Sosyal medyanın sisli geleceği

ABD’nin iç siyasetine bağlı dengelerle yeniden şekillenen dijital platformlar, dünyanın kalan kısmı için de endişe verici bir geleceğin sinyallerini veriyor.

Plato’nun Sokrates’ten aktardığı meşhur hikayedir. Mucit tanrı Thoth, icatlarını sergilemek için Mısır Kralı Thamus’u ziyaret eder. Sıra “yazı” adlı icada geldiğinde Thoth onu “bilgeliğin ve hafızanın reçetesi” olarak tanıtır. Ne var ki Kral Thamus aynı fikirde değildir. Ona göre yazıyı kullanmaya başlayanlar hafızalarını kullanmaktan vazgeçip unutkan olacaktı. Yazı hafızaya değil, anımsamaya yönelik bir şifaydı. Bu icat yüzünden gerçek bir rehberden yoksun kalan öğrenciler bilge değil; sadece malumat sahibi olacaklardı. Dahası, gerçek birer bilge olmak yerine bilgeliğin gururuyla yetinip toplum için de birer yük haline geleceklerdi.

Bilge rehberlere ve hafızamızın bereketine sırt çevireli epey zaman oldu. Bugünün dünyası, modern iletişim araştırmalarının kurucusu Harold Innis’in kehanetlerini hatırlatan cinsten. 1951 tarihli “The Bias of Communication” adlı kitabında Innis, teknoloji alanındaki icat ve gelişmelerin “bilgi tekelleri” doğurduğuna dikkat çekmişti. Bir teknolojinin işleyişinde kontrol sahibi olanların, ondan yoksun olanlar karşısında gücü elinde toplayarak yeni bir (karşı) düzen oluşturacağını iddia ediyordu. Öyle de oldu. Daha da ötesinde kitlesellik çapını küresel ölçeğe taşıyan sosyal ağlar, dünyanın hemen her köşesinde bilgilenme adına mutlak hakimiyete ulaştı.

Meta havlu attı

Facebook, Instagram, Threads ve WhatsApp gibi platformları bünyesinde barındıran Meta’nın kurucusu ve yöneticisi Mark Zuckerberg, 7 Ocak’ta altın kolyesi, 900 bin dolarlık Greubel Forsey kol saatiyle kamera karşısına geçti ve Facebook hesabından yeni dönemin müjdesini verdi. 5 dakikalık bu duyuruda platformu herkesin kendini özgürce ifade edebilmesi için kurulduğundan ancak mevcut içerik denetim sisteminin sansür mekanizmasına dönüşerek bunu engellediğinden yakındı. İçerikleri değerlendirenlerin önyargılı ve taraflı davrandığından yola çıkarak, Meta çatısı altındaki tartışmalı paylaşımları inceleyerek teyit eden merkezleri kaldırdığını duyurdu. Bundan böyle hatalı ve zararlı içerikleri raporlama süreçlerini kullanıcılar “Topluluk Notları” (Community Notes) yöntemiyle “kendi aralarında” halletmek durumunda kalacaktı.

İfade özgürlüğü adına eskiden izin verilmeyen konular da aynı duyuru ile serbest bırakıldı. Bunlara diğer kullanıcılara gösterimi algoritma marifetiyle düşürülen politik paylaşımlar; hatta nefret söylemleri de dahil. İlginç bir tesadüfle hizmete devam edecek çekirdek denetim operasyonu Meta’nın merkezi California’dan Elon Musk’ın merkez üssü Texas eyaletine taşındı.

Bu kararın ruhunu bir devlet metaforuyla düşünürsek Meta, anayasayı ve kolluk gücünü lağvedip vatandaşlarına “Sorunları kendi aranızda çözün. En iyi siz bilirsiniz. Bizi meşgul etmeyin” demiş oldu.

Peki başkanlığının ilk dönemine denk gelen 2021 yılında Donald Trump’ın hesabını askıya alacak kadar ilkelerine bağlı Zuckerberg’i bugün aniden hidayete erdiren ne olmuştu? Birkaç dakikalık videoyla çöpe attığı değerler konusunda ne değişmişti?

Bunun yanıtı kimse için sürpriz değil. Donald Trump Pazartesi günü koltuğu devralarak yeniden ABD Başkanı unvanı alacak. En büyük destekçisi Elon Musk’ın 2022’de satın aldığı Twitter’daki yol haritası, Zuckerberg için de garantili bir şablon. Kararın hemen ardından evinde ziyaret ettiği Trump’tan helallik alıp almadığı henüz bilinmiyor.

Tekno-derebeyler

İyi de bunlardan bize ne?” diyenleriniz olabilir. Bizi neden ilgilendirdiğini yerel bir örnekle anlatmaya çalışayım. Yemek Sepeti’nin yönetimi aldığı anlık bir promosyon kararıyla Türkiye genelindeki öğlen ve akşam yemeği menülerine kolayca şekil verebilir. Meta ölçeğindeki yapılar ise bunu dünya genelinde uygulama kudretine sahip. Ve çok daha geniş bir yelpazede. Kimin neyden haberdar olup olmayacağına, kimin ne konuşup konuşamayacağına, neye şahit ya da sahip olacağına bu şirketlerin algoritmaları karar veriyor. 2018 yapımı “The Cleaners” adlı belgeseli izleme bulursanız, bu platformların denetimindeki ihmallerin özellikle Ortadoğu ve Asya ülkelerindeki azınlıklara yönelik şiddet eylemlerindeki etkisini daha iyi kavrayabilirsiniz.

Emekli siyasetçi Yanis Varoufakis bu düzeni “Teknofeodalizm” olarak adlandırıyor. Aynı adlı kitabında, bu yeni nesil derebeylerin ekonomide, siyasette ve toplumsal bellekteki gücüne dikkat çekiyor. Yani baskısı için tezini destekleyecek nice örnek yaşadık. Elon Musk’ın sahibi olduğu Twitter’ın gücünü kullanarak sadece bu ay Almanya’dan Birleşik Krallık’a, ABD’den Kanada’ya kadar her ülkenin iç siyasetine müdahale etmesi ve hatta belirleyici olması şimdiye dek görülmüş türden değildi.

Bu tutumun dizginlenmesi için kullanılabilecek tek koz, reklamveren baskısı. Hayli ses getiren bir örneğini Musk’ın satın almasından sonra Twitter’da gördük. Ne var ki yeni dönemde o da kolay olmayacak. Zira Musk’ın desteğiyle Trump’ın ABD’nin iletişim kurumu FCC’nin başına atadığı Brendan Carr, bu tür organize eylemleri suç kapsamına alacak bir düzenleme üstünde çalışıyor (Meta teyit ekibinin sansür kuruluna dönüştüğünü iddia ederek Zuckerberg’i tehdit eden de aynı isim olmuştu).

Bu ağlara en çok içerik kaldırma ve engelleme talebinde bulunan ülkesi Türkiye için yeni dönemin ne getireceği meçhul. İfade özgürlüğü kapsamında her şeyin mubah sayıldığı, “saldım çayıra, mevlam kayıra” politikasının düşüncesi bile mevcut yönetim için fazlasıyla rahatsız edici. Bu yüzden tekno-derebeylerin fikri ile zikri arasındaki tutarlılık ve asıl niyetleri bizim gibi ülkelerde anlaşılacak.

(17 Ocak 2025 tarihli Oksijen gazetesi yazım.)



Yayın Tarihi:

Kategori:


Yorumlar

2 yanıt

  1. Savaş Sönmez avatarı
    Savaş Sönmez

    Peki bizim gibi ifade özgürlüğü tamamen göreceli olan ülkelerde bu platformları kullanan kişilerin herhangi bir şekilde mevcut düzene karşı yapacağı yorumlar sonrasında mevcut düzen tarafından talep edilen kullanıcı bilgileri paylaşılacak mı?
    Asıl problemin burada başlayacağını düşünüyorum. Gerçek hesap kullanarak hükümeti ya da iktidarı eleştiren kişilerin bulunması için ya kolluk güçleri tarafından bir insan avı başlatılacak, ya da Bu şirketler bu bilgileri iktidarla paylaşacak.
    Ancak bu durumda çifte standart olmuş olacak. Bence tamamen karmaşık ve büyük krizlere gibi bir olay

  2. melih avatarı
    melih

    Gelecekte İnsanoğlunun şu anda mevcut giidşin tam tersi yönde bir aydınlanma yaşayacağını ve bütün bu saçmalıklardan kurtulacağı yönünde bir umudum var.
    Tabiiki bizler görmeyeceğiz belki ama çocuklarımız yada onların çocukları bu gidişi değiştirmek zorunda kalacaklar..

Görüşlerinizi paylaşın: