
Ben hayatımda dizi seyretmedim. Yani bu digiturk ve cnbc-e devrinde izlenen gibisinden. Seyrettiğimi hatırladığım şeyler Dallas, MacGayver, Knight Rider, Twin Peaks (İkiz Tepeler), Visitors (Ziyaretçiler) ve Battlestar Galactica idi.
O devirden sonra ne yerli, ne yabancı hiçbir şey izlemedim. Kimileri inanmıyor ama bin beşyüz sene süren Bizimkiler dizisinden ya da Kurtlar Vadisi’nden bir bölüm bile izlemedim. Bir şey kaçırdığımı da sanmıyorum.
Bir gün eşim Lost diye yeni bir dizi başlayacağını ve çok güzel bir şey olduğunu söyledi. Digiturk’te açtı. Ben de söylene sıkıla karşısına geçtim. Daha ilk dakikadan beni sardı. Bölüm bittiğinde kalakaldım. Hemen internete sarıldım nedir bu diye. Baktım ABD’de dizinin ilk sezonu bitmiş bile. Hepsini çektim oturup izlemeye başladık. Saatlerce, sabahlara dek…
Lost’ta beni vuran şey dizinin kavramsal ve simgesel referansları oldu. Bu diziyi Friends seyreder gibi seyredebilirsiniz. Ki etrafımdakilerin yüzde 90’ı böyle izliyor. Ama içindeki ayrıntıların altını eşeledikçe dizinin yapımcıları Carlton Cuse, Damon Lindeloff ve nedense pek adı anılmayan ama dizinin yazım safhasındaki asıl ‘guru’ olan Javier Grillo-Marxuach‘a hayran kaldım.
Ben bu dizi sayesinde bir sürü kitap okudum, yüzlerce saat podcast dinledim, Yunan mitolojisini yeniden taradım, İncil ve Tevrat’ı kurcaladım… Başka hiçbir TV yapımı için bu kadar vakit harcamadım.
Şöyle özetleyebilirim:
- Gördüğünüz hiçbir aksesuvar tesadüf değil. Arkada bir biblo duruyorsa bir anlamı var. Eğer o anlamı biliyorsanız bir ipucu veriyor. Bilmiyorsanız geçip gidiyor ama yine de izleyebiliyorsunuz. Bütün kurguda bu var ve bu diziyi böylesine benzersiz yapan da o.
- Hiçbir isim rastgele seçilmemiş. Çoğunun genellikle İncil ve Tevrat’tan; kimi zaman da edebiyat ve Twilight Zone’dan (bizdeki ismiyle Alacakaranlık Kuşağı) karşılıkları var. Ama esas mesele İncil ve Tevrat.
- Çoğu şey bir anagram.
- Dizi, televizyon tarihinin en karmaşık karakter, mekan ve konu örgüsüne sahip.
- İpuçlarını toplayınca dizinin altında aslında bambaşka bir dizi yattığını dehşetle farkediyorsunuz.
- Altın Çağ çizgi romanına meraklıysanız dizide inanılmaz referanslar var.
- Benzerine hiç rastlanmamış bir PR ve tanıtım tekniğine imza attı.
Elbette sıradan bir izleyicinin bu kadar ayrıntıyı takip etmesi imkansız. Benim rutinim senelerdir şöyle: önce diziyi izliyorum, ardından en az 4 saat konu hakkındaki makale ve teorileri okuyorum, ardından 4-5 saat yapımcı ve izleyicilerin podcastlerini dinliyorum.
Kullandığım kaynakları paylaşmak istedim. Eğer bu şekilde takip ederseniz Lost’un neden böylesine önemli olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Seçim sizin tabi…
Kaynak siteler:
- ABD’deki yayıncı ABC’nin diziye ait resmi sitesi
- Dizinin yapımcılarının resmi tartışma sitesi: Fuselage
- Bu dizi hakkındaki her ayrıntıyı bulabileceğiniz muhteşem bir wiki: Lostpedia
- İpuçları ve ekran görüntüleriyle ilgili sağlam bir kaynak
- Türkçe kaynaklar: yüzsekiz, lostfan ve lostturk.
Podcastler:
Bu dizinin podcastlerini kesinlikle kaçırmamanızı tavsiye ederim!
- Yapımcıların resmi podcasti. Fena sinir bozuyor. Çünkü her şeyi bildiklerini biliyorsunuz ama hiçbir şey söylemiyorlar!
- Get lost
- Generally Speaking. Bunlar koyu hristiyan bir karı-koca. Çok iyi gidiyorlar ama bazen iş din propagandasına dönüyor. Yine de tavsiye ederim.
- The Lost Podcast with Jay and Jack. Bazen çok çok çok konuşuyorlar, komik olmayan espriler yapıyorlar ama yine de iyiler.
- Lostcasts. Kısa, öz ve faydalı.
- Lost dizisine ait bütün podcastlerin yer aldığı bir liste.
Siz bunlarla bir başlayın, sonra kitaplarına, bu dizi için yaratılmış kurgu sitelere, alternatif gerçeklik oyunlarına gireriz bir ara…
İyi seyirler 🙂
Görüşlerinizi paylaşın: