Vecihi hayatıma giren en güzel şey. İş için, keyif için ne amaçla olursa olsun onunla dolaşmak tarifsiz, benzersiz bir keyif. Ailem ve arkadaşlarım malum kazadan sonra bir daha asla üstüne çıkmayacağımı düşünüyordu ama aksine daha da çok bağlandım.
Hala çaylaklık döneminde olsam da her gün yeni bir şey öğrendiğim bu süreçte motosiklet kullanmaya yeni başlayacaklara, benim gibi çaylaklara edindiğim tecrübeleri aktarmak istedim.
Motosiklet pek çok araç gibi tepesinde geçirdiğiniz zaman ölçüsünde piştiğiniz bir şey olsa da okuyarak da öğreneceğiniz çok ayrıntıya sahip. Örneğin ben motor sahibi olmadan seneler önce edindiğim Reşat Arbaş’ın Motosiklet Teorisi kitabından çok şey öğrendim. Bütün meraklı, hevesli ve mevcut kullanıcılara tavsiye ederim. Ne mutlu ki Reşat Arbaş (doksanlardan kalma tasarımlı) sitesinde kitabın neredeyse tamamını paylaşmış durumda. Her bir satırı tecrübe dolu ve herkesin anlayabileceği bir dille aktarıyor bilgileri. (her ne kadar daha kitabın önsözünde benim gibi scooter kullanıcılarını yok saysa da 😉
Okuyun, dinleyin, izleyin
Bir başka faydalı kaynaksa Uzman.tv’nin motosiklet kategorisi. Burada seçimden kullanım tekniğine kadar uzmanlardan hayat kurtarıcı birçok bilgiye ulaşmanız mümkün (usandırıcı video reklamlara rağmen okumaktan daha kolay ve zevkli olduğu da kesin).
Bunları okuyup, izleyip sindirdiğinizi varsayarak (elbette bu kaynaklarda da değinilen) kişisel tecrübelerimi aşağıda (önem sırası gözetmeksizin) sıralıyorum. Zaman içinde aklıma, başıma gelenlerle her zaman güncellemeye çalışacağım.
Bu tavsiyeler genellikle güvenlikle ilgili olacak ama motorun sanıldığı kadar tehlikeli olmadığını lütfen aklınızda tutun. Okuyacaklarınız hep kötü durum senaryolarını ve alınabilecek tedbirleri içeriyor. Ayrıca benim bir scooter kullandığımı ve burada okuyacağınız bazı ayrıntıların sadece bu tip küçük motorlara has olduğunu unutmayın.
- Motosiklette tecrübe diye bir şey yoktur. Her an bambaşka, benzersiz pek çok olayla karşı karşıya kalacaksınız. Ve her gün biraz daha tecrübe kazanacaksınız. Ama asla ‘olmayacaksınız’. Sakın piştiğinizi, olduğunuzu sanmayın. Sakın. Endişe, temkin ve tedirginliğinizi asla kenara bırakmayın.
- Motosiklet için sıkça kullanılan bir tabir vardır: motosikletin kaportası sürücüsüdür. Bu çok da haksız değildir. Örneğin ben emniyetiyle nam salmış İsveç kökenli bir otomobil kullanıyorum. Her noktasında güvenliğe dair onlarca koruma ve teknoloji var. Motorda ise ne marka / model olursa olsun bedeninizle ilerliyorsunuz ve ne kadar korunursanız korunun, tehlike her an ensenizde.
[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=qSYxj1wFULM&w=640&rel=0]
Aşina olduğunuz bu çarpışma testleri genellikle 50-60 km hızla giden otomobillerle yapılıyor. Hava yastıkları, çelik barlar, katlanır sac kaportalar ve şok emme yaylarına rağmen aracın geldiği hali görüyorsunuz. Motosikletle başınıza gelecek bir durumda gördüğünüz bütün şoku bedeniniz kaldıracak. Ve emin olun vücudunuzun hiçbir bileşeni bu kadar dirençli değil. Özetle: HATA YAPMAMAYA ÇALIŞIN!
[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=__J6re56PMk&w=640&rel=0]
Bir kere daha tekrar ediyorum. Motosikleti kafanızda kazayla özdeşleştirmeyin. İstatistiki olarak motorla yapılan kazalar otomobillerle oranla çok daha az (adet bazındaki farkı gözardı ediyorum elbette). Aksi mantıkla hareket edince uçağa da binmemek gerekiyor (uçak kazasından kurtulan kaç kişi tanıyorsunuz?).
Diğer birçok şeyde olduğu gibi önemli olan tedbirli, uyanık ve hazırlıklı olmak.
Devam edelim.
- Kask takmadan motora binmeyin! Bunun mazereti, istisnası, bahanesi yok. Bunu yapmayın. Kasksız ne siz binin, ne de arkanıza birini bindirin. Aksini düşünmeyin bile.
- Kask kendi içinde birçok alternatife sahip bir koruyucu. Ucuzunun çok işe yaramayacağını tahmin edersiniz. Motor giysi ve ekipmanları pahalıdır. Paranıza kıyın. Pişmanlığı fayda etmiyor.
- Almayı düşündüğünüz kaskın güvenilirliğini araştırın. (En üst güvenlik seviyesinden bir seçim yapmak da akıllıca olabilir)
- Mümkünse korumalı bir mont edinin. Onun da çok farklı seçenekleri olduğunu ve hepsinin gerçekten koruyucu özelliği olmadığını bilin. Bir sürüklenme durumunda sürtünme etkisiyle yüzlerce dereceye çıkacak ısıyla derinizi asfaltta bırakmak da var (ben ne yazık ki bu mont kısmını genelde ihmal ediyorum).
- Motor kullanırken kendinizi bir bilgisayar oyunundaymış gibi hisseddin. Etrafınızdaki herkes size çarpmaya, düşürmeye, engel olmaya çalışıyor ve bunlardan kurtulmaya çalışıyorsunuz. Bu genellikle böyle olmuyor ama bu kafada yola çıkınca hiçbir şey sorun yaratmıyor. Her şey bir oyuna dönüşüyor.
- Sürekli etrafınıza bakın. Önünüze, sağınıza, solunuza, aynalarınıza HER TARAFA sürekli bakın. Gözünüzle bakın, kafanızı çevirin. Mümkünse etrafınıza 360 derece hakim olun.
- Söylentilerin aksine 2 olay haricinde bana trafikte bütün araçlar her zaman yardımcı oldu / oluyor. Yol veriyorlar, önümü açıyorlar. Bizde genellikle sürücüler saygılı (Roma’yı hatırlayınca hele!). İri cüsseli bir erkek olmanın getirisi de olabilir belki, bilemiyorum.
- En önemli tecrübem: iyi bir otomobil şöförüyseniz her zaman avantajlısınız. Trafikte uyuz uyuz seyreden, akışa uymayan, yolu bloke eden sürücüleri bilirsiniz. Etrafımda sıkıştırılmaktan dert yanan arkadaşlarımın çoğu motoru aynen böyle kullanıyor. Trafiğe uyarsanız kimse size sorun çıkarmaz. Akışa bırakın, sürüye uyun. Özellikle cadde ve otoyollarda.
- Gözünüz hep diğer sürücülerin gözünde olsun. Dikiz aynalarından göz göze gelin. Karşınızdayken gözünün içine bakın. Bu cümleyi dikkatli okuyun: Araç sürücülerinin gözleri yolda genellikle otomobil, kamyon gibi araçları tarar. Motosiklet ve bisiklet GÖRMEZ. Kendinizi gösterin. Göründüğünüzü sandıktan sonra sakın rahatlamayın. Bazen gözgöze bakıştığınız şöförün bile üstünüze doğru geldiğinizi görebilirsiniz. Fark ettiğinde mahçup olur, özür diler. Bakar ama görmez. Buna hazırlıklı olun.
[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=wtqUm257bbs&w=640&rel=0]
- Görünebilmek için renkli şeyler giymeye çalışın. Fosfor şeritli montlar, açık renk ve fosforlu kasklar her zaman işe yarar. Selektör yapın, gerekiyorsa (ama ne olur gerçekten gerekiyorsa) korna çalın. Sizi fark etsinler. Bir sorun çıkarsa olan daha çok size olacak çünkü.
- Araçların arkasına yapışmayın! Onların çok büyük ihtimalle ABS destekli frenleri var ve yere tutundukları yüzey en kötü durumda sizin 2 katınız fazla (onların 4 kalın tekerleği var). Onlar durur, siz duramazsınız. Bazı üst motor modellerinde ABS var ama yine de onlar sizden hep daha avantajlı. Hız arttıkça, mesafeyi de arttırın.
[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=lGz3LQq2xU4&w=640&rel=0]
- Otomobillerin kapılarının nasıl büyük bir tehlike kaynağı olduğunu öğrenin. Her an duran (ya da bazen hareket halinde olan) bir aracın kapısı açılabilir. Başıma neredeyse her gün geliyor. Kapıya çarpıp devrilmeniz an meselesidir. O yüzden yanından geçtiğiniz araçların içinde kimse var mı, aynasından bir şey görebiliyor musunuz kontrol edin. Sağ, sol fark etmez. (Bir seferinde solundan gittiğim bir taksi inecek yolcusunun bagajdan çantasını çıkarmak için yıldırım gibi kapıyı açıp dışarı hamle yaptı. Son anda durduğumda motorumun farıyla yüzyüze gelen şöförün kirece dönen yüzünü hiç unutamıyorum. Çok daha kötü şeyler de olabilirdi) Kapılardan uzak durmaya çalışın.
- Motorunuzu boş alanlarda kullanarak tanıyın. Ne kadar yatıyor, ne kadar mesafede duruyor, freni ne kadar sıkınca kızaklıyor bunları bilin. Başkasının motorunu mümkünse kullanmayın. Motora alışmak zaman alır. Aynen at gibi her motor ayrı bir dünyadır.
- Motorun ön ve arka freni (üst modeller dışında) ayrıdır. Arka frenle yavaşlar, ön frenle durursunuz. Ön frenle yavaşlamayı mümkünse hiç düşünmeyin. Ön freni biraz fazla kaçırırsanız motor kontrolden çıkar ve kendinizi yerde taklalar atarken bulursunuz. Hatta mümkünse ön freni kullanmayın bile. Arka frenle 20-30 km hıza düştükten sonra ön frenle de takviye yapın. Her koşulda parmaklarınız arka frende dursun. Her şeye hazırlıklı olun. Salağın birinin düştüğü durumu seyredelim.
[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=fkM_4ddEtlI&w=640&rel=0]
- Acemi bir artçıyla yola çıkacaksınız ona yatmayı öğretin! Acemi artçılar genellikle refleks olarak siz dönmek için motoru yatırınca düşeceğini zannedip ters tarafa yatmaya (doğrulmaya) çalışır ve sizi asfalta yapıştırır. Bunu binmeden iyice anlatın. Sonra biraz daha anlatın. Sonra tekrar anlatın…
- Yarışmayın! En mütevazı motor bile otomobile göre çok daha çabuk süratlenir. 250cc hacimli bir motoru orta performans bir otomobilin kalkışta geçmesi pek olası değildir. Ama bu hazzın tutsağı olmayın. Hele hele asla yarışmayın. Motoru keyif için kullanın.
- Araçların arasında olmaktansa önlerinde olmak her zaman daha iyidir. Yarışmamak kaydıyla trafik ışığının yeşile dönmesiyle önlerinden seyretmeye gayret edin (elbette arkanızdaki trafik akışını bloke etmeden!) Trafik sizin makul hızınızdan daha yüksek bir sürate çıkarsa kenara kayın, bırakın trafik aksın. Yoksa biri sizi kenara itekler. Üzgünüm ama (en azından Türkiye’de) kural böyle.
- Nereye gitmek istiyorsanız oraya bakın. Bunu motor kullanmayan birine anlatmak güçtür. Refik Arbaş da yukarıda değindiğim kitabında bu konuya geniş bir yer ayırmıştır. Siz nereye bakarsanız motor oraya gider. Yolda bir çukur görürseniz çukura değil, etrafından dolaşacağınız güzergaha bakın. Çukura bakarak çukurdan kurtulamazsınız! Garip ama böyle.
- Benim gibi scooter kullanıyorsanız küçük tekerleklere sahip olduğunuzu hep hatırlayın. Otomobil çapında tekerlekli motorlar için önem taşımayan çukurlar sizin için ölümcül olabilir. Bu yüzden mümkünse mazgal, rögar kapağı, su birikintisi gibi şeylerden uzak durun.
- Durakladığınızda (örneğin kırmızı ışıkta) ayağınızı basacağınız yere dikkat edin. Kaygan bir yere basarsanız dengenizi kaybedip yere kapaklanabilirsiniz.
- Yayalara dikkat edin. Yayalar bile bazen motorları görmeyebiliyor. Teknik olarak motor kullanan birine yandan parmağınızı bile dokunsanız düşer. İlk motor kazamı böyle bir yaya yüzünden yaptım ve sağ aynamı kırdım. Özellikle yaya geçitlerinde dikkatli olun. Otobüs, kamyon gibi geniş hacimli, önünü görmediğiniz araçların yanından geçerken dikkat edin. Her an arasından bir yaya çıkabilir (çıkar!).
- Emniyet şeridi motorcunun can simidi. Kilometrelerce uzunluğunda kitlenmiş bir trafikte emniyet şeridinden ilerleyerek geçmek keyif verir ama emniyet şeritleri her türlü çöp, kaza artığı, yağ, benzin gibi şeyler barındırır. Gözünüzü dört açın. (bir seferinde karşıma patlamış ve çelik lifleri çıkmış bir kamyon lastiği çıktmıştı. Halimi görmeliydiniz.)
- Şerit ayrım çizgileri ve uyarı kabartmalarına dikkat edin. Otomobil sürücüleri bu ayrıntıyı çoğu zaman fark etmez. Şerit ayrım çizgileri sanılanın aksine (artık) boya değil kalın, farklı bir katman. Ve fena halde kaygan. Sizi kolayca devirebilir. Çizgilerin üstünden gitmemeye çalışın.
- Bir aksilik hissederseniz, olaylar kontrolünüz dışına çıkacak gibiyse yavaşlayıp emniyetli bir şekilde durmaya / düşmeye çalışın. Düşerseniz motoru unutun ve hemen çevrenize bakın. Her an etraftaki bir aracın altına girebilirsiniz. Refleksle yapacaksınız ama hemen etrafınıza bakınıp mümkünse emniyetli bir kenara çekilin. Geri kalanı sonra halledersiniz.
[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=ZBgrVI0Dyto&w=640&rel=0]
- Bisiklet kullandıysanız bilirsiniz. İki tekerin doğasında düşmek vardır. Düşeceksiniz. Bunu abartmayın, büyütmeyin. Bu işin doğasında var. Düşmeyi öğrenin ve ayağa kalkabildiğiniz her durumda şükredin.
- Kuryelerden uzak durun. Dört tekerde taksiciler neyse, iki tekerde kuryeler de ona karşılık geliyor. Bu sınıfa sipariş dağıtanlar da dahil. İşleri gereği çabuk olmak zorundalar ve fazlasıyla bunalmış haldeler. Neredeyse uyanık oldukları her an motor tepesinde olduklarından sizden çok daha tecrübeliler. Dolayısıyla mümkünse onları her durumda mazur görün, uzak durun.
- Başınıza bir şey geldiğinde büyük ihtimalle size ilk (bazen de tek) yardım eden kuryeler olacak. Siz de kenara çekmiş bir kurye görürseniz yavaşlayıp yardıma ihtiyacı olup olmadığını sorun.
- Motorcunun en büyük dostu motorcudur. Bütün iki tekerleklileri kardeşiniz gibi görün. Onlarla yarışmayın, didişmeyin, ters düşmeyin.
- Dolu taksinin önünde, boş taksinin arkasında gitmeyin! Dolu taksi ışık hızına çıkarak müşterisini yerine ulaştırıp yenisini toplama derdindedir. Boş taksiyse her an akıllara zarar bir manevra ve frenle sağa (bazen de sola) çekerek yolcu alacaktır. Bu iki durum da fazlasıyla tehlike içerir. Bu tavsiyeme kulak verin.
- Motorda en büyük dış etken rüzgardır. Özellikle köprü, viyadük gibi noktalarda anlık şiddetli rüzgarlara hazırlıklı olun. Tokat, tekme gibi etki yapabilir. Bununla ilgili anılarımı seyahat yazılarımdan okuyabilirsiniz.
- Çok çok çok usta değilseniz yağmurun ilk anlarında ve karda motorunuzdan uzak durun.
Şimdilik aklıma gelen hayati önem taşıyan noktalar bunlardan ibaret. Dediğim gibi aklıma geldikçe eklemeler de yapacağım. Siz de tecrübelerinizi paylaşmak isterseniz yorum olarak yazmaktan çekinmeyin.
Yukarıda okuduğunuz ve seyrettiğiniz korkutucu ayrıntılara rağmen motosiklet dünyanın en zevkli araçlarından biri. Size verdiği keyif ve özgürlüğü tarif etmek imkansız. Bu keyfi yaşayabilmek ve sürdürmek için yapmanız gereken tek şey normalden biraz daha fazla tedbirli ve dikkatli olmak.
Bütün motorculara güvenli sürüşler diliyorum. Yazıyı da motorcu duasıyla bitirelim: tekerimize taş değmesin.
Görüşlerinizi paylaşın: