Bilişim camiası biraz kendine yontsa da, girişimcilik denen mesele bu topraklara asla yabancı değil. Hemen her sektördeki çalışanın hayalinde mutlaka kendine ait bir işletme kurmak vardır. Hiç yoksa bir bar / cafe sevdası olmazsa olmaz. İstatistiklere bakıldığında işletme / çalışan sayısının oranı da cidden bu konuya düşkün olduğumuzu gösteriyor.
Girişimciliğin para kazanmaya endekslenmiş olması dışında da bir sorun yok. Ama paraya koşullanmak başarısızlığı getirir. Bu apayrı konuya belki ilerde yine döneriz başka bir vesileyle.
Burak Büyükdemir‘i çok eskiden tanıyorum. O kadar ki, at kuyrukluydu o zamanlar! Bu her daim enerjik, pozitif, umut dolu adam hiçbir zaman bu yaşamsal rezervlerini boşalmadı.
MYK‘nın yakında boşaltacağımız ilk ofisini tuttuğumuz günlerde daha boya kokusu geçmemişken Burak uğradı mutfakta eTohum’u konuştuk (ne mi?). O zaman daha sadece bir fikirdi. Anlattı, tartıştık, ben bir şeyler ekledim, o bir şeyler çıkardı… Sonra bunun aslında televidyon için çok güzel bir program olacağını düşündük. Ve başladık. Elimdeki kaynaklarla mümkün olduğu kadar desteklemeye çalıştım. Gördüğüm kadarıyla sektörde hemen herkes aynı şekilde elinden gelen yardımı esirgemedi.
Çok yorgun ve çok yoğun bir günüme denk gelmesine rağmen İTÜ İşletme Fakültesi binasında yapılan eTohum ‘yarı finalleri‘ne gitmeden edemedim. İyi ki de gitmişim; bir sürü dost arkadaş gördüm, sohbet ettik, devamında gittik bir şeyler atıştırdık, falan filan…
Bunlar bir yana, bugün Burak aylardır sürdürdüğü emeklerinin bir sonucu olarak yatırıma değer, yani ışık gördüğü projeleri görücüye çıkardı. Toplantıya katılım gerçekten azımsanmayacak derecedeydi. Ben Arda Kutsal ile en ön sırada kötü bir açıdan dinleme fırsatı buldum. Doğrusu bir şeyi yaratmakla anlatmanın nasıl farklı yeteneklere muhtaç olduğunu bir kere daha gördüm.
Bu projeler iyidir, kötüdür, tutar, tutmaz ayrı mesele. Ama Burak bu ülkede kimsenin şu ana kadar yapmadığı bir işe girişti, sonuna kadar çabaladı, azimle çalıştı, bir noktaya getirdi. İyi ya da yeterli değilse bu toprağın mayasındandır. Demek ki bu ekmeğin köftesi böyle. Ki ben içlerinde birkaç projenin tutacağına inanıyorum.
Beklenen ‘yatırım’ nedir bilmiyorum; ben bir yatırımcı da değilim ama ben o beğendiğim projelerdeki arkadaşlarla birlikte çalışsam bir yerlere getiririm, eminim. Daha büyük bir yatırımcı mutlaka daha da kısa sürede bir şeyler ortaya çıkarır.
Uzamış epey ama bu yazıdan aklınızda kalması gereken şey şu: Burak Büyükdemir diye bir adam internet sektörü için cengaverce bir şey yaptı. Bir yere kadar getirdi. Bunun sonucunda belki de birilerinin hayatında yepyeni bir sayfa açılacak. Herkes adına teşekkür ederim buradan kendisine.
Bu konudaki diğer yazılar:
- Çağlar Erol: eTohum’un ardından
- Müge Cerman: E-tohumlar yeşerdi, heyecanla meyveleri bekliyoruz
Görüşlerinizi paylaşın: