Normal düzenimde okumaya hala vakit ayırabiliyorum. İşimdeki başarım okuyabildiğim şeylere bağlı. Ama film izleme konusunda giderek düşen bir performansa sahibim. Hem ilgimi çeken şeyler bulamıyorum hem de zaman ayıramıyorum.
Evde geçirdiğim zorunlu istirahat boyunca yıllardır içimi kemiren bu gidişatı değiştirmeyi başardım. Hala günde en az 1 belgesel, 1 film izliyorum. Bu sırada kurduğum (daha doğrusu elden geçirdiğim) bir düzeneği paylaşmanın işinize yarayabileceğini düşündüm.
Film ve belgesellere erişmek için üç tane seçeneğim var. Evimin yakınındaki 2 dev D&R mağazası, Beşiktaş’ta 2 liraya korsan film satan pasaj dükkanları (blu-ray bile var) ve bittorrent. Evde bile zor kımıldarken ilk iki seçeneği elemek zorunda kaldım.
Yapmak istediğim şuydu: cep telefonu ya da tabletimden çekeceğim filmi seçmek, bunu masaüstü bilgisayarıma yollayarak çekmeye başlamak ve bitince televizyon, telefon ya da tabletten izlemek. (Wall-e karakterlerine dönmeme ramak kalmış anlayacağınız!)
Bittorrent tohumları (seed) için senelerdir iki kaynak kullanıyorum: The Pirate Bay ve Demonoid (lütfen davetiye istemeyin). Her ikisi de özellikle ABD’de yayımlanan belgeseller konusunda neredeyse günlük takip yapmanızı sağlıyor.
Bittorrent istemcisi (client) olarak ise yine yıllardır tercihim Transmission (Windows kullananlar için de tavsiyem µTorrent -o baştaki u harfi değil; ‘mikro’yu simgeleyen µ işareti. Siz bilin de yine nasıl istiyorsanız okuyun-).
Transmission ayarları
Bunun için öncelikle istemciyi ayarlamak gerekiyor. Aşağıda gördüğünüz gibi Transmission’ın seçenekler sayfasında öncelikle uzaktan erişimi açıyoruz. Böylece bilgisayarın başına geçmeden, web tarayıcısı üstünden uygulamayı izleyebiliyor; hatta müdahale edebiliyoruz.
‘Enable remote access’i işaretlediğimizde uygulamanın içindeki web sunucusu açılıyor. Eğer sayfanın bir şifreyle açılmasını isterseniz (ki ben standart paranoya refleksinden dolayı öyle istemişim) username ve password seçeneğinden bunu ayarlayabiliyorsunuz. Port ise yine web adresinde hangi portun kullanılacağını temsil ediyor.
Benim bütün cihazlarım evdeki dağıtıcı (router) üstünde sabit IP alacak şekilde ayarlı. Böylece örneğin evdeki ağa bağlıyken bir tarayıcıya benim bilgisayarımın IP’sine 2112 portundan bağlanacak şekilde http://192.168.5.34:2112 yazdığımda karşıma Transmission arayüzü çıkıyor.
Siz arada bilgisayarı açıp kapıyorsanız ya da sabit IP’niz yoksa, bu şekilde uzaktan bağlanmak için bilgisayarınızın anlık IP bilgisini öğrenmeniz gerekebilir.
Örneğin cep telefonumdan bakınca karşıma çıkan arayüz şöyle:
Burada içeriklerin üstüne tıklayarak bilgisayar başında yapabileceğim her işlemi cep telefonu ya da tabletimden gerçekleştirebiliyorum. Tam bir uzaktan erişim anlayacağınız. Aynı şekilde bu arayüzden bir tohum (seed) de yükleyebiliyorum.
Kafa karıştırıcı olacağı için girmeyeceğim dinamik DNS ayarlarınızı da yaparsanız sadece evden değil, internete bağlı herhangi bir yerden evdeki bu sisteme erişip bir şey yükletmeye başlayabilirsiniz. (Bu konuya yabancıysanız şimdilik unutun, karışıktır)
Şimdi elimizde ne var? Bittorrent yükleyebilecek bir uygulama ve web üstünden erişim imkanı. Güzel. Şimdi bir küçük tüyo daha vereyim. Yine Transmission ayarlarında bilgisayarınızdaki bir klasörü belirleyip sistemin oraya atılan her tohumu otomatik çekmeye başlamasını mümkün kılabilirsiniz.
Ben torrents adlı bir klasörü bu iş için ayırdım. Bu klasöre attığım herhangi bir bittorrent dosyası otomatik olarak çekilmeye başlıyor.
Bilgisayarı medya sunucuya çevirmek
Film, belgesel, neyse çektik. Şimdi bilgisayar dışındaki cihazlardan bunları izleyeceğiz. Peki nasıl?
Bunun için pek çok seçenek var. Ben en pratiklerinden birini tercih ettim: PS3 Media Server (PS3-MS diyelim). İsmindeki PS3 sizi aldatmasın; bir PS3 (Playstation3) sahibi olmanız şart değil. Ama varsa ona da hizmet ediyor.
Java üstünde çalışan bu uygulama Mac, Linux ve Windows platformlarının hepsini destekliyor. Tamamen ücretsiz. Uygulamayı kurduktan sonra tek yapmanız gereken ağ üstünde paylaşmak istediğiniz içeriğin bulunduğu klasör ya da klasörleri tanımlamak.
Örneğin ben Movies altındaki ‘film deposu’ ve Download altındaki ‘torrents’ klasörlerini tanımladım.
Bunun için uygulama seçeneklerindeki ‘Navigation / Share Settings’ sayfasında ‘Shared Folders’ bölümündeki yeşil ikona tıklayarak bilgisayarımızdaki film ve benzeri içeriklerin (mesela fotoğraf albümünüz, MP3 arşiviniz, vs) olduğu klasörleri belirlemek yeterli. Yine yukarıda göreceğiniz gibi iTunes ve iPhoto kullanıcıları için özel seçenekler de var.
PS3-MS için şimdilik ekstra bir ayar yapmanıza gerek yok.
Şahsen PS3 ile PS3-MS’in uyumundan memnun kalamadım. Özellikle yüksek çözünürlüklü filmlerde su kaynatıyor. Ama altyazı desteği sunması açısından birçokları için eminim tercih edilecektir.
Bilgisayarınızda PS3-MS çalışırken aynı ağa bağlı PS3’ünüzü açtığınızda Video, Music ve Photo başlığı altında bilgisayarınızı temsil eden ikonun otomatik olarak çıktığını göreceksiniz.
Ben PS3-MS’i doğrudan televizyona aktarmayı tercih ediyorum. Ve neyse ki televizyonum buna uyumlu.
2 sene önce televizyonumu yenilemek istediğimde tercihim Samsung’un 7 serisi 42 inçlik LED TV’si olmuştu (şimdilerdeki modelleri bilseydim, beklerdim!) Benim modelim ağ kablosuyla internete ve dolayısıyla ev ağına bağlanabiliyor (evimin bütün odaları gigabit hatla döşeli).
Televizyonun standart bir medya oynatıcısı var. Doğrudan internete bağlanma, widgetlar yardımıyla (ve biraz hile ile) Youtube, Twitter gibi uygulamalar yükleyebilme ya da bağlı bulunduğu yerel ağ içinde DLNA destekli içeriği tüketmek gibi yeteneklere de sahip.
Sizin televizyonunuz uyumlu değilse içeriğinize DLNA destekleyen PS3, Xbox gibi arayüzler ile bağlantı kurabilirsiniz.
Hatta televizyona muhtaç kalmadan aynı şeyi iPad ve iPhone ile yapmak da mümkün. Bunun için uzun araştırmalardan sonra bulduğum en iyi seçenek ise AirPlayer uygulaması oldu. PS3-MS ile mükemmel bir uyumda çalışıyor.
(Android telefon ve tabletlerim için doğru düzgün bir DLNA client bulamadım. Siz bulduysanız yorumlara eklerseniz sevinirim)
Özetleyecek olursak; artık elimizde içerik yükleyebildiğimiz, uzaktan ulaşıp kontrol edebildiğimiz, ve çektiklerimizi izleyebilmek için uzaktan bağlanabildiğimiz bir sistemimiz var. İster televizyondan, ister telefondan, istersek de tablet bilgisayarlarımızdan ulaşıp izleyebiliyoruz.
İyi seyirler!
(Unutmadan; bu yapıda Bittorrent şart değil. Kişisel arşivinizi ya da başka yöntemlerle çektiklerinizi de aynı sistemde kullanabilirsiniz. Hep ‘ev’ dedim ama bu yapı, ‘ofisler’ için de her bilgisayardan ulaşılabilir bir merkezi arşiv yaratabilir?)
Görüşlerinizi paylaşın: