Pavel (Valeryevich) Durov, 1984 yılında o zamanki adıyla Rusya’nın ikinci en büyük şehri St. Petersburg’da dünyaya geldi. Üniversitede okuduğu dönemde ülkenin en popüler forumlarından birini hayata geçirdi. Ardından sınıf arkadaşı Yitzchak Mirilashvili ve Lev Binzumovich Leviev ile birlikte 2006 yılında VKontakte’yi (VK) kurdu.
Facebook’un herkesin kullanımına açılarak fenomene dönüştüğü (ve yalnızca İngilizce hizmet verdiği) döneme denk gelen VK, Rusçanın avantajıyla bir anda eski doğu bloku ülkelerinin en popüler sosyal ağına dönüştü. Henüz bir yaşına basmadan 1 milyon kullanıcıya ulaşan site kısa süre içinde Rus yönetiminin baskılarına maruz kalmaya başladı. Rejime muhalif içeriklerin silinme taleplerine direnen Durov, 21 Nisan 2014 tarihinde yönetim kurulu tarafından görevinden uzaklaştırıldı. Vladimir Putin yanlısı yeni yönetime devrin ardından bir daha dönmemek üzere ülkesini terk etti.
Pavel Durov benzer baskılardan kaçınmak için yumurtaları mümkün olduğunca çok sepete dağıtma kararı aldı. Önce 250 bin dolarlık bağış ile Karayipler’de 40 bin nüfuslu “Saint Kitts and Nevis” adlı ada ülkesinden vatandaşlık aldı. Ardından İsviçre’deki banka hesabında biriken 300 milyon dolarının verdiği güçle (2013’te kurduğu) “Telegram” adlı mesajlaşma hizmetine odaklanma kararı aldı.
Karayipler’deki bir başka ada ülkesi “Tortola” merkezli kurulan Telegram, Almanya’nın başkenti Berlin’den yönetiliyordu.
Alman vatandaşlığı başvurusu kabul edilmeyince Durov 2017’de yönetim merkezini ve ekibini Birleşik Arap Emirlikleri’ne bağlı Dubai’ye taşıdı.Kısa süre sonra, çok zor sahip olunabilen Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşlığını aldı.
2021 yılında ise yine gizemli bir şekilde Fransa vatandaşlığı da alarak Avrupa Birliği’ne dahil oldu.
900 milyon kullanıcı
Bu çok uluslu ve karmaşık yapı Telegram stratejisinde oldukça işe yaradı. 2009’da hayata geçen ve sektör liderine dönüşen WhatsApp’ın 2014’te Facebook tarafından satın alınarak iyice güçlenmesi de yükselişini durduramadı. Nihayetinde 900 milyondan fazla aktif kullanıcıya sahip küresel bir platforma dönüştü. Bunun ilk sebebi, WhatsApp’ın sonradan aynen kopyalayarak kendi üyelerine sunacağı birçok yenilikçi özellik oldu. Diğeriyse en baştan “kriptolu iletişim” vurgusuyla oluşturduğu güvendi.
Uygulama, Pavel’in kardeşi Nikolai Durov tarafından geliştirilen MTProto adlı kendine has bir kripto tekniğiyle çalışıyordu. Bu yapı, mesajların (rakipleri Signal ve WhatsApp’in aksine) merkezi sunucular üstünden dağıtılması ve uçtan uca kriptolu (E2EE) olMAması gibi sebeplerle güvenlik uzmanları tarafından sıkça sorgulandı. Telegram yönetimi her seferinde bu iddiaları “asılsız” bularak reddetti.
Telegram’ın ABD ile bağlantısı olmaması dahi birçokları için tercih sebebine dönüştü. Hiçbir hesabı engellememesi ve mahkemelerin talep ettiği kayıtları paylaşmaması da algısını pekiştirdi. (Hizmetin kullanıcı sözleşmesinde bütün iletişimin kişilere özel olduğu ve yasadışı da olsa yönetimin hiçbir içeriği kaldırmayacağı yer alıyor.)
İlginç ancak kaçınılmaz olarak bu “güven” vaadi denetimden uzak kalma ihtiyacı duyan karanlık bir kitleyi de kendine çekti. Hacker toplulukları, yasadışı ürün ve hizmet tacirleri, terör grupları, organize suç örgütleri derken Telegram kısa sürede kendi vaadinin kurbanına dönüştü. İslamcı terör örgütü IŞİD’den ABD’nin aşırı sağcı “Proud Boys” örgütüne kadar uzanan geniş bir yelpaze bütün iletişim, propaganda ve üye devşirme faaliyetini bu yapı üstünden yürütür hale geldi Bu yüzden Rusya, İran, Çin, Pakistan, Brezilya gibi ülkelerde erişim engellemesine maruz kaldı.
Telegram’ın ilk ve tek sansürünü 2011 Rusya seçimlerindeki Putin muhalifi bot hesapları askıya alarak yaptı. Pavel Durov bu kararı Google ve Apple’dan gelen tehditkar talepler yüzünden aldığını açıkladı.
Kaçınılmaz son
Telegram, Pavel Durov”un Pazartesi günü vatandaşı olduğu Fransa’da gözaltına alınmasıyla bir kere daha gündeme geldi. Savcı Laure Beccuau, kararın 8 Temmuz’da bir şikayet üzerine başlayan soruşturma kapsamında kara para aklama, uyuşturucu ticareti, çocukların cinsel istismarı, kişisel verilerin mahremiyetine aykırı faaliyet ve mahkemelerle bilgi paylaşımını reddetme iddiasıyla alındığını açıkladı. Hemen ardından şikayetin arkasında Fransa’da küçük yaştaki çocukların suça karşı korunması için çalışan OFMIN platformu olduğu ortaya çıktı.
Durov ilk açıklamasında kimseden kaçmadığını, sürekli Avrupa Birliği içinde seyahat ettiğini ve saklayacak hiçbir şeyi olmadığını söyledi. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, Telegram Rusya’da engellenince ayağa kalkan batılı insan hakları örgütlerinin Fransa’daki sessizliğini eleştirerek konuya dahil oldu. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov ise Durov hakkındaki iddialar sağlam delillerle desteklenmediği takdirde bunun iletişim özgürlüğünün kısıtlanması anlamına geleceğini vurguladı. Twitter’ı satın alarak sosyal ağ sahipleri arasına katılan Elon Musk da Avrupa’da ifade özgürlüğünün tehdit altında olduğunu vurgulayarak Durov’a arka çıkanlar arasındaydı.
ABD’nin yasadışı dijital istihbarat faaliyetlerini ifşa ettiği için Rusya’ya sığınmak zorunda kalan Edward Snowden ise Durov’un bizzat Fransa Başkanı Emmanuel Macron’un talebiyle tutuklandığını iddia etti. Macron bu iddiaları Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımla reddetti. (Macron’un bütün yazışmaları Telegram üstünden yaptığı ve bunun Rus istihbaratına aktarıldığı da iddialar arasında.)
15 milyar doları aşan kişisel servete sahip 39 yaşındaki Pavel Durov yaptığı ilk açıklamada “Kullanıcıların paylaştığı içerikten platformu ya da sahibini sorumlu tutmak tek kelimeyle tuhaf” şeklinde bir vurgu yaptı. Bu liberter mantık kulağa hoş gelse de hiçbir devlet, hiçbir yapıya böyle bir “sorumsuzluk” bahşetmeye meyilli değil.
Türkiye’de dijital platformlar bu bahse emsal olamayacak kadar zorlayıcı şartlara sahip. En yakın örneğinde Ekşi Sözlük platformuna “tüm yasal yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen kamu düzenini bozmak” gerekçesiyle 21 Şubat 2023’te erişim engeli getirilmiş ve Anayasa Mahkemesi’nin bozma kararıyla ancak 22 Ocak 2024’te yeniden erişime açılabilmişti.
Devletlerin milyarlarca kullanıcıya ulaşan Telegram, Signal, WhatsApp gibi kriptolu iletişim hizmetlerine yönelik “şeffaflık ve işbirliği” baskısı her geçen gün biraz daha artırıyor. Avrupa’da bu konudaki en iddialı hamleyi Birleşik Krallık yaparak bütün dijital platformlara devletin erişimine açık bir “arka kapı” zorunluluğu getirecek bir düzenleme hazırlamıştı. Ancak kullanıcıların protestoları ve şirketlerin itirazlarıyla tasarı “şimdilik” rafa kaldırıldı..Pavel Durov vesilesiyle Telegram’a verilecek hüküm, işte bu sebeple bütün dijital platformlar adına sadece Fransa’da değil, bütün ülkeler için belirleyici bir emsal olacak.
(NOT: Bu yazının yayımlanmasının ardından konuyla ilgili birçok gelişme yaşandı. O kısmın özetine Dünya Halleri bültenimin 162 ve 163. sayılarından ulaşabilirsiniz.)
(30 Ağustos 2024 tarihli Oksijen gazetesindeki yazım.)
Görüşlerinizi paylaşın: