İçerik üreticilerinin yapay zeka açmazı

Google geçtiğimiz hafta arama motoru ile yapay zekayı birleştiren yeni sürümünü tanıttı. Perdenin gerisinde arayı bulmanın epey zor olduğu bir mücadele yaşanıyor.

İnternet, insanlığa yönelik en büyük tehdit olarak görülen nükleer savaşa karşı bir savunma teknolojisi olarak geliştirildi. Sovyetler Birliği’nin ABD’ye yönelik olası saldırısında tüm komuta merkezleri yok olacaktı. İnternet sayesinde idareyi başka noktalardan da sürdürebilmek mümkün olacaktı. Bu vaadi yerine getirip getirmediğini sınama imkanımız hiç olmadı. Ancak sivilleşerek milyarlarca kişiyi ve girişimi sırtladıktan sonra yaşadıklarımız, altyapısının diğer pek çok beşeri senaryoya karşı hayli savunmasız olduğunu gösterdi.

En yaygın kullanım alanlarından biri “bilgilenme” olsa da bugün internet bilgi kirliliği ve dezenformasyon şikayetlerinin ana odağı. Bir dönem mucizevi rehberler olarak anılan arama motorları artık neredeyse hiçbir şeyin bulunamadığı veri çöplüklerini andırıyor. Gerekçesi, bir başka “iyi niyetli çaba”.

Google, 2000 yılında arama sonuçlarında öncelikli yer almak isteyenler için “Adwords” adlı reklam modelini tanıttı. 2003’te bir adım öteye geçerek her sitenin reklamlardan gelir edinmesini sağlayan “Adsense” hizmetini duyurdu. Bu sayede üye sitelerde sayfanın içeriği ile alakalı reklamlar gösteriliyor ve geliri yayıncı ile Google arasında paylaşılıyordu. Bu olanak kısa sürede birçok web sitesinin temel gelir kaynağına dönüştü.

Her iki çözüm de fazlasıyla soruna sebep olduysa da en büyük hasarı Adsense istismarcıları verdi. Arama sonuçlarından ve sosyal medya paylaşımlarından ziyaretçi toplayabilmek (reklam gösterebilmek) için amansız bir yarış başladı. Bunun ilk yansıması, sırf trafik çekmek için oluşturulan “çöp sayfalar oldu. O da zamanla içeriğin insanlar değil; algoritmasının ilgisini çekebilmek adına Google için hazırlanmasına yol açtı. İçinde aradığınızı asla bulamadığınız, ıvır-zıvır yazılarla dolu milyarlarca sayfa her yanı sardı. İkinci yansıma ise “clickbait” olarak da anılan “başlık tuzakları” oldu.

Oyunbozan yapay zeka

Bu erozyon içinde bir anda ortaya çıkan yapay zeka (YZ) botları kısa sürede herkesin öncelikli referans kaynağına dönüştü. Kimileri arama motorlarının günlerinin sayılı olduğunu dillendirmeye başladı. Google “Gemini” adlı ürünüyle iddialı bir seçenek sunmasına rağmen, bu yapıyı arama motoruyla birleştirmekte tereddüt etti. Ancak geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen yıllık toplantısında sergilediği 100 maddelik yenilik listesinin bir kısmı, hikayenin devamına yönelik önemli ipuçları barındırıyordu.

Bir süre önce kullanıma sunulan ve 1 milyardan fazla kullanıcıya ulaşan “AI Overview”, aranan konu hakkında güvenilir kaynaklardan derlenmiş özet bilgileri ekrana yansıtıyordu. Yeni tanıtılan ve şimdilik yalnız ABD’de kullanılabilen “AI Mode” ise tam bir entegrasyonla Gemini ya da ChatGPT tarzında, uzun ve kapsamlı sorular ile Google araması yapabilmenizi sağlıyor. Bu sayede sonuçlar arasında kıyaslamalar yapma, sebep-sonuç analizi ve derinlemesine bilgi keşfi de mümkün hale geliyor.

Bu rota değişikliği denklemdeki her paydaş için farklı sonuçlara gebe. Google, arama sonuçlarındaki önceliklendirme politikası sebebiyle birçok davayla boğuşuyor., “AI Mode” ile web sayfaları yerine onlardan ürettiği derlemelere öncelik vereceği için bu tür ithamlardan da kurtulacak. İçerik odaklı YZ algoritmaları “ticari sır” kapsamında tam bir kapalı kutu mantığında çalışıyor. Algoritmaların açık kaynaklı hale gelmesine yönelik talepler ortaya çıkana dek tüm oyuncuların geniş bir alanı var.

Yeni düzenin bir diğer kazananı ise arama yapan kullanıcılar olacak. Sırf reklam gösterebilmek için oluşturulan sayfalarda kaybolmak yerine, marifetli algoritmalarla üretilmiş (nispeten) doğru ve anlamlı sonuçlara ulaşabilecekler.

Küçük balığın makus kaderi

Denklemin tek kaybedeni gerçek içerik üreticileri olacak gibi görünüyor. Yüz milyonlarca kullanıcının sonsuz merakını gidermek için hiç durmadan bilgi hasat eden YZ botlarının, beslendiği kaynaklara neredeyse hiçbir katkısı yok. Binbir emekle oluşturulup ziyaretçilerini bekleyen siteler, yeni düzende YZ sistemleri tarafından yutulup, yeniden paketlenerek kullanıcılara satılıyor. Dolayısıyla veri üreticileri bedelsiz bir hammaddeye dönüşüyor.

Kimi kaynaklar çözümü YZ botlarının içeriklerine erişmesini engellemekte aradı. Fakat birçok vakada bunun işe yaramadığı; botların içeriklere her şekilde eriştiği anlaşıldı.

Sürecin muhtemel üç sonucu var:

  • Yapay zeka şirketlerinin içerik üreticilerine gelirlerinden pay aktarması. Benzer bir girişim vaktiyle haber siteleri ile Facebook ve Google arasında yaşandı ancak sadece birkaç ülkenin yayıncıları bu ayrıcalığa hak kazandı (Güncel bir yansıma: Facebook’un eski Küresel İlişkiler Başkanı Nick Clegg katıldığı bir söyleşide eserlerini kullanmak için sanatçılardan izin alınmasının imkansız olduğunu, böyle bir durumda yapay zeka sektörünün bir gecede çökeceğini belirtti.).
  • Üreticilerin içeriklerini ücretli hale getirmesi. Ancak bu da aslan payının birkaç büyük yayıncıda toplanarak küçüklerin yok olmasına yol açabilir.
  • Gelir imkanlarından yoksun kalan küçük içerik üreticilerinin havlu atarak yok olması. Bundan fayda sağlayacak tek kesimse, hepsinin mecburen göç etmesiyle konumunu daha da güçlendirecek sosyal medya platformları. O da ayrı bir dert yumağı.

(30 Mayıs 2025 tarihli Oksijen gazetesi yazım.)


Yayın Tarihi:

Kategori:


Yorumlar

Görüşlerinizi paylaşın: