Mazallah siperde yanına bir ateist düşse…

Şu vatanı en çok seven, bir derde düştüğünde ilk yardıma koşacak iki kişi var: sen ve ben. Bu tuhaf mutluluğu nasıl hazmettik peki?

Marifet saydığımdan değil ama pek televizyon izlemiyorum. İnternette bunca çok şey varken aklıma bile gelmiyor. Ve evet dizileri de izleyemiyorum. Bu yüzden çoğu sohbette oyun dışı kalıyor, turist muamelesi görüyorum. Ana haber bültenlerini de izleyemiyorum (buna rağmen Türkiye ve dünyaya dair izleyenlerden daha güncel bilgilere sahibim. Haberciler için düşünülmesi gereken bir ayrıntı).

YouTube’da rutin turlarımı atarken atv Haber’de yayınlanan bir videoya denk geldim. Genelkurmay Başkanlığı arşivinden çıkma Kurtuluş savaşı görüntüleri. Yayına hazırlanış sırasında Türk medyasının ajitasyon ve istismar tutkusundan fazlasıyla nasibini almış ama yine de çıplak gerçeğinden bir şey yitirmemiş. Sesi kapatıp dinleseniz dahi savaşın anlamsızlığını ve insanlık dışı doğasını yansıtma açısından fazlasıyla yeterli.

O dönem nasıl olmuş da kaydedilmiş, Genelkurmay arşivi bunu hangi akla hizmet bizlerden gizlemiş ya da ellerinde böyle kimbilir daha nice şeyler var diye düşündüm izlerken. Siz de bir bakın, üstüne konuşacağız.

Toprağa düşenlere bakarken o dönemlerin şehitliklerinde yan yana gömülenleri düşündüm. Şimdi boş laf salatalarının tekerlemelerine dönüştüler: Kürt, Laz, Çerkez, Ermeni…

Meseleyi bir Yılmaz Özdil yazısına çevirmenin endişe ve korkusuyla (yani her şeyi göze alarak) düşünelim. Olmaz ya hani, mazallah 2013 yılında böyle bir savaşa düştük diyelim. Cephede kiminle sipere yatacağız biz? Suyumuzu, cephanemizi kim taşıyacak? Yemeğimizi kim yapacak, yaramızı kim saracak?

Kürtler bölücü, terörist anca PKK’ya hizmet eder, Çingeneler hırsız-arsız en başta bizi soyar, Ermeni lanetin sureti, Yahudi’ye güven olmaz, mumsöndüren Alevi’ye arkanı dönsen olmaz, liberal vatan satar, komünistin kendine hayrı yok, şeriatçısı bir dert, imam-hatipli aynı derenin suyu. Laiklerin tek derdi içip içip sevişmek, ulusalcısı asker / darbe şakşakçısı, asker desen özgürlük / halk düşmanı, polis cemaatçi, cemaatin derdi nifak. Politikacı para, iktidar diktatörlük peşinde…

Böyle sürüp gider de uzatmayalım. Cephede sipere duracak kim kaldı şimdi? Bir sen, bir de ben (yersen). İçerde bunca düşmanımız varken biz yine iyi dayanmışız meğer! Koca memleket hepi topu ikimiz sayesinde ayakta kalmış bugüne dek!

Kendi içinde bu kadar çok bölünmüş, birbirine bu kadar düşman olmuş kaç millet var acaba? Trafikte, tribünde; hatta evinde birbirine öldüresiye saldıran kaç memleket geliyor aklınıza?

Bütün bunları bal gibi bilir halimize rağmen sahip olmadığımız değerlerle böbürleniyoruz. Karşıtlar, kamplar ve düşmanlar yaratarak içimizi rahatlatıyor, safımızı güçlendiriyoruz.

İçimiz çürüyor.

2012’de Bahçeşehir Üniversitesi öncülüğünde gerçekleştirilen Türkiye Değerler Atlası adlı araştırmadan bazı sonuçları aktarayım:

  • Türkiye vatandaşlarının birbirine en az güvendiği ülkelerden biri. 1990’dan beri bu durum değişmiyor. Ülke ortalamasında insanlara güvenebileceğini söyleyenlerin oranı yüzde 10. (en düşük güven Batı Anadolu ve Trakya’da, en yüksek yüzde 16 ile Orta Anadolu’da).
  • 47 Avrupa ülkesi içinde en muhafazakar toplum. (Bizden sonra Gürcistan geliyor)
  • Toplumun dörtte üçü Türk olmaktan son derece gururlu olduğunu söylüyor (bu oran Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da dörtte bire düşüyor).
  • Erkeklerin politikada kadınlardan daha başarılı olacağını düşünenlerin oranı yüzde 71.

Yine Bahçeşehir Üniversitesi’nin 2009’da gerçekleştirdiği Radikalizm ve Aşırıcılık araştırmasının sonuçlarına göre:

  • İçki içen komşu istemem (Yüzde 72)
  • Nikahsız yaşayan komşu istemem (Yüzde 67)
  • Hiçbir dine inanmayan komşu istemem (Yüzde 66)
  • Yahudi komşu istemem (Yüzde 64)
  • Hırıstiyan komşu istemem (Yüzde 52)
  • Amerikalı komşu istemem (Yüzde 43)
  • Kızları şort giyen komşu istemem (Yüzde 36)
  • Başka bir ırk ve renkten komşu istemem (Yüzde 26)

ANDY-AR’ın Star için 2011’de yaptığı Cemaatler Gerçeği araştırmasına göre:

  • Üniversite mezunları ateist, Yahudi veya Ermeniler ile komşu olmak istemiyor.
  • Çingene ve eşcinsellerle komşu olmaya kesinlikle karşı.
  • İçki içen komşuyu neredeyse kimse istemiyor (Atatürkçü, laik, liberal, özgürlükçü, demokrat-sosyal, demokrat ile Marksist-sosyalist ve muhafazakar olarak tanımlayanlar dahil)
  • Komşu olarak en istenmeyen ilk 3 grup: eşcinsel (yüzde 57,9), ateist (yüzde 45,4) ve Yahudi (yüzde 41,2)

Düşünürken, konuşurken, yazarken her şey kolay ve mubah ama tam şu an bir kere daha yukarıdaki videoyu izleyin isterseniz. Komşu olarak bile görmek istenmeyen, itilip kakılanlarla yarın bir gün siperde yüzyüze gelince mahçup olmak da var.

Olmayalım istiyorum.

Beraber yaşamanın bahanesi de savaşta toprağa düşecek nefer ihtiyacı olmasın elbet.


Yorumlar

43 yanıt

  1. Burak avatarı
    Burak

    Biz Türkçüler cephede en önde durduk, duruyoruz, duracağız siz merak buyurmayın beyefendiler 🙂

    1. Hypatiac avatarı

      Ohaa ohaaa ooooohaaa algıda kapalılık bu olsa gerek. Nutkum daha fazla tutulamazdı.Bilim, tıp bişeyler yapsın gözünü seveyim.Açıklayın bu arkadaşın/ların kafası nasıl bir kafa,ben de huzura ereyim varsa yoksa kolesterol,kalp yetmezliği,diyabet.

  2. fatabass avatarı

    Ana haber bültenlerini de izleyemiyorum (ama Türkiye ve dünyaya dair pek çoklarından daha fazla güncel bilgiye sahibim).

    Egonuz gün geçtikçe büyüyor hocam(!). Eğitiminiz nedir? Neden hiç bir yerde yazmıyorsunuz?

    1. MserdarK avatarı

      Eğitim durumumu hiçbir zaman gizlemedim. Bu blogda dahi yazdım.

      Burslu okuduğum İstanbul Bilgi Üniversitesi’ni (Medya ve İletişim) yarıda bırakarak çıktım. Aldığım en doğru kararlardan biriydi. Önümü açtı, hayatımı değiştirdi. Bugün aynı üniversitede Yüksek Lisans öğrencilerine ders veriyorum. Birçok başka üniversitede de konuk eğitmen olarak bildiklerimi paylaşmaya, faydalı olmaya çabalıyorum.

      Üniversite hiçbir şeyin ön şartı ya da ispatı değil. Güncel eğitim sistemini kökten eleştiriyor ve tamamen değişmesi gerektiğini savunuyorum. Bununla ilgili yazılarımı bu blogda da bulabilirsiniz.

      Hepsi bir yana; yukarıdaki yazıda kendinizi bulmuş olmalısınız. Aklınıza geldikçe okuyun. Bakarsınız bir işe yarar.

      1. fatabass avatarı

        Ben sizi zor durumda bırakmaya çalışmıyorum. Ben sizle uğraşmıyorum. Anlamak, öğrenmek istiyorum. Yaşça büyüğümsünüz, Yaradanın kulusunuz, bu ikisi bile saygı duymama, haddimi bilmeme yeter benim. Fakat merak ettiklerim var, dünyanın etrafınızda dönmediğini kabul edip, egonuzu törpüleyip, sormak istediğime bakarsanız, sizle uğraşmadığımı, başka bir şey öğrenmek istediğimi görürsünüz.

        Almanya, Fransa gibi ülkelerde lise mezunu biri, bir üniversitede Yüksek Lisans dersi verebilir mi? Yoksa ancak seminer / kurs mu verebilir? Ya da konuk konuşmacı mı olabilir? Akademik Kadro ‘ya girebilir mi? ( İlgili sayfada Akademik Kadro ‘da olduğunuz gözüküyor da.. )

        Eğer girebiliyorsa kıstas nedir? ( Çünkü normalde hoca olmak için gerekenler bellidir: yayımlanmış makaleler, araştırmalar, ders vermiş olmak, bir profesörle beraber tecrübe kazanmak, deneyler yapmak.. ) Özgün bir internet sitesi kurmuş olmak? ( alkislarlayasiyorum.com gibi.. ) Ya da gazeteci olmak? ( Kaç gazeteci var acaba memlekette.. ) Yüksek yerlerde tanıdıklar? Çevrede tanıdıklar? Popüler olmak?

        Mesela evde bol bol tıp dergisi okuyup yarın bir gün bir beyin ameliyatına da girmeniz normal mi? Ya da mesela İnşaat Mühendisi olarak projeler yapsanız? Baraj, yol, bina.. Hepsinin şartları varda, üniversitede hoca olmanın mı şartı kalktı bu ülkede?

        Acaba yarın çocuklarınız büyüdüğünde, “Ben okumadım. Çok iyi karar aldım. Sakın okumayın. Üniversiteye girmeyin? ” diyecek misiniz? ( Hayır, ne istersen yap demek yok. Yol gösterminizi isterse, ne yapayım baba derse, ‘Sakın okuma. Ben okumadım, en iyi kararımdı.’ diyecek misiniz? )

        Madem üniversiteyi bırakmak en doğru kararınızdı, neden şimdi üniversitede öğretmenlik yapıyorsunuz? Duygusal sebeplerden mi? Oradaki öğrencilere
        tek söylemeniz gereken, “Ben okumadım, ne işiniz var burada?” değil mi?

        Benim ailemde de var lise mezunu insanlar, liseyi bitirmemiş çok yakın arkadaşlarım var. Lise mezunu olmakta utanılacak bir şey yok. Ama siz olduğunu düşünüyorsunuz ki, eğtiminizi sorduğumda “üstünüze geldiğim” sonucuna varıyorsunuz.

        Benim için “hangi semtte oturuyorsun” sorusu ile “eğitiminiz nedir” arasında fark yok. Ama tabii siz “Bağcılar” ‘ı küçük görürseniz, ve orada oturuyorsanız, üstünüze geldiğimi düşünürüsüz. Oysa ki ben sadece, nerede oturduğunuzu öğrenmek istedim.. ( Bağcılar örneğini de öylesine verdim! Üsküdar ‘da diyebilirdim, Nişantaşı ‘da !)

        Ben yıllardır öğrenciyim, daha öğreneceğim çok şey var. Sizden de bunu öğrenmek isterim, nasıl oluyor da lise diploması olan biri Yüksek Lisans diploması verebiliyor? Ne sıfatla not veriyorsunuz o öğrencilere?

