Bir itiraf: ben müzik dinlemeyi pek de seven biri değil(d)im. Hani şu arkada müzik çalmazsa yapamayanlar; hatta bizzat müzik dinlemek için çaba gösterenler vardır. İşte ben onlardan değilim. Meğer sebebi doğru dürüst bir ses sistemim olmamasıymış. Geç de olsa anladım.
Pikap satın alma maceramı burada aktarmıştım. Kısa sürede hoşuma gidenlerden (ve bulabildiklerimden) küçük ama güzel bir plak arşivim oldu. Yeni, güzel hoparlörlerimle şahlanan plak sesi kalitesi müzik dinleme keyfimi yeniden alevlendirdi. Ama malum, internet hepimizin arşivinden ÇOK daha fazlasını barındırıyor.
İnternet erişim hızımın artmasıyla beraber ‘indirme / çekme’ denen tutkumu çoktan terk ettim. Bir ara dinlerim, okurum, izlerim diye çöplüğe çevirdiğim; bir daha bakmayacağım gün gibi ortadayken disklerimi doldurduğum her şeyi seneler önce uçurdum. Bugün bir şey seyredeceksem de, dinleyeceksem de internetten ‘akıtıyorum’ (stream terimine bu çeviri daha anlamlı olmuyor mu?). Çok daha kolayıma geliyor.
Dizi izlemem. Pek film takip ettiğim de söylenemez. Ama aklıma gelen çoğu yerli yabancı filmi HD kalitesinde Youtube’da bulabiliyorum. Benim esas hastalığım belgeseller (çok yakında Youtube belgesel playlistimi açacağım). Müzik konusundaki açlığımı yerli hizmetlere ek olarak VPN sayesinde kullanabildiğim çoğunluğu ABD ve Avrupa kökenli Pandora, Spotify gibi hizmetlerden gideriyorum..
Plağın (analogdan kaynaklı) eşsiz ses kalitesini güzel bir hoparlörden dinleyince bilgisayar ya da kulaklıktan gelen ses değerini yitiriyor. Bu yüzden cep telefonu, bilgisayar ve tabletimden ulaştığım müzik hizmetlerini yeni ses sistemime aktarmaya karar verdim.
Önce kullandığım cihazlara bakalım:
- Android ve Windows telefonlarımda; iPad ve iPhone’umda online radyo için çok uzun zamandır TuneIN Radio kullanıyorum (Neredeyse bütün platformları destekliyor). Bu uygulamadan yerli / yabancı radyoları dinliyorum. Harika bir kataloğu var.
- Aklıma esenleri dinlemek ya da rehberlik hizmeti almak için Fizy veya Spotify kullanıyorum (Fizy’nin Mood ve özellikle FizyMix bölümü benim gibi tembel kaşifler için birebir)
- Gerçek müzik keşfi ve zevkine yönelik bir radyo için tercihim -elbette- Pandora. (Bu site hakkında gazete köşemde çok kısa bir şeyler yazmıştım. İlk fırsatta burada detaylarıyla inceleyeceğim. Şaşıracağınıza eminim).
- Diğer bir geniş radyo arşivi de iTunes uygulamasının içindeki Radio bölümünde. Hiç bakma fırsatınız oldu mu bilemiyorum ama çoğu yüksek kalitede yayın yapan epey seçkin bir online radyo listesi var. Zevkinizi bilemem ama Ambient kategorisi benim kurtarıcım durumunda (lounge müzik her ortama gider).
Farklı cihazlardan dinlediğim bu yayınları hoparlörüme aktarmak için elbetet tek seçeneğim var. Sistem ile kullandığım cihazı kabloyla birbirine bağlamak. Ama bunun çok da tercih edilir olmadığı ortada (dijital devirde kablo denen şey prangayı temsil ediyor). Neyse ki kablosuz bir seçenek de var. Bunun için en akıllıca seçeneğimiz ise bluetooth alıcılar. Ya da İngilizce karşılığıyla Bluetooth Receiver.
Eski hesap, yeni marifet
Bluetooth alıcılarının cep telefonlarımızda kullandığımız bluetooth kulaklıklardan hiçbir farkı yok. Onlar telefon görüşmesinin sesini kulağımıza yansıtıyor, bu cihazlar da kaynaktan aldığı müziği, ses sistemimize aktarıyor. Yapıyı tamamlamak için müziği çalacak ana kaynağın bluetooth desteği olması yeterli. Cep telefonu, bilgisayar ya da tablet fark etmez. Bluetooth seçeneği sayesinde hem kablolardan kurtuluyor hem de ses sistemimizi internetle buluşurup devasa bir arşivle besliyoruz.
Bluetooth alıcı konusunda dikkat etmeniz gereken tek ayrıntı versiyon numarası. Örneğin iPhone 5 Bluetooth 4.0 destekliyor ama 4 desteklemiyor. Alıcı cihaz 4.0 kullanıyorsa iPhone 4S’inizle kullanamama ihtimaliniz var (sağlıklı bir geriye uyumluluk konusunda da cihazlara pek güvenmeyin).
Günlük hayatımdaki cihazlarım: bilgisayar olarak iMac ve Macbook Air, tablet olarak iPad2, cep telefonu olarak iPhone4, HTC One X ve Nokia Lumia 950. Esas telefonum HTC One X (harika bir telefon!). Diğerlerini nadiren kullanıyorum.
Kolay kurulum, kolay kullanım
Bütün bunların kesişiminde tercih ettiğim bluetooth alıcı DealExtreme sitesinde karşıma çıkan Yarkonia X300 oldu (Fena çakma bir marka gibi gelebilir çünkü öyle. Ama bunun hiç önemi yok, işini gayet iyi görüyor).
Bluetooth 3.0 protokolünü destekleyen X300’ün fiyatı 35 dolar. Dilerseniz başka seçenekler de var. (DealExtreme sitesinde bedeli ne olursa olsun nakliye ücreti alınmıyor. Her ay epey alışveriş yaptığım bir site, güvenebilirsiniz. Ürünün elinize ulaşması bazen 4 haftaya kadar çıkabiliyor; uyarayım)
Cihazı 2 saatte USB üstünden şarj edebiliyorsunuz. Şarj kablosunu sürekli bağlı tutmak istemezseniz tek şarjla 12 saat kesintisiz müzik dinletebiliyor. 330 saat de bekleme (standby) süresi var. Hiç fena sayılmaz. Ben şarja takılı tutuyorum. Yanda gördüğünüz X300’ün boyutu bir kibrit kutusundan biraz daha hallice. Yani yer kaplamıyor. Bir kenara tıkıştırın dursun.
X300’ü sisteme tanıtmak da son derece kolay. Yanındaki butona bastığınızda kısa bir süre için diğer cihazlar tarafından keşfedilebilir (discoverable) hale geliyor. Bilgisayar ya da telefonunuzda bluetooth’u açıp cihazları taramaya başladığınızda ürünümüz listede X300 Music Link adıyla çıkıyor. Tıklayıp bağlanıyorsunuz (şifre sorarsa 4 tane sıfır girin). Bu kadar. Artık her şeyi ses sisteminizden dinleyebilirsiniz. Alıcının 20 metre civarında olmanız yeterli.
X300’ün ses çıkışı 3.5mm’lik bir jacktan gerçekleşiyor. Paketinden bir ucu 3.5mm, diğeri RCA tarzı sağ / sol ayrımlı bir kablo çıkıyor. Ben iki ucu 3.5mm olan başka bir kabloyla kullanıyorum. Aktarım dijital olduğundan bir kayıp söz konusu değil. Analog; yani kablolu taraftaki kısa mesafe kaybı da internet radyosu / şarkısı dinleyen adama koymaz.
Bir ses ya da ev sinema sistemi sahibiyseniz mutlaka denemeniz gerek! Planlarınız arasına yerleştirin derim.
Görüşlerinizi paylaşın: