İnsanların yüzde 1’inde görülen aşırı terleme meselesindeki ‘aşırı’ sıfatının dozunu çekmeyenin tahmin etmesi kolay değil. Yarattığı yan sıkıntıları da.
Örneğin beni en rahatsız eden el sıkışma sırasında karşımdakinin el teri. İşim gereği sürekli yeni insanlarla tanışıyorum ve el sıkışıyorum. Bazen elim sahiden sırılsıklam oluyor.
Bunun sıkıntısını yaşarken bir yandan da karşımdakini düşünüyorum. Benden on kat daha fazla sıkıntı duyduğunu gayet iyi biliyorum ama ikimiz için de çok geç oluyor. Gülümsemeyle gizli ama malum pişmanlıkları çok küçük jestlerle paylaşıyoruz.
Aşırı terlemedeki sıkıntı genellikle dört bölgede yoğunlaşıyor: el, ayak , yüz ve koltukaltı. Sebebi de adrenalin bağlantılı sinir sisteminin kendi kendine heyecana kapılması ve deli gibi çalışmaya başlaması.
Benim derdim koltukaltı…
Sürekli terleyen biri değilim. Hatta bazen hiç terlemiyorum. Ancak bazı (özellikle stresli) anlarda terlemeye başladığımda koltukaltımdan epey sıvı kaybı yaşıyorum.
Televizyonda canlı yayında ya da sahnede bir sunumdayken bu durum gerçekten dikkatimi toparlamama da engel oluyor. Sürekli nasıl göründüğüme dair sıkıntılı bir fikir yürütme sürecine girip çıkıyorum.
Terleme dediğimiz şey esasında vücudun ısı dengesini tutturmak için kullandığı bir refleks. Isı yükselince terleyerek deriyi serinletmeye, ısıyı atmaya çalışıyor. Aşırı terleme durumundaysa vücudun tamamı değil, yukarıda saydığım gibi belirli bölgeleri normalin çok üstünde ter atıyor (normal bir insan günde terleyerek 500cc su kaybı yaşıyor. Bu kadarı normal).
Aşırı terlemenin tıp dilindeki karşılığı hiperhidroz.
Dikkat edilmesi gerekenler
Erkek bakımıyla ilgili yazımda da değindiğim gibi temizlik önemli. Her gün en az 1, hatta terlemenin doğal hale geldiği sıcak yaz günlerinde mümkünse sabah-akşam olmak üzere 2 defa yıkanmakta fayda var. Böylece en azından terlemenin en çekilmez yanı olan ‘koku’ kısmını bertaraf edebilirsiniz.
Kokunun önüne geçmek için yine o yazıda tavsiye ettiğim (ve temsilcisinin bir site yapmaktan bile gocunduğu) Deotak gerçekten mucizevi sonuçlar sağlıyor. Biliyorsunuz diye düşünüyorum ama hatırlatayım; aslen terin kendisi kokmaz. Ter kokusu dediğimiz şey vücudumuzun sık terleyen yerlerinde barınan ve terimizle bayram eden bakterilerin kokusudur. Deotak işte bu bakteri oluşumunu engelliyor. Böylece ne kadar terlerseniz terleyin, kokmuyorsunuz.
Herhalde en az 20 senedir kullanıyor olmalıyım. Haftada 1 gün, banyodan sonra. 7 gün boyu korumayı sürdürüyor. Banyo yapmaya da engel değil. Deodorant ve benzeri ürünleri de kullanmaya devam edebiliyosunuz. (ayakta da işe yarıyor. Ayağı çok terleyenler denesin derim)
Bunun dışında terlemeyi engellemek için sürekli yeni arayışlar içindeyim. Son bir ayda denediğim birkaç ürünü paylaşmak isterim. Belki faydası olur:
- Axe (Music): ABD seyahatlerimden birinde meşhur kampanyasının da etkisiyle rafları dolduran Axe’ın (ki hiç sevdiğim, kullandığım bir marka değildir) aldığım bu deodorantı terlemeye karşı herhangi bir iddiaya sahip değil. Türkiye’de satılıyor mu bilmiyorum. Sadece normal bir ürünün etkisini denemek için almıştım. Sonuç sürpriz değil: hiçbir etkisi olmuyor.
- Adidas Special Edition (Extreme Power): Real marketten aldığım bu roll-on (sprey yerine bir yuvarlanan top aracılığıyla koltukaltına sürülen sıvı form) gördüğüm en küçük ürün aynı zamanda. 50ml bir roll-on için bunca para vermek garip geldi. İki gün boyu denediğim bu ürün kutusunda 24 saat terlemeyi önleme iddiasına sahip ancak bende işler hiç de öyle gitmedi. İçeriğindeki maddeler genellikle her emsal ürünün içinde bulunan genel bileşenlerdi. Dolayısıyla tam bir teşhis koyamıyorum.
- Right Guard (Silver): Yine bir roll-on, yine 50ml (ancak şeklinden dolayı Adidas’tan daha çokmuş gibi görünüyor). Bu ürün terlemeyi önleme ve 48 saat etkili olma iddiasında. Kokusu (esansı) Adidas ve Axe’tan çok daha iyi. Sonuçları da öyle. 48 saat duş almama gibi bir durumum olmadı ancak en azından terlemeyi bloke etme konusunda yukarıdakilerden daha başarılı. Bunda içeriğindeki alüminyum zirkonyum bileşeninin rolü olduğunu hatırlatmak gerek.
- Rexona Men Invisible: Hayatımda hiç Rexona kullanmadım. Bu ürünü yanlışlıkla almış olmalıyım. Çünkü eski reklamlarından ötürü kafamda Rexona tamamen bir kadın markası olarak yerleşmiş (Rowenta ile bile karıştırıyor olabilirim). Ancak ilginç bir şekilde şu ana kadar denediğim belki onlarca farklı ürün arasında en etkilisi bu oldu. Roll-on ürünler sıvı olduğu için bir anlamda terlemeyi tetikliyor gibi. Koltukaltının roll-on yüzünden nemli kalması terleme reaksiyonunu da başlatıyor. En azından bende böyle. Ancak spreyler daha ince bir tabakayla daha geniş bir yüzeye etki ettiğinden (bence) daha başarılılar. Ürüne dönersek; Rexona’nın bu serisi koltukaltınızı resmen kurutuyor. Bunu tarif etmek çok güç ama duş alırken süngerin sürtünme hissinde bile bir farklılaşma oluyor. Bu ne kadar iyi bir şey bilmiyorum ama sanki koltukaltınızda görünmez bir tabakayla duvar örüyor.
Tedavi yöntemleri
Elbette bu çözümler bir anlamda kafayı kuma gömmekten farksız. Sorunun esas çözümü değil. Daha kalıcı çözümler için iki seçenek var:
- Geçici çözüm (botoks),
- Kalıcı çözüm (farklı türden ameliyatlar)
Ben botoks yöntemini denedim. Cidden inanılmaz, mucizevi bir tedavi yöntemi. Koltukaltınızdaki ter bezlerine enjekte edilen botoks sıvısı ter bezlerinizi bir anlamda felç ederek çalışmaz hale getiriyor. Böylece ne kadar sıcak olursa olsun zerre terlemiyorsunuz. Dolayısıyla deodorant bile sürmeyi unutsanız hiç sorun olmuyor. Kolunuz ne kadar kokuyorsa koltukaltınız da o kadar kokuyor.
Gelelim diğer yanlara; botoks çok acı veren bir uygulama. Koltukaltınız, eliniz, ayağınız ya da sorun her neredeyse ince bir iğneyle defalarca batırarak deri altına botoks enjekte ediyorlar. Bu cidden acıyor. Ben zor dayanmıştım. Bu uygulamadan önce bence o bölgeye bir lokal anestezi yapılmalı. Ben bir seferinde dondurucu sprey kullandırdım ama inanın o bile kar etmedi.
Diğer yandan botoks geçici bir çözüm. En fazla 6 ay boyunca etkisi sürüyor. Sonra yeniden tekrarlamak gerekiyor. Pahalı olması da ayrı bir dert. Bu yaza doğru yaptırmak istediğimde aldığım en düşük fiyat 900TL oldu.
Kalıcı çözümler
Bu işi kökten çözmenin yolu ameliyat. Bir dönem ter bezleri ameliyatla alınıyordu. Ben nedense bu yönteme hiç sıcak bakamadığım için yaptırmadım. Yeni bir teknikte ter kanallarına giden yolu bir kıskaçla sıkıştırıp terlemeyi engelleme yöntemi kullanılıyor. Bunun adıysa ‘klipsli ETS tedavisi’.
ETS’nin açılımı Endoskopik Torakal Sempatektomi. Yine bir şey anlamadık ama normal ETS ameliyatlarında yapılan kabaca şu: küçük bir kesikten olay yerine ulaşarak sinirleri yakmak / yok etmek. Klipsli ETS’deyse bu yakma işlemi yerine mandal misali bir klips takılarak kanalın işlevi kesiliyor. En önemli avantajı geri döndürülebilir bir işlem olması. Yani herhangi bir sebepten dolayı sorun çıkarsa bu klips çıkarılabiliyor ve her şey eski haline dönüyor.
Klipsli ETS de sadece koltukaltına değil, terleme sorunu olan her bölgeye uyarlanabiliyor. Genel anestezi altında siz mışıl mışıl uyurken, 30 dakika içinde olup bitiyor.
Bu ameliyatın bir sezonu, dönemi var mıdır bilmiyorum ama araştırma halindeyim. Bu sene olmayı düşünüyorum. Fiyatları, süreçleri ve sonuçlarıyla ilgili başka bir yazıda buluşmak üzere şen, esen ve kuru kalın!
Keyifli bir yaz dileğiyle.
Görüşlerinizi paylaşın: