Radyo ve televizyon jargonunda FTA denen bir tabir vardır. İngilizce ‘Free To Air‘ teriminin kısaltması. Yani herkese açık, şifrelenmemiş yayınlar. Frekansı ayarlayıp dinlemeye, izlemeye başlarsınız.
Peki kimi zaman milyonlarca liralık lisans, alıcı, verici, alet, edevat, personel, kira ve uzayıp giden masraf kalemleri beş kuruş para vermeden tükettiğimiz halde nereden çıkıyor? Tahmin ettiğiniz gibi (her göründüğünde çoğu kişinin tüylerini diken diken eden) reklamlar.
Devam etmeden kendime dair küçük bir not ekleme ihtiyacı duydum. Doksanlı yıllarda Türkiye’nin ilk düzenli günlük gazete sitesini açan ekibin başında olduğumu ve bugünkü haber sitelerinde standartlaşan pek çok şeyi ilk uygulayan kişi olduğumu eklemek isterim. 10 yıldan fazla bir süre Türkiye’nin en yüksek trafikli medya sitelerini yönettim. Yani bu yazıda okuduklarınız bir mesleki tecrübe ve gözleme dayanıyor.
Demek ki reklamlar önemli. Özellikle ücretsiz hizmet veren mecralar için.
Web üstündeki haber kaynaklarında da durum aşağı yukarı böyle. Ücretli abonelikler yok değil. Örneğin Türkiye’de Cumhuriyet ile başlayan süreç (Cumhuriyet bir ara sitesine ücretsiz hiçbir içerik koymuyordu. Şimdilerde bir şeyler var neyse ki) devamında Taraf ve benzeri yayınlarda devam etti.
Kendi kaynaklarımdan bu hizmetlerin çok ilgi görmediğini biliyorum.
Bir de farklı formatlardan para isteyenler var. Örneğin Sabah basılı gazete sayfası formatı için, Radikal ise (aynı formatı yansıttığı) iPad sürümü için para istiyor.
Yurtdışında bizden daha hızlı kan kaybeden gazeteler ya bir bir kapanıyor ya da bu alandaki tröstler tarafından yeni bir şekle sokulmaya çalışılıyor. Ne var ki bu arayışın nasıl bir çöküşe yol açtığı da malum. Demek ki eski kural ve yöntemler yeni ortamlarda her zaman işe yaramıyor.
Yeni ortamlardan pay kapma yarışı da bütün iddiasına rağmen kan kaybından şoka girmeye yol açabiliyor.
Ölçüyü tutturmak
Demek ki mesele okuyucu / izleyici / dinleyiciyi rahatsız etmeyecek oranda ve tonda reklamı bedava içerikle harmanlamak ve bunu mümkün olduğu kadar çok sayıda kişiye, doğru dürüst profilleyip, ölçerek sunabilmekte. Bu tarifte oran kaçtı mı işler ekşiyor.
Ben gazeteyi bildiğiniz kağıda basılı gazeteden okuyorum. Mesleki bir alışkanlık. Mizanpaj; yani sayfa tasarımı denen bir sanat var ve bu şekilde hangi haber önemli, hangi başlık neyi anlatıyor, daha iyi anlayabiliyorsunuz. Webde her şey aynı şablon. (daha fenası gazete sayfasında bakıldığında ne demek istediği anlaşılan başlıklar aynen sitelere yansıtılıyor. Oysa web okuyucusu mantığıyla RSS ve SEO için başlıklar cinassız, kelime oyunsuz, düz yazılmalı)
Web sitelerini sevmiyor oluşumun bir diğer nedeni içeriğe ulaşmadaki mücadele. Kendi kendini yenileyen sayfalar, elli defa tıklanarak okunabilen haberler, açılan yeni sayfalar, araya giren tam sayfa reklamlar, Facebook sayfasının beğenilmesini her şeyden çok isteyenler…
Her badireyi atlatıp sayfaya ulaştığınızda da sorun bitmiyor. Örnek olarak Türkiye’nin en çok ziyaret edilen haber sitelerinden Milliyet’ten bir sayfaya bakalım (yanda).
Çürük diş gibi sırıtan boşluklar web tarayıcımda kullandığım Flash engelleyiciden kaynaklanıyor. Yani reklamları görmüyor. Reklamveren benim gibileri düşünüp GIF / JPG / PNG versiyonlu reklam da hazırlamamış. Dolayısıyla sonuç bu.
Haberin dışında sayfada yer alan unsurlara bakalım:
- En çok okunanlar
- En çok yorumlananlar
- Haber tavsiye ve paylaşım linkleri kutusu
- Bu sayfadaki diğer manşetler
- Yazarlar
- Videolar
- Yorumlar
- Milliyet Facebook sayfa kutusu
- iPad uygulama reklamı
- Milliyet blog sayfasından linkler
- MARKmost reklam bloğu
- 728×90 piksellik reklam
- 300×250 piksellik reklam
- 300×600 piksellik reklam
- 9 kareli bir başka özel reklam alanı
- 300×250 piksellik bir başka reklam alanı
- Milliyet’in internetteki alternatif erişim listeleri (mobil, SMS, vs)
- Alt linkler (kategoriler, vs)
Demek ki haberin kendisinden fazla yan unsur içerik var. O kadar ki içerik soluklaşmış sayfada.
Ve madem burası Türkiye’nin en çok ziyaret edilen ilk 2 haber sitesinden biri (sıralama Hürriyet ile değişiyor sıkça) bu demek oluyor ki bizim kullanıcı böyle sayfalardan hoşlanıyor. Hoşlanmadığı sayfaya girene mantık arayacak değilim. Hoşlanmasa girmez. Alır bir gazete okur ya da açar televizyondan, radyodan takip eder. (Dünyanın en çok haber radyo ve televizyonu olan ülkesiyiz)
İçerik filtreleme
Bu durum sadece bize has değil. Çoğu web sitesinde içerik ilgisiz unsurlar ve reklamlar tarafından boğulmuş durumda. Ve birçok kullanıcı sadece ilgilendiği şeyi görmek istiyor (haksız diyebilir miyiz?).
Bunun için bazı yardımcı araçlar var.
En sevdiklerimden biri de Readability.
Bu ücretsiz hizmeti web tarayıcınıza ekledikten sonra bulunduğunuz sayfada bir tıklamayla sadece ilgilendiğiniz içerik ile başbaşa kalıyorsunuz. Örneğin yukarıda resmini paylaştığım haber sayfasında bastığımızda karşımıza çıkan şu oluyor:
Tahmin edeceğiniz gibi tarayıcımda en çok tıkladığım düğme de bu. Hayalimde otomatik olarak her sayfayı bu şekilde filtre edip gösteren bir eklenti ya da web tarayıcısı var. Bence ‘dünya çapında’ iş ilgi görür.
Arşiv tutkunlarına
Benim gibi zaman ve ilginiz kısıtlı, yapması gerekenleri fazla olanlardansanız mutlaka başınıza gelir. Bir şey görürsünüz, okumak istersiniz ama fırsatınız olmaz. İşte bu durumlar için nimetten sayılan işlere yarayan birkaç yardımcı araç var.
Benim ilk kullandığım Read it later oldu. Bütün platformları destekleyen bu uygulamada web sayfasını aynen yukarıdaki Readability örneğindeki gibi filtreleyebiliyor ve size ait bir hesapta kaydedebiliyorsunuz. Böylece bilgisayarınızda tek tıkla kaydettiğiniz bir sayfayı cep telefonunuzda ya da tabletinizde (internete bağlı değilken bile) okuyabiliyorsunuz (seyahatlerin en büyük dostu). Üstelik 300’den fazla uygulama resmi olarak destekliyor. Aynı hizmeti sunan diğer bir seçenek de Instapaper.
Bu alandaki en yeni oyuncu ise hayatımı en çok kolaylaştıran uygulamalardan biri Evernote‘un yeni bir türevi: Evernote Clearly. Önce iş üstünde seyredelim:
Gördüğünüz gibi içeriği tek tıkla süzmek ve Evernote hesabınıza aktarabilmek bu eklentiyle mümkün. Kullanımı ücretsiz (Evernote’un ücretli sürümü de var).
İçeriğe odaklanmak istiyorsanız aklınızda bulunsun.
Görüşlerinizi paylaşın: