Uzun yıllar bir kesimin ‘plaza hayatı’ dediği ortamda dirsek çürüttüm. Hayatımın en verimli ve güzel yılları o binalarda geçti. Şimdiki kendi gemimi yürütme maceramda yaşadığım en büyük sıkıntı ‘her işi kendim yapmak’ meselesi.
Öğlen pişecek yemekten, ağ kablosunun yenilenmesine, dosya sunucusunun samba ayarlarından web sunucusunun bilmemne güncellemesine kadar (hatta tuvaletteki kağıt havlu stoklarının takibi de dahil olmak üzere) HER ŞEYLE kendim ilgilenmek zorundayım.
Oysa plaza hayatında bina hizmetleri diye bir güzellik vardı. Dahili telefondan birini arardınız ve gelir her türlü işinizi çözerdi. Meğer ne büyük nimetmiş; işi sallıyorlar diye hayıflanırdık bir de.
Dün Ericsson Türkiye Başkanı Anders Lindblad ile bir öğle yemeği yedim. Kendisi aynı zamanda İsrail Ericsson İcra Kurulu Başkanı. Yakında hayatımıza girecek 3G tabanlı mobil genişbant uygulamaları konusunda ilginç şeyler konuştuk (önümüzdeki Pazartesi Radikal’deki yazımda detaylarını okuyacaksınız). Ardından başka bir toplantı için firmanın genel merkezine gittim. Ve tesadüfen toplantıyı onun odasında yaptık.
Lindblad’ın odasında ilk bakışta dikkatimi çeken ayrıntı masası oldu.

Resimde gördüğünüz masa Türkiye’nin en büyük cirolu şirketlerinden birinin Genel Müdürü olan Anders Lindblad’ın. Odası da gördüğünüz kadar. İsveç’ten getirilen bu masaların asansörlü bir sistemi var ki bunun aynısını Ericsson’ın İsveç merkezinde de görmüştüm. Ayakta ya da oturarak çalışmanıza imkan veriyor.
Koltuk hayatımda gördüğüm en kişiselleştirilebilir cinsten. Aklınıza gelen her tarafı size uyacak şekilde ayarlanıyor. Üstelik firma politikası olarak şirketin BÜTÜN çalışanları aynı masa ve sandalyeyi kullanıyor. Kimsenin bir ayrıcalığı yok.
Bir gazeteci olarak dünyanın birçok ülkesinde birçok üst düzey yöneticiyle toplantılar yaptım, odalarında bulundum. Bizdeki ihtişam ve şatafatla yarışacak tek yer olarak Suudi Arabistan ve Dubai ofislerini gösterebilirim. İsim vermek olmaz ama teknoloji adına pek çok konuda ismi geçen bir yöneticinin ofisi benim evimden büyüktü (abartmıyorum). Masasının boyutunu bir oda büyüklüğüyle kıyaslayabilirim.
Genele baktığımızdaysa masayı geçtim; personeliyle aynı koltuğu kullanan patron görmedim daha.
İş yaşamındaki adı konulmamış kast sistemlerine dair anlatacak çok şeyler yazacağım.
Sabır.
Görüşlerinizi paylaşın: