Gösteri ve yürüyüş meselesine yönelik kitlesel alerjimizin enteresan bir örneğine bakalım.
İnternet Ekipler Amiri
Gösteri ve yürüyüş meselesine yönelik kitlesel alerjimizin enteresan bir örneğine bakalım.
Geçen gün eşimle bizim ikizlere (Hasan Yalçın‘ın deyimiyle Jedi Padawan’lara) mama sandalyesi almak için (pek Jedi jargonuna uymadı ama…) Bakırköy’deki Gür Pasajı’na gittik. Buraya ortaokul yıllarında defalarca girmiş olmalıyım; hiçbir zaman alt katına inmek aklıma gelmemişti. Meğer ayrı bir dünyaymış…
Atatürk’ü sevmeyen bir kesim olduğu malum. Zararı da yok. Yani kavrama, anlamına ve etkisine zararı yok ama bazen heykellerine, büstlerine zararı olduğu oluyor. Bu yüzden midir nedir bilmiyorum ama benim gözlemlediğim kadarıyla hayli uzun bir süredir Taksim’deki meşhur anıta yaklaşmak yasak.
Etrafındaki 4 giriş polis barikatıyla kapanmış durumda. Yetmezmiş gibi her birinde nöbetçi polisler var. hatta bir tane de araç bekliyor kordonun içinde.
Oysa ki çoğu İstanbullu’nun yanından defalarca geçtiği o anıt Cumhuriyet adına çok önemli bir eser. İçinde bir sürü sembol ve anlam yüklü (bu yazıyı sabredip okumanızı tavsiye ederim).
Vikipedi’den alıntı yaparsak:
Anıtın kuzey yönünde Mustafa Kemal, yanında İsmet İnönü, Fevzi Çakmak , halk ve iki rus generali Kliment Vefremoviç Voroşilov ile Mihail Vesilyeviç Frunze betimlenmiştir. Anıtın yan yüzlerinde birer asker üstlerindeki madalyonlarda ise iki kadın figürü görülmektedir. Anıtın dar yüzleri altında mermerden yalaklar bulunur. Bunlar çeşme olarak düşünülmüş daha sonra eklenmemiştir.