Haftanın Özeti: 6

1-6 Aralık 2014 haftasında ekranımdan akan ve aklımda kalan uygulama, site, cihaz, trend ve videolar (ve biraz daha fazlası).

Aralık ayının ilk özetiyle karşınızdayım. 1-6 Aralık 2014 arasında denk geldiğim şeyler arasında ‘dur şunu dostlara aktarayım’ dediğim ayrıntılar şöyle sıralanıyor:

  • Olimpiyat, Dünya Kupası gibi şeyler az gelişmiş, itilip-kakılmış ülkelerin en büyük heveslerinden. O süre boyunca gündeme gelmek bile onlar için büyük önem taşıyor. Bu etkinin ömür boyu süreceğini sanıyorlar. Biz de fazlasıyla aşinayız bu hallere. Katar da Olimpiyatlar konusunda hevesli. Stadının temelini 1976’da atmış düşünün. Şimdi bu kapsamda stadyumunu tamamlıyor. 2022’deki Dünya Kupası hevesiyle. Her şey bir yana içerdikleri ve teknolojisi saygıyı hak ediyor (bir ara size Atina Olimpiyatları anılarımı yazayım da işin pek bilmediğiniz yüzünden haberdar olun).

  • Global Web Index araştırması e-kitap satın alan ülkelerde öyle bir sıralama ortaya çıkarmış ki hayret etmemek mümkün değil (görsele tıklayıp büyütebilirsiniz). PwC ise Türkiye’de e-kitabın 2017’de 8 milyar dolarlık pazar yaratacağını iddia ediyor. Umarım öyle olur. Okuma alışkanlığı edinen kitleler devasa bir ekosisteme can veriyor.

Dünya e-kitap pazarı

  • Global Web Index’in bir başka araştırmasına göre gençlerin %50’si Facebook’tan sıkılmış. Temel endişeleri sitenin güvenli ve yeterince mahrem olmadığı. Facebook’un enteresan bir dönemine şahitlik ediyoruz. Facebook’u var eden üyeleri olabilir ama ayakta tutan markalar. Kar baskısı yüzünden Facebook markaları her şey için para vermeye zorlarken ilgiyi diri tutmak için sürekli kendi içinde parçalanıyor ve yeni alımlarla yeni ilgi alanları yaratma deneyleri yapıyor. Ben ise 20 yıldır interneti gözlemleyen bir gazeteci olarak gaz kaçırmaya başlayan bir balonu gayet iyi seçebiliyorum.
  • Star Wars ilk çekildiği 70’li yıllarda ilginçti, şimdi bana anca komik geliyor (aynı şekilde Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter ve zombi / vampir filmleri de. Mutlu etmeyen gerçekliğin kaçış yolları diyelim). Sevelim ya da sevmeyelim bir gerçek var ki Star Wars gösterime girdiği günden bu yana epey değişimi tetikledi. Yeni bölümü gösterime girmeye hazırlanırken neleri değiştirmiş bakalım.
  • Yeni Star Wars‘a karşı öyle bir beklenti oluşmuş durumda ki Allah kelamı çıksa bile kimseyi kesmeyecek. Bir fanatik olaya daha fragmandan başlamış.

  • Star Wars demişken seneler önce Youtube’a bomba gibi düşen ve yeni bir akımı tetikleyen şu videoyu paylaşmasam olmazdı. Kısa bir sahnenin farklı montajlama ve tekrarlama ile mükemmeleşmesi. Yaşasın yaratıcılık!

  • Hush adlı yeni bir kulaklık teknolojisi etraftaki sesleri izole ederken sadece duymanız gereken şeyleri kulağınıza iletiyor (özünde kulaklıklardan hep istediğimiz de buydu aslında, değil mi?). Hush’ın farkı uyku sırasında kullanmak için geliştirilmiş olması. Etraftaki her türlü sesi kesiyor, mutlak sessizlik yaratıyor ancak alarm gibi duymanız gereken şeyleri iletiyor. Üstelik sadece size iletiyor. Fikir olarak hayranlık uyandırsa da böyle şeyler bir yandan da ürpertici geliyor bana.

  • Blog reklam ağı Boomads, Türkiye’deki bloglara dair bilgiler paylaşmış. Fikir verme açısından kıymetli.
  • Bir diğer ilgi çekici paylaşım PayPal Türkiye’nin e-ticaret sektörüne yönelik olanıydı.
  • Avrupa’da internet girişimcilerinin en çok tercih ettiği ülkelerin iyi ve kötü yanlarına dair çok güzel bir özet.
  • TİB’in sadece 2014’te 18 bin siteye erişimi engellediği iddia ediliyor.
  • Güzel / yakışıklı algımıza dair pek çok kişisel tercihimiz olabilir ama bilinçaltında fark etmediğimiz bir detay var: asıl belirleyici konu simetri. Wired dergisi mankenlerin kendi fotoğrafları üstünde kendi suretlerine dair beklentilerini yansıtan bir çalışma yapmış. Epey de ilginç sonuçlar çıkmış doğrusu. Bana Dove’un robot resim kampanyasını hatırlattı.

  • İstanbul Tasarım Bienali ziyaretimde geleceğin zorlu şartlara sahip olacak dünyasına stil sahibi yaklaşımlar içeren bir sergiye denk gelmiştim. Bu fikri The Prepster markasıyla ürünleştirenler de varmış meğer.
  • Bystander Effect denen bir şey var. Gözünüzün önünde olan ve normalde müdahele etmeniz gereken bir olaya karşı kayıtsız kalmanızın (hatta bazen görmezden gelmek için kafanızı çevirmemizin) sebeplerini çok mantıklı bir şekilde teorileştiriyor. Hürriyet gazetesi aslen İsveç’te yapılan kadına şiddet temalı bir sosyal deneyi Türkiye’de tekrarlamış. Sonuçlar enteresan.
  • Etrafımda pek bilene denk gelmedim ama İngilizlerin uzmanlık alanı ‘cutaway‘ tarzı illüstrasyonların (katevey okunur) hastayım (çocukluğumda Neden Nasıl, Bu Nasıl Çalışır tarzı resimli ansiklopedilerin bundaki payı da çoktur). Hayatta sahip olduğum en büyük hediye merakım. Merakımın fitilini ateşleyen, susuzluğunu giderenler de bu görsellerdir. O tarzı kullanan kitapları buldum mu hala dayanamayıp alıyorum (sonuncusu şuydu). Ne var ki bu sanat dalı analog çağa ait bir şey. Hareketli parçalardan, katmanlardan oluşan makinaların dönemine dair. Bugün her şey bir yazılıma dönüşmüş durumda. Fotoğraf sanatçısı Kevin Twomey 19. yüzyıla (1800’lü yıllara) ait analog hesap makinalarının içlerini fotoğraflamış. Sanat, mühendislik, mimari, bilim nedir öğrenelim diye.
  • Eskilere dalmışken bahsetmemek olmaz. Indiegogo’da bir kampanya Sinclair Spectrum ZX’i yeniden hayata döndürüyor. İlk programlarımı yazdığım bilgisayar olarak hakkındaki her şeyin önceliği var bende. Bir tane alacaktım ama ne yazık ki ben keşfedene kadar kontenjanı dolmuş. Piyasaya çıkıncaya kadar bekleyelim bakalım.

  • Eski defterleri açmışken atlamayalım. Sony’nin oyun konsolu Playstation bu hafta 20 yaşına bastı. Son seriyi temsil eden Playstation 4 ise özel bir versiyona kavuştu. Sadece 12 bin 300 adet üretilmiş.
  • Geçen haftaki özette değindiğim Kara Cuma (Black Friday) indirim çılgınlığını izlediyseniz unutmuş olamazsınız. IBM’in raporuna göre bu olay etkisini sadece ABD’de göstermiyor. Neredeyse her konferansımda adını andığım Davranışsal Ekonomist Dan Ariely de konuya ilişkin bir yazı kaleme almış. İndirim görünce çılgınlar gibi saldıran insanları eleştirmenin çok doğru olmadığını; aksi takdirde yıl boyunca aşırı tüketimin daha yüksek bedellerle süreceğini savunuyor. Beslenme diyeti yapanların bile haftada bir günü kendilerine özgür gün ilan ettiğini, Kara Cuma’nın da böyle bir şey olduğunu savunuyor. Mutlaka bir şey tüketmek gerektiğini kabullenince mantıklı. Bense insanlara gerekmedikçe tüketmemeyi salık vermekten yanayım. Bu çağda tükettiğimiz çok az şey ihtiyacımız çünkü.
  • Amerikalılar bunca şeyi alıyor da ne yapıyor? Elbette yancı (parazit) sektörleri besliyor.
  • Tüketim çılgınlığının zirvesini mobil elektronik cihazlar oluşturuyor. 2014 bu alan için hayli bereketli geçti. Sektörel tahminler 2015’te satışların pek de heyecanlandırıcı seviyede olmayacağına dikkat çekiyor.
  • Yota PhoneArkasında da bir ekrana sahip meşhur Yota Phone’un ikinci versiyonu gün sayıyor. Arka ekran e-mürekkep teknolojisine sahip olduğu için parlama / göz yorma gibi dertlere sahip değil. Yani sonunda hem telefon hem de e-kitap okuyucu olarak kullanabileceğimiz bir cihazımız var. Engadget incelemiş (700 euro).
  • Anlaşılan cep telefonu piyasasında satmayan tek ürün Amazon’un Fire Phone‘u.
  • Satamayan telefon demişken; geçen haftaki değindiğim konu bu hafta gerçeğe dönüştü. Samsung 3 yöneticisini S5 satışlarındaki düşük seyir sebebiyle kapıya koydu.
  • Fransız Fotoğrafçı Sacha Goldberg süper kahramanlara yönelik enteresan bir çalışma yapmış. Facebook sayfama ekledim. Bir bakın derim.
  • Google Ventures Yöneticisi ve Techcrunch Yazarı M. G. Siegler‘ın iki hafta önce ‘kutu açma’ ile ilgili bir yazısını okumuştum (İngilizcesi unboxing olan bu terim yeni satışa sürülen ürünlerin sahipleri -daha çok uzmanları- tarafından kamera karşısında kutusunun açılıp izlenimlerin paylaşılmasını tanımlıyor). Siegler o yazısında çok ilginç detaylara değinerek bunun ne kadar saçma olduğundan söz ediyordu. Yazıda aynı zamanda Youtube’da unboxing araması %57’lik artışla 20 milyonluk hacme ulaştı. Kullanıcıların beşte biri bir kutu açma videosu izlediğini söylüyormuş. Bu hafta okuyabildiğim Google imzalı bir diğer makale bu konuyla ilgili çok daha ilginç veriler içeriyor.
  • Microsoft, iOS ve Android platformu için e-posta uygulaması geliştiren Acompli adlı-henüz 18 aylık- bir girişimi 200 milyon dolara satın aldığını açıkladı.
  • Lafı geçmişken; Windows 8.1 kullanıcı sayısı sonunda XP kullanıcısını geride bırakabildi.
  • Microsoft ile özdeşleşen Clipart da tarihe karıştı. Bundan böyle Bing ile ilerliyormuşsunuz.
  • Elektronik ödeme hizmeti veren genç girişimlerden Stripe‘ın pazar değeri 3,5 milyar dolara fırladı. ABD’nin çağın epey gerisinde işleyen elektronik bankacılık uygulamaları da bir faktör olabilir ama değerlemeye bakınca ya ben matematikten anlamıyorum ya da bir balon şişiyor.
  • 30 Kasım tarihli Bloomberg Businessweek’te bu alternatif ödeme sistemleriyle ilgili güzel bir derleme vardı. Türkçesi sitesinde var mıdır diye baktım ki Türkiye sitesi kepenkleri kapatmış 🙂
  • Geleneksel medya havlu atmak üzere, online medya siteleri de karaları bağlamış görünüyor ama haber sitesi Huffington Post kasasını tıka basa dolduruyor.
  • Aykut Pehlivanoğlu adlı bir okurum kitap yazmış. PDF olarak ücretsiz dağıtıyor. Başlığı vaatkar: Yazılımcının Pazarlama ile İmtihanı.
  • McAfee’yi de bünyesinde bulunduran Intel bu hafta 44 çalışana sahip PasswordBox adlı Kanadalı bir şirket satın aldı. Şirketin uzmanlık alanı şifre oluşturma ve yönetme. Çok uzun zamandır bu konudaki kişisel tercihim 1password‘den yana. Çok da memnunum.
Gördüğünüz siyah leke gayet yetenekli bir mikro cihaz. İçinizde dolaşmak için geliştiriliyor.
Gördüğünüz siyah leke gayet yetenekli bir mikro cihaz. İçinizde dolaşmak için geliştiriliyor.
  • Tatile gitmeden önce nasıl bir yerde kalacağınızı görmek istersiniz, değil mi? Bir turizm şirketi bunu sanal gerçeklik kaskıyla mümkün kılmış.
  • Çocukken izlediğim Fantastic Voyage filminden çok etkilenmiştim. Bir denizaltıyı minyatürleştirerek birinin damarına enjekte ediyorlardı. Bedenin içinde dolanırken yaşananları anlatan 1966 yapımı bu film o dönem için oldukça sıradışı ve ilham vericiydi. Görünen o ki bu hayal nano-teknoloji sayesinde gerçeğe dönüşüyor (aşağıdaki videosu kimilerine teknik gelebilir ama konuyu güzel özetliyor).

  • Kitle fonlama konusunda bu hafta ilgimi çeken ilk proje Flow oldu. Vücut dilimizi (hareketlerimizi) kullanarak cihazlarımızı kontrol etmemizi sağlıyor. Kısa sürede ihtiyaç duyduğunun iki katı fon toplamayı başardı. Kısa süre sonra aramızda!
  • Hoşuma giden bir diğer projeyse TZOA. Çevrenizdeki havanın kalitesini inceleyip cep telefonunuzdaki özel uygulamaya yansıtıyor (fonladım). Çevremizdeki havanın kalitesini bilmek güzel ama değiştiremediğimiz bir ortamda ne yapılabilir bilemiyorum (2015 yılının Ağustos ayında elimde olacağı için bu sorunun cevabını almamız biraz zaman alacak).
  • Kitle fonlama ürünlerde epey ilgi topluyor. Lexshares adlı yeni bir girişim yüksek maliyetli davaların masraflarını fonlatıyor. Daha neler göreceğiz bakalım.
  • Resmi haber ajansı Xinhua’nın bildirdiğine göre Çin şiddet ve pornografiyi teşvik ettiği için 11 şirkete büyük cezalar kesti.
  • Google’ın bir baltaya sap olamayan ‘salak’ teknolojisi Glass‘a hayat öpücüğünü Intel verdi.
  • Finlandiya birkaç yıldır konuşmalarımda bahsettiğim (ve çok tepki aldığım) bir fikri hayata geçirmeye hazırlanıyor. Hemen her şeyi cihazlar üstünde okuyup yazdığımız bu çağda öğrencilerine artık el yazısı değil, klavye kullanmayı öğretecekler. 2016’a başlıyor. Sonuçlarını heyecanla bekliyorum (Facebook sayfamda lezzetli tartışmalara sahne oldu).
  • El yazısı demişken; şöyle yazabilen birisinin yaşadığını bu hafta öğrendim.
  • ABD’li haber kanalı ABC, sosyal medya kullanıcılarına özel 60 saniyelik haber bültenlerine başladı. Takip etmek için Facebook sayfasına bekliyorlar.

lohan-abla

  • Olayların kadını Lindsay Lohan dünyanın en çok ses getiren oyunlarından GTA V‘teki görsellerde kendisinin izinsiz kullanıldığını söyleyerek üretici şirkete dava açmış. Bir esinlenme bariz fakat davalık olacak kadar da değil sanki ha?
  • Bir GTA gelişmesi de Avustralya’dan. Ülkede hizmet veren Target mağaza zinciri, 40 bin kişinin katıldığı imza kampanyası sonucunda fahişelere yönelik şiddet içerdiği gerekçesiyle GTA V’in satışını yasakladı (Politik doğruculuğu bir kenara bırakırsak; tamamen şiddet üstüne kurulu bir oyunda fahişelere ayrıcalık neden ki?).
  • Madem bu kadar andık, GTA V’in PS4 versiyonunda gece hayatına biraz dalalım 😉 Hayatımda hiçbir oyunu bu kadar sevmedim galiba.

  • Yukarıdaki haberi kovalarken öğrendim ki ABD’nin askerlerini gönderip, iktidardan indirip, tutuklayarak ABD’de hapse attığı (bu nasıl bir dünya mübarek?) Panama Başkanı Manuel Noriega da Call of Duty oyununda izinsiz kullanıldığı için benzer bir dava açmış (ve kaybetmiş).
  • ABD’de San Quentin Eyalet Hapishanesi mahkumlarında Christopher Schuhmacher Quora’daki ‘hapishanede naslı vakit geçirilir?’ minvalinde bir soruyu cevaplamış (buradan anlıyoruz ki mahkumların kısıtlı da olsa internet erişimi var). Özetle: uyumak, mektup yazmak, satranç oynamak, kitap okumak, koşmak, kurs almak ve televizyon izlemek. Böyle okurken pek de fena gelmiyor sanki. Düşününce biz özgürler bunların çoğunu yapamıyoruz.
  • Şu satırları yazdığım Web’in kurucusu Tim Berners-Lee anonimliğe yönelik fikirlerinizi öğrenmek istiyor.
  • Rusya’nın Mark Zuckerberg’i olarak anılan –vkontakte‘nin de kurucusu- Pavel Durov devlet baskılarına dayanamayarak ülkeyi terk etti.
  • Yitirdiğimiz değerler çok. Peki ya sesler? Hastası oldum bu fikrin 🙂
  • Küresel kolbastı olarak adlandırabileceğimiz Gangnam Style salgını hala sürüyor. İzlenme sayısı 2 milyar 147 milyon 483 bin 647’ye ulaşınca Youtube’un sayacı su kaynattı (bir olayın her ayrıntısı garip olabilir mi?)
  • Londra önümüzdeki yılların cazibe merkezi olacak gibi görünüyor. WIRED çok güzel bir derleme yazmış. Yerleşsek mi acaba?
  • Human Power Team dünyanın en hızlı bisikletini üretti. Pedal çevirerek 133 km/s sürate ulaşmak kolay mühendislik olmasa gerek. Youtube kanalında güzel kesitler var.

  • Tasarımdan bahsetmişken, hastası olduğum It’s nice that sitesinin yıllığı çıktı. Detayları inceleyebilir veya satın alabilirsiniz (ne yazık ki Türkiye’ye gönderim yapmıyorlar, Amazon’da da yok. Satış seçeneği şu an blogumun yurtdışı takipçileri için hayırlara vesile oluyor sadece).
  • Kitap demişken The New York Times gazetesi meşhur ‘yılın en iyi 100 kitabı’ listesini yayınladı.
  • Liste demişken; Radikal Kitap’ın en çok satanlar listesi de fikir verebilir belki (benim bu yıl edindiğim en büyük tecrübe, kitabın başlığına ‘Allah’ eklemek tiraj için yetiyor. Allah yaz, ötesini bırak yaslan arkana satışları seyret).
  • Biraz da modaya değinelim. George Orwell’in meşhur 1984 romanından esinlenen The Affair serisinden Unpocket, cep telefonu, pasaport ve kredi kartlarınızı wifi, GPS, NFC gibi her tür radyo sinyalini bloke eden bir kılıfa yerleştiriyor. Takip veya hack derdi olanlara duyrulur.
  • Web sitelerinin en büyük derdi spam botlarının musallat olması. Bunu engellemek için en çok kullanılan metodlardan biri o meşhur anlamsız harf dizilimini size okutup yazdıran -dolayısıyla yazılım değil, insan olduğunuzu anlayan- captcha (kaptça okunur). Google tanıttığı yeni bir seçenekle bu ısdırabı dindirmeyi hedefliyor.

  • Google bunlarla uğraşırken vergileri ihmal edince İngiltere sınırdışı gelirlere yönelik %25 özel vergi uygulaması getirdi.
  • İngiltere’nin bir diğer dikkat çekici girişimi sübyancıların fotoğraflarını halka açarak çocukları korumak.
  • Teknolojiyle gayet haşır neşir şarkıcı Will.i.am katıldığı bir konferansta “Ortam çok bozuldu. Daha ne kadar bozulabilir ki, bozulmaz dedim ama daha da bozuldu” şeklinde konuştu. Cümlelerini okurken bir ara Sherry Turkle dinliyor gibi oldum.
  • Apple CEO’su Tim Cook Eylül ayında şirketinin gizlilik algısına yönelik bir mektup yayınlamış ve “Birkaç yıl önce, internet hizmetlerini kullananlar, online bir hizmetin ücretsiz olduğu durumlarda müşterinin kendileri olmadığını fark etti. Onlar müşteri değil, ürünün ta kendisiydi. Ama biz, Apple olarak, mükemmel bir müşteri deneyimi sağlarken gizliliğinizden ödün verilmemesi gerektiğine inanıyoruz.” demişti. Lafın baş muhatabı Facebook’un CEO’su Mark Zuckerberg iddiayı -Fortune dergisinin tabiriyle- “yaw he he” şeklinde cevapladı. Zuckerberg de Türkiye gibi büyük düşünüyor.
  • Youtube kanalında Facebook oldukça ilginç tarzda videolarla sitenin fonksiyonlarını anlatmaya başladı. Bu hafta yayına aldıkları hoşuma giden örneklerden birine bakalım. Konu: biten bir ilişkinin ardından eski sevgilini nasıl engellersin ve sonra işler düzelince nasıl engeli kaldırırsın. Senaryo, kurgu, anlatım; gerçekten etkileyici. Modern dünyanın halleri diyelim.

  • Facebook’un kurucu heyetinden (bunun Türkçesi milyarder) Chris Hughes, 2012’de satın aldığı 100 yıllık The New Republic dergisinin baskısına son vererek bir web sitesi olarak devam ettirme kararı aldı. Editörler kazan kaldırıp istifa etti.
  • Adını bu kadar anmışken; Facebook’ta reklam bedeli %700 artmış. Bir umuttu yaşatan markaları…
  • Reuters 2014’te kendi arşivine eklenen fotoğraflar arasında en etkileyici olanlardan bir seçki hazırlamış. Mutlaka bakın derim.

2014-kareleri

  • Tumblr ise kendi ağında 2014’ün en viral bloglarını listeledi. İçlerinde gerçekten ilginç fikirler var.
  • 2014’ün en çok ses getiren mimleri ve Buzzfeed seçkisinden fotoğraflarını da boş geçmeyelim (bu listeden aşağıda paylaştığım kare Hollandalı Sanatçı Bart Jansen’ın ÖLMÜŞ kedisini dönüştürdüğü insansız hava aracına ait).

longform-original-25321-1417027218-23

  • James Watson adlı bir moleküler biyolog 1962 yılında kazandığı Nobel Ödülü’nü açık arttırmayla sattı. Ödülü ismi açıklanmayan biri 4,76 milyon dolara aldı. Bu ilk Nobel satışı da değilmiş meğer. Aynı yıl Psikoloji dalında Nobel Ödülü alan Francis Crick de geçen sene madalyasını 2,27 milyon dolara satmış.
  • Daha üretken olmak için terk etmeniz gereken 7 alışkanlık (1, 2 ve 7. maddeler haricine katılmıyorum).
  • Sohbetimizi güzel bir ezgiyle sonlandıralım. Buyrun iki buçuk dakikada 2014’ün bütün hit şarkıları tüm sevenler için geliyor (Müzik hizmeti Spotify da yılın en çok dinlenen şarkılarını yayınlamış):

Beğendiyseniz ilgilenebilecek diğer dostlarınızı haberdar etmek için paylaşmayı lütfen ihmal etmeyin.

İyi Pazarlar!

Yorumlar

14 yanıt

  1. yskiyak avatarı

    Amirim Crick’e “Psikoloji dalında ödül aldı” demişsin ama o “Physiology or Medicine” yani “Fizyoloji ve Tıp” alanında aldı ödülü. Esasında Nobel Tıp ödülü olarak geçer Türkçe’de. Belirteyim dedim.

    Bu arada, haftanın özeti serisi muhteşem gidiyor. Eline sağlık.

  2. Ali GÜNDOĞDU avatarı

    Haftanın özetleri harika gidiyor hocam, İnşallah sonu gelmeden devam eder.

    Bir önerim ve bir sorum var.

    Öneri : Madde Madde yazınca her madde için ayrı ayrı yorumlar olacağı için sitenize aynı medium.com yorumları gibi inline yorum yapma eklentisi kurulsa fena olmaz gibi.

    Soru:
    Sorum 2. Madde ile ilgili,

    Bugün bir yazarın, yazdığı kitabı ebook olarak (güvenli şekilde) hiç bir yayıncıya bağlı kalmadan paylaşıp gelir elde edebildiği yerli veya yabancı platform var mı ?

    Kolay gelsin.

  3. Yalçın Aksu (@YalcinAksu) avatarı

    Yazılarınıza çok emek harcıyorsunuz, haftanın özeti yazılarınızı büyük bir şevkle okuyorum. Bu yazilariniz başka yazarlarada örnek teşkil ediyor. Teşekkürler.

  4. Sedat Bayrak avatarı

    mserdark.com Türkiye’nin Micro Mashable’ı

  5. Yılmaz avatarı
    Yılmaz

    Amirim süper olmuş. Elinize sağlık. Bende dün Okan bayülgenin programında birşey öğrendim. Facebookta Bir dileğim var diye bir sayfa varmış. Lösemi hastası çocukların dileklerini getirmek amaçlı. Lösemiden 4 yaşındaki kızını kaybeden oyuncu bir abi açmış. Gece gece ağladım. İmkanı olanlar için paylaşmak istedim.

  6. Ali Can avatarı
    Ali Can

    Abi Watson-Crick DNA modelini sizin gibi bir üstad nasıl duymaz şaşırdım 🙂

  7. Kemal avatarı
    Kemal

    Teşekkürler… Emeğinize sağlık.

  8. Tunahan avatarı
    Tunahan

    hakikaten realist bir Mashable oluyor bu seriler
    elinize emeğinize gözünüze sağlık amirim…
    sağlığınıza çok dikkat edin, size ihtiyacımız var…

  9. gokhant90 avatarı

    “Unboxing” konusundaki notunuz ilginçti. Kapitalist toplumlarda (ki artık bu nitelikteki bir Dünya toplumundan söz etmek mümkün) Marx’ın bahsetiği meta fetişizmi (commodity fethishism) kavramının bir nevi güçlendirilmesi çabası olarak okumak mümkün. Metalar pazara çıktığında onların üretiminde yer alan insanların emeklerinin sömürülmesi, bu üretim mantığından kaynaklanan eşitsizliklerin üzerinin örtülmesi gibi işlevleri olan meta fetişizmi,pazarda dolaşıma giren mallara (metalara) dair toplumsal-insani olanın üzerini metalar arası bir değer (değişim değeri) sistemiyle örter. Bu da insanların bu metalara ilişkin salt bir kullanım değeri değerlendirmesinden uzaklaşıp değişim değeri üzerinden gelişen ve pazardaki mallara metafizik değerler atfetmeleriyle sonuçlanan bir süreçle sonuçlanır. Bu nedenle belirli markalar diğerlerinden daha değerlidir (değişim değeri-parasal değer olarak).

    Buna kısaca “marka değeri” de denebilir. Unboxing tecrübesinin bu yoğun yayılımı ise bu fetişist değer algısını söz konusu ürün için arttırmanın bir yoludur. Buna ihtiyaç vardır çünkü malların sunulduğu pazar o denli aynı işi yapan mallarla dolmuştur ki, o ürünün pazar payını arttırması artık işlevinden öte marka değerine yani ne denli fetişleştirilebilir olduğuna bağlıdır. Bu bağlamda ürüne dair tecrübe edilebilecek her bir an bu fetişleştirmeyi besleyecek öğelere dönüştürülür.

    Kısaca bu konu yapısal temellerin bir tezahürüdür ve tüketim toplumuna ilişkin analizler için iyi bir örnek oluşturmaktadır.

    Makale gibi poldu biraz ama yazıyı görünce bunları not etme itkisine karşı koyamadım. Fırsat için teşekkürler…

  10. Kerem avatarı
    Kerem

    Bookmarking programı olarak ne kullanıyorsunuz acaba? Teşekkürler.

    1. mserdark avatarı
      mserdark

      Bookmark kullanmayı uzun süre önce bıraktım. Bunun yerine işime yarayacak şeyleri not alıyorum. (Not tutmak için Evernote kullanıyorum. Bu uygulamaya yabancıysanız detaylarını bu blogda Evernote araması yaparak bulabilirsiniz.)

  11. foodieku avatarı

    Selamlar. PWC linkinde e-kitap pazari icin belirtilen 8 milyar dolar ABD pazari mi dunya capinda mi belirsiz. Siz de yazinizda Turkiye pazari demissiniz.

  12. Taner avatarı
    Taner

    Sizi geç keşfetmiş olmanın üzüntüsünü hala atamadım üzerimden. Harikasınız.

Görüşlerinizi paylaşın: