Pek çoğumuz unutmuş olabilir ama 2001 yılı ‘dünyayı değiştireceğini’ iddia eden bir icadın haberleriyle çalkalanıyordu. Gündelik hayatımız hatta şehir planlarımız bile değişecekti sayesinde. Kod adı ‘ginger’ (zencefil) olan bu yeni ‘şeyin’ yatırımcıları arasında Amazon.com’un kurucusu Jeff Bezos gibi ünlü, vizyoner kişiler vardı. Apple Başkanı Steve Jobs onu “PC kadar önemli bir yenilik” olarak tanımlıyordu. Mucidi üniversite eğitimini terk ederek birçok başarılı işe imza atan Dean Kamen‘dı.
Birkaç hafta sonra ginger üstündeki sis perdesi aralandı. Ticari ismiyle Segway, mucidi Kamen’ın daha önce engellilerin merdiven bile çıkmasını sağlayan iBot adlı aracını temel alan iki tekerlekli, sahiden yenilikçi bir ulaşım aracıydı. iBot dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’ın dahi ilgisini çekmiş ve bizzat incelemişti. Önce iBot neymiş bakalım:
Segway bu denge mekanizmasını iki tekerlekte mümkün kıldı. Gideceği yön ve bağlı komutları gidon benzeri bir çubuğun açılarından alan araç gövdenizi nereye eğerseniz oraya doğru ilerliyor. İleri doğru hamle yaparsanız ileri gidiyor; benzer şekilde sağa, sola ve geriye de hareket edebiliyor. Önemli bir özelliğiyse jiroskop destekli yapısı sayesinde devrilmemesi. Bağımsız denge motorları elektronik jiroskoptan gelen verileri sürekli tarayıp tekerlekleri buna göre hareket ettirerek devrilmeyi engelliyor. (Yani en azından teorik olarak)
http://www.youtube.com/watch?v=JuQYpSfFKnA
Segway birçok tartışmayı beraber getirdi. Kaldırımda gitmesi planlanan araç için kimi şehirler yayaların yaralanmasını önleme adına kaldırım yasağı koydu. Kimileri özel bir ehliyete tabi olmasını talep etti. Bugün Segway’in özel bir festivali; hatta öncülüğünü Apple kurucularından Steve Wozniak’ın yaptığı bir polo turnuvası bile var!
Segway birçok ülkede polis, postacı, devriye görevlisi gibi kimi meslek gruplarında yoğun olarak kullanılıyor. Kimi şehirlerde (binmeyi becerebilen) turistlerin eli-kolu olmuş durumda. Türkiye’de de çeşitli havalimanları ve bazı etkinliklerde sıkça gözünüze çarpmıştır. Gel gelelim Segway, yüksek fiyatı (5 ile 8 bin dolar arası değişiyor), boyutları, ağırlığı, şehirlerin mevcut yapısı ve trafiğin şartları gibi sebeplerle ilk tanıtıldığı günlerdeki hayaline yaklaşamadı bile. Marjinal bir seçenek olarak kaldı. Yine de kimse ümidi kesmiş değil.
Geçen gün seyrettiğim bir TED konuşmasında yeni bir seçeneğe denk geldim. Sadece 1 dolar maliyetle 15 dakikada tamamen şarj olan ve tek şarjla 1.000 (bin) kilometre yol yapabilen bir araç. Aklınıza nasıl bir şey geldi bilmiyorum ama bahsettiğim araç bizdeki popüler ismiyle bir ‘kaykay’ (skateboard).
Aracı üreten Boosted Boards firması Stanford Üniversitesi mezunu Sanjay Dastoor tarafından kurulmuş. İhtiyaç duyduğu 100 bin dolarlık sermaye desteği için açtığı KickStarter projesine bin 100’den faza kişi 500 bin dolara yakın destek vererek fikrini hayata geçirmesini sağlamış. Anlayacağınız tüm genleriyle internetten beslenen bir yapıdan söz ediyoruz. Üstelik ilginç bir şekilde içerdiği parçaların neredeyse tamamı günümüzün maket oyuncaklarında kullanılanlardan toplanıp modifiye ediliyor.
Satışa sunulacak versiyonu 2000W gücündeki elektrik motoruyla saatte 30 kilometre hız yapabiliyor. 2 saatte şarj olabilen lityum-iyon piliyle yaklaşık 10 kilometre yol yapabiliyor. 1.300 dolarlık fiyatıyla (bugünün kuruyla yaklaşık 2.400 lira) sonbaharda teslim edilecek şekilde ön siparişte. Uluslararası gönderim de yapıyorlar.
Tek sorun şu: yolda bisiklet, hatta motosiklet gibi araçlarla bile gitmenin mümkün olmadığı İstanbul gibi şehirlerde (ki dünyadaki pek çok emsali de farklı değil) bu araçlar nasıl kullanılacak? Kaldırımda yürüyebilmenin, yollarında ilerleyebilmenin marifet sayıldığı yeni dev metropoller bu tip araçlara en çok ihtiyaç duyan yerler. Ve bu gibi çözümler ne yazık ki bu tip dertlerin çoğunu hayal bile etmeyen refah içindeki şehirlerdeki hipster oyuncakları olarak kalmaya mahkum.
Her şeye rağmen yaratıcısı Sanjay Dastoor’un TED konuşması ümit verici.
Araştırmalar 2050 yılında 9 milyara ulaşacak dünya nüfusunun en az yüzde 75’inin şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor. Bu düşününce epey korkutcu bir gelecek senaryosu. Bu yüzden yarının şehirlerine yönelik her konuda acil yeni ve ekonomik çözümlere ihtiyacımız var. Umalım bu da onlara bir başlangıç olsun.
Görüşlerinizi paylaşın: