Bu düzen hep böyle gidecek

Galiba gerçekten bu düzen hep böyle gidecek ve pireler filleri yutacak. Olan hep yedi nüfuslu haneye olacak.

Bir Timur Selçuk bahsinde aklıma Pireli Şarkı geldi. Şiir sevdasına parasız geçen günlerinde kıyafetlerini eskiciye satarak rızkını çıkaran Orhan Veli’nin muhteşem dizelerinin melodisi.

Bazı konuların, tanımların ve durumların yıllar boyu hiç değişmemesi ilginç mi, hüzün verici mi ayırt edemiyor insan.

2009 yılında bile anlamlı gelmesinin, iç burkmasının sevindirici olmadığı kesin.

duzen

Pireli Şiir
Bu ne acaip bilmece!
Ne gündüz biter, ne gece.
Kime söyleriz derdimizi;
Ne hekim anlar, ne hoca.
Kimi işinde gücünde,
Kiminin donu yok kıçında
Ağız var, burun var, kulak var;
Ama hepsi başka biçimde.
Bu düzen böyle mi gidecek?
Pireler filleri yutacak;
Yedi nüfuslu haneye
Üç buçuk tayın yetecek?
Karışık bir iş vesselâm.
Deli dolu yazar kalem.
Yazdığı da ne?
Bir sürü ipe sapa gelmez kelâm.
Kimi peygambere inanır;
Kimi saat köstek donanır;
Kimi kâtip olur, yazı yazar;
Kimi sokaklarda dilenir.
Kimi kılıç takar böğrüne;
Kimi uyar dünya seyrine:
Kan hesabına geceleri,
Gündüzleri baba hayrına.
Bu düzen böyle mi gidecek?
Pireler filleri yutacak;
Yedi nüfuslu haneye
Üç buçuk tayın yetecek?
Karışık bir iş vesselâm.
Deli dolu yazar kalem.
Yazdığı da ne?
Bir sürü ipe sapa gelmez kelâm.

Orhan Veli Kanık.

Yorumlar

4 yanıt

  1. İbrahim avatarı

    Güzelmiş, teşekkürler …

  2. ayşegül yüksel avatarı
    ayşegül yüksel

    ŞU LANET BAŞAĞRISI

    Yine başladı başım
    Yine dünyam kapkaranlık

    ne aspirin ne novaljin
    ne şurup eczanelik ağrı değil
    bu benimkisi
    değil dostlar

    beyin değil
    işte elektrosu
    İşte yürek
    saatli bomba sanki mübarek!
    ağrısız baş
    taş altında» diyorlar anlıyorum domuzuna
    anlıyorum it gibi
    ama işte dindirmiyor ağrımı
    algılamak bu gerçeği

    yıllar var ki şu ülkede şöyle sıcak
    şöyle mutlu şöyle yürek soğutan
    tek bir haber değmedi kulağıma
    tek bir olay yaşamadım hep kan gölü

    hep gözyaşı hep kargış sanki
    yunus yaşamamış bu topraklarda!
    hacıbektaş diye biri geçmemiş buralardan

    toprakları sürecektik kardeşçe
    ekip biçip harmanlayıp
    kardeşçe denizler ki yok bir eşi dünyada
    göller ki ırmaklar ki çaylar ki
    madenleri sökecektik kardeşçe
    yeşillere saracaktık kırları kıraçları okullarlı
    yuvalarlı parklarlı

    geniş güzel caddelerli kentler kardeşçe
    yine başladı başım
    yine dünyam kapkaranlık

    hep de böyle güzel düşler kurarken
    hep de kulak kabartırken tv’de haberlere
    bakarken başlıklarına gazetelerin
    tam da eğilirken yüzüne sevgilimin
    öperken alnından bir güzel başarıyı
    belki yalan belki doğru ama insanca,

    bir öykü anlatırken dostlara
    bir kadeh birşeycikler bir kuytu köşecikte
    iki fiskos ederken
    yem atarken balkonda serçelere
    sardunyaya kızarken niçin açmadın? diye ..
    filistin’i düşünürken otobüs durağında
    dalmışken kavak dallarının sabah ışıltısına yıldızları
    gagarin’ce görüp gözlerken sıvazlarken enflasyonu etsiz soframda

    düşte deve görmeyi yorumlarken yatakta
    sesine kapılmışken telefonda birinin
    gülümserken suratına asalak devrimcinin
    şiirini deşelerken çöplüksel bir olayın
    kaçırılmış fırsatlara ağlarken türkülerde
    ve sessizce ölüşünü bir koca kelebeğin
    saksıda sarmaşığın güneşe gülüşünü

    çokboyutlu izlerken

    ortasında alnımın!

    birdenbire bir ağrı
    neye vursam ?
    hangi taşa bu başı
    kime sövsem
    hangi puşta!
    hangi soysuza!
    onursuzluk batağının yarınsız yaratıkları
    bu insan kılıklılar gözdeki pırıltının
    alındaki ışığın
    sevginin saygının
    güzelin düşmanları

    bu inatçı başağrısı böyle bu değil

    dostlar değil dostlar
    başımın suçu değil
    nezaman ağrısa erciyes karlı başım
    bakıyorum ağrıyor
    erciyes’e dönmüş başı
    şu güzelim ülkenin

    değil dostlar

    bu değil güzel günler görünürde yok
    daha bunak düzen kan istiyor

    su değil

    suçlu sen ben suçlu şu bu
    o değil
    Suçu vurmak gerekiyor suçluyu değil

    HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL

  3. […] mı tapacağım? ASLA!)‘Aylak eller şeytanın maşasıdır’ derler ya hani; belki de Orhan Veli’nin kafasında kalmalıyız bütün kinaye ve ironisiyle.Kimi işinde gücünde, Kiminin donu yok kıçında. […]

Görüşlerinizi paylaşın: