Olay yerinden ‘şakıdığım‘ gibi Ankara’ya gitmemdeki ikinci sebep olan Kuki Haus’da öğle yemeği hayalim suya düştü. Nedense mekan kapanmış. Kuki House Ankara’nın Bağdat ya da Teşvikiye Caddesi olarak adlandırabileceğim Arjantin Caddesi‘ndeki bence tek samimi ve hoş mekandı. Gerçi güzelim cadde yol çalışması ayağına tam bir çamur deryası olmuş; tam hayal kırıklığı…
Tam karşısındaki binanın güvenlik görevlilerine sordum dediler ki “yukarda Cafemiz var, sahipleri aynı” dedi. Ben o yokuşta Kuki House’dan yukarısını bilmezdim. Gitmeye gerek duymamıştım. Biraz yürüyünce ağaçların arasından karşıma çıktı. Kapısında sevimsiz bir adam bekliyordu. Kahya olsa gerek. Yoksa ‘vale’ mi demeliydim? (Berber mi, kuaför mü adlı aptalca geyiğine ithafen)
İçeri girince müdüre benzeyen gence sordum ne oldu Kuki diye, projedeki anlaşmazlık nedeniyle boşalttıklarını ama başka bir yerde açacaklarını söyledi. Büyütmek istemişler mekanı, izin alamamışlar. Bence iyi olmuş. Bu tip mekanların fizik ve statik kanunlarına aykırı genişmelerine oldum olası karşıyım.
Cafemiz, kapısında yazdığına göre 1993 yılından bu yana hizmette. Mekan, garsonlar, hizmet ve menü gerçekten kusursuz. Tek derdi sigara içilmeyen bölümün en arkada rahatsız ve izole bir yerde bulunuyor oluşu. Orada oturmaya içim elvermedi, içilen bölümde oturdum (bilsem bir tane de puro getirirdim yanıma). Sigara yasağı Ankara’ya uğramamış sanki…
Son derece çeşitli yiyecek/içecek menüsü içinden kalamar tava ve karides-ahtapotlu uzakdoğu eriştesi (noodle) seçtim. Yanında da çok uymayacağını bilerek daha önce tatmadığımdan deneme adına Kavaklıdere’nin Cabarnet Sauvignon üzümlü Ege kırmızı şarabından bir kadeh aldım.
Kalamar bildiğimiz kalamardı ama noodle kelimenin tam anlamıyla enfesti. Soya filizi, soya sosu ve peynir rendesi tam kıvamında; pişimi tam kararında ve ilginç bir şekilde hayatımda yediğim karides oranı en yoğun karidesli yemekti. Öyle yalandan konserve karides de değil; jumbo altı bir boydu…
Ortam harikaydı ancak içerdeki insanlar da bir o kadar etkileyiciydi. Hatta ortaokulumundan resmen kurbağa suratlı bir kıza rastladım. Böylesine güzelleşeceğini tahmin bile edemezdim. Bir ara göz göze geldik; ben de gözümü kaçırdım. Affetsin artık. Ama bu üçüncü örnek oldu bende: çirkin ördek yavruları bir gün gelip kuğuya dönüşüyor; bunu bilerek hareket edelim genç arkadaşlarım 🙂
Özetle yolunuz Ankara’ya düşerse, Arjantin Caddesi’ndeki Cafemiz’e bir şans verin derim.
Görüşlerinizi paylaşın: