Mesleğim gereği sıkça seyahat ediyorum. Bir dönem bu öyle abartılı bir hale gelmişti ki eve neredeyse ancak yeni iç çamaşır almak için uğruyordum. Sonraları içimdeki seyahat hevesi söndü. Zaten mesleki olarak gittiğiniz yerler de hemen hemen aynı ülke ve şehirler olduğundan bir esprisi kalmadı.
Oteller, uçaklar, havaalanları, konferans ve toplantı salonları dünyanın her yerinde üç aşağı beş yukarı aynıdır. Bir yerden sonra aynı Fight Club’da değinildiği gibi ‘tek kullanımlık şeyler‘ size sinir kaynağı olur anca.
Uçakla seyahate dair edindiğim tecrübelerin bir kısmını paylaştığım yazım blogun en çok ilgi çeken başlıklarından biri. Eski bir alışkanlıkla gittiğim bütün otellerin de bir sürü fotoğrafını çekiyorum ama onu ne yapacağımı kestiremedim henüz. Eminim birilerinin işine yarar.
Seyahatin renklerinden biri uçak yemekleri. Sohbet ettiğim bir hostes yemek servisinin asıl amacının yolcuları oyalamak olduğunu söylemişti. Doğru olabilir. O kabinin içinde bir şeyler yiyip içmek en akıllıca seçeneklerden biri. Ama artık nimetten sayılan, birçok havayolunun ekstra para istediği uçak içi yemeklerinde yiyebilecek bir şey bulmak da kolay değil.
Bu konudaki istisnaların başında Türk Hava Yolları geliyor. Havacılık sektöründe uzmanlaşan Skyscanner’ın araştırmasına göre Türk Hava Yolları 19 havayolu şirketi arasında yemek kalitesi ve lezzeti konusunda yolcuların oyuyla ilk sıraya oturmuş. Bu yabana atılacak bir şey değil.
http://www.youtube.com/watch?v=MVfEgt5JUsQ
Haksız da sayılmazlar. Ama ben uçakla seyahat yazımda da değindiğim gibi kategorik olarak uçak yemeklerini sevmem. Önceden hazırlanmış, kabin içinde mikrodalga ile ısıtılan bir yemek ne kadar güzel olabilirse o kadar olur (bu arada bazı havayollarının business ve first class yolcular için kabin içinde özel aşçı hizmeti olduğunu hatırlatayım 1, 2).
Bu konuda uzmanlaşan siteler kabin içindeki seçeneksiz ortamda bir yemeğin serap ile kabus arasında nasıl gidip gelebildiğine dair ilginç örneklere sahip.
Ben Miles&Smiles programının üyesi olduğum için seyahatlerimde Türk Hava Yolları’nı tercih ediyorum. Aslında Star Alliance üyesi olduğundan beri Türk Hava Yolları dışındaki diğer üye şirketleri seçme hakkım da var ama (belki de annemin yıllarca hizmet verdiği ve emekli olduğu kurum olmasından dolayı) bir şekilde elim / gönlüm hep ona gidiyor (Türk Hava Yolları Star Alliance üyesi oldu ama sitesini Türkçeleştirmeyi başaramadı. Ayıp).
Otelime dair izlenimlerimi paylaştığım son Münih ziyaretimde Almanya’nın muadil kurumu (Star Alliance üyesi) Lufthansa‘yı seçtim. Avrupa’nın 1, dünyanın 4. büyük havayolu Alman Lufthansa 1935’ten beri iyi hizmet ve güvenli yolculuğun akla gelen ilk ismi (geçmişi emsallerine göre hiç fena sayılmaz).
İlk hayal kırıklığı CIP Lounge konusundaydı. Atatürk Havaalanı’nda Lufthansa’nın bir locası yok. Millenium Lounge adlı ortak bir salonu kullanıyor. Beni tatmin etmedi. Türk Hava Yolları’nın dış hatlar locasını gördünüz mü bilmiyorum ama ben samimi olarak dünyada bir emsalini görmedim. Gören varsa lütfen yorumlarda hepimizle paylaşsın.
Kabin içinde ise her şey kusursuzdu. Koltuklar hariç. Business class için normal ekonomi koltuklarının arasındaki koltuk iptal edilmişti. Yani o özel, geniş, rahat ve çok fonksiyonlu koltuklar yoktu. Geriye bir tek yemek farkı kalıyor ki o da biletteki fiyat farkını karşılamaktan ÇOK uzak.
Fakat neyse ki yemek GAYET iyiydi. Tabağımdan bir kesit:
Genelde neyin ne olduğu belli ama anlaşılamayacağını düşünerek üstteki tabağın gayet lezzetli bir lazanya olduğunu belirteyim. Şarap seçenekleri de fena görünmüyordu ama ben maden suyunu tercih ettim bu sefer.
Türk Hava Yolları’nın sorunu (aynen Türkiye’deki diğer her şeyde olduğu gibi) insan faktörünün her şeyi belirlemesi. İyi, tecrübeli bir kabin ekibine denk gelirseniz mükemmeldir. Ama değilse (ki bu ihtimal çok daha fazla) uçuşunuz zehir olur.
Oysa bir havayolu hakkındaki izleniminizi oluşturan en büyük faktör kabin ekibidir. (Evet bizim yolcumuz da Lufthansa’nınki gibi değil ama bu bir özür olamaz)
Pan-American gülüşü denen şeyi unutmamak gerek. Etkisini inkar etmek mümkün değil.
Lufthansa her uçuşumda aynı güleryüz, aynı yardımseverlik, nezaket ve kurallara bağlılığıyla benden tam not aldı. Üstelik Münih-İstanbul için dönerken kendi ülkesindeki locanın hiç de yabana atılır olmadığını gördüm (ama yine de bizdekinin yanına bile yaklaşamıyor, itiraf edeyim).
Buyrun birkaç kare
Konfor arayışı insana neleri düşündürüyor, hayatına neleri sokuyor, kafasını nasıl karıştırıyor, değil mi?
Görüşlerinizi paylaşın: