Rahatlama, eğlenme, mola verme gibi nice keyifli şeylere vesile olması gereken tatili telaş, tartışma, kavga ve gürültüyle geçiren bizler… Nedir derdimiz?

Rahatlama, eğlenme, mola verme gibi nice keyifli şeylere vesile olması gereken tatili telaş, tartışma, kavga ve gürültüyle geçiren bizler… Nedir derdimiz?
Bir şeyi kırk defa söylersen olur derler hep. Belli ki kimi istisnalar da yok değil. Derdimiz gönlümüzü ferah tutmak değilse elbet.
Şehir yaşamında konfor ve nimetin tanımını yeniden sorgulamamız gerekebilir. Özellikle otomobil konusunda!
Sim City oynayarak büyümüş bir neslin İstanbul’un mevcut halini hazmetmesini beklemek haksızlık değil de nedir?
Hayatımıza giren yeniliklerin çok azı onları kullanmak için gereken kültür kodlarıyla beraber geliyor. Bir şeylerin değişmesi gerek.
Bizim ufaklıklar 7 ayı dolduruyor gibi. Yavaş yavaş anne sütü dışında şeyleri tatmaya başladılar. Pek sevemeseler de yine de yiyorlar. Doktorumuz somon da yedirin deyince bu sabah semtimizin (Yeşilköy / İstanbul) balıkçısına gidelim dedik. Dükkanın hemen önünde park yeri bulduk. Çektik, balığı seçtik. Temizletmeye başladık.