Vaktiyle “kara altın” olarak anılan petrolün dünyanın kaderinde ne denli belirleyici olacağını herkesten önce fark eden John D. Rockefeller, 1870 yılında kurduğu “Standard Oil” şirketiyle pazarın tek hakimi olabilmek için aklının erdiği ve gücünün yettiği her şeyi yaptı.
Rakiplerini tek tek satın aldı. Alamadıklarını piyasadan çekilmeye zorlamak için petrol fiyatlarında rekabet edilemez oranda indirimler yaptı. Yaptığı anlaşmalarla dağıtım şirketlerini sadece kendisiyle çalışmaya mecbur bıraktı. Hepsi Standard Oil’in çıkarlarına hizmet eden birçok paravan şirket kurarak sahte bir rekabet algısı yarattı. Rockefeller işi petrol taşınan varillerin üretiminde kullanılan hammaddeleri ele geçirmeye kadar götürdü.
1890 yılında ABD Adalet Bakanlığı olaya el koyarak rekabet yasalarını ihlal suçlamasıyla şirketi dava etti. 21 yıl süren mahkemenin sonunda Standard Oil şirketinin 34 farklı şirkete bölünerek farklı kişilere satılmasına karar verildi. Bu davanın bir diğer sonucu, piyasa rekabetini denetleyip düzenleyecek FTC’nin (Federal Ticaret Komisyonu) kurulması oldu.
Farklı özne, benzer eylem
20. yüzyılın altını petrol, 21. yüzyılda tacını “veri” denen kavrama devretti. Ancak devamında yaşananlara bakınca, tacıyla birlikte kaderini de adeta genetik bir miras olarak aktarmışa benziyor.
2004 yılında kurulan ve çalışanlarının ifşa ve ihbarlarıyla dara düştüğü 2021 yılında ismini “Meta” olarak değiştiren Facebook, yıllık 165 milyar doları aşan ciroya ve 1,3 trilyon doları geçen piyasa değerine sahip bir dev. Bu gücünün hatırı sayılır bir kısmını 2012 yılında 1 milyar dolara satın aldığı Instagram ve 2014 yılında 19 milyar dolara bünyesine kattığı WhatsApp’e borçlu. (Satın aldığı toplam girişim sayısı 101.)
FTC, Donald Trump’ın (Faecbook ile arası bozuk olduğu) ilk ABD Başkanlığı döneminde Meta aleyhinde soruşturma başlatmıştı. 6 sene süren inceleme bu ay tamamlandı ve (Trump’ın ikinci dönemine denk gelen) bu hafta, şirketin kurucusu ve CEO’su Mark Zuckerberg yargıç karşısına çıktı. FTC, Meta’yı rekabeti engelleme stratejisiyle satın alımlar yapmakla, sosyal ağlarda tekel oluşturmakla ve yeni rakiplerin çıkmasını engellemekle suçluyor. Bu iddialara delil olarak Zuckerberg’ün “ya satın al ya da toprağa göm” ve “satın almak rekabet etmekten iyidir” şeklinde ifadeler içeren şirket içi yazışmaları gösteriliyor.
Davada Meta’nın reklam gelirinin yarısını oluşturan Instagram’ın ve 3 milyar kullanıcısıyla dev bir müşteri havuzu yaratan WhatsApp’in farklı şirketlere satılması talep ediliyor (her iki satışı da vaktiyle yine FTC onaylamıştı). Zuckerberg ise savunmasında bu birleşmelerin tekelleşme ya da rekabeti engelleme amacıyla değil; “kullanıcı deneyimini iyileştirmek için” yapıldığını iddia ediyor. Bir diğer argümanıysa (aynen “Microsoft – Internet Explorer” ve “Google / Google Chrome” davalarındaki gibi) bu hizmetlerin artık birbirine tamamen entegre olduğu ve bölünmesinin imkansız hale gelmiş olması. YouTube ve TikTok gibi güçlü rakiplerin varlığı da tekelleşme olmadığına yönelik bir bulgu olarak konumlanıyor. Ancak FTC avukatları bu iki platformun (Meta’nın yüzde 80 pay sahibi olduğu) “kişisel sosyal ağ” kategorisine girmediğini belirtiyor.
2 ay sürmesi ve Kasım ayına dek karara bağlanması beklenen davanın olası 3 sonucu var. FTC’nin kazanması durumunda Instagram ve WhatsApp, en az 3 yıl alacak bir satış sürecine girecek. Meta kazanırsa dava düşeceği gibi, şirketin mevcut stratejisini sürdürmesinin de önü açılmış olacak. Son ihtimal ise mevcut durumun kabul edilip, bundan sonraki satın alımların engelleneceği bir uzlaşma.
Resmi olarak dillendirilmese de ABD Başkanı Donald Trump’ın devreye girerek FTC’ye geri adım attırması da olasılıklar arasında. Bağımsız bir kurum olan FTC’ye doğrudan müdahalesi mümkün olmasa da Trump’ın yeni döneminde atadığı komisyon başkanı üzerinden baskı kurması mümkün.
Ayrı bir yazıda değindiğim üzere benzer bir süreç Chrome web tarayıcısı ile elde ettiği hakim konum sebebiyle Google ve uygulama mağazasındaki tekelci tutumu sebebiyle Apple için de yürüyor. Birinci döneminde Donald Trump’a adeta savaş açan bu platformların, ikinci döneminin ilk gününde ellerinde milyonlarca dolarlık bağış makbuzlarıyla tesbih tanesi gibi dizilmesini bu eksende okumakta fayda var.
(18 Nisan 2025 tarihli Oksijen gazetesi yazım.)
Görüşlerinizi paylaşın: