Tarih hep kazananları yazar. Kaybedenlerin tarihteki tek yeri hainliklerine yönelik atıflardır.
Adolf Hitler hakkında çok derinlemesine bilgi sahibi değilim. Yaptığı pek çok zulmü ve soykırımı şiddetle reddediyorum. Bütün bunlara rağmen dönemin günah keçisi seçildiğini de düşünmüyor değilim. Hitler’i gönülden destekleyen ya da ölümüne karşı çıkanlar arasında çok az kişinin onun hakkında araştırma yaptığına şahit oldum. Pek çok şey gibi bu konuda da genel bilgilerimiz hep yüzeysel.
Mahpusluk döneminde kaleme aldığı Mein Kampf (Kavgam) adlı kitabını ortaokuldayken okumuştum. Bu kitabın Hitler tarafından yazılmadığına dair kuvvetli iddialar vardır ama fikri bütünlük olarak kendisinden çok ayrı bir duruşu olduğu da söylenemez.
Birçok ülkede basılmasının bile yasak olduğu bu kitap bir dönem Türkiye’de garip bir şekilde en çok satanlar arasına bile girmişti. Hitler’in azılı düşmanı Winston Churchill bu kitap hakkında şöyle demiş:
The new Koran of faith and war: turgid, verbose, shapeless, but pregnant with its message. (İnanç ve savaşın yeni Kuran-ı Kerim’i. Abartılı, gereksiz sözlerle dolu, şekilsiz ama mesajıyla yeni şeylere gebe)
Hitler hakkında okumanızı tavsiye edeceğim bir diğer kitapsa Aytunç Altındal‘ın Bilinmeyen Hitler adlı eseri. Altındal içinde dünyada ilk defa kendi kitabında ortaya çıkan bazı belgelerin de yardımıyla gölgede kalmayı başarmış (Hitler’i yetiştirip liderliğe taşıdığı ve sonrasında kontrol ettiği iddia edilen Rudolf von Sebottendorf‘un kurduğu) İstanbul kökenli Töton tarikatı bağlantılı Thule örgütünden başlayıp Hitler’in genetik köklerindeki gizemlere kadar pek çok şeyi bu kitapta derlemiş. (Hitler ailesi ve soyağacına yönelik bütün bilgileri imha ettirmiştir)
Nazi dönemine ait beni en çok heyecanlandıran şey dönemin teknolojik ve mistik araştırmaları. Nazi Almanyası kozmik gizemlerden astrolojiye, roket teknolojisinden UFO‘lara kadar akla hayale gelmedik pek çok şeyi araştırmış.
Dünyada bugün kullandığımız teknolojik nimetlerin içinde Nazi dönemi biliminsanlarının imzasına sıkça rastlayabiliriz. Uzaya yolculuk bile Nazi roket deneyleri sayesinde aşama kaydetmiştir. Almanların bu konudaki çalışmalarını takip edenler gayet iyi bilir.
Gerçi Almanya’da roket çalışmaları Hitler dönemi öncesinde başlamış ancak parasızlık yüzünden kafa kaldırılmıştı. Hitler ise tam tersine ciddi bir bütçe ayırarak ciddi bir aşama kaydetmişti. Naziler 7 yılda 2 milyar paund (o dönem bu paranın karşılığını düşünün) harcayarak ses hızını aşan V2 roketlerini geliştirdi. Amaçlarıysa önce Britanya, sonra Atlantik’i geçerek ABD topraklarının üstüne ölüm yağdırmaktı. V2 roketleri sesten hızlı olduğu için gelişine yönelik hiçbir uyarı da vermeyen lanetli bir ölüm silahıydı.
Bu roketlerden bir tanesini Londra Bilim Müzesi’nde görmüştüm. Gerçekten etkileyiciydi. ABD ve SSCB’nin uzay macerası da bırakılan bu noktadan devam eden gelişmelerle mümkün oldu. Çünkü Nazi döneminde bu roketi geliştiren ekibin başındaki biliminsanı Wernher von Braun savaş sonrasında ABD Uzay ve Havacılık Dairesi NASA’da çalışmaya başlamıştı.
Savaş sonrasında ortaya çıkan Nazi V2 roket denemelerine dair bir video bahsettiğimiz şeyi daha iyi açıklayacak:
Dönemin benzer birçok teknolojik araştırması savaş şartları, ekonominin bozulması ve teknik imkansızlıklar yüzünden tamamlanamamıştır.
Pek dillenmese de Almanya’nın yenilgisinin ardından dünyanın dört bir yanına kaçan Naziler bir dönem karşı karşıya savaştıkları müttefik kuvvetlere pek çok hizmette bulunmuştur. Hatırlarsanız ABD’de baba-oğul 4 dönem başkanlık yapan Bush ailesinin ataları için de benzer iddialar ortaya atılmıştı.
Bu yazıyı yazmak için beni tetikleyen şey National Geographic TV’de Nazi Almanya’sının gizli silahlarına dair bir belgesele denk gelmiş olmam.
Belgesel ekibi Nazi ordusunun gizli projelerinden radara yakalanmayan savaş uçağı Horten 2-29’u geride kalan planlara bakarak yeniden inşa etmeye çalışıyorlardı. Savaş sonrası elde kalan tek örnek aşağıdaki olmuştu (belgeselin de ilham kaynağı olan bu uçak 50 yıldır ABD Hava Kuvvetleri deposunda gizli tutuluyordu):
Radara yakalanma ayrıntısı burada çok önemli zira başarılırsa bu uçağın geliştirildiği dönemde Alman hava saldırılarından çökme noktasına gelerek radar teknolojisini icat eden Britanyalılara karşı yeniden üstünlük kazanmanın anahtarı olacaktı. (uçağa farklı açılardan bakabilirsiniz)
Tek kişilik tasarlanan bu uçak ahşap gövdeye, 4 adet 30mm’lik topa, 2 tane 500 kiloluk bombaya sahipti ve saatte 900 kilometre hız yapabiliyordu! Tasarımının dönemin ne kadar uzağında olduğuna dikkat edin. ABD’nin 1989 yılında geliştirdiği ve detaylarını sır gibi sakladığı radara yakalanmayan B-2 bombardıman uçağının ilham kaynağı olmadığını kim söyleyebilir?
Üstelik Nazi’lerin görünmez uçağı bir hayal de değildi. Planlanmış, üretilmiş, hatta 1944 yılındaki ilk deneme uçuşunu başarıyla tamamlamıştı. Uçağı geliştirme işini yüklenen Horten kardeşler sadece kanattan oluşan form konusunda ısrarcıydılar. En büyük motivasyonlarıysa radar yüzünden tespit edilerek öldürülen savaş pilotu arkadaşlarıydı.
Asıl soru şu: Hitler bunu üretmeyi ve savaşa sürmeyi başarsaydı bugün dünya nasıl olurdu? Ya da ABD’nin elinde daha başka hangi Nazi kalıntıları var?
Düşünelim bakalım.
Görüşlerinizi paylaşın: