Babam inatçı bir sigara tiryakisiydi. Üstelik halk arasında ‘budama hastalığı‘ olarak da bilinen ve aslen sigaraya bağlı damar tıkanıklığından kaynaklanan illet bir hastalığa da yakalanmıştı. Dönemin imkansızlıkları nedeniyle çok zor geçen ameliyat ve tedavi sürecine rağmen bir türlü sigarayı bırakamıyordu.
Bacakları gangren olmak üzereydi. Doktorun ayağının kısa süre sonra kesilmek zorunda kalacağını hatırlatması bile onun keyfini kaçırmamış gibiydi. Bir gün bir arkadaşı onu alıp o dönemki evimizin hemen karşısındaki hastanenin bu tip hastalara ayrılmış koğuşuna götürdü (harika bir fikirdir; aklınızda bulunsun). Babam orada önce parmaklarını, sonra kollarını ve ayağını kaybedip kalan son ayağının parmakları arasına sıkıştırdığı sigarayı içenleri görünce eve döndüğünde bütün paketleri kırdı attı ve o gün sigarayı bıraktı. Bir daha da ağzına sürmedi.
Birkaç sene içinde bütün yaraları iyileşti. Hiçbir tarafına bir şey olmadan sigaradan da o illet hastalıktan da kurtuldu (Eğer bu hastalığın vücudu ne hale getirdiğini görmek istiyorsanız Google’da bir şeyler var ama uyarayım; gerçekten kolay kaldırılabilir türden değil. Uyardım!)
Babamınkini geçtim; annemin gün boyu içtiği hepi topu 2 sigara bile beni rahatsız ederdi. Şikayet edip dururdum. Ben dahil kimse bir gün sigara tiryakisi olacağımı aklının ucundan geçirmezdi.
Büyük konuşmamak gerekiyormuş demek ki.
Gidenlerden kalan hatıralar
İlginçtir; hayatıma giren ilk kötü arkadaşımın hediyesi oldu bana sigara alışkanlığı. Bana bu ‘hediyeyi’ verdikten birkaç sene sonra rutin çete kavgalarımızdan birinde bıçaklanıp öldü. Başında ölümünü seyrettim. Bazı sigaralarımda hep onun son nefeslerini verirkenki çaresiz, yardım isteyen ifadesini hatırladım.
O kadar fanatik bir içiçiydim ki sigara içilmeyen yerlere gitmez, taksilere binmez, restoranlara adım atmazdım. Eğer bir arkadaşımız evinde sigara içirmiyorsa beni de evinde göremezdi. Hayatımın en önemli kriterlerinden biri sigaraydı özetle.
Özel sigara tabakalarım, çakmaklarım, ritüellerim vardı… 13 sene kesintisiz ve artan dozda içtim sigarayı.
1998 yılında bir sabah duşunda kafamdan akan nikotin sarısı suları, sararan tırnak ve dişlerimi, kültablası gibi kokan ağzımı, parmaklarımı farkettim. Her sabah yıkanıp süslenip püslenip ilk sigarada leşe dönen halimi… Ve o an bırakmaya karar verdim. O zamanlar henüz nişanlı olduğum eşim de bırakmamı çok istiyordu. Ama ben (sadece) o istediği için değil; kendi kafamda (da) bitirdiğim için bıraktım.
Bıraktıktan sonra içicilerin pek tahmin etmediği bir ‘ilk dönem’ başladı.
Bütün paketlerden kurtulmalıydım. Her bağımlı gibi en büyük korkum bağımlısı olduğum şeyden mahrum kalmaktı. Bu yüzden her yerde zulalarım olmuştu. Günde 2 paketi devirmeye başladığınız zaman sigarasız kalma riski çok yükseliyor çünkü. Gazetedeki ve evdeki çekmecemde, otomobilin torpido gözünde, dolaplarda; kısacası her yerde en az 1 karton sigaram vardı. Büyükçe bir torba alıp kartonlarca sigaranın hepsini topladım ve ‘nikotin baba’ gibi etrafıma dağıtmaya başladım. Jargonda ‘keriz sigarası’ olarak geçen bu mühimmat elbette çılgınca kapışıldı.
Kısa Camel içiyordum, üstünde o zamanlar ‘Turkish’ yazıyordu ve fiyatı 350 bin liraydı. O gün bugündür ağzıma sigara sürmedim. Üstelik ilk 15-20 gün hariç canım bile çekmedi.
Şimdi aklımda kaldığı kadarıyla size yaşayabileceklerinize yönelik tavsiyeler vermek istiyorum. Bunların hiçbir bilimsel karşılığı yok. Sizin için geçerli olmayabilir. İşe yaramayabilir, ters tepebilir. Kişisel birikim olarak algılayın.
Sigarayı bırakacaklara uyarı ve tavsiyeler
- En önemli kural: Eğer sigarayı bırakmak istemiyorsanız, bırakamazsınız! Bu kadar! Önce düşünün; sigarayı bırakmayı GERÇEKTEN istiyor musunuz? Onu hayatınızdan çıkartabilecek güce sahip misiniz?
- Sigarayı bırakmanıza yardımcı olacağı iddia edilen şeylerin büyük bir bölümü hiçbir işe yaramayacak. Mesele sizin istekli olmanız. Sigaranın hayatınıza kattıklarını çıkarın. Nikotin bandı, sakızı, dumansız sigara, elektronik sigara, vs… Bunlar biraz işin kolaycılığı gibime geliyor (bence).
- Sigara dünyadaki en keyif verici yasal uyuşturuculardan biridir. Ondan vazgeçebilir misiniz? Ağzına sigara sürmemişlerin lafına aldanmayın; sigara çok çok güzel bir şeydir. Örneğin iyi bir kahvaltıdan, yemekten, sevişmeden sonraki sigaranın keyfini başka hiçbir şeyden alamayacaksınız. Dolayısıyla sigarayı bırakırken hayatınızdaki çok güzel bir şeyden vazgeçtiğinizi bilin. Onun yerini sakız, leblebi, tesbih, en sevdiğiniz börek, makarna, bira, kola, şarap, hiçbir şey tutmayacak. Sigarayı bırakırken ebedi bir oruç gibi hayatınızdan çok sevdiğiniz bir şeyi bile isteye çıkartmak istediğinizden emin olun.
- Bıraktığınız anda sandığınızın aksine etrafınızdaki kimsenin bundan hoşnut olmadığını göreceksiniz. Kimse sigaradan kurtulmanızı istemeyecek. Tıpkı uyuşturucuyu bırakmaya çalışanların diğer bağımlı arkadaşları tarafından uyuşturucuya boğulması gibi, herkes sizin şevkinizi, azminizi kırmaya çalışacak. İçmeniz için şakayla karışık zorlayacak, sürekli hatırlatacak. Çünkü sizin başarınız, onların başarısızlığını perçinleyen yeni bir çivi daha olacak. Bunlara hazır olun.
- Sigarayı bırakmadan onun hayatınızda ne kadar çok yer kapladığını tahmin edemezsiniz. Ben şok olmuştum. Uyanma sigarası, duş öncesi, duş sonrası, kahvaltı sonrası, arabaya binerken, arabada, arabadan inerken, gazetede ilk çayla, orada, burada… Eliniz sürekli sigara arayacak. İlk günler kokusu, tadı burnunuzda tütecek. Yemekler eksik gelecek, gece keyifleri manasızlaşacak… Bunların hepsi zamanla geçecek ama kolay olmayacak. O dönemden sonra sigara dumanı ilginç bir şekilde felaket bir rahatsızlık vermeye başlayacak.
- Vücudunuzda çok belirgin bir fark hissetmeyeceksiniz ama psikolojik olarak her geçen gün güçleneceksiniz. Sigarayı bırakabilmiş olmanın verdiği güç, hayatınızdaki diğer pek çok şeyi de başarabilme gücü verecek. Doğal olarak zamanla vücudunuz da kurtulduğu kimyasalların ardından daha sağlıklı hale gelecek. Ama psikolojik etki çok başka, çok bariz.
- Yemeğe saldırmayın. Tiryakiler genelde midelerine ‘bitti, doydum’ komutunu yaktıkları sigarayla verir. Bunun yerine başka bir şey bulun. Yemek, sigara ihtiyacını bastıramaz. Sabredin.
- Bir ay kadar sonra ilginç bir şekilde sigara dumanı ve kokusu rahatsızlık vermeye başlayacak. Bunun istisnasını görmedim. Hem de çok rahatsızlık verecek. İnsanları uyarmak isteyeceksiniz, eski günler aklınıza gelecek, dilinizi ısıracaksınız. Halinize güleceksiniz.
- Sigaraya yeniden başlama düşüncesi aklınıza gelebilir. Tam o anda iyi düşünün. Ben ilk bırakma denemesinden sonra vazgeçenlerin sonraki denemelerinde de başarasız olduğunu gördüm. İlk denemede sigarayı bırakamazsanız, sonrasında daha da zorlaşır. Sigaranın bırakılabilir bir şey olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
- Sigarasız yaşamınızda bir anda anti-nikotin karikatürüne dönüşmeyin. Kendi geçmişinizi hatırlayın ve tiryakileri de anlamaya çalışın. Bunu söylerken sigara içilmemesi gereken yerlerde içenlere göz yumun demiyorum elbette. Ama sigaranın dev bir sektör olduğunu, devletlerin bile başetmekte zorlandığını ve başka birçok şeyden fazla insan öldürse de kimsenin önüne geçemediği bir illet olduğunu unutmayın. Siz kurtulmuş olabilirsiniz. Bunun sevinci yeter de artar bile. Bırakın diğer içiciler de kendi özgür iradesiyle bulsun eğriyi, doğruyu.
Şu an aklıma gelenler bunlardan ibaret. Üstünden 11 sene geçmiş. Hatırladıklarım olursa ekleyeceğim. Sizin de bu konudaki yorumlarınızı beklerim.
ÖNEMLİ NOT: Sigara içtiğim dönem puro da içiyordum. Puroya halen devam ediyorum. Bazen haftada 2-3, bazense ayda bir. Bu yazıyı puroyla ilgili yazıma ‘altlık’ olsun diye yazdım. Aralarındaki farkı da anlatırım uzun uzun. Puroyla sigarayı karıştırmayın sakın.
Görüşlerinizi paylaşın: