Dünyayı satan adam

David Bowie’nin 1970 yılında hayatımıza soktuğu ‘The Man Who Sold the World’ şarkısına dair birkaç kelam.

Ben müzikle fazla ilgili biri değilim. Etrafımda konuyla igili o kadar uzman kişiler var ki, anlıyorum, ilgiliyim demeye bile korkuyorum. Ama severim. Öyküsü olan şarkıları biraz daha fazla severim.

Çok uzun zamandır kimbilir tam olarak hangi sebeple beni derinden etkileyen bir şarkı var: The Man Who Sold the World. Yani Dünyayı Satan Adam. İlk olarak David Bowie tarafından seslendirilmiş; daha yakın dönemse Nirvana’nın MTV için gerçekleştirdiği Unplugged konserinden Kurt Cobain’in yorumuyla tanıdı. Arada onlarca farklı grup tarafından da yorumlandığını bilmekte fayda var.

İsterseniz bir yandan dinlerken okumaya devam edelim:

Bowie’nin 1970 Kasım’ında piyasaya çıkan aynı ismi taşıyan üçüncü albümünde yer alan bu şarkının sözleri içinde ilginç metaforlar saklar:

We passed upon the stair, we spoke in was and when
Although I wasn’t there, he said I was his friend
Which came as a surprise, I spoke into his eyes
I thought you died alone, a long long time ago
Oh no, not me
We never lost control
You’re face to face
With The Man Who Sold The World
I laughed and shook his hand, and made my way back home
I searched for a foreign land, for years and years I roamed
I gazed a gazeless stare, we walked a million hills
I must have died alone, a long long time ago
Who knows? Not me
I never lost control
You’re face to face
With the Man who Sold the World
Who knows? not me
We never lost control
You’re face to face
With the Man who Sold the World

David Bowie

Tercüme etmeyeceğim çünkü aynı tadı verebileceğimden emin değilim. Konusu kabaca kendisinin bilmediği bir yüzüyle karşılaşan adamın karmaşık duygularından ibaret. (Hugh Mearns’in ‘The Psychoed‘ adlı şiirinden de bir bölüm içerir)

Bowie bu şarkıda aslında kendi şöhret yolculuğunu, asıl kendine yabancılaşmasını ve hayranlarıyla olan ilişkisindeki tuhaflıkları da vurgular.

Metaforları inceleyen kimileriyse şarkıda anlatılanın İsa peygamberin öyküsüne bir başka bakış olduğunu iddia eder. Şarkıda öldüğü sanılan ancak ölmeyip kontrolü Şeytan’a karşı hep elinde tutanın Tanrı’nın oğlu İsa olduğu da bir taraftan mantıklıdır. Kimileri içinse karşılaşılan ‘Dünyayı Satan Adam’ Şeytan’ın ta kendisidir. Bir başka bakış açısı bu kişinin Adem (peygamber) olduğunu savunur. İddialar böyle sürer gider.

David Bowie’nin bu albümün kapağında bir kadın elbisesi giymesi de dikkat çekicidir.

İlginç ayrıntılardan bir diğeriyse şarkının 1993’te Nirvana tarafından yeniden yorumlanmasının (Cobain’in “Bu bir Bowie şarkısıdır” diye anons etmesine rağmen) milyonların şarkıyı Nirvana ile özdeşleştirmesidir. Hatta o dönemde Bowie’nin bir konserinde bu şarkıyı seslendirmesinin ardından hayranlarınnı yanına gelip “Nirvana’nın şarkısını söylemeniz çok hoş” demesi onu deli etmiş ve “siktirin ulan” gibisinden bir tepki vermesine yol açmıştır.

O zaman bir kere de Bowie’den canlı izleyelim mi?

I must have died alone, a long long time ago.


Yayın Tarihi:

Kategori:


Yorumlar

4 yanıt

  1. goygoycu avatarı

    Nirvana yorumunu senelerce dinledikten sonra orjinali cok garip geldi gercekten. Hatirlatma icin sagol ustat.

  2. fevkulbeser avatarı

    müzikle alakalı yönünüzü bilmiyordum, “major tom” hakkında da bir yazı yazsanız güzel olurdu (:

  3. Azize avatarı

    İzninizle her iki videoyu bir şeyler yazarak başka bir yede kullanacağım…İki karşılaştırmayı çok beğendim ben ve şarkıyıda hatırlattığınız için ayrıca teşekkür ederim, çok güzel…

  4. Furkan avatarı
    Furkan

    Çok hoş bir yazı olmuş. Ve bu şarkıyı Nirvana’dan bilenler beni de çok sinir ediyor -,-

Görüşlerinizi paylaşın: