Bizim küçük güzel dükkanımız Taksim Sıraselviler Caddesi’ni kesen bir sokakta. Dolayısıyla her sabah/akşam bayağı şenlikli bir güzergah kullanıyorum. Burada bazı sabit insanlar var. O hengamenin içinde ancak birkaç sefer sonra gözünüze ilişiyor tutarlılıkları.
Bunlardan biri de Ekber Amca. Kendisi Sıraselviler’de hamburgercilerin devamındaki Namlı Süpermarket’in hemen bitişiğindeki boşlukta sahte parfüm satıyor. Parfümler o kadar sahte ki üstündeki bazı markalar bile yanlış yazılmış. Bir kısmının zaten gerçekte karşılığı yok. Taklit sektörünün favorileri. Müşterileri de çok hassas değil neyse ki bu konuda.
Benim asıl dikkatimi çeken ayrıntı kendine yarattığı ortamı. Önce bir bakalım:
Bugün yanından geçerken “abi dur hele seni bir çekeyim” dedim. Bu lafımın üstüne yıllarca “öndeki aracı takip et” lafını bekleyen taksici misali “internete mi koyacaksın” diyerek (?) aşağıdaki şekle girdi:

Kardeşim bu nasıl bir duruş, nasıl bir özgüven? Hayatımda bu kadar konforlu koltuğa sahip bir işportacı görmedim. O bir yana, Ekber Amca’yı daha bir gün olsun kravatsız, traşsız, ceketsiz görmedim. Bu nasıl güzel bir insandır? İki yanındaki boşlukta bir işportacı daha var, at hırsızı gibi. Yanına durmaya çekinirsiniz. Şu adama ben çocuğumu emanet edebilirim gözümü kırpmadan.
Fakat şu haliyle bir parfüm satıcısı değil de JP Morgan Hedge Fon Yöneticisi havası yok mu? Yani şu adam Berkshire Hathaway’de bir asilzade olamaz mıydı?
Eğer yolunuz Sıraselviler’e düşerse Ekber Amca’ya mutlaka uğrayın. Bir merhaba deyin, iki kelam edin. Benden de selam söyleyin; “adamın biri seni internete yazmış” deyin.
Ekber Amca nesli tükenen o güzel insanlardan biri.
Görüşlerinizi paylaşın: