Ömrünün en güzel yıllarını kan-ter içinde antremanlarda tüketen bir sporcunun kupayı kaldırdığı an gözünde belirten ışıltıdan daha büyük bir kazanç var mıdır? Hayatı boyunca abisi dışında kimseye tek bir tablo satamadan sefalet içinde ölen Van Gogh’un tabloları bugün milyonlar ediyor. Ama Van Gogh boşa bir hayat yaşamadı oğlum. Mesele tek bir resim bile satamadığın halde dahi inadını koruyabilmektedir.
Sürüden kopup birkaç adım gerilersen büyük resmi görmen kolaylaşır.
“Uyanık ol!” diye bir laf var Aliciğim. Söze böyle başlayınca evladına öğrettiğin her tür namussuzluk, ilkesizlik ve günah damla sakızı gibi bembeyaz oluyor. Sana çakallık mı öğreteyim benim saf oğlum Ali? Hak yemeyi, yalanı, gıybeti, sahtekarlığı, fentbazlığı, uyanıklığı öğrendiğin adama baba diye bakabilir misin? Benden sana başka türlü şeyler hatıra kalsın isterim.
Hepsi bir yana; ‘varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar. Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?‘.
Merakını ve saygını asla kaybetme. Her ne olursa olsun işine aşkla sarıl ve ÇOK çalış. Hayat sandığından daha uzun ve umduğundan daha kısa. Neyin ne zaman, nereden, kimden geleceğini bilemiyorsun. Umudunu koru.
Başkaları için yaşama oğlum. Hele bizler için asla. Sen benim koca kafalı, saf, temiz yavrumsun. Canımın yarısı, bedenimin suretisin. Ve hep öyle kalacaksın. Ne yaparsan yap, kim olursan ol, ne düşünürsen düşün, neye dönüşürsen dönüş sana olan sevgim hiç azalmayacak. Aynen kızkardeşin gibi seni hep o yumuk ellerini öptüğüm, canını acıtma tedirginliğiyle sıkı sıkı sarıldığım, boynunun kokusunu içime çektiğim anlarla hatırlayacağım.
Tavsiyeleri boş vermeni tavsiye ederken bile nerelere gelmişiz bak. Bu sözler kulağına hoş gelebilir ama sen yine de bildiğin gibi yaşa oğlum. Unutma ki her erkek evlat, babasının yarım kalan hikayesidir.
Canım yavrum Ali; seni çok seviyorum ve her zaman seveceğim.
Görüşlerinizi paylaşın: