Dijitalleşmede sıra paraya geldi

Paranın kağıttan dijital bir kıymete dönüşmesi, mahremiyetten küresel dengelere kadar pek çok alanda köklü değişimlere gebe.

Yolu Çin’e ilk defa düşecek herkese yapılan telkinden ben de nasibimi almıştım: “Mutlaka WeChat yükle!”. Hızlı mesajlaşma hizmetlerine alerjisi ICQ yıllarına dayanan biri olarak itirazımı esirgemedim. Fakat ülkeye ayak bastıktan birkaç saat sonra muhalefetimin ne kadar dayanaksız, tavsiyenin ise ne kadar hayati olduğunu anladım.

Hayata gözlerini WhatsApp benzeri bir iletişim uygulaması olarak açan WeChat’in sohbet ile ilişkisi ufak bir ayrıntıya dönmüştü. En büyük rakibi Alipay ile birlikte ülkenin resmi ödeme ve tahsilat arayüzü olmuştu. Yıllar sonra yaşayacağımız Covid19 pandemisinin gündelik pratiklerimize eklediği karekodlar, Çin’de dilencinin boynuna asılı kartondan kafeterya kasalarına, taksilerden pazar esnafına kadar her yere yayılmıştı. WeChat ya da AliPay uygulamasını açıp telefon kameranızı karekoda çevirmeniz ödeme ya da tahsilat yapmak için yetiyordu. POS cihazına ihtiyaç duymayan bu pürüzsüz çözüm, birkaç yılda ülkenin her köşesini ve her hizmetini sarmıştı. Artık kimse nakit para kabul etmiyordu.

Elon Musk’ın “Fıstık benim olucak; vurucam kırbacı…” nidalarıyla üstüne kabus gibi çöktüğü Twitter’ı bir “süper uygulama”ya (superapp) dönüştürme stratejisi, dünyanın en büyük dijital nüfusu Çin için sıradan, eskimiş bir hikaye. Ne var ki Çin’de işler ABD’deki gibi yürümüyor. Dünyanın ikinci ekonomisinin neredeyse tüm gündelik para trafiğine yön veren iki çözümden biri Alipay’in sahibi Jack Ma, 2020 yılında finansal düzenlemelerin katılığını eleştirince önce sorguya çekilmiş, ardından aylar sürecek gizemli bir sürgünde sırra kadem basmıştı. Olayın harareti ancak Ma’nın şirketten elini eteğini çekmesiyle söndü.

Türkiye de hazırlanıyor

Çin yönetimi kızına söylediğiyle gelinlerine de mesajını verdi fakat yediği ayazı da unutmadı. Özel teşebbüsün had bilmezliği, uzun süredir üstünde çalışılan “dijital yuan” (e-CNY) sürecini hızlandırdı. Dijital yuan, adından anlaşıldığı gibi Çin’in resmi para biriminin elektronik sürümü. Banknot formunda kağıda basılı olmamakla birlikte arkasında yine merkez bankasının olduğu itibari (fiat) para birimi de denebilir.

“Merkez Bankalarının Merkez Bankası” olarak da anılan “Bank for International Settlements” (BIS), paraların dijitalleşmesindeki en hevesli paydaş. Bu konuda uzun süredir çalışan kurumlardan biri de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. “Dijital Türk Lirası” ile ilk deneysel ödeme 2022’nin sonunda gerçekleştirildi. Paranın dijitalleşmesi, küresel ekonominin en önemli gündem maddelerinden biri. Halihazırda dünya gayri safi hasılasının yüzde 98’ini oluşturan 130 ülke, “Merkez Bankası Dijital Parası” (CBDC) adlı bu dönüşüm üstünde çalışıyor. 11 ülkede hayata geçen sistem, 64 ülkede son aşama denemeleri yapıyor.

İlginç bir ayrıntı olarak kendince haklı gerekçelere ve kullanıma en hazır nüfusa sahip Çin’de işler hiç de beklendiği gibi gitmedi. 3 yıldır 25 şehirde deneme amaçlı kullanılan dijital yuan, oluşturulan 260 milyon adet e-cüzdana (kullanıcıya) rağmen toplam ödemelerdeki payını ancak yüzde 0,13 seviyesine taşıyabildi. Bunda WeChat ve AliPay gibi güçlü ve köklü alternatiflerin varlığı kadar “devlet tarafından takip edilme” endişesi de var. Çünkü doğaları gereği merkez bankası dijital paraları, elektronik olarak üretildiği andan yetkili kurum tarafından tedavülden kaldırılıncaya kadar karıştığı her işlemi kayıt altına alıyor.

Üretilmesi, dağıtılması, erişilmesi ve kullanılmasındaki kolaylık bir yana uluslararası para transferlerine getireceği hız ve maliyet avantajı tartışılmaz. Bugün bir elektronik mesajı hiçbir bedel ödemeden dünyanın her yerine saliseler içinde yollayabiliyoruz. Paranın neredeyse aynı süreçle gerçekleşen transferiyse günler alabiliyor. Fahiş maliyetler de cabası.

“Daha yeni” dünya düzeni

Mahremiyete yönelik endişelere rağmen dijital paralar mevcut düzene kıyasla çok daha şeffaf, hızlı, ekonomik ve ölçeklenebilir. Ancak asla dikensiz gül bahçesi değil. En büyük tehlike, dijitalleşen süreçlerin siber güvenlik açıkları. BIS’in bu hafta yayımladığı raporu paraların dijitalleşmesinin merkez bankası soygunlarına vesile olacağı konusunda tarafları uyarıyor.

Esas mesele bu dijital dönüşümün uzun vadede Amerikan dolarının uluslararası ortak para birimi olma vasfını ve SWIFT sistemiyle dolara bağlı bütün işlemlerde bilgi ve söz sahibi olma halini ortadan kaldırma ihtimali

Örneğin Bangladeş’te nükleer enerji santrali inşa etmekte olan Rusya, Nisan ayındaki 300 milyon dolarlık hakedişini dijital Çin yuanı ile tahsil etti. Altyapı olarak ise yine Çin Merkez Bankası öncülüğünde hayata geçirilen CIPS (Cross-Border Interbank Payment System) kullanıldı. ABD ve Avrupa’nın ekonomik yaptırımları altındaki Rusya’nın soluk borusuna dönüşen CIPS, küresel ticari savaşlarda köşeye sıkıştırılmaya çalışılan Çin için de aynı işleve sahip. Kasım ayı raporuna göre sistemin 129’u doğrudan olmak üzere bin 482 katılımcısı var. Üstelik, Asya’dan sonra en fazla paydaş 235 adetle Avrupa’da.CIPS ve türevlerinin sunduğu finansal özgürlük rüyasından, ABD ve Avrupa tahakkümüne eklenen yeni bir üyeyle uyanmak da ihtimaller arasında. Paranın hala böylesine “merkezi” kalma ısrarı ise apayrı bir tartışma.

(8 Aralık 2023 tarihli Oksijen gazetesi yazım.)


Yayın Tarihi:


Yorumlar

Görüşlerinizi paylaşın: