Vespa ile Roma turundan kalanlar

Vespa’nın anavatanı İtalya’nın başkenti Roma’da kiraladığımız bir LX ile gezme, yeme, içme ve alışveriş odaklı kısa bir maceranın öyküsü.

Roma (malum) 60 milyonu biraz geçen nüfuslu İtalya’nın 2 milyon 700 bin nüfuslu başkenti. Tarihi İtalya’dan da eski. 2 bin 500 yılı aşan tarihinde son olarak Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmuş. Rönesans akımının merkezlerinden biri olan şehir karışık bir sisteme sahip ‘küresel şehir’ sisteminde beta+ unvanına sahip (İstanbul alpha-).

Dünyanın en çok turist toplayan 10 şehrinden biri olan Roma, Avrupa Birliği’nde ilk 3’te. İtalya’nınsa tahmin edeceğiniz gibi en çok ziyaret edilen şehri. Turist kafasıyla gezerek bitirmenin mümkün olmadığı noktalardan biri. 1000’den fazla çeşme (her biri cidden sanat eseri), 400 kilise, 13 dikilitaş ve 1 piramide sahip. Restoranlar bir ömür boyu yeseniz bitiremeyeceğiniz kadar çok. Müzeler de cabası.

Ben işim gereği birçok defa Roma’yı ziyaret ettim. Ancak bunların hiçbirinde şehri tanıma fırsatı yakalayamadım. Eşimle birkaç sene önceki ziyaretimizdeyse güzel bir rehber sayesinde altını üstüne getirip neredeyse bütün önemli turistik mekanlarını gezmiş, hakkında epey şey öğrenmiştik.

Benim tatilime denk gelen bir fırsatı eşimle beraber apayrı bir maceraya dönüştürmek istedik: Vespa ile Roma turu!

Kısa süre önceki yurtiçi turumuzda Vespa ile seyahat konusunda epey pişmiştik. Ama yurtdışı bambaşka bir şeydi. Bildiğimiz bir yer de olsa bir sürü bilinmezle karşı karşıyaydık. Ama Vespa-Roma ikilisinin bir fenomene dönüşmesi çok eskiye dayanıyordu.

(1935 yapımı bu film sayesinde Vespa satışları rekor sayıda arttığı gibi eşleriyle Roma turu yapanlarda da patlama yaşanmış. Benimki de buradan çıkan bir hevesti aslında.)

Otel olarak seçimimizi merkezi olmasa da Roma’nın en zengin muhitlerinden birinde yer alan The Duke Hotel‘den yana yaptık.

Odaları gayet güzel otelimiz gecelik 125 euro’luk fiyatıyla gayet de uygundu (oda-kahvaltı). Üstelik 15 dakikada bir Popolo Meydanı‘na (Piazza del Popolo) servisi vardı (gerçi bizim pek ihtiyacımız olmadı).

Motor kiralama

En büyük mesele elbette kiralayacağımız motordu. İnternette basit bir aramayla Roma’da pek çok motor kiralayan yere ulaşmak mümkün. Hatta bu önemli bir turizm kategorisi de yaratmış (darısı İstanbul’un başına). Üstelik seçeneklerde fiyatlar da neredeyse her dükkanda birbirinin aynıydı.

Birkaç örnek vermek gerekirse:

  • Bici&Baci: Şehrin merkezinde, ana tren garı Termini’nin hemen yakınında 99 kiralık motorla hizmet veriyor. (Via del Viminale 5 ve Via Cavour 302’de iki noktada var)
  • JRR Scooter Rental: Şehrin en önemli caddelerinden Via Cavour’da yer alıyor ve geniş bir seçim listesi var (Via Cavour 199).
  • My Vespa: Segway’den Vespa’ya kadar geniş bir araç seçim listesine sahip bir firma. Aslen bu araçlarla tur düzenliyor ama ayrıca kiralama yapmak da mümkün.

Gitmeden önce yaptığım araştırmalar sonucu kararımı Bici&Baci’den yana vermiştim, değiştirmedim.

En önde yatay duran canavar bizim oldu.

Kredi kartımdan 700 avroluk bir teminat bloke ettiler (motoru bıraktığınızda çözülüyor). İki kask, bir asma kilitli zincir, dolu depo ve bir haritayla maceraya başladık. Her ne kadar önceden gezdiğimiz yerler de olsa rotamı yine de turistik bir güzergahta belirlemiştim.

Listesini vermek gerekirse:

  • Piazza S. Pietro: Aslında bağımsız bir devlet olan Vatikan‘ın merkezi; Katolik Hristiyanlığın merkezi. Aynı zamanda bir Hac mekanı.
  • Gianicolo: Roma’nın 7 tepesinden en yüksek ikincisi. Şehre ve heybetine bakmak için ideal bir nokta.
  • Trastevere: Daracık sokakları, ansızın karşınıza çıkan geniş meydanları ve muhteşem (ve uygun fiyatlı) yeme-içme mekanlarıyla tam bir vaha.
  • Ghetto: İtalya’nın sinagogunu da barındıran Yahudi bölgesi. Muhteşem yemekler ve ilginç bir şehir dokusu.
  • Isola Tiberina: Roma’yı ikiye yaran Tiber Nehri’nin iki adasından biri. 270m x 60m boyutunda küçücük bir alan.
  • Testaccio: Tiber Nehri’nin ticaret merkezi. Şimdilerde nispeten virane.
  • Aventino: Faşist dönemin muhaliflerinin kalesi. Bugün şehrin en zengin, nezih konutlarının yer aldığı bölgesi.
  • Colesseo: Roma’nın meşhur gladyatör dövüşlerinin düzenlendiği dev kolezyum. Roma İmparatorluğu’nun görkemini en iyi yansıtan ayrıntılardan biri.
  • San Giovanni: Roma’nın eski sur kapısı. Şehrin girişi (bugünlerde otoyoldan şehre bağlantı noktası)
  • Piazza S. Maria Maggiore: İtalya’nın en büyük katolik kilisesi. Mutlaka görülmesi gereken bir heybet abidesi. Etkilenmemek mümkün değil.
  • Piazza Della Repubblica: Roma’nın Cumhuriyet Meydanı. Şehrin en geniş ve görkemli bölgesi. Trafiğin de en kaotik ve tehlikeli olduğu alanı.
  • Piazza Venezia: Venedik Kardinali’nin zamanında yaptırdığı meydan. Görülmeye değer.

Yazının başında da uyardığım gibi Roma’da turistin gezip göreceği yerleri bitirmesi mümkün değil. Dolayısıyla tercihler yapmak zorundasınız. (örneğin biz hiçbir sergiyi gezemedik. Oysa Andy Warhol’un çok cezbedici bir sergisi çok yakınımızdaydı)

Vespa macerası başlıyor

Motor meselesine dönersek; Bici&Baci’de Vespalar’ın neredeyse tamamı kiralanmıştı. 300cc’lik bir GTS ise bakıma girmişti. Bize krem rengi 125cc’lik bir LX kalmıştı (Aklınızda bulunsun: motor ehliyetiniz yoksa bile İtalya’da 125cc’lik scooterları otomobil ehliyetiyle kullanabiliyorsunuz).

Vespa LX’in 4 günlük kirası 240 avro tuttu (motoru teslim ettikten sonra ödüyorsunuz. Teslim için gecikirseniz her saati için 15 avro ek ödeme yapmak zorundasınız).

Anahtarlığımız da manidardı.

Krem rengi bir Vespa almak için kıvrandığım dönemde LX almamak için çok direnmiştim. Motor hacmi ve aletin boyutu bana küçük görünüyordu. Roma’da kiraladığımız motor sayesinde bu inadımda ne kadar isabetli bir karar verdiğimi anladım.

Meğer 125cc tam bir eziyetmiş! Benim ‘Vecihi‘ 250cc’lik enjeksiyonlu. 60. yıla özel üretilmiş bir model. Vespa’ya dair aklınıza gelen bütün konfor ve performansa sahip.

UzmanTV

Vecihi’yi satın aldığımda eve getirmeme yardımcı olan (bir LX sahibi) Zoban benim aleti kullanırken çok zorlandığını söylemişti. Performansı yüksek gelmiş, alışamamıştı. Ne kastettiğini, 125 ile 250cc arasındaki farkı Roma’daki LX tecrübemde ben yaşadım. Alet resmen gitmiyordu!

Normalde otomobilde de, motorda da hız yapmayı sevmem. Ancak bazı zamanlarda motorda performansa ihtiyacınız oluyor ve LX sizi gerçekten üzüyor. Hiçbir konforu yok ve GTV / GTS serisine göre çok daha kıvrak (bu her zaman iyi bir şey değil). Özellikle otoyollarda performans kıtlığından çok zor anlar yaşadığımı itiraf edeyim. Her saniyesinde Vecihi’yi andım durdum.

4 gün boyu kahrımızı çeken aracımız.

Bu detaylara girmeden Roma ve motorsiklet eksenindeki notlara bakalım:

  • Motor ehliyetiniz yoksa da otomobil ehliyetinizle 125cc ve altı motorları kiralayabiliyorsunuz.
  • Kiralık motorlar (genelde) bozuk Roma yollarında turistler tarafından hoyratça kullanıldığından epey yıpranmış oluyor. Bizim aletin ön takımında bir amortisör sorunu vardı ve sele altından bazı sesler geliyordu.
  • Roma’da koruma kullanan motorcu yok gibi. Toplamda 3 kişi gördüm görmedim. Hemen herkes yarım kask kullanıyor. Çoğunun yüz siperliği bile yok. Terlik ve yarım kaskla binlerce kişi göreceksiniz.
  • Kiralık motorlarla verilen kasklar neredeyse kask vasfını yitirmiş durumda. Buna razı olmanız gerekiyor.
  • İtalyanlar her konuda sakin. Tek istisnası trafik. Trafikte motorlu, araçlı herkes inanılmaz bir telaş içinde. Sürekli bir yarış kafasında ilerliyorsunuz. Bu acemi motorcular için zorlayıcı olabilir. Kimsenin kimseye affı, nezaketi de yok. Yollarda her an ciddi bir savaş yaşanıyor. 90km altı hızlarda trafiği aksatıyor oluyorsunuz. Ben bu hıza normalde çok nadir çıkarım. Motor benim için keyif işi.
  • Roma yolları küçük otomobiller ve scooterlar tarafından işgal edilmiş durumda. Ben hayatımda bu kadar motoru bir arada (Uzakdoğu’yu saymazsak) sadece Barcelona’da görmüştüm. Her taraftan karınca gibi scooterlar çıkıyor.
  • Kadın motorcular çoğu zaman size nal toplatacak; hazır olun 😉
  • Motor kullanırken sigara içmek, telefonla konuşmak sıradan hallerden. Tek elle motor kullanma konusunda kimse Romalıların eline su dökemez.
  • Roma’da motor kullanmak İstanbul’dan çok daha zor! Buna dikkat edin. İstanbul trafiğine aşina biri için bile Roma cidden zor. Bir yandan araçlar, bir yandan diğer motorlar sizi sürekli sıkıştıracak. Dibinizde bitecek, önünüze kıracak (ama asla korna çalmayacak, selektör yapmayacak, sizi tedirgin etmeyecek). Bunu anlatmam zor ama İstanbul’da araçlar sıkıştırıyor diye mızmızlananlar Roma’da bir gün iki teker üstünde geçirsin o zaman konuşalım.
Böylesi çılgın bir trafikte nasıl oldu da hiç kaza görmedik derken dönüş yolunda tatsız bir olaya denk geldik.
  • LX deposu yaklaşık 10 avroya doluyor. 4 gün boyunca neredeyse durmaksızın kullandığımız motorda ilk depo hariç 20 avroluk benzin tükettik.
  • Yollarda sarı boyalı şeritler göreceksiniz. Bu şeritler sadece otobüs ve taksilere özel. Eğer kazara girerseniz kameralar otomatik ceza yazıyor. Dikkatli olun!
  • Roma’da motorlara otoparkların hepsi bedava. Yolda mavi çizgili alanlara ya da hemen her sokakta göreceğiniz motor park yerlerine ücretsiz olarak park edebilirsiniz. Elbette yer bulabilirseniz 😉 Bazen bir motor sokacak kadar alan bile bulamıyorsunuz.
  • Yollar berbat! Bu konuda hazırlıklıydım ama özellikle şehir merkezindeki arnavut kaldırımlı yollar küçük tekerli Vespa’ları resmen hoplatıyor. Motora hakim olmak bile zorlaşıyor.
  • Buna rağmen otoyollar ise harika. Motor sürme keyfi otoyolda başlıyor (fakat 125cc ile ayrı bir işkence de başlıyor)
  • Yolların tamamına yakını tek yönlü. Dolayısıyla bir yerde yanlış yola girerseniz labirenti andıran Roma sokaklarında epey dolanmanız gerekebilir.
  • Navigasyon şart! Bunun istisnası yok. Roma yolları demin de belirttiğim gibi labirenti andırıyor ve kafanıza göre ilerleyip bir yere ulaşmanız mümkün değil. Biz Android sistemli HTC One X telefonumda standart olarak yer alan Google Navigate hizmetini kullandık ve hayatımızı kurtardı (ancak mobil internete ihtiyaç duyduğundan günlük ya da aylık bir yurtdışı internet paketi de almanız iyi olur).
  • Şehir merkezindeki turistik mekanların civarı genelde sadece yayalara özel ve motorlu araçlarla giremiyorsunuz. Dolayısıyla ‘Area Pedonale’ tabelası olan sokaklardan uzak durun.
  • Pazar günleri normalde motorlu araçlara açık merkezi caddeler de sadece yayalara açılıyor. Dolayısıyla Pazar günü motorla Roma merkezinde dolaşmak kolay değil. Bu durumda Navigasyon uygulamaları da işe yaramaz hale geliyor çünkü sizi ısrarla o yollara sokmaya çalışıyor (alternatif yolların çok kısıtlı olduğu bir şehirden bahsediyoruz).
  • Trafik lambaları Roma’da bir hizmetten çok eziyet olsun diye yapılmış gibi. 24 saat çalışıyorlar ve kırmızı ışıklar bir daha hiç yeşile dönmeyecek gibi uzun yanıyor. Geceleri neyse de kavurucu yaz sıcağında kırmızıda beklemek bir süre sonra gerçek bir işkenceye dönüşüyor.

Alışveriş olmazsa olmaz!

Roma (daha doğrusu İtalya) yüzlerce dünya çapında meşhur moda markasının merkezi. Dolayısıyla önemli bir alışveriş mekanı. Benim çok alakam olmasa da bir kadınla ziyaret ettiğinizde bu önemli bir meseleye dönüşüyor. Bu konuda da kadın okurlara yönelik bazı bilgiler sıkıştırayım:

  • Roma’da sadece 1 outlet (indirimli mağazalar kompleksi) var. İsmi Castel Romano (Roma Kalesi). Şehir merkezinin 30km kadar dışında. Doğal olarak Uzakdoğulular, Türkler ve Ruslar’ın uğrak noktalarından biri. İçinde 116 mağaza var (motor giyim ve aksesuarları satan mağaza oldukça iyi). Bizim ilgimizi çekenler Bear Store, Brooksfield, Burberry, Diesel, Marlboro Classics, Pinko, Rifle, Adidas, Camper, Guess, Mandarina Duck, Samsonite ve Lindt oldu. Neyse ki motorla gitmiştik, taşıma kapasitemiz azdı ve şanslıydım 😉 Ama motorun her köşesini doldurcak kadar şey almamıza engel olamadım. Üstelik kalanları almak için bir kere daha gittik! Buraya otoyolları test etmek için dahi gidebilirsiniz. Çok güzel bir yolu var.
  • İspanyol Merdivenleri (Scalinata della Trinità dei Monti) civarında aklınıza gelen bütün lüks markaların mağazaları bulunuyor. Benim kişisel takıntılarımdan Lacoste hevesini de burada doyurduk. Gerçekten gördüğüm en geniş Lacoste mağazasıydı ve yüzde 50’ye varan indirimler vardı! (Via di Propaganda 1/A)
  • Prada ve Louis Vuitton yine bu bölgenin mutlaka ziyaret edilesi mekanlarından. Biz de ihmal etmedik. Eşim bir Prada cüzdan almam için epey uğraştı ama ben 5 avrodan pahalı cüzdan kullanmama prensibimi bozmamayı başardım (bütçemizi kendisi ziyadesiyle tamamladı). Bir erkeğin neden 400 avroluk bir cüzdan taşıması gerektiğini anlayabilmiş değilim. Kadınların alışveriş mantığına kafa yormayı epey zaman önce bırakmıştım zaten.
  • Trastevere’de 40 Spazzio adlı harika bir takı ve tasarım ürünler satan galeri keşfettik. Buraya yolunuz düşerse bakın. El yapımı ve benzersiz çok orijinal şeyler var (Galleria d’Arte Spazio 40 – Via dell’Arco di San Calisto No: 40). Biz buradan bir kolye ve tuval üstüne yağlı boya bir Roma illüstrasyonu aldık.
  • Motor ile ilgiliyseniz gözlükten kaska akla gelen her türlü Vespa aksesuarını da satan Vespa Roma’yı mutlaka ziyaret edin. (Viale Aventino, 34/a, b, c)
  • Yine Vespa ile ilgili birçok (farklı) şey satan bir sahafı tesadüfen Fontana di Trevi civarında keşfettim. Buradan pek çok şey aldım. Galiba en orijinali de Vespa kadranlı saatli radyom oldu. (Libreria Godel / Via Poli, 46)
  • Roma’da bildiğimiz anlamda sadece 1 alışveriş merkezi var. La Rinascente isimli bu mekanda birçok markayı bir arada bulabilirsiniz. Burada beni cezbeden (yine) Lacoste ve Fred Perry oldu. Türkiye’ye göre epey uygun fiyatlarla güzel bir seri tamamladım.

Yemek olayları

Güzel yemeklere karşı zaafım malum. İtalya; özellikle Roma bu konuda sizi hiç üzmeyecek mekanlarla dolu. Dünyanın en güzel makarnaları, pizzaları, etleri, tatlıları ve şarapları tek tek keşfedilmeyi bekliyor. Notlarımdan kısaca bir kısmını paylaşayım:

  • Aslen bir Sicilya tatlısı olan Canoli’ye düşkünlüğümden bahsetmiştim. San Fransisco’da tattığım Caffe Greco’nun aslı Roma’da. Tam ismi Antico Caffe Greco. ‘Antik’ sıfatını da sonuna kadar hak ediyor çünkü kuruluş tarihi 1760. Yani şaka-maka 252 yıllık bir işletmeden söz ediyoruz. Burası gayet kasvetli, garsonların frak giydiği ancak turistik olmasından dolayı hiçbir kılık-kıyafet ya da tarz zorunluluğu bulunmayan (pahalı) bir kafe. Elbette Sicilya tarzı (ricotta peynirli) bir canolo denemek farz. İyi ki de yapmışım; yediklerim içinde EN iyisiydi. Yalnız pahalı olduğunu bir kere daha hatırlatayım. 2 kişi 2 tatlı, 2 de kahve için tam 50 avro verdik. Ama kesinlikle değdi. (Via Condotti, 86)
Antico Caffe Greco siparişimiz böyleydi.
  • Canolo (canoli’nin tekili oluyor) denemeye devam etmek isteyenler için Trastevere’de Ciuri Ciuri asla atlanmaması gereken seçeneklerden. Tatlı sevmeyen ben bile karşı koyamadım. Muhteşemdi! (P.ssa San Cosimato, 49/B)
  • Yine Trastevere’de yemeklerini mutlaka tatmanız gereken bir diğer mekan Ditta Trinchetti. Personeli, menüsü, dekorasyonuyla 10 numara bir mekan. Dışı güzel, iç salonu ayrı güzel. Mekanın kendi şarabını da denemeyi ihmal etmeyin. Ücretsiz kablosuz internet de var ki bu Roma’da nimetten sayılıyor. (Via Della Lungaretta, 76)
Trastevere tipik bir İtalyan mahallesi. Burayı Roma’nın diğer her yerinden daha çok sevdik.
  • (Evet yine) Trasteverte’de salaş ama hem uygun fiyatlı hem de epey lezzetli bir mekan da Taverna della Scala. Yediğimiz en ucuz yemekti. Ve her şey alabildiğine lezzetliydi. Garsonları biraz kaba saba ama salaş mekanın mayasında vardır bu, değil mi? (Piazza della Scala 19-21).
  • Turistik restoranlardan gayrı bir yer arıyorsanız Tiber Nehri kıyısında, neredeyse tamamı İtalyan ailelerden oluşan müşteri kitlesiyle OLAĞANÜSTÜ menüsü, manzarası ve personeliyle Cuccurucu‘yu MUTLAKA deneyin. Ucuz değil, çok pahalı da değil (2 kişi 103 avro verdik) fakat mutlaka görülesi bir yer. (Via Caporati, 10)
  • Son (öğle) yemeğimizi L’Archetto di Cavour‘da yedik. Burası tipik bir İtalyan restoranı. Turist yok denecek kadar az. Ayrıca mekanın ciddi bir şarap ve grappa menüsü var. (Via Cavour, 195)

Toparlayacak olursak

Roma parklarıyla ünlü bir şehir. İrili ufaklı birçok yeşil alan var. En büyüklerinden biri de 80 hektarlık devasa Villa Borghese Parkı. İster bir ağaç altına yerleşin, isterseniz bankta oturup insanları seyredin. Pazar günü bir bankta tek başıma oturup keyif çattığım anı hiç unutmayacağım.

Yaşadığımız ilginç bir olayı da aktarayım. Büyüklüğünden dolayı Villa Borghese’i yürüyerek keşfetmek çok zor. Bu yüzden Segway de dahil birçok ilginç araç kiralayabiliyorsunuz. Saatlerce seyrettikten sonra eşime Segway deneyimi yaşatmak ilginç olabilir diye düşündüm. O ise güvenli olmadığını iddia edip reddetti. Ben ısrarla bu aletin bütün olayının otomatik denge kurma olduğunu, dünyada George W. Bush dışında bu aletten düşmeyi başaran olmadığını anlatırken tam önümüzde bir gümbürtü koptu. Meğer iki çocuk Segway’den inip öylece rampada bırakınca boş aletler birbirine çarpıp düşmüş.

Tam ikna eder gibi olmuştum ki yeni bir gümbürtü ve çığlıklar koptu. Amerikalı bir karı-koca sürerken kadın kontrolü kaybedip kocasına çarptı ve yere kapaklandı. Kask takmamışlardı, kadın kafasını asfalta vurmuştu ve  kıpırdamadan yerde öylece kaldı. İyi olduğunu söylüyordu ama kalkmadı. Etraftakiler hemen cankurtaran çağırdı ve böylece (kiralama hizmetinin sahibinin de ifadesiyle) orada ilk defa bir Segway kazası yaşanmış oldu.

Bu olay muhtemelen aletin tarihindeki en ciddi kazadır (kiralama hizmetinin sahibi kadının başında duran, cankurtaranı çağıran beyaz atletli, kocası ise solda ayakta duran siyah gömlekli. Çarpışan Segway’ler ise sağ arkada yatıyor). Elbette bu yüzden bizim kiralama olayı da yalan oldu. Yanlış hatırlamıyorsam yarım saati 15 avroydu.

Roma’ya dair son tavsiye: havaalanı şehrin epey dışında. Taksicinin sizi kazıklama niyetine göre otelinize ulaşmak için 60 ile 130 avro arası parayı gözden çıkarmanız gerekebilir. Bunun yerine terminalin çıkışında sağa dönüp 2 dakika yürürseniz özel havaalanı otobüsleriyle (bizdeki Havaş / Havataş muadili) sadece 5 avroya şehrin merkezindeki Termini tren garına kadar ulaşabilirsiniz (farklı seçenekler var, ben Terravision şirketini kullandım).

Roma seyahatinden kalanlar aşağı-yukarı bunlardı. Aklıma gelen şeyler olursa yazıya eklemeye çalışacağım (yol yorgunluğuyla yazdığımdan bazı hatalar olabilir, şimdiden özür). Umarım olası bir Roma ziyaretinizde işinize yarar birkaç bilgi çıkar.

Şahsen bütün yorgunluğa rağmen gelir gelmez bavulu boşalttıktan sonra yaptığım ilk iş Vecihi’ye atlayıp bir Boğaz turu atmak oldu. LX ile farkını anlamamı ve bir kere daha şükretmemi sağladı.

Özetle: Alışverişi, yemesi, içmesi elbette işin bahanesi. Hepsi bir yana Roma’da bir Vespa kiralayıp dolanmak apayrı bir keyif. Mümkünse bunu mutlaka tadın derim.

BONUS-1: Uzun zamandır bir e-kitap okuyucu almak istiyordum. Bu seyahatte dayanamayıp bir Cybook Bookeen Odyssey aldım (140 avro). İlk izlenimlerim gayet olumlu. Gerçekten çok başka bir tecrübe. İdefiks’ten ilk e-kitaplarımı da sipariş ettim. İnternetten kitap sipariş edip kargo bekleme derdi olmaması ne güzel bir şeymiş! İlk fırsatta onunla ilgili izlenimlerimi de yazacağım (YAZDIM).

BONUS-2: Puro alışverişinde bizim Free Shop’ta daha önce tatmadığım bir şey keşfettim: Trinidad / Robustos Extra. Tütünü, kokusu ve sarımı gayet iyi. İnternetteki eleştirileri de sağlam. İçmek için sabırsızlanıyorum ama birkaç gün hümidorda dinlenmesi gerek. Meraklısına ek bilgi: 12’lik kutuda 213 avro.

BONUS-3: Prensip olarak sadece 1 kredi kartı kullanıyorum. THY’de yıllardır kullandığım mil programına katkı olur diye aldığım Miles&Smiles kartı beni resmen perişan etti. Bu kart mil hesaplarından dolayı ekstre borcunuzdan fazlasını ödemenize izin vermiyor. Dolayısıyla limitiniz dolduğunda bir dahaki ekstre dönemine kadar bekliyorsunuz. Anlayacağınız ayın 25’ine kadar kredi kartsız bir hayat yaşayacağım. Bu detayı bilsem asla Miles&Smiles’a geçmezdim. Cidden pişmanım.

Yorumlar

24 yanıt

  1. lec avatarı
    lec

    güzel yazi,
    bir yorum:
    segway kazalari az degil, önümde kaza olmuslugu da oldu, kendim kaza gecireyazmisligim da oldu
    internette arayinca da bol bol kaza videosu cikiyor
    http://www.youtube.com/results?search_query=segway+crash

  2. rusen avatarı
    rusen

    cok güzel detayli yazmissiniz, gitmis gibi olduk 🙂

  3. Kaan avatarı

    Vespa ve Roma aşığı biri olarak son zamanlarda okuduğum en güzel blog yazısıydı. Verdiğiniz linklerdeki bilgilerde çok önemli ve faydalı. Teşekkürler..

  4. mustafa avatarı

    Hocam öncelikle bu güzel yazınız için çok teşekkürler, arkadaşın da dediği gibi gidip görmüş kadar olduk, özlettin kendini, bi an önce ekranlarda görmek istiyoruz seni 🙂

  5. Semih avatarı
    Semih

    Ben de uzun zamandır Shop&Miles kullanıyorum (geçenlerde adı değişti Miles&Smiles kredi kartı oldu). Dönem içerisinde çok harcama yaptığımda ekstre zamanı gelmeden internet şubesinden çok defa ödeme yaptım ve sıkıntı yaşamadım.

    Az önce de denemek için dönem içi harcamalarımdan bi kısmını ödedim ve problem çıkmadı. Limitim de ödeme yaptıktan sonra arttı.

  6. […] geç attım (öncesinde birçoğunu test etme imkanım olmuştu elbette). Geçen haftaki ‘Vespa ile Roma Turu‘ kapsamında vergi iadesi (tax-free) ile yaklaşık 150 avroya bu alandaki en eskilerden […]

  7. […] gezdim. Afrika hariç hemen her kültürün pek çok türevini gözlemleme fırsatım oldu. Son İtalya ziyaretimde ne zamandır yazmak istediğim bir konu depreşti. Hevesim küllenmeden yazayım dedim.Birçok […]

  8. turkha avatarı

    harika bir yazı olmuş. uzun zamandır ihmal ettiğim blog yazarlığına blogunuzu keşfetmem sayesinde geri döndüm diyebilirim. paylaşımlarınızı merak ve heyecanla bekliyorum.

  9. […] tercih Vecihi‘den yana oldu. Üstelik bu sefer yazın en sıcak döneminde, Kazdağları ve Roma seferinden de uzun bir rota bizi bekliyordu.Bu yazı, bu yolculuğu ve gördüklerimizi anlatacak. […]

  10. Ömer Erişken avatarı
    Ömer Erişken

    hocam ay sonu romaya gideceğimden benim için çok yararlı bir yazı oldu. ellerin dert görmesin.bu vespayı kiralarken go pro gibi bir aleti kiralayabiliyor muyuz. on numara olurdu roma sokaklarında. (istanbulda lxi150 kullanan biri olarak cok ezmisin be aga 🙂 motorumdan sogudum vallahi 🙂

  11. Özmen Adıbelli avatarı
    Özmen Adıbelli

    4 günlük Roma tatilimizde, ilk gün trafikteki vespaları ve vespa kiralama bayilerini görmüştük. Aklımız kalmıştı eşimle. Daha önce hiç motor kullanmadığım için bilmediğimiz memlekette kullanmaya cesaret edememiştim. İkinci günün sabahı, günün planını yapıyorduk. Vespa kiralamayı araştırırken bu yazınıza denk geldim. “Kullanamazsam, rahat hissetmezsem geri iade ederim, parası da boşa gitsin” diyerek doğruca Termini yakınındaki bici&bacı ye gittik. Bir deneme turu attıktan sonra, güvenim yerine geldi. Modelini hatırlamıyorum ama günlük 70€ olan bir model kiralamıştık. Böyle bir keyif yaşamamıştık daha önce. Şehrin bir orasına bir burasına, bir kuzey bir güney keyfini çıkardık. Teslim saatine kadar her dakikayı değerlendirdik. Tekrar böyle bir planı yapmak için sürekli fırsat kolluyoruz. Bu yazınızdan güç alıp kiralamıştık sonuç olarak, teşekkürler paylaşımınız için.

  12. Kürşad #ATA (@KursadYuceturk) avatarı

    Amirim ben interrail yaptığım dönemde gitmiştim 2 gece 3 gün toplamda 50€ harcayarak gezmiştik buraları müthiş bir şehir/deneyim.

  13. […] ile Roma seyahatimizde aldığım Bookeen Cybook Odyssey sayesinde tanıştım. Ve tam anlamıyla vuruldum! Benim gibi […]

  14. […] gezdim. Afrika hariç hemen her kültürün pek çok türevini gözlemleme fırsatım oldu. Son İtalya ziyaretimde ne zamandır yazmak istediğim bir konu depreşti. Hevesim küllenmeden yazayım […]

  15. […] geç attım (öncesinde birçoğunu test etme imkanım olmuştu elbette). Geçen haftaki ‘Vespa ile Roma Turu‘ kapsamında vergi iadesi (tax-free) ile yaklaşık 150 avroya bu alandaki en eskilerden […]

  16. CC avatarı
    CC

    Kahvecide sağlam yerleştirmişler sana onu anladım.

  17. kaptan adnan avatarı

    Merhabalar bende eski bir vespacı olarak yazılarınızı okudum bayagı bir keyif aldım vespa ile italyayı gezmek bir okadar keyif verici buldum bundan dolayı teçekkür ederim elinize saglık italyayı bir çırpıda sayenizde gezdik ve hissettik bizde inşallah
    İtalyada vespayla birlikte gezeriz kalın salıcakla rotanız sürekli aydın olsun istanbuldan kaptan adnan akyol selamlar Herkese

  18. kaptan adnan avatarı

    Pek yakında süper tenere yamaha alarak avrupa turu için mihenk taşlarımı diziyorum beklemede kalalım kaptan adnan denizden karaya dönüş benim gibi seyahat etmek isteyen dünya görüşü had safhada ingilizce bilen hanım arkadaşlara duyurulur.

  19. […] devriye görevlisi gibi kimi meslek gruplarında yoğun olarak kullanılıyor. Kimi şehirlerde (binmeyi becerebilen) turistlerin eli-kolu olmuş durumda. Türkiye’de de çeşitli havalimanları ve bazı […]

  20. Mustafa Furkan avatarı
    Mustafa Furkan

    Süper! bir umre sonrası ilk olarak romaya gitmeyi planlıyorduk. Yazın iftar anında soğuk su gibi geldi bu yazı. Çok tecrübe veriyor. Biraz daha araştırma şart.

  21. […] Ama motosiklet artçısı da zor mesele. Acemi artçıyla ilk virajda asfaltla bir olmak da var. İtalya’ya giderseniz aklınızda […]

  22. gökhan avatarı
    gökhan

    abi merhaba vespa almayı düşünüyorum italyada fiyatları türkiyeye göre nasıl ordan almalımıyım sence. şimdiden teşekkürler

  23. […] yılındaki Roma ziyaretimizle ilgili bazı notları iki ayrı yazı halinde (1, 2) paylaşmış ve İtalyan yaşam ve kültürüne dair pek çok notu aktarmıştım. Tekrar […]

Görüşlerinizi paylaşın: