Sosyal medyada takipçi arttırma

Markaların reklam amacıyla neden sosyal medyaya yöneldiğine dair birkaç öngörü.

Bana en çok sorulan sorulardan biri “Twitter reklamlarından ne kadar kazanıyorsun?”.

Twitter’da ‘çaktırmadan’ para kazanan birçok kişi var. Öyle bir ortam ki bura, Allah bile ekmeğinin peşinde.

Gerçi sonra olayı en olmadık tarafından anlayanların hiddetiyle toparlama derdi başlıyor; o başka.

Pek çoğunu inandıramasam da daha önceki bir yazımda değindiğim gibi ben şu ana kadar sosyal medya hesaplarım üstünden bir şey kazanmış değilim. Üstelik; kazananlara karşı da değilim. Bana birileri anlamlı bir teklifle gelse düşünürüm. Böyle bir gelire ihtiyacım olmadığı için kafam da rahat.

Ama sosyal medyada takipçilere faydalı olacağı düşüncesiyle paylaştıklarımın etkisini düşününce markaların neden sosyal medyaya her geçen gün biraz daha arttığını anlıyorum. Sosyal medya bir fikri, oluşumu, markayı, kampanyayı yaymak için en etkili ve ekonomik ortamlardan biri. Geleneksel reklamdan çok daha etkili ve hızlı.

Bir kadın kozmetik markasının sitelere banner reklam vererek ulaşabileceği kitle ve maliyetiyle, etkili bir kadın blogger / sosyal medya kullanıcısı kadın üstünden ulaşabileceğinin her anlamdaki farkı apaçık ortada.

Bunlar malumun ilamı biraz elbette. Tekrara düşmeyelim.

Sırf markaların bu sosyal medyada daha fazla takipçi kazanma şevki için hizmet veren şirketler var. Bir kısmını şahsen (arkadaşlarım olduğu için) tanıyorum. Azımsanmayacak bütçelerle markalara takipçi yönlendiriyorlar. Markalar bu ‘toplanan’ kullanıcıları ne yapıyor derseniz; gözlemlerime göre ‘heba ediyorlar’!

Yine de markaların (kimi zaman tamamen sidik yarışı zihniyetiyle) takipçi arttırmak için yaptıklarını görünce şaşırmadan edemiyorum. Vardır bir bildikleri diyelim.

Bu sabah bilgisayar başına oturduğumda bir arkadaşımın takibe aldığı Twitter hesabını fark ettim (şu meşhur ‘activity‘ meselesi). Kelimelerin kökenlerini işleyen bir hesap. Daha 4 tane mesaj yazmış toplamda (dört tane kesmiyor, açlıktan ölüyorsanız adresiniz belli aslında).

Ama Twitter’da umut veren şeyler az olduğundan heyecanlandırdı, paylaştım.

O ana kadar takip ettiği 256 kişi arasında ben yoktum (öyle manevi bir kıyak da yok yani :). Takipçi sayısı ise 19 kişiydi. Toplam 4 tane mesajı olunca bazıları yadırgadı elbet. Benimkisi geleceğe dair bir umuttu elbet.

Sonrasında ilginç bir ayrıntıyı fark ettim. 1 saatten az bir sürede bu hesabın takipçi sayısı (tam şu cümleyi yazarken) 393 kişi oldu.

Bu 1 saatte yüzde 2.000’den fazla takipçi artışı demekti. Bundan sonra eminim kartopu gibi büyüyerek binlerce kişiye ulaşacaktır. Etrafımda pek çok arkadaşımın aylarca, senelerce uğraşarak ulaşmaya çalıştığı bir nokta bu (bu takipçi yarışı kovanına çomağı ayrıca sokacağım 😉

Özetle: takipçi arttırmak o kadar zor değil. Asıl mesele arttıktan sonra ne yapılacağı. 20 kişinin beklentisiyle 20 bin kişininki bir olmuyor zira…

(Sosyal medyada yayılma eğrilerine yönelik bir örnek oluşturması açısından kayda geçirmek istedim. Umarım başka bir tarafından anlaşılmaz)


Yayın Tarihi:

Kategori:


Yorumlar

19 yanıt

  1. Ekim Nazım Kaya avatarı

    Şu plaza toplantılarında sıkça kullanılan ‘leverage’ etkisi bu işte. Benim eski bir prensibim: ‘Önce 10 çalışır 1 kazanırsın, sonra 1 çalışır 10 kazanırsın!’

    Tabii 10 kazanacak hale gelmek için sebat, sabır, istikrar şart. Y kuşağının da en zorlandığı şey, sabretmek. Bizimkinden çok daha hızlı bir hayata doğdular, onların suçu değil.

    20 kişi-20.000 kişi meselesine gelince: Takipçi sayısı arttıkça, bu takipçilerin ilgi alanlarının, politik görüşlerinin kesişim kümesi hızla sıfıra doğru gidiyor ve sıfırda kalıyor. Bu noktadan sonra sen bir ‘medya’ya dönüşüyorsun. Amacın takipçi kaybetmemekse, ‘merkez medya’ profili çizmen şart. (Yandaş ya da candaş medyanın hali malum. En büyük tirajlılar, ortaya yakın olanlar.) Yoksa bir tweette 100 kişi, tam tersi bir tweette bir başka 200 kişiyi kaybetmek doğal. ‘Beni seven kendim gibi sevsin’ diyenlerin kafası daha rahat elbette.

  2. Ozan Dikerler avatarı

    O tweetini ben de görmüştüm. Merak edip girdim ve sadece 4 tweet görünce follow demeden çıktım… Ama takip edenlerin sayısındaki şu artışa bakınca bunu tezime konu yapmaya karar verdim 🙂 sağolasın

  3. Mert US avatarı

    sabah @kelimeajani tanıtımınızı gördüm reklam olarak düşündüm açtığımda 4 tane twit yazdığını görünce yadırgadım okudum ama takibe almadım. şimdi blogunuzu okuyunca sizin umudunuza güvenerek bende takibe alıyorum. öbür tarafımdan anlıcağım şekildeyse blogda reklamını daha iyi yapmışsınız =)

  4. cem avatarı

    Serdar Bey,
    “Allah bile ekmeğinin peşinde” demek de ne demek, siz de farkında olmadan inançlarımıza ve inançlarıza atıfda bulunuyorsunuz. Bu hangi pazarlamanın bir parçası?! Bu kadar göz önünde bulunan biri olarak, üzerinizde pek çok aleyhte delil olmayacak biçimde, kendinizi güncellemenizi tavsiye ediyorum.

  5. Şahin Ciner avatarı

    yakın tarihte iletişimde devrim diye düşündüğümüz birçok enstrümanı çöpe atarak haklı yere ulaşan Sosyal Medya dediğiniz takipçi kargaşasına son verebildiğinde markaların ve takipçilerin gerçek buluşma noktası ve karşılıklı faydalanmalarını sağlam temellere oturtacaktır.

  6. Can Aydoğan avatarı

    Amir bizi deney faresi olarak kullanmış haberimiz yok. İnternet ekipler amirliği mevzuatında bu şekilde bir yetki olduğunu sanmıyorum ve sizi istifaya davet ediyorum.

  7. Semih Kısa avatarı

    Bu konuda o kadar farklı senaryolar izlenmeye başlandı ki dikkatimizi çekmemesi mümkün değil, viral reklam dedikleri hadise çaktırmadan aldı başını gidiyor. Peki sizce insanlar bu reklamların ne kadarına güvenle bakıyor?

  8. dont avatarı

    yaptiginiz benzetme cok edebsizce. Ilahiniz buda ise onu bilemem.

  9. MozaMort avatarı

    Aslında bu sabah yayınladığınız iki twwetten biriydi, @kelimeajani hesabı. Bir diğeri ise; Wikipedia’nın bağış sistemi ile ilgili olandı.
    Şöyle bir durumun olduğuna inanırım; eğer kazanç kaygısı olmadan yapılan bir şey söz konusu ise, daha içten ve daha objektif bir netice elde edilmesi olağan bir sonuçtur.
    Wikipedia yıllardır güzel bir hizmet sunuyor. Herhangi bir kazanç sistemini kullanmadan hem de… Ancak, sadece bu sistemi ayakta tutabilecek bağışları da kabul etmek zorunda kalıyor. Kaçınılmaz son (ki bu o projenin bitimi anlamına geliyor) şimdilik Wikipedia için söz konusu olmadı. Umarım olmaz da…
    Etkinlik göz ardı edilebilecek gibi değil. Bu konuda çok haklısınız. Yalnız şuna dikkat edilmesi gerekiyor. Reklamı yapılan ürün veya hizmetin yanıltıcı olmaması lazım. Tüketiciyi yada tüketeni olumlu yönde etkilemesi lazım.
    Teşekkürler yazı için…

  10. Ayhan avatarı

    Kelimeleri doğru kullanalım, Kullanmadan!

  11. Merih avatarı

    Güzel bir yazı olmuş, teşekkürler.

  12. Ali avatarı

    Yazıda link verdiğiniz kitap da tükenmiş. Yoksa… 🙂

  13. Deniz avatarı
    Deniz

    Twitter’de hesap açalı 12 gün oldu. Daha yeniyim. Yazınız, aklıma takılan pek çok şeyi çözmeme yardımcı oldu, teşekkür ederim.
    Doğru mu algıladım bilemiyorum ama, yazınızdan şu sonucu çıkarttım; ne yapmak istediğini bilen, yaptığı şeye özen gösteren ve özgün olan hesapların takipçileri artar.
    Doğru anladıysam, tespitinize katılmamam mümkün değil.
    Ancak ben şunu da gördüm ki, Türkçe’nin dil bilgisi kurallarına uyulmayan, yanlış ve eksik sözcüklerle yazılmış, küfür ve argonun bolca kullanıldığı ve pek çok kopya ögeler içeren hesapların da çok fazla takipçisi var. Şaşırdım.
    Bir de, herkes yazma sevdasında, okuyan çok az. Oysa, yazmak için çok okumak gerekir diye düşünüyorum.
    Saygılarımla.

  14. Gürkan Gür avatarı

    Ne kadar da “duyarlı” arkadaşlar var yorumlarda. Alınmışlar ama çekinmeden “İlahınız buda ise onu bilemem” falan demişler. İlahı buda olanlar alay edilmeye müsait çünkü. Sadece kendi inançlarına uygun cümleler kurulabilir internette.. Aynı arkadaşlar #spamallahcc tag’ini göklere çıkartmışlardı.. İki gram mizah anlayışı lazım bazen.

  15. Görkem Ünel avatarı

    Serdar Abi,

    Merak ettiğim şey, ilk başta 4 kişi olan sonrasında 200 binleri aşan takipçi sayısı güzel fakat bu kısmın yönetilmesi için senin düşünceni çok merak ediyorum. Paylaşımın içeriğini belki daha popüler kültüre yönelik mi yapmak gerekir, yoksa tarzı bozmadan devam ettirmek…Facebook da like ve talking about metrikleri gibi…Yönetmesi çok problematik bir durum. Eline sağlık…

  16. İlşad avatarı

    Evet, evet… Zaen misal daha ucuza satış yapan kitapyurdu.com dururken Idefix’in linkini vermek de hiç düşünülmeden öylesine gerçekleştirilmiş bir harekettir.

    Kitaptan bahsedilecekse Nişanyan’ın kendi sitesi var, ya da başka sitelerden daha detaylşı incelenebilir. Ama Idefix, onun da mı sahibi arkadaşınız? Olabilir.

  17. Psikoloji Forumu avatarı

    Hocam güzel bir yazı öncelikle teşekkürler.
    Ben Psikolog olarak görev yapmaktayım. Sosyal medya üzerinde de ciddi bir ilgim alakam var. Eskiden beri site kurdum bunun bi getirisi sanırım. Şimdilerde “Sosyal Medya Psikolojisi” diye bir yazı araştırma yazmaktayım. Görünen çok uzun bir yazı olacak ve aslında tam olarak yansıtamayacak belki. Çünkü çok çok geniş bir dünya. Bu yazı dizisi bitince sizinle paylaşmak istiyorum. Size ulaşabilme imkanım nedir bilemiyorum. Aklımdan şu geçmişti; ben twitterdan mention atsam büyük ihtimal okumaz 🙂 mail atsam arada karışır gider. Hala o kaygılarım mevcut. Ama sosyal medya ile ilgilenen Türkiye’deki en alakalı kişi siz olduğunuzdan kesinlikle sizinle paylaşmayı umuyorum. Bu konuda belki bir jest bile yapabilirsiniz o kaygılarımı giderecek. Görüşmek dileğiyle…

  18. İsmail KALKAN avatarı

    İnançlarla alay etmeniz hiç hoş değil. Bir çok insan için çok önemli bir kavram ile dalga geçmek çok abes.

  19. Scriptuel avatarı

    Hızlı ve ücretsiz olarak takipçi sayınızı arttırmak için scriptuel.com’u da kullanabilirsiniz 🙂

Görüşlerinizi paylaşın: