Google’ın mobil cihazlara doğru yolculuğunu anlamak mümkün. Elindeki kaynak ve hizmetlerin büyük bir bölümü zaten mobilde daha anlamlı hale geliyor. Bunu ilk farkedip Google’ın kapısını çalan Andy Rubin’e de ne kadar teşekkür etsek az…
Ben ilk Android tabanlı telefonu (HTC G1) Televidyon‘da Kafa Kafaya programından tanıdığınız Burak Bayburtlu sayesinde kurcalama fırsatı buldum (Kendi incelemesini de seyretmenizi tavsiye ederim). Form olarak çok heyecan verici değildi. Apple iPhone’un en hararetli günlerine denk gelmişti ve açıkçası teknoloji camiası dahil kimse pek odaklanamamıştı. Ben de dahil…
Bir süre önce Turkcel’in önümüzdeki günlerde satışa sunacağı HTC G2; başka bir deyişle HTC Magic’i denemeye başladım. (ilk izlenimlerimi Teknosohbet.TV‘de ve Radikal gazetesindeki sayfamda paylaşmıştım). Bu yazıyı yazdığım tarih itibariyle neredeyse 1 aydır kullanıyorum.
Şunların altını çizmekte fayda var:
- Google hizmet derinliği ve algısı anlamında Nokia, Microsoft ve Apple’dan çok daha avantajlı. Zaten bu markaların birçoğu platformlarında Google hizmetlerini kullanıyor. Dolayısıyla algı yaratmak için ek bir çabaya ihtiyacı yok Google’ın.
- Geliştiricilere gelir anlamında olmasa da platform anlamında daha verimli bir yapı sunuyor. Bu strateji uzun vadede sürpriz kırılımlara sebep olabilir.
- Google (şu anki yol haritasında) kendisi bir cihaz tasarlama hevesinde olmadığı için her zaman dış markaların yaratıcılığına muhtaç kalacak. Bunun bir avantaj olduğunu asla iddia edemeyiz.
- Sunduğu reklam destekli ücretsiz hizmetler sayesinde Google, yeni bilişim akımı olarak öne çıkan bulut bilişime (cloud computing) en yakın marka. Sadece Google hesabınızı girerek rehberden takvime, haritadan video – resim paylaşımına kadar her uygulamayı bir anda telefonunuza entegre edebiliyor olmanız benzersiz…
Gelelim HTC Magic’e
HTC imzalı Magic, bu serinin klavye içermeyen ilk ve tek örneği. Ben nedense klavyesiz modellere bir türlü ısınamıyorum. Akıl, mantık ve kullanım gösteriyor ki, sanal klavyeleri kullanırken fiziki klavyedeki hız ve tutarlılığı yakalamak imkansız…
HTC Magic’in özelliklerin burada yazmama sanıyorum gerek yok. Sitesinden hepsini inceleyebilirsiniz.
Ben size Radikal’de de aktardığım eksilerinden bahsedeyim esas; onları sitesinde bulamazsınız nasıl olsa:
- Türkçe desteği yok.
- USB uçlu kulaklık girişi.
- FM radyosu yok.
- Flaş yok.
- Video kayıt performansı zayıf.
Çok moral bozucu olmasın ama flaş ve USB ayrıntısının açıklaması ne olabilir merak ediyorum. Sanıyorum üreticiler her şey doğru dürüst bir telefonun hala ticari olarak riskli olduğunu düşünüyor… Değil oysa.
Apple iPhone’u keyifli kılan şeylerin başında şüphesiz uygulama desteği geliyor. Google Android platformunda bunu karşılığı: Market.
Apple Appstore kadar seçenek olmasa da yine de aklınıza gelen hemen her konuda bir şeyler bulabiliyorsunuz. Bunların içinden üç tanesi bence donanıma yönelik nimetlerin yaratıcı kullanımına örnek oluşturması yüzünden dikkat çekici.
(Not: Bunlar Android’e özel fikirler, oyunlar, uygulamalar değil, başka cihaz ve platformlarda da bulmanız mümkün)
Labyrinth Lite:
Son dönemde birçok cep telefonunda; hatta dizüstü bilgisayarda yer almaya başlayan hareket sensörleri temelde ekranı yan çevirdiğinizde ekrandaki ikonları ve uygulamayı da yan çevirmeye yarıyor. Bu oyun bu hareket algılayıcılarını kullanarak bir labirent / top oyunu oynamanızı sağlıyor. Telefonu yatay tutarak sağa sola, ileri geri hareket ettirerek topun da hareket ederek hedef noktaya ilerlemesini sağlıyorsunuz (tanıtım).
Metal Detector
Bu telefonun içinde bir dijital pusula var. Özellikle navigasyon için çok önemli bir ayrıntı. Dijital pusulanın kalbini oluşturan mıknatısın bir başka kullanım alanıysa onu bir metal algılayıcısı haline getirmek! Kesinlikle akıllıca!!! Ne faydası var konusu bir yana manyetik alanın değişkenlerine bakarak bir metale yaklaşıldığını farkedebilmek ve bunu bir uygulamaya yerleştirmek bence yabana atılmayacak bir fikir (tanıtım / resmi sitesi).
Sizin de bu anlamdaki yaratıcı yazılım örneklerinizi yorum bölümünde beklerim.
Görüşlerinizi paylaşın: