Sanılanın aksine Facebook’a nadiren giriyorum. Haftada bir ya da daha seyrek. Mesaj kutum dolmuş taşmış. Benimle iletişim kurmak için ne kötü bir seçenek.
Mesajların birinde laf dönüp dolaşıp şuraya geliyor:
Şu anda tam sevilecek zamanları olan Zeynep ve Ali’nin gelecekleri için size çok özel bir teklifim var.
Koç Allianz olarak Zeynep ve Ali’ye BÜYÜYEN ÇOCUK sigortası yapmanızı şiddetle tavsiye etmekteyim. Böylelikle Zeynep ve Ali 18 yaşına geldiğinde hayata atılacakları zaman onlara en büyük yardımı yapmış olacaksınız. Şu anda yapacak olduğunuz küçük birikimler onların geleceğini oluşturacak. Zeynep ve Ali’nin de bu fırsatlardan yaralanmalarını istiyorum.
Sizinle daha ayrıntılı olarak ,yüzyüze görüşmek isterim.
Şimdiden teşekürler.
Ufaklıkların eklediğim fotoğrafları meğer herkese açıkmış; buna hiç dikkat etmemişim. Bir sigortacı takipçim de fırsat bilmiş, olan bu.
Ayşen Gruda’dan edindiğim bir ders
Bir zamanlar ben de sigortacılık yaptım. (yaptığım diğer işler arasında işportacılık, barlarda bağlama ve gitar çalıp şarkı söylemek gibi şeyler de var). O dönemde biz de aynen böyle bulduğumuz her telefona saldırır randevu koparmaya çalışırdık.
Bir gün elime geçen bir listede Ayşen Gruda‘nın adresi ve telefon numarası vardı. Muhtemelen çömez meslektaşlarının yolunu bile bilmediği bir semtteydi adresi. Şaşırmıştım. Heyecanla numarasını tuşladım. Büyük bir iştahla o sırada sattığım hayat sigortası paketinden söz edip yüzyüze görüşmek için randevu istedim. Bana aynen şöyle dedi:
Teşekkür ederim ama ben komşumun sahip olmadığı hiçbir şeyi istemiyorum.
Hayatımı değiştiren birkaç cümleden biridir bu. Yıllar yıllar sonra gazetecilik vesilesiyle kendisiyle bir iki defa aynı ortamda bulundum ama mahçubiyetimden (ve halen unutamadığım utancımdan) ne bunu anlatabildim; ne de başka bir şeyi.
Neredeyse 20 yıl geçmiş üstünden ama, sana çok teşekkür ederim Ayşen Gruda. Hayatımdaki en önemli insanlardan birisin. Hep de öyle kalacaksın.
Görüşlerinizi paylaşın: