Oksijen’deki yazılarından aşina olduğunuz Yanis Varoufakis, komşumuz Yunanistan’ın son dönemdeki popüler siyasetçilerinden. Ama öncesinde çok iyi bir yazar. Atina’nın atsineği Sokrates kadar huzursuz edici ve kışkırtıcı. Son kitabı “Technofeudalism” ile teknoloji sayesinde var olan ve klasik feodalizmden izler taşıyan yeni bir akımı tanımlıyor.
Tarımın hüküm sürdüğü feodalizm çağında egemen sınıfı “toprak sahipliği” belirliyordu. Endüstri devrimiyle birlikte toprağın yerini makine, fabrika ve demiryolları; yani sermaye aldı. Teknofeodalizm düzenindeyse bulutta çalışan bilişim sistemlerinin sahipleri egemenliğini ilan etti. Üretimle biriken sermayenin (kapitalin) yerini, komisyonculuktan elde edilen rant aldı.
Yeni egemenlerin feodal düzendeki emsallerinden önemli bir farkı var. Rantı kabul etseler de sorumluluk almaya asla yanaşmıyorlar. Sahip olduğu toprakların üstünden ayırmadıkları gözleri, mahsulün gelirinden gayrı bir şey görmüyor. Ancak son yıllarda acıyla edinilen tecrübeler bu kayıtsızlığın sürdürülemezliğini açıkça ortaya koydu. Zira sosyal ağlar üstünden yürütülen iletişim, kamuoyunun şekillenmesi ve hareketliliği adına en temel belirleyiciye dönüştü.
Şiddet pornografisi
Cehennemin kapılarını sosyal ağların fenomene dönüştüğü yıllarda IŞİD aralamıştı. Uzman ekiplerle kayda geçirdiği vahşetinin sosyal medya paylaşımları örgütü yıllarca gündemin zirvesinde tuttu. Ardından neredeyse her terör eylemi kaydedilir, paylaşılır; hatta canlı yayınlanır hale geldi. Seyredilemeyen eylem artık yok hükmündeydi.
Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın 7 Ekim’de İsrail’e karşı başlattığı saldırının bir kısmını militanların göğsüne yerleştirdiği GoPro kameralarının kaydından izledim. FPS türü bir savaş oyunundan farksızdı. Bir arkadaşım “Call of Duty gibi başlayıp, Doom gibi bitti” dedi. Savaşın oyundan ayrıştırılamadığı bir çağ, fazlasıyla endişe verici.
Fransız Filozof Jean Baudrillard simulakrum ve simülasyon teorisini anlatmak için TV’den canlı yayımlanan ilk savaş olarak kayda geçen 1990 Körfez Harekatını örnek veriyordu. “İzlerken yaşanmaktadır ancak kanalı değiştirdiğinizde –sizin için– biter” diyordu. Ona göre savaşlar bir ekran gösterisine (temsile) dönüşmüştü. Aslının varlığı dahi tartışmalıydı.
Ne var ki hakikatin yerini ekranların aldığı bu çağda sorumlulukları teorilerle tartmaya ya da dijital derebeylerinin insafa gelmesini beklemeye kimsenin mecali yok. Bu yüzden olcak Avrupa Birliği Komiseri Thierry Breton, TikTok ve Twitter’a platformlarını dezenformasyona alet etmemeleri için uyardı.
WhatsApp, Instagram ve Facebook’un çatı şirketi Meta blogunda İngilizce, İbranice ve Arapça paylaştığı metinle bu savaşa özel bir denetim ekibi kurduğunu ve 795 bin içeriği sildiğini açıkladı. Benzer şekilde Musk ve Twitter CEO’su Linda Yaccarino da on binlerce şiddet yanlısı ve sahte bilgi yayan hesabı kapattıklarını belirtti. TikTok da. Bu refleksin sürati sürpriz değil. Çünkü acı bir tecrübeden alınan derslerle şekillendi.
Bir musibetin öğrettikleri
15 Mart 2019’da Yeni Zelanda’nın Christchurch şehrinde silahlarını kuşanan bir köktendinci Hıristiyan, iki camiyi basarak 50 kişiyi öldürmüş, bir o kadarını yaralamıştı. Daha korkuncu 17 dakikalık eylemini göğsüne taktığı kamerayla (oyunseverlerin video platformu) Twitch’te canlı yayınlamıştı. 4 bin kişi tarafından anlık takip edilen yayın site denetçileri tarafından dakikalar içinde silinmiş ancak kopyalanıp diğer mecralarda paylaşılmasının önüne geçilememişti,
Bu olayın ardından kurulan ve bu tip içeriklerin her yerden anında silinmesini sağlayan “Christchurch Call” adlı inisiyatif şu an 14 platform ve 55 ülkede yürürlükte. Ancak rehinelerin infazını canlı yayınlayacağını açıklayan Hamas için bu bir engel değil. Çünkü onlar iletişimini bu sisteme tabi olmayan Telegram’dan yapıyor.
Bu kedi-fare oyununun daha tehlikeli yanı ise dezenformasyon. İsrail-Hamas savaşı da istisna değil. Şimdiden eski olaylardan derlenen, yapay zeka ile üretilen; hatta bazı bilgisayar oyunlarından kırpılan binlerce görüntü, taraflarca paylaşılarak karşılıklı nefreti katmerliyor. Dahası bu çaba kimi zaman savaş kadar ağır sonuçlar yaratabiliyor. Sadece bu hafta ABD’de bir kadın Filistinli olduğu gerekçesiyle 6 (altı) yaşındaki bir çocuğu 26 yerinden bıçaklayarak öldürdü, annesini ağır yaraladı. Danimarka’da ise Arap asıllı bir eylemci kafirlerden intikam almak adına silahıyla rastgele açtığı ateşle 3 kişiyi öldürdü, 3 kişiyi yaraladı.Görünen o ki artık ekrandaki bazı şeyler kapatınca ya da sayfayı kaydırınca bitmiyor. Bireysel sağduyu ve sorumluluklarımız her zamankinden daha hayati önem taşıyor.
(20 Ekim 2023 tarihli Oksijen gazetesindeki yazım.)
Görüşlerinizi paylaşın: