Seyahat işimin bir parçası. 2008 yılından beri temposunu epey hafiflettim ama hala her ay en az bir iki yurtiçi ya da yurtdışı seyahatim oluyor (öncesinde eve uğrayıp yeni iç çamaşırı alıp devam eder bir tempodaydım). Her şeyin ilk duyulduğu ya da yaşandığı dönemdeki gibi seyahat de başlarda inanılmaz keyifli. Ama bir noktadan sonra her şeyin Fight Club’daki ‘tek sunumluk’ bir illüzyon olduğunu anlıyorsunuz.
https://www.youtube.com/watch?v=pIwToj3p3vM
Vize belgeleri, güvenlik kontrolleri, havaalanı check-in işlemleri, pasaport kuyrukları, stratejik kararlar, transferler, birbirinin neredeyse aynısı oteller, odalar, toplantılar, salonlar… İş seyahatinde gittiğiniz yeri gözlemleme fırsatınız bile olmaz çoğu zaman. Uçaktan iner otele geçer, bir yemek yer, ertesi gün sabahtan akşama toplantılara katılıp akşam uçağıyla dönersiniz. Rüyanızda bile o yer hakkında daha fazlasını görebilirsiniz .
Tekrarlar, sıradanlaşma ve farklılaşma
Bu sürecin otel, ulaşım, konaklama, yeme-içme gibi birçok bileşeniyle ilgili fazlasıyla bilgi biriktirmiş olmama rağmen blogun Seyahat kategorisinde ne azını paylaştığımı görünce şaşırdım. Ve bu yazıdan itibaren bu tip gözlemlere daha çok yer vermeye karar verdim. Yeme-içmenin, seyahat etmenin, tatile çıkmanın bir serüvenden çıkıp sürprize yer bırakmayan planlara dönüştüğü bu dönemde tavsiyelere ihtiyaç duyanlara bilgi esirgemeyelim. (Tam bu noktada bir yazıda da insanların seyahat ve tatilde neden bu kadar mükemmeliyetçi olduğunu sorgulayalım. Bu konuda Radikal’de yaptığımız bir yazı dizisinde cidden şaşırtıcı beklentilere ve uyanık işletmecilerin dehşet verici çözümlerine tanık olmuştuk).
Her şeyin birbirine alabildiğine benzediği bir çağdayız (aslında bunu istiyoruz). Fakat doğamız gereği yeni, farklı olanın peşindeyiz (kontrollü patlatma). Böyle bir ortamda farkı yaratan elbette küçük ayrıntılar. Çoğu zaman umursamadığımız, önemsemediğimiz küçücük şeyler.
Bununla ilgili yazmak için ne zamandır görseller biriktiriyordum. Bugün yazmak için masaya kurulduğumda arşivimin önemli bir kısmının kaybolduğunu gördüm. Kalanları koruma adına elimdekilerle başlamaya karar verdim.
Bu kadar adını anmışken…
https://www.youtube.com/watch?v=UET7fdhh9wU
Hep küçük şeyler bizi usandıran.
Küçük şeyler bizi utandıran.
Hep küçük şeyler, küçük seyler bizi yarıştıran.
Küçük şeyler bizi uzlaştıran.
Küçük şeyler, hepsi de küçücük şeyler.
Bizi yönlendiren, sevindiren, düşündüren.
Görüşlerinizi paylaşın: