Sağlıklı bir insan için hayalindeki eşi bulmak ömür boyu süren bir arayış olabilir. Kadını, erkeği de çok farketmez. Aradaki tek fark, erkeklerin tarihin derinliklerinden gelen avantajıyla bunu daha uluorta yapabilmesi, meşrulaştırmasıdır, hepsi bu.
Hayvanların doğal yaşamlarıyla insanlar arasında çok da bir fark yoktur aslında. Mücadele etmesi gereken, kalp fethetmesi gereken hep erkektir. Kabarır, süslenir, püslenir, etrafında dolanır, caka yapar, dişinin ağzından girer, burnundan çıkar…
Dişi ise seçer… En güçlüsünü, en sağlıklısını, en yağızını.
Hayvanlardaki içgüdü nesli sürdürme üstünedir. Dişi kimin çocuğunu doğuracağını seçer. Doğada hayatta kalabilecek, kendisine çok muhtaç kalmayacak, sağlıklı yavrular için etrafındaki en güçlü erkeği seçer.
İlk başta garip gelse de bütün araştırmaların ortaya koyduğu üzere aslında memeli hayvanların en çetrefilli ırkı olan insanlarda da durum farklı değildir. Kadınlar ister flört edecek, ister evlenecek olsun erkek seçimini hayvanlarla aynı kriterlerle yapar. Erkeklerin kadınlara dair bir türlü anlam veremediği ele, tırnaklara, dişlere, kalçalara bakma sebebi de budur. Bu organlar insanda da, hayvanda da sağlığın işaretleridir.
Kadınlar kadar baskın olmasa da erkeklerin de benzer kriterleri vardır. Örneğin flört ya da kısa süreli ilişkiler için erkekler dar kalçalı, küçük / orta boy göğüslü kadınlara meylederken; iş evlenmeye geldiğinde basen ve kalçası daha belirgin, göğüsleri daha dolgun kadınlara yatkınlaşır. Çünkü o kadın bir flört değil anne adayıdır artık. Geniş kalça doğurganlık sembolüdür. İri göğüsler ise malum; bereketli süt depolarıdır.
Peki ya güzellik, yakışıklılık?
Biliminsanları bunun da sırrını bulmuşlar: simetri! Güzel ya da yakışıklı bulduğumuz insanların yüzleri, vücutları belirli bir oran ve simetriye sahip. Dolayısıyla normal ya da çirkin bulunanların sorunu da asimetri. Etrafınıza şöyle bir bakınca bunu siz de kolayca gözlemleyebilirsiniz.
Dijital dokunuşlarla sıradan bir yüzün nasıl değiştiğini aşağıdaki örnek daha iyi anlatabilir:

Doğada hayvanlar arasında ırza tecavüz çok nadir görülür. Erkek ne kadar güçlü olursa olsun mutlaka dişinin rızasını almalıdır. Üstelik insanların evlilik kurumunu düşününce, çok az istisnası olmakla birlikte erkeğin kazandığı zafer mutlak bir zafer de değildir.
Örneğin aslanlar diğer erkeklerle dövüşerek sahip oldukları dişileri yaşlanınca, çaptan düşünce etrafta beliren ve tacizlere başlayan genç erkeklere yapmacık bir dövüşle kendini ‘teslim eder’. Kimi türlerde erkek birleşmeden sonra canından olur (dişisi onu yer!).
Ama nesli sürdürme içgüdüsü erkekleri ölüm pahasına dişinin peşine salar.
Peki ya insanlar?
İnsan içgüdüsü de çoğalmaya, doğurmaya programlı ve her seçimini belli olmadan ona göre yapıyor olsa da aşk, heyecan, cinsellikten zevk alma gibi başka ‘nimetlere‘ de sahiptir. Bu da türlü çeşit birlikteliklere yönelik dev bir döngü (hatta sektör) ouşturur.
Girişken insanlar vardır, dert çekmezler. Kimi zenginler parayla satın alma imkanına sahiptir (kimi zaman eş, kimi zaman bir fahişe satın alırlar). Yakışıklı ya da güzel olanlar vardır, onlar da doğuştan şanslıdır.
Peki ya bütün bu denklemlerin dışında kalanlar? Onlara dair çok ilginç bir belgesele denk geldim. Aslında bütün bu yazının yazılma sebebi de ona giriş yapmaktı.
Real Doll bilir misiniz? Binlerce dolarlık, silikon tabanlı seks bebekleri. İsteğinize göre üretiliyor. Tam hayalinizdeki kadın ve erkekler paketlenerek evinize geliyor. Sıkılmıyor, bir şey istemiyor, itiraz etmiyor, dert çıkarmıyor, kıskanmıyor, başkasına hallenmiyor, masraf yapmıyor, akmıyor, kokmuyor, yormuyor… Üstelik fiziken gerçek insandan ayırd etmek güç.

Ben ABD’de birkaç örneğini gördüğümde şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı. Slikon tabanlı olduğundan neredeyse insan hissi veren bir yapı, insani eklemler ve hareketler, gerçekçi bir yüz ifadesi, saçlar, eller, tırnaklar… Kısaca her şeyiyle tam bir insan replikası. (merak edenler için: ilişkiye girmedim, bir fuar standında denk geldim)
Real Doll ABD başta olmak üzere pek çok ülkede kendine has bir alt kültür yaratmış durumda. Üretici firma sitesinde de kesinlikle ünlülerin yüzlerini yapmadığını söylese de en çok talebin ünlü simaların yüzlerine olduğunu da reddetmiyor.
Öte yandan milyarlarca (yalnız, mutsuz, eş arayan) insanın yaşadığı bir gezegende mutluluğu böyle bir ‘cisimde’ bulmak da garip değil mi?
İşte paylaşmak istediğim belgesel (İngilizce bilenler için) toplumun içindeki kimi yalnızların bu en mahrem alt kültürleriyle ilgili çok enteresan bir kesit sunuyor: Real Doll tutkunu erkekler!
Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Modern yaşamın renkleri…
http://www.youtube.com/watch?v=BizVx2Xdqs0
Görüşlerinizi paylaşın: