Sahaflardan topladığım Bütün Dünya (Reader’s Digest‘in Türkçe edisyonu) dergisinin 1960’taki bir sayısında ‘Merih’ten önce kendimizi keşfedelim’ başlıklı bir yazı vardı (Amerikan sürümünden çeviri). Kafayı fazlasıyla uzaya taktığımız için Dünya’yı, insanoğlunu kenara ittiğimizden, araştırmayı bıraktığımızdan dert yanıyordu.
Bugün neredeyse tam tersi bir haldeyiz. Bir dönem bilim-kurgu’dan bilime, dizilerden filmlere, reklamlardan dergilere kadar herkesin ortak paydası uzaydı. Gezegenler, yolculuklar, uzay asansörleri, dünya dışı varlıklar, UFO’lar, uzay şehirleri ve dahası. Bugün heyecanımızı yeni oyun konsolları, tablet bilgisayarlar ve cep telefonları aldı.
Uzaya yönelik çalışmaların (bütün bütçe kesintilerine rağmen) sürdüğünün farkındayım. Fakat kamuoyu desteği ve ilgisi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Belki sivil uzay çalışmaları gidişatı tersine döndürür.
Bu sürecin en önemli kilometre taşı ise şüphesiz Apollo Projesi kapsamında 20 Temmuz 1969’da ABD aracının iki astronotla beraber Ay’a iniş yapması. Hatırlayalım:
http://www.youtube.com/watch?v=RMINSD7MmT4
En şaşırdığım ayrıntıysa o tarihten bu yana benzer bir görevin yürütül(e)memiş olması.
[box type=”info”]Takip ettiğiniz bir konu mu bilmiyorum ama Ay’a ayak basma konusu hala büyük tartışmaların merkezi. Böyle bir olayın hiç yaşanmadığını iddia eden büyük bir grup var.
ABD o yıllarda Sovyetler Birliği ile siyasi, askeri ve politik çekişme (Soğuk Savaş) içindeydi. Ruslar Kozmonotları Yuri Gagarin‘i 12 Nisan 1961’de Sputnik aracıyla ‘uzaya çıkan ilk insan’ olarak kayıtlara geçirmiş; ABD’ye golü atmıştı. Muhalifler Apollo Programı’nın bu yenilgiyi kabullenemeyen ABD’nin halkının (ve müttefiklerinin) gözünü boyamak için uydurduğu bir hikaye olduğunu savunuyor.
Muhalif teori 3 ana başlığa dayanıyor:
- O dönemin teknolojisi böyle bir görev için yetersizdi.
- Astronotlar Dünya yüzeyinde ve su altında yaptıkları iniş tatbikatlarının hiçbirinde başarılı olamamıştı.
- Ay’da çekildiği iddia edilen görüntülerde (stüdyo ortamnıda çekildiği izlenimi veren) birçok ışık ve gölge hatası bulunuyor.
Bu gruba göre 600 milyon kişinin TV’den canlı izlediği görüntüler Holywood uzmanları tarafından stüdyo ortamında çok önceden çekilip hazırlanmıştı. Apollo ekibi uzaya çıktı, dünyanın yörüngesinde turlayıp, Dünya’nın birkaç fotoğrafını çekip geri döndü. Televizyon, gazete ve dergilerle halka sunulan görüntü ve belgeler önceden kurgulanmıştı. Yani aslıda Ay’a -henüz- kimse ayak basmadı.
Konuyla ilgili enteresan birçok site, belge, belgesel ve TV programı var. Bir örneğini ekliyorum (ne yazık ki İngilizce).[/box]
Ay’ın içine eden adam
Komplo teorilerini bu yazıda bir kenara bırakıyorum (ki çok ilgili olduğum ve önemsediğim bir sorgulama yöntemidir). Görevin ve bağlantılı her şeyin anlatıldığı gibi olduğunu kabul ederek iki ilginç gelen detayı aktaracağım.
NASA kayıtlarına göre Apollo görevinde Ay’a seyahat eden Neil Armstrong, Buzz Aldrin ve Michael Collins götürdüğü her şeyi geri getirmedi. Bunların başında Ay yüzeyine diktikleri ABD bayrağı var.
Geride bıraktıkları arasında boş yemek poşetleri, tv kamerası, fotoğraf makinesi, tripod, kepçeler, güneş rüzgarlığı, kol destekleri, yaşam destek üniteleri, uzay çizmeleri, filtreler, film kartışları, kutular, lensler, adaptör, çekiç gibi uzayıp giden bir listede tam 106 parça çer çöp var (demek ki çevreyi kirletmek insanoğlunun en doğal refleksi).
Kirletme meselesi bununla da bitmiyor. Arada ‘doğal’ atıklar da var. Kayıtlara göre Neil Armstrong’un 4 özel paketteki dışkısı da Ay yüzeyine atılmış (ayıp ulan)!
Türkiye’nin uzaya yolladığı mesaj
Bazı şeyler Ay yüzeyine hatıra amaçlı bırakılmış. Önceki görevlerde hayatını kaybeden 2 Rus kozmonotun madalyaları, insanoğlunun Ay’a barış için ayak bastığını belirten plaket gibi.
Ve bir de silikon disk.

Diskin içinde birçok ülkenin Cumhurbaşkanı’nın mesajları yer alır. Dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay da bu liderler arasındadır. Büyük bir tesadüf eseri öğrendiğim ve zar zor bulabildiğim kayda göre dönemin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, uzaya giden ABD’lilere şöyle seslenmiş (Çeviri bana ait. Birebir karşılamayabilir ama derdini anlatıyor):
İnsanoğlunun Ay’a ayak basmasını şu ana kadar hayal bile edemeyeceğimiz yeni bir çağın işareti olarak değerlendiriyorum. Türk milleti keşif çalışmalarının başından beri binlerce yıllık bu hayalin gerçekleşmesini coşkuyla arzulamış ve bu alandaki her başarıyı büyük bir umut ve heyecanla takip etmiştir. İnsanlık ve uygarlığımız için barışçıl amaçlarla faydalanacağımız bu sıradışı başarı adına hiçbir çabadan kaçınmayan dost ve müttefik Amerikan halkının kahraman astronotlarını ve katkıda bulunanları yürekten kutlamak istiyorum.
(I consider the landing of men on the moon as a sign of the beginning of a new era of which we could hardly dream until now. Since the start of the space explorations, the Turkish nation has most ardently wished the realization of this thousand-year old dream and followed with great hope and excitement every success in this field. I wish to congratulate most heartily the heroic astronauts and the American people, our friends and allies, for they have spared no effort in this field and also those who have contributed to the achievement of this outstanding accomplishment from which, I am sure, mankind and our civilization will benefit for peaceful purposes)
Uzay arkeologlarının ilk hedefi olacaklarına eminim.
İşin garibi dünya tarihine geçen bu olaya dair tek satır Türkçe kaynak yok. Eminim pek çok kişi de bu yazıdan öğrenmiş olacak. Bu da bir şey en azından.
Fezada İki Türk!
Eğer buraya kadar okumaya devam ettiyseniz bir ödülü de hak ettiniz. Buyrun Soundcloud arşivimden nadide bir eser: Fezada İki Türk…
Türk Hava Kuvvetleri’nin Uzay Komutanlığı’na bağlı Edirne’deki Uluğbey Uzay Üssü’nden kalkan ‘Gökmen’ler Preveze adlı uzay gemileriyle 10. gezegeni keşfe çıkar. Mutlaka dinleyin derim 🙂
Arada bir de olsa kafaları ekrandan kaldırıp göğe bakalım.
Görüşlerinizi paylaşın: