Bu satırları yazdığım zamanın ruhunu yansıtan üç gelişmeyi paylaşarak başlayayım.
Bir: Türkiye dahil 64 ülkeyi kapsayan ve bilimden dine kadar pek çok kavramı değerlendiren “Dünya Değerler Anketi” adlı çalışmada ilginç bir soru var:
Önceliği ekonomik kayıpları ve bir kısım işsizliği göze alarak doğayı korumaya mı vermeliyiz yoksa doğaya zarar verme pahasına ekonomik büyüme ve istihdam mı yaratmalıyız?
Ekonomik kriz ile serseme dönen Lübnan halkı, oyunu yüzde 60 oranında ekonomiden yana kullanmış. Benzer durumdaki Rusya ve Arjantin’de dağılım nerdeyse yarı yarıya. Vietnam ve Çin ise ağırlığını doğadan yana koyan ilk iki ülke.
İki: Netflix’ten aldığı ilhamla YouTube da mobil uygulamasında “Bir şey oynat” başlıklı bir düğme denemeye başladı. Bu sayede ekran karşısına geçtiğinizde oyalanmak için bir şeyler aramanıza gerek kalmıyor. Platform izleme geçmişiniz ve beğenilerinizden yola çıkarak sizi güzelce oyalıyor. Mamasını yedirebilmek için bebeklere kaşıkla yapılan numaralar misali. Yar bana bir eğlence, medet!
Üç: Sivil ölümlerin on bini geçtiği ve Birleşmiş Milletler’in “Çocuk Mezarlığı” olarak adlandırdığı Gazze bölgesinde süren İsrail – Hamas Savaşı, bütün akıl ve kuraldışılığıyla sürüyor. Aklıma hep Rusya – Ukrayna Savaşı’ndan bir kesit geliyor. Ukraynalı Başsavcı Yardımcısı David Sakvarelidze, bağlandığı BBC yayınında yardım çağrısını “Burada her gün sarı saçlı, mavi gözlü Avrupalılar ölüyor” cümlesiyle yapmıştı.
Belki her şeyin açıklaması gerçekten böylesine basittir. Ötekinin teröristi, berikinin özgürlük savaşçısı. Kiminin parası, kiminin duası.
Kafamızın böylesine karıştığı bir dönemde, böylesi büyük meselelerin çözümünü süper güç iddiasındaki devletlerden ya da “kolektif bilinç” iddiasındaki çokuluslu yapılardan beklemek bir tür nafilik olabilir. Fakat “bırakınız yapsınlar” teslimiyetinden aldığı feyzle “hızla ilerle, kır-parçala” pankartlarıyla ilerleyen Ayn Rand müritlerinin işi getirdiği nokta da ortada. Piyasanın eli kadar niyeti de gizli. Kamu vicdanı gibi; kime dur diyeceği, kime yol vereceği belli olmuyor.
Organik zeka devrede
Önümüzdeki yılların en büyük tartışmalarının odağında yapay zeka başlığının olacağına artık eminiz. Geride bıraktığımız 2 hafta bu alanda çok önemli ve belirleyici bazı gelişmelere sahne oldu.
İlki ABD Başkanı Joe Biden’ın imzaladığı “Yapay Zekanın Emin, Güvenli ve Güvenilir Geliştirilmesi ve Kullanımı” başlıklı kararnameydi. Bu hamlenin dünyanın geri kalanı için de anlamı büyük. Çünkü bu alandaki en gelişmiş ve küresel çapta en çok kullanılan uygulamalar ABD’li şirketlerin. Başka bir deyişle Biden’ın kararnamesi ABD dışındaki milyarlarca kişiyi de ilgilendiriyor.
Her ne kadar Avrupa Birliği bu konuda daha erken davranıp, geçtiğimiz Haziran ayında çok daha kapsamlı bir düzenlemeyi hayata geçirdiyse de Biden bu adımı “Yapay zekanın güvenliğine ve güvenilirliğine yönelik bir hükümet tarafından atılmış en belirgin adım” diye adlandırdı. Yaşına hürmeten sineye çekelim.
100 sayfalık kararname tahmin edileceği gibi bundan sonra geliştirilen yapay zeka algoritmalarını, dil modellerini ve uygulamaları sahte içerik, silah geliştirme gibi mayınlı alanlardan uzak tutup; eğitim, siber güvenlik ve yeni ilaç ve aşıların geliştirilmesi gibi hayırlı işlere vesile kılmayı hedefliyor. Hukuki çerçevesi rekabetçilik, mahremiyete ve insan haklarına saygı gibi istismara her dem meyyal; muğlak alanları da kapsıyor.
Umut veren işbirliği
Bir diğer önemli gelişme bu ayın başında Birleşik Krallık’ta toplanan “Yapay Zeka Güvenliği Zirvesi” oldu. 2 gün süren etkinlikte dünya liderleri hem bu alandaki risk ve fırsatları hem de işbirliği olanaklarını masaya yatırdı. (Buluşma için seçilen Bletchley Park, Britanya’nın 2. Dünya Savaşı’nda Almanların Enigma şifresini kırmak için icat ettiği bilgisayarın doğum yeri olması açısından manidardı.)
Davetli olmamasına rağmen zirveye (Bilim ve Teknolojiden Sorumlu) Başkan Yardımcısı seviyesinde katılan Çin, masada ve fotoğraflarda yer alamadı. Ancak etkinliğin en önemli çıktısı olan ve Avrupa Birliği’nin yanısıra, Türkiye dahil 26 ülkenin kabul ettiği “Bletchley Deklarasyonu”nu imzalayanlar arasında yerini aldı. Böylece yapay zeka alanındaki en geniş çaplı mutabakat hayata geçirilmiş oldu.
Ardı ardına gelen bu gelişmeler boşuna değil. OpenAI’ın Başkanı Sam Altman, Google’ın emsal şirketi DeepMind’ın başındaki Demis Hassabis ve (bu hafta “Grok” adlı rakip ürününü duyuran) Elon Musk gibi isimler ağız birliği etmişçesine “Bizi denetleyin, düzenleyin. Bu işin sonu kötüye varacak” diye feryat ediyor. Teknoloji dünyasında görülmüş türden değil.
Bu haftaki son zirve ise OpenAI himayesinde gerçekleşti. Hayata geçeli bir yıl olmadan haftalık 100 milyon kullanıcıya ve 2 milyon uygulama geliştiriciye erişen yapay zeka botu ChatGPT’nin çatı şirketi, tarihinin bu ilk buluşmasında “GPT-4 Turbo” başta olmak üzere bir dizi yenilik tanıttı. En dikkat çeken ayrıntılardan biriyse artık herkesin kendine özel bir sohbet botu yaratabilecek olmasıydı.
Devletlerin, şirketlerin ve bireylerin tarihte hiç olmadığı kadar içiçe girdiği enteresan bir döneme giriyoruz.
(10 Kasım 2023 tarihli Oksijen gazetesindeki yazım.)
Görüşlerinizi paylaşın: