Bahaneler bulmaya çalışsan da bu hayat ‘senin’

İlginç bir çıkış öyküsüne sahip Holstee Manifestosu hayatımızda yeni bir sayfa açmak için güzel bir bahane yaratabilir.

Bilgisayarımda duran bazı fotoğraf ve illüstrasyonlar var. Arada açıp baktığım şeyler. Mesela neredeyse yazacağım her gazete / dergi yazısı öncesinde aşağıdaki resmi açıp bir süre bakar, kafamı boşaltırım. Bu yaptığım kafa boşaltmak mı yoksa başka bir alana yoğunlaştırmak mı bilemiyorum.

Bu yazıyı yazana dek kökenini bilmediğim bu eserin izini Facebook’ta Aykut Alp Ersoy sayesinde buldum. (Tıklayarak büyütebililrsiniz)

Bu kategorideki illüstrasyonlardan biri de daha çok ‘Holstee Manifestosu’ olarak bilinen metin. Ama önce biraz Holstee’den bahsedelim.

ABD’nin San Fransisco şehrinde yaşayan Fabian PfortmüllerMichael Radparvar ve Dave Radparvar hayatlarından fazlasıyla sıkıldıklarını fark eder ve yeni bir arayışa girerler. Meşhur Union Square parkında oturup yeni hayatlarına dair akıllarından geçenleri o ana kadar yaşadıkları tecrübelerle birleştirip kağıda dökmeye başlarlar.

İşte Holstee Manifestosu da böyle doğar.

Bu metnin basılı hali 500 bin kopyaya ulaşır. İnternetteki paylaşım sayısı 60 milyonu geçer! Fabian, Michael ve Dave, en yılgın anlarında insanlığın ortak yaralarını ve paydalarını bulmuştur. Ama sonuçta bu da ticari bir girişimin fitili olur ki, bazı eleştirilerin de ister istemez yolunu yapar.

İşte bilgisayarımda arada sırada açtığım resimlerden birisi de bu Holstee Manifestosu. İlginç bir şekilde internette hiç paylaşmadığımı düşünüp hatamı düzelttim. Burada da bulunsun:

İnternette bazı Türkçe çevirilerine denk geldim; İngilizce bilmeyenler için bir tanesini paylaşayım.

“Bu senin hayatın. Ne seviyorsan onu yap ve bunu sıklıkla yap. Eğer bir şeyi sevmiyorsan, değiştir. Eğer işini sevmiyorsan, bırak. Eğer yeterince vaktin yoksa, televizyon izlemeyi kes. Eğer hayatının aşkını arıyorsan, dur; sevdiğin işleri yapmaya başladığında seni bekliyor olacak. Fazla analiz yapmayı kes, hayat basittir. Her lokman için şükret. Bütün duygular güzeldir. Aklını, kollarını ve kalbini yeni şeylere ve insalara aç. Biz farklılıklarımızla birleşiriz. Yanında gördüğün insana tutkusunu sor ve sana ilham veren hayalini onunla paylaş. Sık sık seyahat et, kaybolmak kendini bulmana yardım eder. Bazı fırsatlar bir kez gelir, onları yakala. Hayat tanıştığın insanlarla ve yarattığın yeni şeylerden ibarettir; bu yüzden çık ve yaratmaya başla. Hayat kısa. Hayalini yaşa ve tutkunu paylaş.

(Facebook sayfasındaki paylaşımdan yola çıkarak Ömer Çakır da Türkçe halini oluşturmuş)

Daha da etkileyici bir hali için video klibine bakalım.

Bu bizim hayatımız. Ve bugün, geride kalan hayatımızın ilk günü…


Yayın Tarihi:

Kategori:


Yorumlar

19 yanıt

  1. Yine ben avatarı

    Nays. İzleyen izlenirmiş hesabı. Ama sabancı’daki Rembrandt kaçmaz. Çok net. Bu yazıyı da daha önce bir yerlerde okumuştum. Her yüzyılda muadilleri mevcut. Neticede hepimiz dünyalıyız. 🙂
    Paylaşımın gerçek hayatta daha kalıcı olduğuna inandığım için burayı pek sevmiyorum. Ama arada enteresan şeyler de çıkmıyor değil. Zaman/Yaşam ayarını iyi tutturmak lazım. Yaşamın yanında internet de bu konuda zaaf sömüren bir karadelik gibi. Yani karşıkoymak için demir irade bile yetersiz bazen, maalesef.

  2. Ömer ÇAKIR avatarı

    Facebook üzerinden mesaj atmıştım size konuyla alakalı.

  3. Selçuk Hoca avatarı

    Ufuk açıcı bir yazı. Ben de resmin kaynağını vererek katkıda bulunayım. Eser Alex Ruiz tarafından Van Gogh’un Stary Night isimli tablosundan esinlenerek yapılmış. http://digital-art-gallery.com/picture/5170

  4. Abdurrahman avatarı

    Özellikle toplumumuzun içine sinmiş sıkıntıları bireysel olarak aşmak üzere yol gösterici bir manifesto, çok da güzel düşünülmüş..
    Büyüksün amirim sağol !

  5. Mehmet avatarı

    Hayatı basit yaşayın derler hep manifesto falan da çekerler. Ama arkasına dönüp hiç bakmazlar. İşini sevmiyorsa bırak diyor. Basitçe QUIT. Boylece bir derdini yoluna koydun. Oyle mi? Bu sevmediğim ama ama ailemi geçindirdiğim işi bırakayım. Sonra aileme bakmakta zorlanayım. Annemin babamın bu yaştan sonra tekrar benimle dertlenmelerine sebep olayım. Babam garip emekli maaşı ile bana destek olmaya çalışsın. Olsun sevmediğim işimi bıraktım. Artık özgürüm. Evet sevmediğim bir işim var. Ama bu işi bırakırsam bulabileceğim ve yapabileceğim pek bir iş yok. Ve ancak 2-3 ay idare edebilecek param var. Kusura bakmayın ama o manifestolar hava gazı.

  6. Ayhan avatarı

    Birkaç dakika hayal ettim, gerçeklerle yüzleşene kadar…

  7. Resul Korkmaz avatarı

    Bende o manifesto’nun facebook kapağını veriyim. Geçenler de myFBCovers adlı bir site de görmüştüm. Facebook kapağı yapmak isteyen arkadaşlar için: http://www.myfbcovers.com/facebook-cover/quotes-sayings/life-51

  8. Abbas avatarı

    Gerçekleri görebilmek güzel

  9. turkishfuehrer avatarı
    turkishfuehrer

    Holstee Manifestosu bana inandırıcı gelmiyor! Nedeni de şu: İnsanlar her zaman hayatlarından bir çıkış yolu bulamazlar… Bu adamlar mesela diyor ki: ‘işini mi sevmiyorsun, bırak o zaman!’, ‘eşini mi sevmiyorsun? boşan o zaman!’.. Türkiye şartlarında sizce bu ne kadar geçerli…???

    Olayın bir de kapitalizm boyutu ve bunun pazarlanması var… Bu KGM,NPL, nasıl ne şekilde adlandırılıyorsa artık, tamamen kapitalizmin pohpohladığı fikir ekolleri…

    (1)”Uzmanlara göre pozitif düşünce ile kapitalizm arasında bir işbirliği ilişkisi var: Tüketim kültürü bireyleri daha çok şeyi hak ettiğine inandırıyor. Hep imkânlarımızın üzerinde daha fazlasını istememizi körüklüyor. Ama bu düşünce biçimi, ABD’yi krize sürükledi.”

    ‘Hayat senin, istediğini yapabilirsin, istediğini değiştirebilirsin, durma harekete geç!’ gibi yazdızlı sözlerle insanlara her istediklerini yapabilecek küçük tanrıcıklar muamelesi yapılıyor…Bu tarz duyarlılıkların Hindistan’da Dalit tabakasında en aşağıda yaşayan ve hiçbir yükselme şansı, umudu olmayan insanlar için önemi ne olabilir???

    Bu tür ‘change your life’ tarzı fikirler biteviye anti-tezi ol(a)mayan argümanlar değiller…Bunların da bir anti-tezi var…

    Söz gelimi kaçımız son yılların patlayan Kişisel Gelişim Ekolü’nde yazarların kazandığı paralar hakkında bilgi sahibi??? Ne zaman bir sahafa denk gelsem otogarda şurda burda en çok baskı yapmış kitaplar arasında bu tür ‘pozitif düşünce mafyası’nın elinden çıkma kitapların olduğunu görürüm.

    Hem bunları yazmak için uzmanlığa da gerek yok! Çok rahat kendi yaşam tecrübelerinden yola çıkarak yazabilirsiniz siz de böyle kitaplar!..Ama sizin yaşam tectübeleriniz ve geldiğiniz yollarla benimkisi bir mi???

    Bunlardan bazıları da ismi lazım değil ‘Düşün Başar’, ‘İstemenin Esrarı’ gibi kitapları yazan bir TBMM çalışanına ait…Kendisine KGM’nin anti-tezi fikirleri işleyen bu yoruma benzer bir mail atmıştım…5 sene oldu halen bir cevap alamadım!!!(güncel e-posta adresini arayıp-tarayıp bularak e-posta yazdım tabii ki de!)

    (2)”Sektörün zengin ettiği yazar ve yaşam koçları da çok mutlular…”

    (3)”Öte yandan ekonomik krizin hatta bazı cinayet ve intiharların sorumluları arasında da sürekli pompalanan pozitif düşünce kültürü gösteriliyor. İyi ama, çoğumuz bardağın dolu tarafını görmek için çabalarken bu eğilim nasıl olur da zararlı bir sürece dönüşebilir?”

    Mesela ben şu an evdeyim, işim de yok, olsun da istiyorum… Sağa sola cv yolluyorum cevap gelmiyor! Gelen cevaplara geri dönüyorum ücret konusunda anlaşamıyoruz. Teklif edilen ücretlerle insan gibi yaşayabilmek için tek başına ömür boyu yaşamam lazım çünkü!

    Holstee’nin görmezden geldiği(gelmek istediği) şu: Dünya’da sanki tek bir ekonomik, sosyal ve kültürel düzen varmış gibi bir algı yaratıp, oluşturdukları fikirleri pazarlanabilir hale getirmeye çalışıyorlar…

    Ama enpoze etmeye çalıştıkları(evet empoze) fikirler: ‘Hayatının tekdüzeliğinden sıkılmış bir Eskimo genci için; Afrikada diktatöryal rejimlerin altında yaşayan mazlum halklar için; Çin’de tüm ömrü aynı fabrikanın içinde geçen orada yatıp-kalkan bir genç montaj işçisi için; yıllarca sırada bekleyip kendine de sıra gelen bir maden işçisi adayı için ya da okulu çok iyi derecelerle bitirmesine ve hocaların gözünde çok iyi imaj bırakmasına rağmen akademik hayatına ”referansı sağlam!” olmadığı için devam edemeyen bir öğrenci için; Köyde ailesine bakmak zorunda olan askedeyken bile harçlığını annesine yollayan bir çoban için hiçbirşey ifade etmez… Edemez!

    Zaten bu tür liberalist pazarlama cümlelerinde(Holstee’de olduğu gibi) kesinlikle ‘Ayaklanın! gerekirse hakkınızı zor kullanana kadar arayın'(bunu yazarken kesinlikle komünist, anarşist fikirlerim olmadığını belirtmem lazım..yanlış anlaşılmasın) tarzı kapitalizm’de zaafiyet varmış gibi algı yaratacak tarzda argümanlar kullanılmaz…’işini sevmiyorsan bırak’ denir… Kaç-kurtul felsefesine göre yaşa yani!…

    -Serdar bey! Eşinizle aranız mı iyi değil? Boşanın o zaman!
    -Ama çocuklar var! Oğlumu ve kızımı çok seviyorum… Hayat onların olduğu yerde çok daha anlamlı
    -Olsun canım ayda 1-2 görürsünüz..Bir ilişki için bu kadar ‘mücadele’ etmeye değmez hem ‘deniz de daha çok balık var!’. Zaten siz de Amerika’ya yerleşip Silikon Vadisine yakın olmak istemiyor muydunuz? İşte size fırsat, çoluk çocuk derdi de yok hem! Hem belki orada teknoloji uzmanı amerikalı bir kadın bile bulabilir, geçmişe bir sünger çekebilirsiniz!
    -Aaa yakınlarım, akrabalarım ne der bu işe? Biz eski eşin çocukları yeni eşe emanet edip Floridaya tatile gittiği bir ‘kültürden’ gelmiyoruz… Mazallah sosyal çevrem beni aforoz eder!!

    O(holstee) tabloya en mutsuz zamanlarında ben de denk gelmiş ve hayli de etkilenmiştim.

    Zaten KGM de mutsuzlar için değil mi? Hayatı tıkırında giden biri neden KGM kitapları okusun ki??

    Tıpkı Can Dündar’ın dediği gibi: Bayramlarda seyranlarda hep bir mutluluk ve coşku mesajları, sms’leri..Sanki memleket bayram yeri, sokaklar cıvıl…Bu kadar mutluluk temennisi çokluktan mı, yoksa yokluktan mı??? Bence yokluktan!!!…

    http://www.aktuelpsikoloji.com/haber.php?haber_id=6969

    1. MserdarK avatarı

      Kişisel gelişim kitaplarının çoğunun insanların sıkıntı ve zaaflarını kaşıyan martavallar olduğu fikrine kapılıyorum. Ancak bu gerçeğin bizi bir tuzağa düşürmesinden de korkuyorum. İnsanları birey olarak algılayıp anlamak yerine toplumun ve toplumun refahı için üretimin bir parçası olarak gören kapitalizm, sosyalizm, komünizm gibi ideolojilerin tam da istediği tuzak bu: “Aman Ali Rıza Bey, düzenimiz bozulmasın“.

      Holstee Manifestosu özelinde bakarsak bu iyi eğitim almış, önünde birçok fırsat bulunan ve bu fırsatları hayata geçirmek için elinde iyi imkanlar bulunan 3 arkadaşın yaşamında yeni bir sayfa açma öyküsü. Benzerlerini kendi yakın çevremde de çok gördüm. Çok iyi işlerinden ayrılıp çok daha riskli hayatları seçtiler ve ilginç bir şekilde mutlu da oldular.

      Ben sanıldığının aksine sahip olunan şeyler arttıkça vazgeçmenin daha zor olduğunu düşünüyorum. Yani işsiz ve iş bulamayan sizin gibi birinin derdi, çok yükselmiş ve buna bağlı yüksek hayat standartları oluşmuş kişilerin derdinden daha çok olamıyor. Diğerinde en ufak bir değişime bağlı risk ve endişe yükseliyor. Siz ise her değişikliğin sıçrama olarak algılanacağı diptesiniz.

      Holstee Manifestosu yalandır, doğrudur. Herkes için geçerlidir, değildir. Bu önemli değil benim için. Benim için önemli olan böyle bir fikrin en azından 3 kişinin hayatını değiştirebilmiş olması. Benim, sizin, öteki, beriki için de umuttur bu. Olmasa da ne yazar?

      Böyle istisnalar, umutlar olmasa; üç-beş kuruş için insanların hayat enerjilerini emen açgözlülerin insafına muhtaç kalıp delireceğiz. Bunları bir subap olarak görüyorum. Gazımızı alıyorlar.

      Umut olmasa, hayat nedir?

  10. turkishfuehrer avatarı
    turkishfuehrer

    ”Holstee Manifestosu özelinde bakarsak bu iyi eğitim almış, önünde birçok fırsat bulunan ve bu fırsatları hayata geçirmek için elinde iyi imkanlar bulunan 3 arkadaşın yaşamında yeni bir sayfa açma öyküsü.”…….Zaten esas mesele de burası.. Yani yayınladıkları manifesto kendi sosyal statülerindeki ‘geniş’ insanlar için..

    Bizim gibi tasarruf oranları düşük, kişisel borcu yüksek, uzmanlaşma eğitimi dar kitleye hitap eden, bankalara fazlasıyla borçlu, gelirinden fazla kredi kartı harcaması yapıp o borcuda öteki kartlarından çektikleriyle karşılayanlar için değil….

    Ama yukarıdaki yorumlardan da anladığım kadarıyla bazıları bunu ‘kapak resmi’ bile yapmakta… Onun durumu hadi iyi diyelim, arkadaş listesindeki kişiler o kapakta yazılanları görüyor ve ‘inception’ filminde dendiği gibi en etkili parazit olan fikir zihninde yerleşmeye başlıyor… ”Ben de istersem yapabilirim!” Onun ekonomik gücü, sosyal çevresi sen de var mı? Yok!…

    Bir zamanlar bizim pederin bir arkadaşı Türkiye’de varını yoğunu satıp ABD’ye yerleşmişti, Türkiye’den son kez ayrılmadan önce de bizde misafir olmuşlardı…

    O zamanlar ortaokul çağında bir erkek kardeşim vardı…Misafirlerin ABD yolcusu olduğunu öğrenince ve buna da Green Card adında bir çekilişle hak kazandıklarını pederin o arkadaşından öğrenince, misafirler gittikten sonra 3 ay evde kafamızın etini yemişti….’ben de gidecem, ben de başvuracam, başvuru ücreti düşükmüş’ falan diye…

    Yani Di Caprio’nun canlandırdığı Cobb’un dediği gibi: ”Once an idea has taken hold of the brain it’s almost impossible to eradicate”

    Risk ile ilgili yaptığınız tespite katılmam mümkün değil… Benim ‘risk sermayem’ yok çünkü, ama muhtemelen Holstee’yi icat edenlerin yüklü miktarda vardı..Ya da holstee’nin hitap ettiği kitlenin yüksek risk sermayesi var… Ama nedense holstee’den medet uman, psikolojisini düzeltmesini isteyen ‘en diptekiler’…

    NPL zaten büyük çoğunlukla Amerikan menşeli bir kapitalizmi pazarlama aracı… Onun etkisindekilere göre pek çok şey, kötü bile olsalar ‘iyi bir başlangıç’a sebebiyet verebilirler… Üzülmeye gerek yok: http://youtu.be/0vRYe2HJ6Q0

    Japon arkadaşlarım var…Uzun bir süre Japoncayı kendi imkanlarımla okur-yazar seviyesine gelecek derecede öğrendim…Çok samimi bir-iki arkadaşım hemen her sene Japonya’dan kalkıp beni TR’de ziyaret ederler…Bir tanesiyle geçen şöyle muhabbet geçti:

    -Eskrim turnuvası var.(kendisi uzun yıllar eskrim yapmış)
    -Ee nerede?
    -Toronto’da
    -Toronto taa neresi arada 10 saat falan fark var…Turnuva ne zaman?
    -2 Gün sonra…Ben de ‘yeni öğrendim’ turnuvanın varlığını..Evinde internet varsa Toronto’ya kredi kartımla uçak bileti alacam…
    -Şaka mı yapıyorsun yahu?? 2 gün sonra Torontoya gitmek için bilmem kaç bin dolara uçak biletimi alacaksın? Benim için hayal gibi bir şey böyle ani bir masraf yapmak ve karar almak…
    -Bizim Japonya’da şöyle bir şey vardır.. Her çocuk doğduğunda ailesi tarafından banka hesabı açılır ve çocuk büyüyene kadar o hesaba her ay anne-baba para yatırır..Ee 18 yaşına gelince de hayli yüklü miktar parası olur her çocuğun.. Anne-Babalar o paraya asla el sürmezler ve olduğu gibi çocuklarına verirler…
    -Senin kaç paran var sorması ayıp??!!… (samimiyetimiz var o kadar)
    -Şimdiye kadar(o zaman 24 yaşındaydı) harcadıklarım dışında 10.000 Euro’dan fazla param var banka hesabımda….

    Onun ani bir kararla 2 gün sonrası için Atatürk Havalimanından Toronto’ya uçmak bir mesele, bir risk değil(risk sermayesi var çünkü)…Benim için kafeterya’ya gidip kahve bile içmek şu işsiz halimle sorun…

    ”3-5 kişi’ye bile faydası olsa iyidir”e getirmek bana sahile vurmuş deniz yıldızlarını tek tek denize geri atan şu meşhur NPL hikayesini hatırlattı..!!! Onlar için fark yaptı yani…

    Evet o tür kitaplar, bu tür manifestolar gaz alır…umut verir.. Ama zaten bunun için varlar…Gaz almak, gazı alırken de ürünlerini sattırıp para kazanmak için…

    Geri de kalan ise o kitaplardan okuduklarıyla deli divane olduğu kıza açılmaya çalışan, bunu yaparken de kültürel faktörleri gözardı eden(((neden gözardı.. çünkü onlara göre dünyada tek bir siyasal, kültürel, ekonomik sistem var.. Olmalıdır))) ”’uzmanlıktan yoksun”’ NLP yazarlarının kurbanı olan.. Daha sonra da: ”Kadınların aşk ile ilgili hülyalarını daha çok babalarının olumsuz özellikleri teşkil eder..Babasında alkol problemi olan bir kadın alkolik bir erkek bulur..Bunun neden böyle olduğu bir zamanlar Ruh Sağlığı Profesyonellerinin dikkatini çekmişti..Kadının romantik hayallerine uyan kişi aynı zamanda çocukluk travmalarıyla baş etmesine en çok yardımcı olacak olan kişidir…Babası annesini aldatan bir kadın kendisine sadık olacağından emin olduğu erkek yerine tamamen babası gibi bir çapkın erkeğe yönelir..Aslında çocukluğundaki travmaları tekrar etmek istemiyordur.. Ama ona babasını hatırlatacak bir erkek babasından alamadıklarını o kadına vererbilir..”(Doç. Dr. Erol Göka) tespitiyle şeytan çarpmışa dönen NLP’nin kurbanlarıdır….O kurban daha sonra bu tespitlere şüpheyle yakaşmak ister(çünkü ona kadınların melek olduğu, nezaketten anladıkları, kabalıktan nefret ettikleri öğretilmiştir http://youtu.be/xBpNQCO-EqA ) ve Hoca’ya e-posta atar… Aldığı cevap şöyle olur:”30 yılı aşkın meslek hayatımda şimdiye kadar aşağı-yukarı 1 milyon insanla(çoğu hasta olmayan ama profesyonel desteğe ihtiyaç duyan) görüşmüş, tedavi uygulamış, terapi vermiş bir tıp hekimiyim.”

    Erol Hoca’nın yakaladığı bu noktayı gözden kaçırmayanlar da var… http://youtu.be/ilxjkdOjusQ …Buna rağmen millet halen NLP’cilerin hayat üzerine karalağı şeylere bel bağlıyor… Onları izliyor, çok satanlar listelerine sokuyor, twitte’dan takip ediyor..Hatta Beyaz Show’lara çıkarıyor o ‘diplomasını yırtan!’ NLP’cileri: http://youtu.be/TTEjz2aqT6k

    Sahi o kitapların http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=106534 , blog yazılarının http://www.mserdark.com/kadinlar-hep-cicek-erkekler-hep-okuz/ , viral videoların http://youtu.be/iUFTyzwzY3o hemen hepsi kadınların narinliğinden, detaycılığından, seçiciliğinden, duygusallığından bahsetmiyor mu???

    Ediyor…Benim ondan sonraları ”kadınlar tek birşeyden anlar o da aha bu” derken tokadımı gösterdiğim, anadolunun ataerkil kültüründen beslenmiş, kıskanç abileri olan, kahvehane kültürü olan, aile içi şiddet uygulayan babaların kızlarından biri de bana aşık oluyor!!!!! Denizde bir balık değil mi? Koca bir tesadüf olsa gerek!!!

  11. Korhan Tınaztepe avatarı
    Korhan Tınaztepe

    Holstee’nin web sitesinde postkartı 22, posteri 150 Dolar’a satması üzerine diyeceklerimi içimden(!) diyorum 🙁 Manifestoları onların olsun…

  12. gurkantaskiran avatarı

    Teşekkürler. Elinize, yüreğinize, beyninize sağlık. Bir an bile olsa bizi bazı gerçeklerden alıp hayatın kıymeti ve onun sadece 1 defa elimize geçtiğini hatırlatan bir yazı olmuş. Her ne kadar gerçekçi bulunmasada yinede ben herzaman bir sıfırdan büyüktür derim belki her yazılanı yapamayız ama felsefe olarak “Bu bizim hayatımız. Ve bugün, geride kalan hayatımızın ilk günü…” sözünü anlasak bize yeter diye düşünüyorum.

  13. […] yeterli. Gel gelelim bu hisler çoğumuzda Şubat’a kadar bile dayanamıyor. Bir de bahane bulma hastalığımız var. Dünü tekrar etmek hayatta yapabileceğimiz en rahatlatıcı […]

  14. Mustafa Lumi avatarı
    Mustafa Lumi

    Ya amirim bir yazı yayınlamış belki bir kiş faydalanır diye özür diliyorum ama bazı arkadaşlar resmen felsefe-analiz dersi işler gibi almışlar yorumlamışlar :)) Yani faydalanan birileri var bu yazıdan haberimiz olsun istedim. Serdar Teşekkürler hem de herzamanki gibi çok çok teşekkürler…

  15. […] tespih tanesi gibi uç uca eklediğimiz bahanelerle geçip gidiyor. Muhasebesini yapmayı akıl ettiğimiz zaman genellikle çok geç oluyor. Başka bir berbere […]

  16. yskiyak avatarı

    Bence bu manifestoyu ortaya çıkaran zihniyetin (ve bütün zihniyetlerin) arkasında şu var: Afyon bulmak. Tafsilatı şurada: http://yskiyak.blogspot.com.tr/2015/02/marx-eksik-soylemis-din-de-afyondur.html

  17. […] çık ve yaratmaya başla. Hayat kısa. Hayalini yaşa ve tutkunu paylaş.“ Tamamını oku : M. Serdar Kuzuloğlu […]

Görüşlerinizi paylaşın: