[box type=”info”]Pazar günleri saat 10:00’da yayımlanan özetler haberdar olmanızda fayda olan gelişmeleri 5 ana başlık altında sıralar. Diğer kategorilerin bağlantılarını yazının sonunda bulabilirsiniz.[/box]
[nextpage title=”Genel Gündem” ]
Genel Gündem
‘Türkiye’de kitap okunuyor mu?’ tartışmasının sonu gelmiyor ama -nüfusa oranla son derece az olsa da- Türkiye’de kitap ‘satılıyor’. Hayatını yazarak kazanan kişi sayısı fazla değil ancak bazı yazarlar pek çok meslek grubundan çok daha fazla kazanıyor. Forbes dergisinin geleneksel yazar telif gelirleri sıralamasına göre Uğur Koşar, Ayşe Kulin ve Orhan Pamuk ilk üç sırayı oluşturuyor. Uğur Koşar boşuna ‘Allah de ötesini bırak’ dememiş meğer.
Sıra
Yazar
Baskı Adedi
Ciro (TL)
Yazar Geliri (TL)
1
Uğur Koşar
757.000
11.392.000
1.798.800
2
Ayşe Kulin
387.000
7.668.000
1.533.600
3
Orhan Pamuk
223.000
5.073.000
1.268.250
4
İskender Pala
330.000
5.590.000
1.118.000
5
Kahraman Tazeoğlu
397.000
6.454.000
968.100
6
Ahmet Batman
325.000
5.200.000
780.000
7
Canan Tan
155.000
2.820.000
564.000
8
Sinan Yağmur
350.000
5.030.000
503.000
9
Yılmaz Özdil
105.000
2.510.000
502.000
10
Soner Yalçın
125.000
3.000.000
450.000
Türkiye tarihinin belki de en ilginç, görülmemiş, benzersiz ve detayları zamanla daha çok ortaya çıkacak Gezi Parkı eylemlerinin yıldönümüne yaklaşıyoruz. MTV’nin Rebel Music serisinin Turkey: Flowers of Gezi Park bölümü dışarıdan bir göz olarak yaşananları temsilci ve karşıtların gözünden özetlemiş.
[box type=”info”]Her Pazar saat 10:00’da yayımlanan özetler haberdar olmanızda fayda olan gelişmeleri 5 ana başlık altında sıralar. Diğer kategorilerin bağlantılarını yazının sonunda bulabilirsiniz.[/box]
[nextpage title=”Genel Gündem” ]
Kendi adıma -yine- bol seyahatli ve koşturmacalı bir haftaydı. Toplantıların neredeyse hepsini hayatımdan çalınan anlar olarak kodluyorum zihnime. Bu yüzden kalan zamanı daha faydalı işlerle doldurmaya çalışıyorum.
Örneğin bu hafta Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya bölümü öğrencilerine ders verdim (bir uçuş tarife değişikliği yüzünden Bilgi Üniversitesi’ndeki kendi dersimi veremedim). Türk Hepatopankreatobilier Kongresi’nde (YANLIŞ OKUDUN!) cerrahlara ve Çimentaş’ın yıllık toplantısında yöneticilerine (3 gün içinde 2 defa Antalya’ya uçarak) birer konuşma yaptım.
Uçuşlar ve otel transferleri sırasında David Hegarty’nin Yaratıcılık ve Douglas Coupland’ın Life After God (Tanrıdan Sonra Hayat) kitaplarını okudum. Bir sürü sektörel rapor erittim. Paralel olarak (tesadüfen keşfettiğim) Netflix dizisi Bloodline‘a başlayıp bitirdim (sıkıcı başladı ama güzel bitti). Youtube’da The Secrets of Sugar (Şekerin Sırları) adlı harika bir belgesele denk geldim. Mart ayından kalan dergilerini bitirdim (dergilerden kesip kırptığım şeyler için de bir blog dizisi mi başlatsam diyorum).
Belki de en güzeli hafta boyu birçok yeni, ilginç insanla tanıştım, bir sürü öykü dinledim, notlar aldım.
Yapamadığım tek şey bloga yeni bir yazı yazmaktı. Salı günümü nispeten boş bırakıp bu ‘işe’ ayırmıştım ama o meşhur ulusal elektrik kesintisi herkesinki gibi benim de planlarımı alt-üst etti.
Ve arada kalan zamanlarda okuduğum yüzlerce, binlerce haberden tadı damağımda kalanları sizin için derlemeyi de ihmal etmedim elbette!
Genel Gündem
Haftanın en önemli gelişmelerinden (gelişme tanımı biraz ironik olsa da) Türkiye çapındaki gizemli elektrik kesintisiydi. Saat 10:30 civarında başlayan ve Enerjisini İran’dan alan Van hariç [highlight]45 şehirde[/highlight] yarım gün süren kesinti etkisiyle elektrik, su, doğalgaz ve metro, tramvay gibi elektrikli ulaşım hizmetleri de durdu. Resmi açıklamalarda dahi olayın sebebi hala anlaşılamadı (teori bol). Bu olay sırasında Campaign dergisinin ‘What’s Next in Digital’ başlıklı arama toplantısı ironik görüntülere sahne oldu.
İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Mehmet Karaca kampüse yapılması planlanan cami için “talep gelirse sinagog da yaparız” demişti. Bunun üzerine bir kampanya başlatan İTÜ öğrencileri [highlight]budist tapınağı[/highlight] için 18 binden fazla imza topladı. Al sana zamanın ruhu.
Bu hafta 53 bin devlet okulunun sadece yüzde 34’ünde kitaplık varken Kütüphaneler Haftası’nı kutladık. Rakamlar pek iç açıcı değil. Yapılan ankette bazı öğrenciler “internet varken kütüphaneye ihtiyaç yok” demiş. Her şeyin internette var olduğunu düşünmek yeni çağın en yaygın cehaleti (keşke her şey internette olsaydı elbette). Böyle düşünenler için de münasip bir TED sunumunu araya sıkıştırmak isterim.
MHP Milletvekili Ruhsar Sarıer’in soru önergesine cevaben Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu Türkiye’de [highlight]8 milyon 179 bin kişinin[/highlight] depresyon ilacı kullandığını açıkladı.