        Cevabınız için teşekkürler,
        Saygılarımla.

        1. WildRose avatarı
          WildRose

          Fatabasmısın nesin ezik herif adam yazıda memleketten bahsediyor sen kafayı neye takmışsın bir de üste çıkmaya çalışıyosun. Sizin gibi dallamalar yüzünden memleket bu hale geldi be! Senin derdin belli daha birde mantık parçalıyor burada. Sana ne oğlum adamın ne okuduğundan? Sana ne? Yürü git hocalarını oku sen. Serdar abi sendeki sabır da peygamber sabrı maşAllah. Salla bu tipleri. Bir iki havlar gider bunlar.

          1. vaki avatarı
            vaki

            ezik heriften sonrasını okumadım.

        2. Murat avatarı
          Murat

          Üniversitede herkes ders verebilir
          Ders vermek için sıfat gerekmez
          Ama akademik kadro için bir sürü prosedür vardır
          Sonuçta bu dersi veren diyen var
          Sen üstüne para versen ders veremezsin mesela
          Ayrıca şahsi fikrim istersen profesör ol bu kafa yapınla kimse sana ders verdirmez
          Hasbelkader verirsen de dinleyen olmaz derslerini

        3. mahmut avatarı
          mahmut

          tenekeden çıkan sesle senden çıkan arasında bir fark gözümde.. Biraz daha abanıp birkaç sayfa daha saçmalayabilirdin..

        4. Hypatiac avatarı

          Sana da ooooohaaa, ya yemin ederim an itibariyle ant içiyorum ki bundan sonra misak-ı milli sınırlarında olan biten hiç bir olumsuz olaya üzülmeyeceğim. Tek üzüldüğüm kafası çalışan ,rasyonel düşünme yetisine sahip, kendi evrensel ahlak değerlerini de yapılandırmış o küçücük azınlığın ezilip yok olması bu ülkede. Onların da doğal seleksiyon elinden tutsun, ayıklasın doğa bunları bir an önce , lütfen ya!

        5. Çağlar Özkök avatarı
          Çağlar Özkök

          fatabass’ın ilk mesajını okuduğumda aynen ben de gereksiz yere çemkiren birisi diye düşündüm. Ancak çok sevdiğim Serdar Bey’in karşılığına verdiği cevap, hiç de cahil veya kaba bir insanın yorumu değil. Görüşlerine katıldığımı söyleyemem. Bence de insanın kendisini geliştirmesi ve üniversitede ders verebilmesi için üniversite şart değil. Pink Floyd’un “leave’em kids alone” lafına çarpık eğitim sistemimizde değer veriyorum. Buna karşın bir görüşü entelektüel bulmam için illa da katılmam gerekmiyor. Gayet entelektüel, kendi düşüncesi olan, düşüncesini sıkı bir şekilde savunabilen bir kişi fatabass. Bence fatabass’a verilen cevapların seviyesi düşük bir düzeyde. Açıkçası Serdar Bey’in kendisinin cevap vermeyip cevabı kurtlarına bırakması bana biraz manidar geldi. Serdar Bey, cevabınızı gerçekten merak ediyorum.
          fatabss’ın uzun yorumuna verilen İlk cevabı okurken “ezik herif”ten sonrasını ben de okumakta zorlandım ama okudum. “Dallama” ile devam ediyor ve ben de bu insanları anlamakta zorlanıyorum. Akabinde “teneke ses” diyenler, “oooooohaaa” yazanlar. Ne diyim. Bence Serdar Bey’i yeterince okumamışsınız.

  3. Blogsuz avatarı
    Blogsuz

    @Fatabass, Serdar Kuzuloğlu’nun eğitimini bitirdiğini sanmıyorum. Hala öğrenmeye devam ettiği için gece gündüz okuyor, araştırıyor ve bunu bizimle paylaşıyor. Bir gün ölürse, artık mezar taşına biz yazarız eğitim durumunu.

    Ellerinize sağlık hocam.

  4. ziqo avatarı
    ziqo

    Eğitimli ilgili güzel eşekli bir türk atasözünüz vardır.

  5. Murat avatarı
    Murat

    Fatabas lütfen yazdıklarını sil kardeşim
    Konu ile alakası yok
    Bu bir blog
    Blog demek kişisel internet günlüğü demek
    Kişiler günlüğe istediğini yazabilir
    Eger katkı eleştiri yada düzeltmek istediğin bir şey yok ise yazan kişinin kisisel özellikleri : yok Ego imiş yok Eğitim düzeyi imiş ugrasmak yerine yazdığı konu ile ilgili bir şeyler paylaş. Paylaşım yok ise lütfen sil yazdıklarını

  6. H avatarı

    Bu yazınız Türkiye için birkaç gömlek büyük.

  7. Enver avatarı
    Enver

    “Almanya, Fransa gibi ülkelerde lise mezunu biri, bir üniversitede Yüksek Lisans dersi verebilir mi? Yoksa ancak seminer / kurs mu verebilir? Ya da konuk konuşmacı mı olabilir? Akademik Kadro ‘ya girebilir mi? ”

    Üniversiteler bilgisayarlardan önce var olduğuna göre, göre bilgisayar dersi verecek akademik personel hiç varolamazdı. Hatta bugün var olan bölümlerin %60-70i var olamazdı. Yoksa ben mi yanılıyorum ?

  8. Arda avatarı
    Arda

    Biz Türkler böyle konuşuruz, birbirimiz keser, doğrarız ama dışarıdan biri saldırdığında da hiç olmayacak kesimler bütün oluruz. Yabancılarda buna şaşırıyorlar zaten. Bir de popomuz sıkışınca veya daha kibarı yumurta kapıya dayanınca meselesi var onu anladınız herhalde.

  9. Çorumlu avatarı
    Çorumlu

    Tam bir hoşgörü insanısın Serdar abi. emeyine sağlık keyifle okudum

  10. Ufuk Tarhan avatarı

    Serdar yine super bir yazi olmus. Canina saglik:) +1000

  11. arman avatarı
    arman

    harika bir yazı.
    ilkokuldan beri duyulan fakat bir türlü anlanılmayan ‘böl parçala yönet’ oyunlarına 90 sene önce geldik, sistemi öyle bir kurdular ki, 2012 de bile hala bu oyunu yemeye devam eden bir halk olduk, tüm ortadoğu olarak.
    askeriyenin arşivi niçin kapalıdır anlamak için sadece arşivi açıp bakmak lazım, arşivi açmadıkça yapılacak yorumlar boşa zaman kaybı olacak. abd her 40 senede bütün arşivini sorgusuz sualsiz açarken, bu kendine güvensizlik ve halktan bilgi saklamak hiç iyiye işaret değil.

  12. Ahmet yanak avatarı
    Ahmet yanak

    Şimdi ben bu anketlere verilen cevapların böyle yayınlanarak yorumlanmasını yanlış buluyorum. İçki içen komşu istemediklerinin herkese göre nedeni vardır. Bende içki içen komşu istemiyorum nedeninide söylüyüm. Ben adamın içkisinde değilim varsın içsin istediği kadar ama çevreyi rahatsız etmeden edebiyle adabıyla içsin. Gece üç olmuş bangır bangır arabesk parçalar çalmalar, bağrış çağrış şarkıya eşlik etmeler vs vs. Çocuk hasta zar zor uyutmuşuz kendimiz uykusuz kalmışız ertesi gün iş var güç var ama yok beyefendi eğlenecek diye herkes rahatsız olacak. Ben bugüne kadar içki içen adam dışında hiçbir kıstası dikkate almadım. Türkiye’de saygı denen kavram yok. Adamı gidiyosun uyarıyosun bu seferde tartışma çıkıyo işin yoksa gecenin bi vakti karakolda uğraş. Serdar bey anlatırken bir de bu taraftan anlatsaydınız keşke.

  13. khanalpine avatarı

    Yazı on numara olmuş, çok beğendim. Gerçek Türkiye ortamını yansıtıyor. Bu ne zaman değişir belli olmaz ama genç kafaları (kendim de dahil) çok yetersiz görüyorum. En ufak bir provakasyona geliyoruz.

    Arkadaşın yorumunu görünce okudum ve haliyle etkisinde kaldım bu konuda da birşey söylemek istiyorum. Arkadaşın yorumu sonrasında M.Serdar Kuzuloğlu cevap vermiş ve arkadaş tekrar yorum atmış fakat sonrasında M.Serdar Kuzuloğlunun cevap vermemiş. Bu bile her şeyi gösteriyor fakat daha başka şeyler söylemek de istiyorum.

    M. Serdar Kuzuloğlu okulu yarıda bırakması gibi konular ile değil hayatındaki başarılar ile bu konuyla ilgili gençlerin dikkatini çekiyor. O yüzden arkadaş gibi çeşitli art niyetli demesek de öyle anlaşılabilecek sorular gelebiliyor; çünkü herkes M.Serdar Kuzuloğlu gibi olmak istiyor. Kısacası gıpta ediliyor diyebiliriz. O yüzden ben arkadaşı mazur gördüm.

  14. Kerem avatarı

    Eğitim sistemini daha hoşgörülü insanlar yetiştirmek üzerine kurarsak hiç değilse iki kuşak sonra gerçekten “insan” yetiştirmeye başlayabiliriz.
    Malum yorumdan da gördüğümüz üzere her konuda eğitimde kilitleniyoruz. Diploma alıp 30 sene üstüne yatmayı marifet sayıyoruz ama kickstarter.com gibi siteleri görmemiz kaç ışık yılı geride kaldığımızı tokat gibi çarpıyor yüzümüze.

  15. Çağatay Bulut avatarı

    Bu ülke adamı yoruyor. Birbirimizle tartışmak yerine o enerjiyi başka işlere yöneltseydik…

    Bu da bir klişe oldu zaten daha yazarken yoruldum. Ben küçükken hiçbir arkadaşımı kürt, türk, laz vb. diye ayırmazdım. Çok güzel geçti çocukluğum bu yüzden herkes gibi. Sonra beynimize bir şekil işlediler içten içe bizde merak etmeye başladık kimle muhatap olduğumuzu. Direniyor insan ama bıkıyor artık bu saçmalıklardan.

    ‎”Dili, dini, rengi ne olursa olsun, iyiler iyidir.” demiş Hacı Bektaş-ı Veli. Aslen kimdir, hangi gruba mensuptur bilmiyorum ama çok da önemli değil. İnsanların ne olduklarından çok ne yaptıklarıyla ilgilenseydik zaten M. Serdar Kuzuloğlu’na dile getirmeye üşendiklerimizi dile getirdiği için teşekkür ederdik (sözüm meclisten dışarı).

    İşin özü ben de bir öğrenciyim ve hocalarımın %70’ini atıp bütün derslere M. Serdar hocamın girmesini yürekten isterdim. Her şeyden önce “konuşmayı, aktarmayı” biliyor.

    Yazıda değindikleriniz için teşekkürler.

  16. mahmut avatarı
    mahmut

    şahane bi yazı hocam elinize sağlık.. Yalnız ben ateist komşu da isterim, içen komşu da, yahudi iş arkadaşı da :))

  17. Alperen avatarı
    Alperen

    Bu arada en üstteki fotoğraftakiler tahminen Giresunlu Kara Zıpkalı uşaklar. Topal Osman Ağa’nın yanında bulunan Atatürk’ün korumaları.

  18. Özgür avatarı
    Özgür

    fatabass isimli kullanıcının yazdıklarını silerseniz ve ona verilmiş olan cevabı, (Şuan benim gibi daha birçok insanın boş yere o yorumları okuyup 15-20 dakika harcamasını engellersiniz.)
    Yazı güzel, başta kendinizden bahsetmenizde normaldir kendinizi tanıtıyorsunuz burası bir kişisel günlük.

    Bu yorumu da silebilirsiniz, gereken düzenlemeleri yaptıktan sonra konu bütünlüğü sağlanmış olur. 🙂

  19. […] ilerliyor. Elde olsa sadece kendimizden ibaret bir dünya kuracağız. Oysa vatan dediğin şey başka bir düşünce sistemine […]

  20. […] hayata tutunmayı seçti. Ardından CHP İstanbul Milletvekili oldu. Böylece dünyanın en büyük klişeler kampı Türkiye’de aklın, mantığın, sağduyunun ve nezaketin varlığına bile tahammül […]

  21. […] her kesimin birbirinden nefret ettiği bu memlekette çevreye şarlamanın en büyük tehlikesi kendi kusurlarımızı unutturma […]

  22. serdaridis avatarı
    serdaridis

    “AĞACIN DÜŞMANI BALTA DEĞİL AĞAÇTIR, BALTANIN SAPI DA AĞAÇTANDIR.” VE DE AĞACIN KURDU KENDİNDEDİR ARKADAŞLAR, MUHİPLER, YARENLER, FELAKET YOLDAŞLARIM, KAHIR KARDEŞLERİM, Bir halk kendi kimliği dışındaki tüm kimliklerden düşmanca ve bir hastalıkmışçasına bahsediyorsa o kimlik hastalığın ta kendisidir.

  23. […] kaybedenlere dahi -nasıl oluyorsa- üzülmeyi beceremeyenlerle karşılaştık (bir kere daha). Tarafçılık kimilerini insanlığından mahrum bırakmış. Bunun yükü hepsinden […]

  24. […] Siperdeki neferlere yönelik umutlarımı bile sorgaladım bu son tatilde. […]

  25. fahri avatarı
    fahri

    15 Temmuz şerhi?

  26. omer koman avatarı

    bu yazıyı bugunlerde yani 15 temmuz 2016 darbe girişiminden sonra yazsaydınız farklı olur muydu acaba ? yuzyıllardır bu memlekettin görünen yüzüne göre hareket edilmiş planlar yapılmış hayaller kurulmuş ama bu millet hep yanıltmış, her oyunu, her kötü planı mucizevi şekilde her defasında bozmuş. sebepler tartışılabilir bu oyunların bozulmasında belki kimi vatan için kimi parti elden gidiyor dediğin için tepki vermiştir ama oyun da bozulmuştur.

  27. Recep Hilmi TUFAN avatarı

    Yazıdan çok alttaki yorumları okuyarak vaktimi boşa harcadım. Cephede yanımıza bir ateist düşmesine gerek kalmadan biz kendi kendimizi yiye yiye bitireceğiz bu gidişle!

  28. […] Gırtlağına kadar siyasete çekilmiş bir ülkede ekonomiden spora, eğitimden inovasyona, sanattan sanayiye kadar her şeyi gündelik politiğin kısır çekişmeleri ekseninden okumamız isteniyor. Ne söylendiği değil; kimin söylediği önemli. Ne anlattığından çok kimin tarafında olduğun mesele. Siyasetin parçalanmışlığı sadece bizleri değil, gün gibi ortada duran hakikatleri bile bölüyor. Oysa mantık bölünmekten çok birleşmenin güç ve direnç kazandıracağını söylüyor. […]

  29. […] olmaktan çıkmış, kendini bir tarafın ‘parça‘sı haline gelmiştir. ‘Diğer taraf‘ zihinlerde kendine yaşam hakkı tanımayacak bir şeytana […]

  30. […] ‘birey’ olmaktan çıkmış, kendini bir tarafın ‘parça‘sı haline gelmiştir. ‘Diğer taraf‘ zihinlerde kendine yaşam hakkı tanımayacak bir şeytana […]

  31. […] ateist, yüzde 64’ünün Yahudi, yüzde 52’sinin Hristiyan komşu istemediğini ortaya koymuştu. Çingene ve eşcinsellere girmiyorum […]

  32. […] olmak arasında sandığımızdan daha ince bir çizgi var. Özellikle bizim gibi örselenmiş, parçalara ayrılmış, dolayısıyla kutuplaşmış, sivri uçları rendelenmiş, başarılarıyla övünmesi […]

  33. […] düşünüyorum. Yerel ve küresel süreçlerin ateşini harladığı kutuplaşma kavramı ve ötekileştirme üzerine burada epey yazdım çizdim. Dolayısıyla “Bir Başkadır” bahanesiyle […]

Görüşlerinizi paylaşın: